( Devlet Yöneticilerimizin ve Değerli Halkımızın Okumasında Hayır ve Yarar Vardır) Her şeyden önce âlemleri hiç yoktan yaratan, Yüce Allah’ı Kur’ân-ı Kerim’de, Esma’ül Hüsna’da belirtilen şekilde bilmeli, tanımalı, kabul etmeliyiz. Kur’ân’da istenilen ibadetleri, peygamberimizin yaptığı gibi yaparak, kulluk- ibadet görevini yapmalıyız. Allah’ın kendine ve dinine şirk- ortak koşup; zalim, müşrik, kâfir, münafık durumuna asla düşmemeliyiz. Bu durum iki dünyamızın perişan, berbat, fecaat olmasına neden olur.

Ak Parti Hükümetimize saygılarımla önerilerim şunlardır: “ 1- 1950’ye kadar olan devlet, millet; yönetim sisteminden uzak kalmalı. Çünkü burada hak, hukuk, doğruluk, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, ilim, bilim, insanlık, din- iman olmadan bir yönetim şekli oluşturulmuştur.

2- İkinci Abdülhamit Han ve Başbakan Adnan Menderes’e, çalışma arkadaşlarına, milletimize, ümmete kimlerin nasıl zalimlik, zulüm yaptığını eksiksiz öğrenmeli. Onların durumuna düşmemek için her önlemi, tedbiri almalı.

3- Başbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i kimlerin başarısız kıldığını, kullandığını bilmeli.

4- Başbakan, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı Demirel niçin başarısız kılmak için çok çalıştı. Bu bir Amerikan, mason oyunu idi. Bunları unutmamalı.

5- Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit, maneviyatsızdı. Mason idiler. İkisi de sol ve sağ diye insanları ayrıştırdı. 1968- 1980 yılına kadar silahla vuruşturarak, 10 bin gencimizi, insanlarımızı katlettirdiler. Ülkede istikrarsızlık, siyasi ve ekonomik kriz oluşturdular. Kıtlık, yoksulluk oluştu.

6-Bülent Ecevit solcu idi. 6 defa hükümet kurdu ve hükümette yer aldı. Ecevit’in solculuğundan destek gören solcu komünistler; ülkeyi anarşi, şiddet, terör ve ekonomik krize soktu.

7- Solcu komünistler, sağcı hükümetleri de başarısız kılmak için sürekli anarşi, şiddet, terör yaptı. Sendikalar gereksiz yere, işçi iyi ücret, yılda 6 ikramiye almasına rağmen siyasi nedenlerle 2 yıl grevde kaldı. Üretim azaldı. Kapitalistler bunu kullanarak, stokçuluk, yüksek zamlı fiyatla mal satma yaptılar.

8- Bugünde solcular, Amerikancılar, Amerika ve Batı dünyası, aç göz doymaz kapitalistler; Ak Parti Hükümetini yıkmak, halkın gözünden düşürmek için her pisliği yapmaktadır. Üreticiye, işçiye 2018 yılında %15 zam vermeyen, bu hainler; market, pazar mallarına %50- 100- 250 zam yapmayı sürdürüyorlar. Devlet müdahale etmelidir. Bunların yaptığı vatan, millet, devlet hainliğidir. Mallarına el konulmalı.

2015 yılında, Ocak, Şubat ayında,  Belarus’a oğlumun yanına gittim. Orada böyle bir ekonomik hile, sahtecilik, kanunsuzluk yapıldığında, hile yapan esnafın malına el konuyor. Trafik suçunu bir yılda 3 defa işleyen sürücünün taşıtına el konuyor. Eğer trafik suçu işleyen bir kişi, yabacı ise, birinci suçunda sınır dışı yapılmaktadır. Ülkemiz diğer ülkelerin uygulamalarını örnek almalı. Şu anda 53. Affın çıkmasına çalışılmaktadır! Böyle adalet, barış, düzen, intizam sağlanamaz. Sağlanamamaktadır. Çünkü hükümet yanlış yapmakta, bozgunculara fırsat tanımaktadır. Devletin müdür, başkan ve yöneticileri hakkıyla; doğru, adaletli, hakkaniyetle görev yapmamaktadır.

Eğer Ak Parti Hükümeti giderse, bizler anarşistlerin, bozguncuların, şiddetçilerin, teröristlerin, vatan, millet, devlet, din- iman düşmanlarının eline düşeceğiz. Düşmemek için devleti, milleti hak ile hukuk ile dosdoğru, adil yönetmeliyiz.

İşe Kelime-i Tevhit, Kelime-i Şahadet, tövbe ile besmele ile başlamalı. Kur’an ve sünneti yaşayarak, hamt ederek, şükrederek, hayata; onurla, en iyi, güzel, doğru, yararlı, hayırlı olacak şekilde devam etmeliyiz. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, güzel ahlak, edep, hayâ, vatan, millet, ümmet, devlet, bayrak sevgisi ve fiili ile devam etmeliyiz. Edep, adap, görgü kuralı, nezaket, zarafet, efendilik, centilmenlik, medeniyet, hoşgörü, iyi niyet, güzel ve doğru düşünce, harika ve harikulade davranış sahibi olmalıyız. Hayatı ilim ile İslam ile insanlık, insaniyet, insancıllık, din – iman, ilim, bilim, teknik, teknoloji, merhamet ile Müslüman’ca yaşamalıyız.

Sevgi, saygı içinde Allah’a bağlılık, peygamberimize sevgi ve hürmet etmeliyiz. Sadakatle, edeple, hayâ ile bağlanmalıyız. Büyüklük, kibirlilik pisliği içine düşmemeliyiz. Özür dileme, uyarılma durumuna düşmemeliyiz. Varlığımıza, varsıllığımıza, sağlıklı oluşumuza şükretmeliyiz. Nimete, berekete hamt etmeliyiz. Başımıza gelen bela, musibet, dert, kazalara sabretmeliyiz. İsyan etmemeliyiz. İslam, ilim, irfan, hikmet kişiliğimizi oluşturmalı.

Neye göre nasıl hareket etmeliyiz, sorusuna şu şekilde yanıt vermeliyiz: “ Kur’ân, sünnet, ilim, akıl, zekâ, mantık, sağduyu, doğru ortak akıl kullanamaya göre davranmalıyız.”

Kimleri örnek almalıyız sorusuna da şu şekilde cevap vermeliyiz: “ Peygamberimizi, aile halkını, akrabalarını( Ehl-i Beyt), sahabeyi, peygamberleri, İslam yolunda yaşayan gerçek, dosdoğru âlim müminleri kendimize örnek almalıyız.” Sapıtanlardan, sapıtmışlardan, zalimlerden, müşriklerden, kâfirlerden uzak durmalıyız.

Edebi, adabı, görgü kurallarını, İslam medeniyetini, güzel, yüksek, iyi olan İslam ahlakını bilerek, yaşamalıyız. İnsanlara selam vermeli. Selam ile hal, hatır sormalı. Nezaketle, zarafetle, kibar şekilde, efendilik içinde sohbet, muhabbet etmeli. Boş konuşmamalı. Dedikodu, sövgü, küfür, çirkin konuşup, adileşmemeli.

İnsanlarla dargın, küs durmamalı. Durursak da, bu 3 günü geçerse, haram olur. Adil yöneticiler, anne, baba, âlimler geldiğinde ayağa kalkmalı. Cömert, onurlu insanlar içinde ayağa kalkmak müstehabdır. Aile içinde, bir akraba geldiğinde de, ayağa kalkılır. Ama öyle herkesin eli öpülmez. Anne, baba, âlim kişilerin elini öpmeli.

Misafire- konuğa ikramda bulunmalı. İkram etmek, hediye vermek, kalplere sevgi ve bağlılık tohumları eker. İnsan psikolojisi, sosyolojisi bilerek hareket etmeli. Öyle hanzo, moloz, kaba saba davranmamalı. Öküzleşmemeli. İslam dininde hal, hareket, davranış, fiil, eylemlerimizin en detayına kadar nasıl olacağı bildirilmiştir. Kendi kılık- kıyafetimizin, tipimizin nasıl şekilleneceği de belirtilmiştir. Bıyık, sakal, saç, vücut temizliği, kıllardan arınması, su ile vücut temizliği, namaz abdesti, boy – gusül abdesti, taharet yapma gibi her hareketin nasıl olması gerektiği bildirilmiştir. Yeme- içme adabı, konuşma, yazma, davranma, açıklama adabı belirtilmiştir. İslam dini her niyetin, duygu, düşünce, eylemlerin nasıl olacağını bildirmiş. Böylece en güzel, olgun, harika, harikulade insan olmamıza ışık tutmuştur. İslam dinini yaşamayanların; medeni, iyi, doğru, dürüst, yararlı, hayırlı, olumlu olması düşünülemez.

İslam dininde temizlik esastır. Kirlilik, pislik, pasaklı olma, boy abdesti almama haramdır. Erkek ve kadınların giyinmeleri, örtünmeleri farzdır. Zorunluluk halinde, serbest zamanda, evde, dışarıda nasıl giyinmemiz gerektiği Kur’ân ve hadislerde anlatılmıştır. Çıplaklık haramdır. Yasaklanmıştır. Mahremiyet bilgilerine uygun yaşayış içinde olmalıyız. Bir Müslüman öyle plajda, havuzda, denizde, gölde, akarsuda, toplum içinde, erkek olsun, kadın olsun; çıplak olamaz. İlk insan Âdem as. Babadan beri örtünme farzdır.

 Bir ay kadar önce Şanlıurfa’da bulunan lahit bir mezarda aile resimleri taş üstünde var, olarak bulundu. Haberlere konu oldu. Beş bin yıl öncede o bölgenin halkı, bugün ki gibi giyinmiş, örtünmüş, tesettürlüydü. Bazılarının dediği gibi, mağara döneminde insanlar çıplaktı, anlatımı yanlıştır. İnsanlar iki ayakları üzerine yürüyordu söylemi yalandır. İnsanlar maymunda gelmedir, teorisi yalandır. İnsanı onursuzlaştırma, hayvanlaştırma, adileştirme, güzellikten uzaklaştırma için söylenen binlerce yalandan birkaçı da bunlardır. Hak mümin Müslüman olmayanlar, doğru ve gerçekleri söylemezler. Gizlerler. Bunun içinde onlara kâfir denmektedir.

Bizler, üst- baş, ev, park- bahçe, sokak, cadde, yolda, her halimizle tertemiz, düzenli, nizamlı, intizamlı, tertipli, şahane, pak olmalıyız. Kirli, pisli, çöplü asla olmamalıyız. Üst- başımızı, evimizi, çevremizi, doğayı, dünyayı, uzayı temiz tutmalıyız. Böylesi temiz olmayanlar, dünyanın düzenini bozdular.

1980 yılından beri dünyada iklimler değişti. 2018 yılı çok anormal geçti. İklimler karıştı. Doğal felaketler arttı. Ani yağmurlar yağdı. Bir, iki saatte yağan yağmur, 6 ayda yağan yağmura eşit şekilde oldu. Sel, su baskınları, kasırga, heyelanlar oldu! Dünya ülkeleri kirletmeme konusunda toplanıyor. En çok kirleten Amerika, Çin, Hindistan ve gelişmiş- sanayileşmiş ülkeler, iklim anlaşmasına uymuyor. Hatta Amerika anlaşmadan çekildi. Çünkü temiz olmanın bir maliyeti var. İklimlerin bozulmasının durması için 10 trilyon dolar kadar bir harcamanın yapılması gerekir. Bu harcamadan kaçınılmaktadır. Oysa dünya yaşanılmaz, ölü gezegen olacak, bunu bile umursamamaktadırlar.

Müslüman, en temiz, çok temiz, tertemizdir. İşleri de böyledir. Böyle olmalıdır. Tedavide bile zehir, içki, şarap, necis- pis maddelerle tedavi olamaz. Dişi eşek sütü ile tedavi de caiz değildir. Bir şeyin aslı haram ise ürünü de haramdır. Haramın iyileştirmeden çok daha fazla zararı olur.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Haram olan şeylerde, ümmetim için şifa yoktur.”

Allah cc. ayetinde de: “Onların yararından çok zararı vardır, olur,” mealinde buyurmaktadır.

Müslüman, bakteri, virüs, mikrop, hastalık bulunan bölgeye, beldeye bile giremez. Girmesi caiz değildir. Her şeyden, maddi, manevi her zararlıdan kendini korumalıdır. 

Peygamberimiz: “Kadınlara iyi davranınız. Zira yanınızda yardımcı durumdadırlar.”

Müslüman, her şeyde en güzel, iyi, doğru, yararlı, olumlu, hayırlı olmalıdır. Bu bir Allah cc. ve peygamberimizin emir ve öğüdüdür.

 Allah cc. Tevbe süresi 112. Ayette buyuruyor: “ İyiliği emredenler, kötülüğü yasaklar. Allah’ın belirlediği sınırları korurlar. Müminleri müjdele.”

Al-i İmran süresi 110. Ayet: “ Siz, insanlar arasında çıkarılan hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, Allah’a inanırsınız.”

Tevbe süresi 71. Ayet: “ Erkek müminler, kadın müminlerin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülüğe engel olurlar.”

Bakara 195. Ve Nisa 29. Ayet: “ Ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” “ Kendinizi öldürmeyiniz.”

Bakara süresi 44. Ayet: “ İnsanlara iyiliği emrediyor, kendinizi unutuyorsunuz, öyle mi? Hâlbuki kitaptakileri de okuyorsunuz. Hiç mi aklınız ermiyor?”

Fâtır süresi 28. Ayet: “Kullar içerisinde ancak âlimler, Allah’tan gereğince korkarlar.”

Hadis-i şerif: “ Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”

İslam dinini, ilim ile bilim ile hikmet ile akıl ile zekâ ile mantık ile sağduyu ile ruh ile anlamaya çalışınız. Amentü şerhini, Fatiha süresini, İhlâs süresini, Ayete’l Kürsü’yü çok okuyup, dosdoğru anlamaya çalışınız. Kur’ân, hadis, sünnet, siyer, tefsir, ilmihal, fıkıh okuyunuz. Samimiyetle anlayarak, kabul ederek, okumaya çalışınız. Cahil cühela olmamak için âlim, bilgin, bilge olunuz. İlminizle amel ediniz. İbadet ediniz. Muamelatta bulununuz.

 “Allah’ın emirlerini tutunuz. Yasakladıklarından sakınınız.” Peygamberimizi örnek alarak, ibadetleri peygamberimiz, Ehl-i Beyt, sahabe gibi yapınız. Aksi halde sapıtmış sapıklardan, şaşırmış şaşkınlardan, zalimlerden, müşriklerden, münafıklardan olursunuz! Bizden ilim insanı olarak, sadece tebliğ etmesi. “Herkes yaptığının ve yapmadığının hesabını verecektir.”

Müslüman, gerçek, samimi anlamda dosdoğru Müslüman olsaydı, bugün düştüğü pisliğe, bataklığa, çöplüğe, perişanlığa düşmezdi. Dünyada 57 İslam ülkesi, 85 İslam toplumu var. Hepsi de birbirinden perişan, berbat, başkalarına muhtaç, ezilen, fakir, fukara, onursuz, saygınsız durumdadır. Gerçek iman sahibi değillerdir. İmanlarında şüphe ve eksiklik vardır. Gerçek Müslüman değillerdir. İbadetlerinde ihlâs, samimiyet, tam doğruluk yoktur. Faziletli ve ahlaklı değillerdir. İlim, bilim, teknik, teknoloji, üretim, mürşit, kâşif, mucit değillerdir. Ele muhtaç, ekmeğini, suyunu, konutunu karşılamaktan acizdir. Binlercesi zaaf içinde, ihtiyaç içinde, açlıktan ölmektedir. Ama dünya yer altı, yerüstü zenginliğinin %70’i ellerindedir. Ama yararlanamamaktadır.

 İslam ve ilim sahibi değillerdir. Takva sahibi değillerdir. İhsan- iyilik sahibi de değillerdir. Bencildirler. Egoisttirler. Hodkâmdırlar. Nefisleri, hazları, zevkleri, keyifleri için israfça harcama yaparlar. Beyin var ama işlemez. Akıl var ama kapsamlı düşünemez. Zekâ var ama geri zekâlı gibi davranır. Çünkü doğru, dürüst eğitim- öğretim almamıştır.

Sağlam bir inanca, itikada sahip değillerdir. Evla, efdal olanı anlayıp, yapmaktan acizdir. İlim öğrenmek her erkek ve kadın mümine farzdır. Hatta kadınların daha eğitimli olmaları istenir ki, çocuk yetiştirmede başarılı olsun. Bugün İslam olduğunu söyleyenlerin büyük çoğunluğu Allah’a şirk koşmakta, İslam dinine şirk- ortak koşmaktadırlar. Bir mümin, mümin olduğunu söyleyenin pek çok inancı var. Tevhid inancına uymayan; tanrı, din- inanış edişleri bulunmaktadır.

Sözde uzman İlahiyatçı olanlar bile televizyonlarda, Allah’ın noksan sıfatı olduğunu söylemektedir. Allah ne bilsin, nereden bilsin, demektedir. Allah’a eksiklik, noksanlık, acizlik, zaaf sözler söylemektedir. Bu gibileri İstanbul’da müftü yardımcılığı yapmış. Bir başkası akademisyen olup, tefsir, meal yazmaktadır. Her gün televizyonlarda İslam dini anlatmaktadırlar.

Bugün, Müslüman’ım diyenlerin, İslam ahlakı ile ilgileri pek yok! Öyle ki, elin gâvuru bile Müslüman olduğunu söyleyenlerden sakınıp, kaçınmaktadır. Müslümanlardan PKK, DHKP-C, CHP, HDP, FETÖ, HİZBULLAH, DEAŞ, EL – KAİDE, EL- NUSRA, EL – ŞEBAP, TALİBAN, BOKO HARAM gibi yüzlerce İslam dünyasında yetişen ama gerçek anlamda Müslümanlıkla ilgisi olmayan katil- cani, katliamcı, anarşist, bozguncu, şiddetçi, terör örgütü vardır. Bugün İran’da askeri birlikler gösteri yürüyüşü yaparken, El- Ahvaz terör örgütü silahlı saldırıda bulundu. 29 kişi öldü! Onlarca kişide yaralandı. Ama İslam ülkeleri 57 tanedir, diyoruz ya! Bunların tamamına yakını terör örgütlerini yetiştirmekte, beslemekte, kullanmaktadır.

Batı- batıl dünyası da böyle yapmaktadır. Terör örgütleri üzerinden vekâlet savaşı yapılmaktadır. Akılsız, geri zekâlı, bilgisiz, cahil cühela, çapulcular bir şekilde kullanılmaktadır. Ben bu çapulculara mümin ve Müslüman demiyorum. Çünkü mümin ve Müslüman’ın sıfatları bellidir. Bunlarda o sıfatlar bulunmamaktadır.

Müslüman, katil- cani, katliamcı, vahşi, barbar, acımasız serseri olmaz. Kıskanç, kinci, kibirli- büyüklenen, isyancı, katil, serseri, kendini beğenmiş, cimri, gösteriş yapan, israfçı, haramcı, günah işlemeyi gelenek yapan, kendini beğenmiş, kendini öven, sebepsiz kızan, dedikodu yapan, manyak, aptal, kullanılan, saygısız, sevgisiz, moloz, hanzo, laf taşıyan kafasız olmaz. Yalancı, iftiracı, kaba saba, çok konuşan, palavracı, bozuk inançlı ve batıl konuşan, küfürbaz, günah işlemeyi adet eden, tövbe etmeyen olmaz. Kan akıtan, akraba, dost, kardeş, arkadaş bilmeyen, ibadet etmeyen, gösteriş için ibadet eden, bozuk İslam inançlı olmaz. Hileci, sahteci, sahtekâr, hilekâr, hırslı, doymak bilmeyen, aç göz olmaz. Müslüman, Allah’ın yasakladığı 730 tane haramı işlemez, yapmaz.

Müslüman, tamahkâr, haram isteyen, arzulayan olmaz. Nefse, heva, hevese, şeytana uymaz. Lanetli insan olmaz. Sövgülü, küfürlü, çirkin konuşmaz. Alay etmez, aşağı görmez. Küçümsemez. Kin tutmaz. Zararlı olmaz. Zarar vermez. Hiç kimseye zarar vermez. Hiçbir varlığa zarar vermez. İnadına iş yapmaz. Tartışmaz, kavga etmez. Münakaşa etmez. Dinleyene anlatır. Tebliğ eder. Sabırsız olmaz. Müslüman sabırlıdır. İşine sebat edendir. Davasına sadakatle bağlıdır. Zalim olmaz, zulmetmez. Mazluma eziyet, haksızlık etmez. Aşırılık, gerilik içinde bulunmaz. Ahlaksız, hayâsız, edepsiz olmaz. Korkak, pasif- edilgen, pısırık, uyuşuk olmaz. Milli, manevi, dini, ilmi, değerlere hainlik yaparak; alçak, kalleş, kahpe, aşağılık, adi olmaz. Düzenbazlık yapmaz. Müslüman, Kur’ân, hadis, sünnet, ilmi değerlere göre hareket eder, davranır. Değerlerle değerli, saygın şekilde yaşamasını sürdürür.

Müslüman, Kur’an ve sünnet içinde akılla, ilmi olarak, insanları, varlıkları kırıp, incitmeden yaşar. Kin gütmez. İntikam peşinde koşmaz. Kibirlenmez. Azgınlık, taşkınlık yapmaz. Münakaşa, cimrilik, hainlik, adilik yapmaz. Merhametsiz olmaz. Kendi ile birlikte başkalarını da korur, gözetir, yardım eder, bağışlar. İyilik insanıdır. Hakk’a ibadeti, Hakk’ın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde yaparlar.

Dün akşam yine Alevi dedesi İzzetin Doğan’ı televizyonda dinliyordum. Öyle güzel, süslü sözcükleri yan yana getirmekle, Alevilik olabilir ama Müslümanlık olmaz. Dedikleri; “ Hakk, Muhammet, Ali!” Ne güzel, çok güzel bir deyim gibi insana geliyor. Ama Hakk’ın- Allah’ın dediğinden hangileri yapıyorsunuz? Muhammet sas. Diyor. Hadis, sünnet, siyerden hangileri yaşıyorsunuz? Ali, diyor ama Hazreti Ali’nin din yaşayışından hangileri yaşıyorsunuz? Hep dillerinde Ehl-i Beyt var. Ehl-i Beyt olarak; peygamberimizi, Hazreti Ali, Fatma annemiz, Hasan, Hüseyin’den hep söz ediyorsunuz. Bu 5 kişinin yaşadığı İslam dininden hangi ibadetleri, iyilikleri yaşıyorsunuz. Ehl-i Beyt’in İslam hayatından yaşantınız yok!

Ben, Kahramanmaraş’ta, 35 ay Alevi mezrasında öğretmenlik yaptım. Hiçbir dini ayinle ilgili ibadet yok. 7 köyü dolaş, bir Kur’an- Kerim bulamazsın. Niçin, dediğimizde; O, Kur’an, bizim Kur’an değil. Eksiktir. Değiştirilmiştir. Bizim Kur’ân, İran’da var, demektedirler. Cahillik paçadan akmaktadır!

Ehl-i Beyt gibi hiç biri İslam dinini yaşamadıkları için Alevi toplumundan; solcu, Kemalist, komünist, ateist, terörist bolca, çokça çıkmaktadır. Çünkü birkaç laf ile dindarlık, Müslümanlık olmaz, olmamaktadır. Ama benim oturduğum yerleşkeye 5 km. uzaklıkta Bulgaristan’dan gelme göçmen Bektaşi köyü var. Kur’an ve sünneti, peygamberimiz gibi yaşamaktadırlar. Allah cc. hak yolun yolcularından razı olsun. İşte bu Bektaşiler, Kur’ân, Ehl-i Beyt yolundadır.

Bugün İran Şii- Şia, Suriye Arap Alevi- Nusayri, Lübnan Şii, Mısır Selefi, Suudi Arabistan Vahabiler; işte böylesine eksik İslam inancında, yanlış, hatalı Müslümanlık inanç ve ibadetinde olduklarından;  bolca kullanılan terörist yetiştirmektedirler. Dincilik yapmaktadırlar. Dini istismar etmektedirler. Dini pis, kötü, çirkin, yalan, yanlış işlerinde kullanmaktadırlar! Bunlar dindar değil dincidirler. Kur’ân’a benzer pek tarafları olmadığı gibi peygamberimiz gibi bir İslam yaşantıları da yoktur. Allah cc. ıslah eder inşallah. Ben sadece bir eğitimci öğretmen, hakkı hakikati yazan yazar, gazeteci olarak, tebliğ etmek, mümin olarak görevimdir. Bunu yapmakla sorumluyum. Sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum.

Anadolu Aleviliği bir mezhep değildir. Zaten internetten sitelerine bakıyorum. “Aleviliği; her inançtan, inanıştan, felsefeden, dinden alınmış, karma bir inanış ekoludur,” türünde tarifler yapılmaktadır.” Mezheplerin bir ilmihali, inancı, ibadeti, fıkhı, akaidi, ibadeti olur.

Sadece Kerbela, Muaviye, Yezit, Ehl-i Beyt üzerine düzmeceler düzerek; inanç, inanış, mezhep olmaz. Hem Kerbela diyeceksin! Hem Suriye’de kendi halkını, milyonları katleden Arap Alevi’si – Nusayri Lideri Hafız Esed ve oğlu Beşer Esed’i görmeyeceksin! Hem Kerbela, Yezit diyeceksin! Hem de İran Şiiliğini, zulmünü görmeyeceksin! O katillerle işbirliği yapalım, diye hemen her gün medyada propaganda yapacaksın.

 Zalim, zulmeden, Haksızlık eden, kan döken; zalimdir. Övülmez. Örnek alınmaz. Zalimden örnek mümin Müslüman olmaz. Onun mezhebi, ekolu aranarak, tarafında yer alınmaz. Dün Hafız Esed bugün oğlu Beşer Eset, Yemen’de Zeydiye – Şii öncüleri, Mısır’da Selefi, Arabistan’da Vehabi, kim olursa olsun; zalimdir. Sünni diye geçinen, dinci katilleri, katliamcıları yererim. Eleştiririm. Kınarım. Beddua ederim. Aşırılık içinde olan bu katliamcıları lanetlerim. Kendi zalimimi iyi, başkalarının zalimini kötü diyerek, çifte standart konuşmam, yazmam. Benim ölçüm, tartım, terazim, ölçeğim; Kur’ân ve sünnettir.

 Şiilikte bir dini mezhep değildir. Selefilik, Vehabilikte dini bir mezhep değildir. Yabancıların ajanları ile oluşturulan siyasi kurgulardır.

 Vehabilik, İngiliz kurması, kurgusu siyasi bir oluşumdur. Selefilikte,  Vehabiliğe bağlıdır. Selefilik, Vehabilik kendini Sünni diye tanımlamaktadır. Sünni olarak da Şiiliğe karşı bir fiili terör yapmaktadır. Şiilikte, onlara karşı terör yapmaktadır.

El- Ahvaz terör örgütü İran’da dün terör yaptı. 29 ölü, 60 yaralı oldu ya! İran, bunun yaptıranı olarak Amerikan gâvuru ile Amerika’ya uşaklık, kölelik edeni; Körfez ülkelerini suçladı. İşte böyle bunlar kullanılarak birbirine düşürülmektedir. Bir horoz, köpek, deve, öküz gibi dövüştürülmektedirler! Siyasi dini mezhep olmaz. Olursa, sapıtmış, sapıklaşmış, böylesi ahmaklıklar oluşur. Kur’an, peygamber, Ehl-i Beyt der. Ama onlara pek benzemez. Hatta onların karşıtı olur. Allah’a, dini İslam’a şerik, şirk, ortaklıklar koşarlar! Böylesi pek çok dini ekol zaman içinde hepten İslam dini dışında kaldı. Dincilik, mezhepçilik olmaz. İslam dininde bütünlük, ümmet bütünlüğü, İslam kardeşliği vardır. Öyle nifak, fitne, fesat, nifak, bölünme yoktur. Irkçılık, mezhepçilik, dincilik, farklı ayrışmaları İslam dini haram kabul eder. Bu konuda ayetler vardır.

Ben bir defasında yazmıştım. Yine tekrar ediyorum: “ Bir kişi elhamdülillah Hakk’a mümin ve Müslüman’ım, deyip de; her gün Mekke ve Medine’de 5 vakit namaz, Cuma namazı kılsa, orucunu Ramazanda ve diğer günlerde tutsa, umre yapmayı sürdürse, her yıl hac yapsa, zekâtını hak edenlere verse, Kurban Bayramı’nda binlerce hayvan kesip, hak edenlere dağıtsa; ama insanlara, varlıklara hainlik, kalleşlik, kahpelik, adilik, canilik yapsa; insanlar ve Allah cc. nezdinde bir kıymeti, değeri, önemi olmaz.

Bunu tersine çevirelim: Bir Müslüman, insanlara, varlığa her türlü iyiliği, infakı, yardımı, hizmeti, güzelliği, elinden tutmayı yapsa da, Allah’a karşı olan görev ve sorumluluğu yerine getirmezse, Allah cc. ve insanlar nezdinde bir değeri, kıymeti, önemi olmaz. İnsanın görevinin Allah’a ve tüm varlıklara karşı olduğunu, bunu aynı anda yapması gerektiğini anlatmıştık. Öyle kurusıkı atmakla, boşa konuşmakla insan ancak kendini aldatır, avutur, boşa teselli eder.

Allah’ı, Allah’ın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde zikretmeli, anmalı, tövbe etmeli, dua etmeli, ibadet etmeli. Şükretmeli, hamt etmeli. Samimiyetle, ibadetleri alçak gönüllük içinde yapmalı. Hem Allah’a karşı ibadetleri yaparken, hem de öfkeli, kızgın, şiddetli, anarşi, terör içinde olan ahmaklardan olmamalı. Hoşgörülü, anlayışlı, Salih – güzel ve doğru amelli olmalı. Şeytanın fitnesinden, şeytanlaşmışların hilelerinden, nefsin isteklerinden uzak kalmalı. Tövbe ve istiğfarda bulunmalı. Zalimin zulmüne boyun eğmemeli. Fakir ve düşkünlere merhametle, şefkatle, müşfiklikle, acıyarak davranmalı. Zorluk içinde olanlara kolaylık göstermeli. İbadet ve duayı eksik yapmamalı. Emanete hainlik yapan, hainlerden olmamalı. İyiliği alışkanlık yapmalı. Asalet içinde alçak gönüllükle tüm ibadetleri yapmalı. Hayâ, edep, güzel ahlak, görgülü, ilimli âlim olarak yaşamalı. Nezaket, zarafet, güler yüz, tatlı dil esas olmalı. Hayırlı, iyi, güzel, doğru, dürüst, olması gereken işler yapmalı. Üstüne vazife- görev olmayan işleri bugün ki, belediye başkanları gibi yapanlardan olmamalı. İşlerimizde gösteriş, israf olmamalı. İnsanların arasını düzeltmeli. İnsanların arasını bulmalı. Ölümü hatırlayarak, ölüme hazırlanmalı. Kazancımız haram olmasın. Haramdan kazanç olmaz, zarar olur. Telafisi yerine getirilemeyecek kadar felaketlere neden olur. Akıllı davranmalı. İlmi, dini, ahlakı davranmalı.

İslam’da güzel ahlak, edep, hayâ, ar, arlanma, utanma esastır. Bu değerler olmadan, farz ibadetlerde değer bulmaz. Önemli, kıymetli kabul görmez. Her işimiz fazilet, din, ilim değerleri ile birlikte yapılmalı. Hakkı yaşamalı. Hakkı hakikati önermeli. Haramlardan korunmalı. Tüm duyu organlarımızı, vücut bölümlerimizi her türlü haramdan, günahtan korumalıyız. Zamanın kıymetini bilmeliyiz. Sağlığın değerini bilmeliyiz. Dilin konuşmasına dikkat etmeliyiz. Eşek gibi anırmamalı. Kötü konuşup, yazmamalı. Müslümanların ve insanların birbiri üzerindeki haklarını unutup; ahmakça, salakça, aptalca, düşüncesizce davranmamalı. Ölümü, kıyamet gününü unutmamalı. Hayırlı işlere koşarak gitmeli. Fitne, fesat, nifak, münafıklıktan uzak kalmalı. Anne, baba, kardeş, akraba, komşu, arkadaş ile iyi geçimli olmalı. “Kimseyi kırıp, incitmemeli. İnsanları, hayvanları kırıp, inciten, kötü davranan bir kişinin Allah cc. farz ibadetlerini yapmasına bakmaz. Zira namaz, ibadetler ahlakı güzelleştirir, buyurmuştur. Ahlakı güzelleştirmiyorsa, ibadetinde önemi kalmamıştır.”

Hadis: “ Kişi dört şeyden sorguya çekilmedikçe bir yere kıpırdayamaz. Bu soru; ömrünü nerede geçirdiği, gençliğini nerede harcadığı, malını nasıl kazanıp, nerede harcadığı, ilmi ile nasıl amel ettiği sorulacaktır.”

Müslüman bir lider, yönetici, kişi; Allah’a istenilen şekilde ibadet etme, kalbi dine imana bağlı, görevini dosdoğru yapan, gizli- açık yardım yapan, Allah cc. için gözyaşı döken olmalı. Selam vermeli. Kişilere iyi ve kötü durumlarda ziyaret etmeli. Davetine gitmeli. Sahih- hakça güzel bir imana, ibadete sahip olmalı. Tövbe etmeli. Günahlara yüz çevirmeli. Sabretmeli. Hak görevde sebat etmeli. Kanaat etmeli. Şükretmeli. Doğru sözlü olmalı. Vefalı olmalı. Emaneti korumalı ve sahibine vermeli. Her kişinin, varlığın hakkını korumalı. İkramda bulunmalı. Ameller güzelleşerek devam etmeli. Gaflet içinde, sapıklık, hainlik içinde olmamalı. Affedici, bağışlayıcı olmalı. Sevgi, saygı dolu olmalı. “Eşine, mahremlerine sahip olmalı. Kıskanmalı. Mal gibi ol orta yerlerde açıp, savurmamalı. Namus, iffet, hayâ, edep, mahrem korunmalı. Cahiller gibi davranmamalı.” Öğüt verici olmalı. Öğretici, eğitici, terbiye edici, güzel ahlak kazandırıcı olmalı. Allah’ın sevdiğini, peygamberimizin yaptığını yapmalı. İnsaflı, vicdanlı, merhametli davranmalı. Lüzumsuz- gereksiz tartışmamalı. Daha doğrusu tartışmaya pek girmemeli. Dinleyene anlatmalı. Tartışmada herkes yanlış veya doğruda olsa kendini savunmaktadır. Kalbi temiz tutmalı. Kötü niyet, duygu, düşünce içinde olmamalı. Beyni kirletmemeli. Bozuk felsefe, sapıtmış ideoloji içine düşmemeli.

“Müslüman’ın mal hırsı, ihtirası, çalması, çırpması, yağmalaması, gaspı, hırsızlığı asla olmaz, olmamalı. Olursa, ondan hak mümin olmaz. Makam, mevki için ihtiras içinde olup, istekte bulunmaz. Bulunursa, bir haram isteği de var, demektir. Bugün Ak Parti Hükümeti, devleti, milleti yönetmektedir. Herkes amir, memur, müdür, şef, başkan, yönetici olmak istemektedir. Her öğretmen, müdür olma yı istiyor. Olamayınca yeriyor. Herkes başkan olmayı istemektedir. Bu işte bir hayır yoktur. Olanlarda pek hayırlı değillerdir.”

 Ak Parti, bir anket çalışması yaptırdı. Kendi partisinde olan belediye başkanlarının halk tarafından beğenilip, beğenilmediklerini sordu. Halkın 3/2’si var olan Ak Parti Belediye Başkanlarını beğenmemektedir. Bu iyi bir duruma işaret değildir. Bu durum, hükümeti kaybetmeyi, CHP, HDP ve terör uzantılarını tekrar milletin başına bela ettirmeyi oluşturabilir. Müslüman’ım diye başkan olacaksın. Halkın beğenmediği işler yapacaksın. Böyle olmaz. Mümin imanlı olmalı. Halk beğenmeli.

Hayırlı, güzel, doğru, yararlı işler yapmalı. Halk beğenmiyorsa, iyi mümin olma yok demektir. Bir yatırımı yapmadan önce halkın görüşüne açmalı. Halkın görüşü alınmalı. Halkın istediği güzellikler doğrultusunda karar vermeli. Aksi halde halkın beğenmediği işlerde takdir ve onay almak mümkün değildir. Zaten halkın görüşüne yatırımlar açılmadan yapıldığı için, halk yapılanları eleştirmekte, yermekte, onaylamamaktadır. Zaten %50’den fazlası gereksiz yapılmakta, yapılması gereken gibi yapılmamaktadır. Öncelik sırasına göre hizmet yapılmamaktadır.

Benim bulunduğum İlçede yapılan yatırımların %70’e varan kısmı halkın tümüne hizmet değil, birilerine hizmet olarak yapılmaktadır. Pek çok kez yazdım.

Kısaca yine tekrar edelim: “1-) Amiral Caddesi boyunca 200 taneden fazla 7 ve 9 katlı binaların dış cephe boyasını belediye ücretsiz verdi. 

  2-) ilçe merkezinde olan 5 (beş) caddenin bazı kısımlarında bulunan 5 katlı binaların strafor ile yalıtım yapılmasını, sıvanmasını, boyanmasını yaptı. Bu binaların cadde üzerlerine 2 katlı sundurma kaplama yaptı. Dükkân- işyeri olan kısımları alüminyum levha ile kaplattı. Sundurma altına binlerce yapay çiçek astı.

3- ) Cumhuriyet Caddesinde bir yılda bir hizmet yenilenmektedir. 6 yılda 6 defa ana cadde yenilendi.

4- )Balık Adası denilen bir yer yapıldı. 15 yıl içinde burası 4 defa operasyon geçirdi. Son operasyonda yıkılan 3 kâffenin yerine 3 kâffe yapıldı. Kereste ağaç kabuklarından, biçimsiz tahtalardan binaların üstü ve duvarları kaplandığı için; birkaç yıl içinde yine yenilenmek durumunda kalınacak. 3 kahvenin yapılmasını 3,5 milyon lira yüklenici firmaya yaptırdılar. Bu para ile 35 tane konut- daire yapılırdı.

Beş caddede özel binalara yapılan dış cephe yalıtımın fiyatını, yüklenici şirketi bilmiyoruz. Çünkü herhangi bir bilgi hiç verilmedi. Halkın parası, halktan gizlenerek, ona- buna harcanmaktadır!

5-)İlhan Çınar Alanında 2 fıskiyeli havuz, bir tane saat kulesi vardı. Bunlar yıkıldı. Üstüne üstlük birde bu yerin toprağı boşaltılarak, aynı cins topraktan dolduruldu.

6-) Şimdi bir de “battı- çıktı”-  “dal- çık” yapılmaktadır. Amaç; kent Meydanı yapmaktır. Şu andaki terminal binalarının alanına yolu katacaklar. Yoldan 290 metrelik bir kısmını alttan geçirerek, Kent Meydanı yapacaklar. Yapılan iş, kurbağayı ürkütmeye değmez, durumdadır. Üç dekarlık bir meydan oluşumu sağlama için yolu bozdular. Halkı gürültü ve toza boğdular. Trafiği aksatmaktadırlar. Yüklenici firma 42 milyon lira bu işten para kazanacak. Bu para ile 420 tane konut- daire yapılırdı. Ya da 200 konutluk bina yeri istimlâk edilirdi.

7-) Karamürsel’in 11 km. sahil boyu yürüyüş kordonu var. Bu yürüyüş parkuru kırmızı boya ile boyandı. Yeşil, mavi ve bu renklerin tonları ile yapılmasını söyledim. Yazdım. Anlayacak, halkı dinleyecek kafa yok!

8-) Kaymakam sivil toplum örgütleri, bazı devlet kurumlarının temsilcileri ile İlçemizin sorunlarını çözme toplantıları yapıyor. Belediye bu toplantılara, kaymakamlığı takmadığı için bir temsilci göndermiyor.

9-) Belediyelerin tamamı boz- yap, yap- boz ile daha çok uğraşmaktadır. Bunun içinde halkımız eleştirmekte, yermekte, kötülemektedir. İlçemizde Mehmet Akif Ersoy adlı bir caddemiz vardır. Hem Salı Pazarı kurulan bir caddedir. 6 yıl içinde bu caddede dikilen ağaçlar 3 defa koparıldı. Yerlerinden çıkarıldı. Başka çeşit başka bir ağaç dikildi. Bu ana cadde olan Cumhuriyet Caddesi’nde de yapıldı. Ama burada çiçek ağaçları koparıldı. Yerlerine yenisi dikilmedi.

10-) Ülkemizde “Top Akasya” adında bir ağaç çeşidi var. İlçemizde, İlimizde, ülkemizde bu ağaçlar her yıl gövdeye bir karış mesafenden budanmaktadır. Böylece vatandaşımız bu ağaçların dallarının yapraklarını, güzelliğini, gölgesini, oksijenini, yeşilliğini görememektedir. Diğer akasya ağaçları, Çınar ağaçları da gövdeden budanmaktadır. Halkın tepkisi dikkate alınmamaktadır.  Bu şekilde gövdeden kesilen- budanan Akasya ağaçlarından 2 tanesi İmam Hatip Lisesi yolunda kurudu. 20 yıl öncede sahilde 10 kadar farklı tipte ağaç yanlış budama yüzünden kurumuştu.

11-) Şahsim, belediyeden bir hizmetin yapılmasını 10 defa istememe rağmen yaptıramıyoruz. 1107. Sokakta buluna 2 çukur, 1 kanal hendeğini 5 yılda yaptırabildim. Mahallenin tüm çocukları 1107. Sokakta oynarlar. Bu üç çukurda toplanan kirli suya düşen topu alıp, birbirine atmaktaydılar. Bu sokakta gövdesi tamamen çürümüş, sadece dış kabuk olan bir ıhlamur ağacını 10 defa müracaat etmeme rağmen, kaldırtamadım. 1999 Marmara Depremi yılında ben hem Karamürsel Gazetesi’nde çalıyordum. O zamandan kalan Marmara Depremi’nden 65 resim vardır. Belediyeye, bunları kopyalatın, yarınlarda belge olarak sizlere kalır, dedim. 6 ayda, 6 defa gitmeme rağmen, yapmadılar. Bende kızdım ve resimleri aldım. Bu belediye başkanı farklı siyasi partilerden 3 dönem seçildi. 15 yıldır görevdedir. Hala görev almayı düşünüyormuş!

12-) Belediyemizin 4 tane hizmet binası vardı. Bunların 3 tanesi yeni, birkaç yıllık ve 5- 7 katlıydı. Bunların olmasına rağmen, bunlardan 7 katlı olanla, müftülüğe ait 4 katlı bina yıkıldı. İşyerleri ve fırın yıkıldı. 17,5 milyon dolara yeni bir belediye binası yapıldı! İsraf paçadan akıyor! Kendilerine saray yapıyorlar. Sarayın en üst katında oturuyorlar. Bir de en lüks makam aracı, sürücüsü, koruması, sekreteri derken; ağa gibi, patron gibi yaşıyorlar. Bu tüm ülkemizde her siyasi parti için böyledir. Kendileri için yaptıkları hizmetin onda birini halka yapmıyorlar. İlimizin BŞ. Belediyesi başkanının da en lüks, konforlu 4 makam aracı vardır. Kınıyorum. Eleştiriyorum. %48’i yoksul olan bu halkın parasının, vergisinin, KDV, ÖTV vergilerinin böylesi hoyratça harcanmasını lanetliyorum.

13-) İlçemizde büyük bir marina yapıldı. Birkaç tane tekne bağlanmaktadır. Bazen balık tutanlar, bu marina iskelesinde olta ile balık tutmaktadır. Pek balıkta İzmit Körfezinde bulunmamaktır. Yapılan masrafa, çevre kirletilmesine çok üzülüyorum.

14-) İlçemizin kırsal alandaki 27 mahallesi ile birlikte 56 bin nüfusu var. Sanırım merkez nüfusu 35 bin kadardır. Akçat Mahallesinde 350 metrekare alan üzerine oturtulmuş, 3 katlı bir okul binası vardır. 2003 yılında, radyan temel ile depreme dayanıklı olarak yapıldı. Her katında 49 metrekare 5 derslik vardır. Her katında tuvaletler bulunmaktadır. Okulun yeri çok güzeldir. Ben bu okulda 3 yıl öğretmenlik yaptım. O zaman 110 öğrenci, 13 öğretmendik. Şimdi 11 öğrenci, bir öğretmen olarak, ilkokul da eğitim- öğretim yapılmaktadır. Ben bu okuldan 2005 yılında ayrıldım. İlçe merkezine geldim. Geldikten sonra altı düğün salonu, üstünde okula 8 derslik ek bina yapıldı. Ben bu okulun değerlendirilmesini kaymakamlıktan istedim. Huzurevi yapılmasını istedim ama herhangi bir çalışma hala yapılmadı. Ben, Akçat’ta 2000-2005 yılları arasında 5 yıl, 3 ay öğretmenlik yaptım. Yapılan bu israf aşırılığı yanında üretime dönük yatırım yapılsa idi, halk bu kırsal alandan göçmezdi.

Başka bir israf konusunu ele alalım. Yalakdere Mahallesi’nde jandarma binası ve lojmanları atıl durumdadır. Bu binalarında değerlendirilmesini istedim. Bu konuyu toplantıda işledim. Hiçbir çalışma yapılmamaktadır.

Kızderbent Mahallesi’nde de ilkokul da okuyan 11 öğrenci var. Diğer öğrenciler Yalakdere ve İlçe merkezine taşınmaktadır. Burada da eski ve yeni okul atıl bulunmaktadır. Okul binası yeni olup, blok bina şeklindedir. Bu okullar, huzurevi ve farklı hizmet evi binası olarak kullanılır. Ama bakan, yapan, eden yoktur. Nereye bakarsan büyük bir aşırılık içinde israf vardır. Bu üç yerleşke, 10 yıl önce belde belediyesiydi. Siyasi nedenlerle hiç gerek yokken okul yaptırılmış. Oysa üretime dönük yatırım yapılsa idi daha ucuz ve büyük hizmet verici olurdu. 10 öğrencinin bulunduğu Akçat’da 22 derslik şu anda atıl durumdadır. Devleti yönetenler, milletvekilleri ağzını açıp, bakmaktadır!

Kocaeli’nin milletvekillerinden sadece Fikri Işık’ı tanırız. Diğerleri halkın içine girmez. Gelirlerse, sadece parti binasına uğrar, giderler. Orada resim çektirip, haber yaptırırlar. Cumhurbaşkanıma bunları bu yazılarla iletmek istiyorum. Cumhurbaşkanımın çalıştığının yüzde biri kadar hiç biri çalışmaz, verimli olmaz. Cumhurbaşkanımı doğru, dürüst, yararlı, iyi, güzel, hayırlı çalışmaları ile takdir ediyorum. Teşekkür ediyorum. Ama bu yöneticilerin çok büyük kısmını değiştirmesini istiyorum. Bu yöneticiler ne hemşerim, dedemin dedesinin köylüsü olan Cumhurbaşkanıma yakışmaktadır. Ne de bu millet, böylesi silik, iş bilmez, iş becermez, başarısız, zevk- keyif içinde, kendi âleminde olanları hak etmektedir. Bu tip kişiler birbiri ile dayanışma içinde olarak, göreve gelmektedirler.

15-) Karamürsel Belediyesi’nin caddelerdeki özel mülkiyetli binalara yaptığı strafor kaplı yalıtımı, sundurmayı. Çiçeklendirmeyi, alüminyum levha ile kaplamanın maliyetini öğrenememiştim. Bu sabah çarşıya çıktım. Belediyede meclis üyesi olan bir esnafa uğradım. Onunla belediyeyi, masrafları, icraatları, akıllı işleri, akılsızca yapılan işleri konuştuk. Karamürsel Belediyesi, özel binalara yaptığı dış cephe yalıtımına yaklaşık 3 milyon lira harcamış. Bu yalıtım yapma işini başkan, belediye meclis üyelerinden saklayarak, yapmış! Tabela değiştireceğiz, demiş. Belediye Encümeni ile mantolama- yalıtım kararı almış. 3 ( üç) milyon liraya çok yakın, bir para harcanmış. Bu mantolama işi yasaldır ama ahlakı değildir. Milletin, devletin parası böyle özel kişilere, tüzel kişilere harcanması doğru değildir.

Ak Parti Hükümeti Belediyesi 16 yılda Karamürsel’e 70 milyon liralık ortalama yatırım yapmış. Bunun tamamına yakını lüzumsuz- gereksiz yapılmış. İhtiyaç olmadığı halde, önceliği olmamasına rağmen yapılmış. Şöyle ki; gereksiz yere “battı- çıktı” yapılmaktadır. Bunu yapma yerine 2- 3 tane alt geçitle, yaya ve taşıt alt geçidi ile bu ihtiyaç giderilirdi.

17,5 milyon liraya Belediye Binası yapmaya gerek yoktu. Zaten 4 tane belediye binası vardı. Oradan hizmeti veriyordu.

Altınkemer Düğün Salonu’na gerek yoktu. Zaten Belediye Kültür Merkezi şehrin tam merkezinde hizmet veriyordu. Onlarca düğün yapılan salon da vardır.

Balık Adası’na 4 defa yap- boz yatırımı yapmaya gerek yoktu. Son yatırım 3,5 milyon lira oldu. Yanı yatırımların tamamına yakını önceliksizdi. Oysa 5 milyon lira harcasa idi, rüzgâr enerjisi ile İlçemizin ve çevre İlçelerin elektrik ihtiyacını bedava karşılayabilirdi. ( Bir konut- daire fiyatını 100 bin lira olarak alıyorum. Bu dairenin kamu arazisinde yapılmasının maliyetidir)

Ak Parti Hükümetimizden ve Başkanımızdan saygılarımla arzum; bu tipleri hiç bir makamda, mevkide yönetici etmemesidir.

Kendi çıkarı, menfaati, zevki, keyfi için makam isteyenler alçaktır, kahpedir, hırsızdır, çıkarcıdır. Bu devlete, millete hayır dokunmayıp, zararı dokundurmak, lanetlik olmaktır. Lanet ediyorum. Belki böyle dosdoğruyu yazdığım, sosyal medya gazetelerinde yayınlattığım için pek çok kişi kızmaktadır. Ama benim hak ve hakikati söylemem, yazmam bir mümin olmanın gereği, sonucudur. Ak Partili olarak bunu yapmak durumundayım. Gösterişten kaçıp, samimiyete varmalı. Nifaktan, münafıklıktan, kendini gizleyip, pislik yapmaktan uzak durmalı. Kibir- gurur yapmamalı. Müslüman tövbe edip, hak hakikate varmalı. “Tövbe, züht, tevekkül, kanaat, uzlet, zikir, ibadet, teslimiyet, sabır, halkın ve Hakk’ın rızası ile yaşamalı. Görev yapmalı.”

Bugün pek çok kişi yalakalık edip, hilecilerle el ele, kol kola vermekle, adam, taraf tutmakla, amirine yalakalık edip, silik bir duruma girip, makam mevki elde etmiş. Sonunda her şeyde başarısızlık gelmiştir. İstikameti hak hakikat değildir. Hali, İslam hali değildir. Makam, mevki için aşağılık yapmaktadır. Makamını kötü işler için kullanmaktadır. Coşku ve hakka, hakikate muhabbeti, sevgisi yoktur. Kalp ve beyin kirlenmiştir. Huzur ve mutluluk içinde olmadan, işini sevmeden yapmaktadır. Başarı ve hizmet odaklı çalışmamaktadır. Marifeti yoktur. Adaleti bulunmamaktadır. İradesini kötülükleri yok etmek için kullanamamaktadır. Gereksiz ve yararsız işler içindedir. Takvası yoktur. Vera dediğimiz, takva yanında şüphelilerden de sakınmamaktadır.

Yöneticilerde, memur, işçi, öğreticilerde pek çok olgunluk, güzel ahlak, edep, hayâ, korku, kanaat, ikram, hakkı hakikati onaylamak yoktur. Kendi malından cömertliği yok ama devlet malını hovardaca, hoyratça almakta, dağıtmaktadır. Bu alçaklığın en düşük düzeyidir. İlmi kötüye kullanmaktadır. Özenli, dikkatli görev yapmamaktadır. Nefsine karşı savaşmamaktadır. Halk önünde toprak gibi değildir. Bir arsız, edepsiz, hayâsız, utanmaz, cüretkâr gibidir. Sabır yoktur. Planlı projeli programlı doğru yararlı işler yapmamaktadır.  Bunun içinde Ak Parti’nin oyu düşmeye başlamıştır. CHP, HDP ve terör uzantılı siyasi partiler bile haklı, doğru eleştiriler yapıyorsa, durup; bir düşünmek gerekir.

Hükümetteki yöneticiler adil değillerdir. Halkı, Hakk’ı dinlememektedirler. Halk, devleti dinlememekte, takmamaktadır. İyilik, yardım yapma konusunda çok zayıf, acizlik bir durum vardır. İyiliklerden çok kötülükler yapılmaktadır. Din, insanlık ve Müslüman korunmamaktadır. ,İnsanların canı, malı, namusu, iffeti, nesli, aklı korunamamaktadır.

1923 yılından beri 52 defa af kanunu çıkmış! Şimdi, 24.10.2018 de MHP bir af kanunu daha TBMM’ye sundu. Yanı 53. Af gelmek üzeredir. Cezaevlerinde 253,000 kişi bulunmaktadır. Bu af kanunu ile bazı cezalarda 5 yıl indirim yapılarak, beş yıl ceza indiriminden,  263 bin kişi yararlanacaktır. Cezaevlerinde 50 binden fazla uyuşturucu kaçakçılığı, ticareti yapan kişi vardır. Bunlarında yararlanması istenmektedir. Bir de dolandırıcılar, hırsızlar, gaspçılar, tırnakçılar, hileciler, sahteciler, sahtekârlar, aldatıp- dolandıranlar yararlanacaktır. Bu konu tartışmaya açıldığında, uygulama netleştiğinde, daha doğru, sağlıklı bilgi vereceğim inşallah. Ülkemizde 449 cezaevi vardır. Kapasitesi 200 bin kişidir. Ağızına kadar, bunca af çıkmasına rağmen dolmuştur. Bu Müslümanlık değildir. İslam’ı hayat olmasa, işler böyle olmaktadır!

Zaten cezaevlerinde olan kişiler aldığı cezanın 3/2’sini yatıyorlar. 5 yıl indirim olduğunda, yaptığı bu dünyada yanında kâr olarak kalacaktır. Böyle adalet sağlanamaz. Devlet, toplum düzeni korunamaz. Ölüye hakaret eden yasadan yararlanamayacak. Diriye her türlü haksızlığı eden, yararlanacak. Düzen, sistem sapıtmış ise böyle anormallikler olur, olmaktadır.

CHP, bu af- ceza indirimi konusundaki yasa taslağına yorumu kısaca şöyle oldu: Ak Parti Hükümeti kanun tasarısı hakkında görüşünü açıkladıktan sonra CHP görüşünü açıklayacak. Bu genelde şöyle olmaktadır: Ak Parti Hükümet yetkilileri ne derse, tersini demektedirler. Böyle muhalefet yapmaktadır. CHP doğruya doğru, yanlışa yanlış diyememektedir. Çünkü hep yanlış felsefenin takipçisidir.

Toplumlar sadece ceza vermekle hukuku, barışı, huzuru sağlayamıyor. Hak, hukuk, barış, insanlık oluşmuyor. Eğitim sistemi, eğitimciler, öğretmenler, veliler, yöneticiler, verilen dersler, insan kalitesi de iyi olmalı ki; iyi ürün versin, yetiştirsin. Eğitimde evrensel, dini, ilmi, insani değerler özümsetilip, benimsetilemiyor. Bozguncu çoktur. Yapılanı bile yıkıyor. Ülkemizde münafıklar ve sapıtmışlar, Kemalist eğitim diye sapıtmışlığı dayatıyorlar. Bununla da olgun yararlı insan yetiştirilememektedir. T.C.Devleti, Türk toplumunu 12 yıl zorunlu okumaya tutmaktadır. Okumayacak- okuyamayacak öğrencileri de lise okutmaktadır. Çıraklıktan mesleğe yöneltmeli. Zaten okullarda dini, insanlık dersi bu tipler almamaktadır. Eğitimden yararlanamamaktadır.

Ülkemizde yaşayanların %48,9’u aylıkla geçinmektedir. Aylıklar düşük olunca, bu kesim yoksul konumda olmaktadır. Halk üretimle varsıllaşmalı. Aylıkçı olmamalı. Aylıkçılıkla hele asgari ücretle çalışmak, ömür boyu yoksul, fakir kalmayı getirmektedir. İlim, sanat, meslek, zanaat, üretme, kazanma, çalışma, gelişme içinde kazanmalı. Herkes kendi hesabına çalışmalı. Devlete bu aylıkçı memur, işçi olma kaybettirmektedir. İşsizliği kadro şişirmekle önlemeye çalışan bir devlet yapısı vardır. Devlet faizli para alarak, milleti beslememeli. 2014-2017 yıllarında devlet 209,9 milyar lira faiz ödedi. Bu böyle yürümez. 200 yıldır bu faiz sarmalından bir türlü kurtulamadık. Milli gelirin %28’i kadar devletin borcu var. Ama özel sektörün borcu da devlet garantilidir. Özel sektörün borcu, devletin borcunun iki katıdır. Devlet, 2019 yılında da 117 milyar lira faiz ödeyecek.

Ülkemizin 81 milyon nüfusu var. 54,5 milyon insan borçludur. Ortalama yıllık gelir 21,577 liradır. Yanı bir asgari ücret aylığı kadardır. 54,572 bin kişi borç taksiti ödemektedir. Vatandaş kışın evini ısıtamıyor. Isıtamayanların oranı yüzde 20,7’dir. Borç ve taksiti olmayanlar, %30,8 oranındadır. %69 taksit ödemektedir. Halkın bankalara 580 milyar lira borcu vardır. Bankalar bu durumdan yıllık 2018 yılın ilk 6 ayında 183 milyar lira faiz geliri elde etmektedir. Bankalar, halktan aldığı paraya verdiği faizin 9 katına borçla faizli para veriyor. Devlette bunu teşvik ediyor. Zaten düzenlemeyi Merkez Banaksı yapıyor.

Ülkemizde halkın %59,1’i ev sahibi, %24,7’si kiracı, %1,4’ü lojmanlarda oturmaktadır. Yoksul sayısı 10,622 bin kişidir. Sağlıklı gelişme olmadığından, olumsuzluklar her gün artmaktadır. Dolar son bir yılda %70 arttı.

Bankanın halkın 25 bin liradan fazla olan parasına verdiği faiz %24-30 arasında olmaktadır.

Daha az paraya %4- 7,75 faiz vermektedir. Yanı zayıfı sömürmektedir. Enflasyonun altına faiz vererek, anaparasını bile yemektedir. Bu vahşi pislik kapitalist düzende adetten, ilkedendir. Bu durum enflasyonu daha da artıracaktır. Şimdi kredi verme faiz oranlarına baktım. En az fiyatla kredi veren T.C. Ziraat Bankasıdır. Kamu bankasıdır. 10 bin lirayı 12 ay taksitle %41 faiz oranı ile vermektedir. Bu kadar sömürü, tefecilik, faizcilik olmaz. Halk düşmanlığı yapılamaz ama yapılıyor.

Ak Parti Hükümeti’nde Cumhurbaşkanımızı, Kanuni’den sonra, 1566 yılından sonra gelen, 436 yıl sonra gelen en güçlü lider olarak görüyorum. Bu devlete, millete iyi bir çekidüzen, güzel bir nizam, hayırlı bir intizam, disiplin, ahlak, edep, doğruluk, dürüstlük kazandırmalı. Kendi en güçlü lider konumundadır. Yasalar elverişlidir. Destek toplumdan ve diğer bazı siyasilerden vardır.

Yargı doğru, dürüst, adil değildir. Haklılar daha çok kaybediyor. Güçlüler her yönü ile kazanıyor. Devlette adalet, nizam, intizam, doğruluk, dürüstlük, güzel ahlak yoktur. Tanıdıklar, torpil, siyasi tarafgirlikle işler görülmektedir. Birileri işbaşına geldiğinde, uzman olup olmadığına bakmadan, bir yakınını, dostunu yanına çekiyor. Bu da işleri bozuyor. Yalakalığı artırıyor. Hak- hukuk dinleyen pek yok. Zaten ceza alanlar 53. Aftan çıkmaya hazırlanıyor. Vatan, millet, devlet, bayrak değerlerine herkes aynı değeri vermiyor. Hainler rağbet görüyor. Üniversiteler bilim, teknoloji, buluş, icat üretmiyor. İlahiyatçılar bile hakla, hukukla davranmıyor. Diyanet Başkanlığı en laçka, disiplinsiz konumdadır. Ticaret, bankacılık milleti soyma tuzağına dönüşmüştür. Herkes kafasına göre fiyat koyuyor. Milletimiz son birkaç ay içinde, yaptığı işten pek zam almadan, %100 fiyatla alıyor, yiyor, içiyor. Haramzadeler halkı kazıklıyor. Devlet seyrediyor.

Kurban Bayramı, Ramazan ayı halkın kazıklandığı ay ve günler oluyor. İslam inancı ile yaşama kakmış. Kapitalizm, dinsiz ateist komünizm, ırkçılık, faşizm, emperyalizm, ayrımcılık rağbet görmektedir. Yöneticiler berbat, siyasiler kötü, yetersiz, beceriksiz, aşksız- şevksiz durumdadır. Ahlaklı, akıllı, millet, memleket çıkarını düşünerek görev yapan memur, amir, başkan kalmamıştır. Başıboşluk egemen durumdadır. Umursamazlık, vurdumduymazlık, boş vermişlik egemendir. Şiddet, hırsızlık, terör yapanlar mahkemelerce bırakılmaktadır. Polis tutuyor, mahkemeler salıveriyor. Akıbeti; polis, jandarmada tutmayacaktır. Af kanunu, ceza indirimi de olmamalı. MHP kafası- kafasızlığı ile iş olmaz. Onlar kendi mafyasını, eşkıyalarını, kanunsuzluklarını salıverme peşindedir. CHP de bir şey demez. Onunda hak, hukuk tanımazları içerdedir. Ak Partili olanda az değildir.

Halkımız, Batı emperyalizminin kültürel etkisi altındadır. Batıyı bir şey sanıyorlar. İlim, bilim var ama ahlak yoktur. Halkımız ahlâksızlıların etkisinden korunup, kurtarılmalıdır. Batıyı halkımız tanımıyor. Değer yargılarını kaybetmiş batıdan alacağımız pek değer yoktur. Amerika’da çıplak koşma yarışması yapılırken, Avrupa’da çıplak bisiklet binme yarışması yapılmaktadır. Binlerce pislik çeşidi olay vardır.

 Bunların, sömürücülerin şerrinden halkımız korunmalı. Evrensel insan haklarına göre koruma yapılmalı. İnsanlarımız geçmişini, bugünü, geleceğini, ilmi, bilimi, din imanını bilmeden, bugünü doğru yaşayamaz. Yarınlara güvenle ulaşamaz. İlim, din- iman bir bütün olarak öğretilmeli.

Bugün, bir CHP sözde aydını ile konuştum. Saplantılı, kör, akılsız, zekâ işletmiyor. Benim bu yazılarımı sosyal medyadan okumuyor. CHP’ye çok çatıyorsun, diyor. CHP bu kadar yanlış yapmasına rağmen, ona eleştirisiz bağlı kalıyor. Ne dersen, hayır, değil, diyor. Hele günümüzün CHP partisi hiç olmadığı kadar sapıtmış, şaşırmış, düşman eline geçmiş. Hainlerle işbirliği içindedir. Bunu bir Karadenizli bile görmekten aciz durumdadır. İnsanlar doğru aydınlatılmamış, bilgilendirilmemiş ise böyle kafasız, akılsız, geri zekâlı, görmez, işitmez, anlamaz olmaktadır.

 İman, İslam, Kur’an, peygamber, ilim, bilim, ahlak ile bu insanlar gerçeği görür hale getirilmeli. Halkın yarıya yakını hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, edep, hâyâ, güzel ahlak, mahrem, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük değerlerinden yoksundur. Merhamette yoktur. Olmayınca da; toplumda barış, sevgi, saygı bulunmamaktadır.

Cumhurbaşkanım, başkanlık sisteminde başkandır. Başkanlık görevinde bunlara değer vermeli. Danışmanlarına inanmamalı. Bakanlarından tam görev yapmalarını beklemeli. Milletvekilleri yeterli değildir, bilmeli. Belediye Başkanlarının zaten 3/2’sini halkın beğenmediği anketlerde ortaya çıkmıştır. Sil baştan yapılmalı.

Müslüman, Kur’ân’da buyurulan gibi, peygamberimiz gibi, Hulefa-i Raşidin gibi, sahabe gibi Ehl-i Beyt gibi yaşamalı. Bu değerlere ne kadar benziyorsak, o kadar Müslüman’ız. Yarım yamalak Müslüman olmaz. Müslüman dini bütün olmalı. Samimi dindar, takva, vera, muttaki, muhsin, mürşit, irşat eden, feyiz veren, ilham alınan, güzel örnek olan mümin ve Müslüman olmalı. Hakkı olmayanı almamalı. Hakka, hukuka, adalete, doğruluğa, dürüstlüğe, güzel ahlaka, edebe, hayâya uygun yaşamalı. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık değerlerine hainlik eden; alçak, kahpe, adi, aşağılık serserilerden olmamalı. Benim, bu değerlere ters- zıt iş, eylem yapanlara sevgim, saygım olmaz.

Dini bütün Müslümanlar Allah’ın ve akıllı insanların hoşuna gitmeyecek işler yapmaz. Bütün yapılan bu eksik, noksan, hata ve yanlışların İslam dini ile hiçbir ilgisi- alakası yoktur. İnsanın maddi, manevi, dini, ilmi, insanı değer yargısı ve uyması yoksa işler hep harap, berbat ve sakat olur. Birey, toplum ve devlet bu ilkeler içinde işlerini yürütürse, doğru dürüst işler ortaya çıkar.

Erdoğan bazı İslam ilkeleri ile hareket etmek istiyor. Faize karşı olduğu için artmasını istemiyor. Ama bu durum dolar ve altının yükselmesine neden oluyor. Çünkü İslam nizami içinde bir devlet yönetimi olmayınca, bir oradan bir buradan alma; çorba, aşure sistemi ile devlet yürümez. Faizin artması ile sömürü artıyor. Maliyetler yükseliyor. Dolar ve altının artması ile de aynı durum ortaya çıkıyor. İkisi de anormal bir durum oluşturuyor. En iyisi milli, manevi, dini, ilmi, bilimsel, evrensel, akıllı, ahlaklı, faziletli, yararlı, hayırlı, hikmetli, alâmetifarika, güzel olanı tercih etmekte olur. Allah’ın, peygamberinin, akıllı, zeki, olgun insanların hoşuna gideni yapmalı. Ortak akıl kullanarak, itidalli- doğru ve orta yolda işler yapmalı. Aşırılık ve gerilik içinde asla olmamalı.