Hak, hukuk, adalet, doğruluk, gerçeklik, güzel ve üstün ahlak, edep, hayâ sahibi olmalı. Kurtuluşa eren olmak için, Allah’ı ve resulünü tanımak, bilmek, uymak, itaat etmek gerekir. Allah’ın emirlerine uymak, yasakladıklarından sakınmak, iyiliği yaymak, kötülükleri engellemek gerekiyor. Kendimiz için istediğimiz iyilikleri başkaları içinde istemek gerekir. Kendimize yapılmamasını istemediğimiz davranışları, başkalarına da yapmamak gerekiyor.

Bizler öncelikle zalimlerden, kâfirlerden, müşriklerden, münafıklardan, batıl olanlardan, küfür içinde kahrolanlardan, tağut peşine koşanlardan olmamalıyız. Onlara kalben, gönülden, beyinden, bedenen, hiçbir şekilde destek vermemeli. Onlarla yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, destekleme içinde olmamalı. “Onlara benzememeli.” Allah’ın İlahi yolunda olmalı. “Peygamberimizi kendimize en güzel örnek olarak alıp, rol model yapmalı.” “Sevginin yolu, hakkı hakikati- doğru ve gerçeği bilmektir. Faydalı bilgi öğrenip, bu bilgilerle yaşamaktır. Allah’a olan ibadetlerimizin- kulluğumuzun olgunlaşması, samimi ve dosdoğru yapılması gerekir. “Her sözümüzde, yazımızda,  işimizde Kur’ân, sünnet, ilim yolunu tutmalı.” “ Aşırılık, gerilik, yalan, yanlış, hata içine düşmemeli. Ölçülü, tartılı, dengeli, hassas davranmalı.”

Allah’ın Kur’ân’ına, peygamberine itaat etmeli. Allah’a ve peygamberine özlem, sevgi, saygı duyulmalı. Allah ve peygamberi için her fedakârlığı, özveriyi yapmalı. Her işimiz, eylem ve davranışlarımız sadece Allah cc. Rızasını kazanmak için yapılmalı. Yaptığımız iyilik karşılı iyilik beklememeli. “Allah cc. Yolunda cihat etmek; onun yolunda hak mücadele etmektir. Cihadı peygamberimiz gibi ayet hükmü ve ruhu ile yapmalıyız.  Kur’ân ve peygamberinin yolundan sapıp, sapıtanlardan, zalimlerden katiyen olmamalıyız. Haram ile günah ile cihat olmaz. Sapıtanların cihadı sadece sapıtmışlık, vahşet, barbarlık, katillik olur. Kendileri cihat edeyim, derken; cehennemin dibine mundar olarak giderler! İslam dinini doğru, dosdoğru, peygamberimiz gibi anlamalı. Şarlatanlara, içten pazarlıklılara inanıp, asla kanmamalı.

Ben dün iyi diye takdir ettiğim, pek çok kişinin bugün sapıtıp, şaşırdığını; vatan, millet, devlet, memleket, bayrak, bağımsızlık, din, iman, mümin düşmanı olduğunu gördüm. İşte bu görüldüğünde, hemen yanlıştan dönmeli. Tövbe etmeli. Yanlışta, hatada, hainlikte bir milimetre bile yürümemeli. Onlar peygamber değil, Allah da değiller. O sapıklara bağlanıp, kalmamalı. Onları peygamber, Allah edinmemeli. Allah’ın ve peygamberinin önüne geçirmemeli. O sapık hainlerden ayrışıldığında,  İslam’dan, Allah’tan, Kur’ân’dan, peygamberinden kopmuş, ayrılmış;  asla, katiyen, kesinlikle olunmaz. Bugün hala bu sapıtmış, kutsal mübarek değerlerimizin düşmanlarının peşine milyonlarca ahmak, kafasız, beyinsiz, kalpsız, yüreksiz gitmektedir! Allah cc. Hidayet nasip eder inşallah. Onlara da hidayet isteme niyeti oluşur, inşallah.

Merhametli, insancıl, insanlıklı, insaniyetli hak mümin, hakiki bilge merhametli Müslüman olmalıyız. “Merhamet etmeyene, Allah’ta merhamet etmez.” Her varlığa mutlaka merhametle, şefkatle, müşfik şekilde davranmalıyız. “İnsan, İslam ile onurlanır, şereflenir. Batıl ile rezil, zelil, alçak, bayağı olur.” Hak ile batılın çok farklı öğeler olduğunu; hakkın hak, Hakk olduğunu bilmeli. Batılın, çürük, fuzuli, zararlı öğe olduğunu unutmamalı. “Allah cc. Katında mümin ve Müslümanlar değerlidir. “Allah cc. Mümini sever. Müminde Allah’ı olması gereken gibi sever ve sayar.” Allah cc. Mümin kulunun kötülük, haram, günah işlemesinden hoşlanmaz.” Allah cc. Tövbe eden insanları çok sever. Allah’ın istediği, insanların mümin Müslüman olup, cennetine girmesidir. Zümer süresi 70-71-72-73. Ayette kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gireceğini açık, net bildirmektedir. Pek çok ayette de bu konu tekrar edilmektedir. Allah cc. Bağışlayıcı, affedici, mağfiret edicidir. Tövbe edip, Allah ve peygamberine yönelmeli.

Hiçbir varlığa zalimlik etmemeli, zulmetmemeli. “Hayatta Allah’a ibadet, yaratılanlara merhamet, iyilik, infak, hizmet etmeli. İnanların ve diğer varlıkların hayatlarını kolaylaştırmalı. İnsanları hakka, hakikate, hidayete güzel örnek insan olarak çağırmalı.” “İnsan bilgisi ölçeğinde düşünür. Bilgi ne kadar çok ise ufuk o kadar geniş olur. Hayaller bile bilgi ile büyür, gelişir. Bunun için gerçek ilme; akli, nakli ilimlerin sahibi olmalıyız. Allah ve peygamberini, Kur’ân ve sünnetten tam dosdoğru öğrenmeliyiz. Şefkatli, merhametli, bağışlayıcı, affedici Rabbin; bağışlayıcı, merhametli kulları olmalıyız.

Mümin önce kendini, Rab olan yüce Allah’ı, haddini, sınırlarını bilip, ona göre yaşantısına yol ve yön çizmeli. Allah cc. “Bizimledir. Bizde Allah cc. İle birlikte olmalıyız.” Allah’ın, peygamberinin tavsiyelerine uymalıyız. Hak eğitim, öğretim, ilim öğrenmeliyiz. Faziletli duygu, düşünce, eylem içinde bulunmalıyız. Allah ve peygamberinin yolunda olmayanlardan; olgun, iyi, güzel, yararlı, beğenilen, sevilen insanlıklı insan çıkmaz! Batıl, küfür, tağut; iyi, güzel, doğru, yararlı, olgun insan yetiştirmez!

Allah cc. Hem daha hayırlı hem daha bakidir. O, en güzel, dosdoğru, iyi, yararlı sözü söyler. Peygamberimizde onun yap, dediğini, eksiksiz yapar. Yapma, dediğini de yapmaz. Bizim için en güzel ve geçerli yol; İlahi olan hak hakikat yoludur. Diğerleri geçerli, makbul, kıymetli değildir. “Allah ile olursanız, Allah da sizlerle olur. Allah’ı düşünün ve tefekkür edin. Olan olay ve olgulardan ders ve ibret alın. “Allah’a ibadet edin, zikredin, dua edin, şükredin, hamt edin, tövbe edin. İnsanlara İslam dinini sevdirin. Allah’ın sevdiği en güzel kul olun. Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Size her türlü nimeti, bereketi, rahmeti veren, yüce Allah’ı sevin ve itaat edin.

“Sadece ilim, bilim sahibi olmak yetmez. İlmin, bilimin yanında; dosdoğru, adaletli, gerçekçi, hak, hukuk, adalet, güzel ahlak, üstün edep, hayâ, fazilet değerlerinin de sahibi de olmak gerekir. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, kutsal değerler, ilmi fazilet değerleri sahibi olmalı.” “ Öyle kuru kuruya ilim sahibi olanlar, dünyayı ateşe vermekte, her türlü korkunç, dehşet veren vahşeti, barbarlıkları, haydutlukları, çirkinliği, zilleti, illeti, perişanlığı işlemektedir! Bugün ilim, bilim sahipleri; bilgileri ile tüm canlıları yok edecek; silah, mühimmat yapıyor! Bir diğer ilim sahibi de, tüm varlıkları yaşatmaya çalışıyor. Aradaki fark sizler farz edip, farkı fark etmeye lütfen çalışınız.”

Peygamberimiz buyuruyor: “Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir davranışı, başkalarına yapmayınız.”

Fıtratınızı bozmadan yaşayınız. Fıtratınızı bozmadan; iyi terbiye, güzel ahlak, edep, hayâ, tabiat, içgüdü, niyet, duygu, düşünce, davranış sahibi olunuz. Algılamanız- idrakleriniz hak üzere olsun. İnkâr edenlerin, görüş ve davranışlarını asla örnek almayınız. Hakkı, hakikati arama içinde olunuz. İyiliği, hayrı, güzelliği, fazilet değerlerini tam anlamı ile öğrenmek için; iyi bir öğretim, eğitim edinmeli. İnsan kendini geliştirmeli, donatmalı, yapılandırmalı, birikimlerini artırmalı ve de yaşam biçimi yapmalı. Her bir işi yaparken; Allah cc. Ve peygamberi ne der, diye düşünerek; bilinçli, bilgili, sorumlu şekilde yapmalı. Allah ve peygamberinin, akıl, zekâ ve ilmin dışında hareket edenlerden; hayır, iyilik, güzellik, doğruluk, gerçeklik, adalet, insanlık çıkmaz, çıkmamaktadır, çıkmayacaktır! İnsan kendini batıl, küfür, tağut, pislikler, çirkinlikler, yanlışlıklar içinde kaybetmemeli. Kaybederse, insanlığını kaybeder. Bir leş olur, mundar gider!

Her haram, günah; cehaletten, batıla saplanıp, kalmaktan, nefse ve şeytana akılsızca uymaktan kaynaklanır. “Batıl, cehaletten kaynaklanmaktadır.” İnsan; fizik, cebir, geometri, fizik, kimya, biyoloji, matematik, jeoloji, astronomi, gibi bilimleri okumakla insanlığa erişemez. Allah cc, peygamberimiz, Kur’ân, güzel ahlak, sünnetler, edep, hayâ sahibi olmalı. İnsanlığın, insani değerlerini öğrenip, benimsemeli. Bildiği bu İlahi fazilet değerlerini yaşam tarzı yapmalı. Dün, bugün, yarın ki dünyada, insani, İslam’ı değerleri özümsemeyenlerin; akıllı, doğru, adil, eşitlikçi, merhametli, başarılı lider, insan olmadıklarını göreceksiniz! Sapıtmış, bozuk düşünceden olgun yararlı centilmen insan çıkmaz!  “Duygu, niyet, düşünce neyse, davranışları da o, öyle olur.” İnsan gerçek İslam ibadetlerini, peygamberinizin sünnetlerini yaşam tarzı yapmalı. Ahlakını, hak ibadetleri yaparak,  güzelleştiremiyorsa, kendini yargılamalı, özeleştiri yapmalı. İyi niyetle, samimice dosdoğru ibadet yapmalı. Ahlakını da paralelinde güzelleştirmeli.

İnsan, kendini Allah, Peygamberimiz Hazreti Muhammet, ilim, akıl, zekâ, insani ilişkiler, doğa, insaniyetle bağ, bağlantı kurarak geliştirmeli. Kur’ân ve sünnet yolunda doğru akıl, doğru bilgi, zekâ ile giderse, doğru yoldadır. Her an yükselmektedir. Gitmediğinde yanlış yoldadır. Her an alçalmaktadır. İnsan kendini kaybetmemeli, kendini unutmamalı. Kendini kaybederse, Allah ve peygamberini bulamaz. Her önüne çıkan güçlüyü, akıllıyı, akılsızı Rab ve peygamber edinir! Artık o sapıtmıştır. Geri dönüşü zor olan cehennem yolundadır. Artık onun için kurtuluş sadece tövbe edip, hakka hakikate dönmesidir. “Bugün sapıtmış ideolojileri, bozuk felsefi görüşleri kendilerine din edinenler, İslam dinine ya kuşku ile bakmaktadır. Ya da İslam dinini materyalist görüşleri ile reddetmektedirler.”

Dinsizler, taassup sahibidirler. Saplantı içindedirler. Doğru, gerçek düşünmekten uzaktırlar. Hakk’ı bulamayandan, hakikate erişemeyenden, peygamberimizi tanımayandan, hiçbir değer çıkmaz, çıkmamaktadır.  Bu bozuk saplantı içinde olan bağnaz, taassup sahipleri; her hak hakikat- doğru ve gerçek gördüğü her şeyi reddeder. Bu fikir, düşünce, ilim, bilim, insan olsun, kendilerine uymuyorsa, reddeder. Bunlar dinsizliği seçmiş, haktan hoşlanmayan, doğru ve gerçeklerden uzak duran, zavallı akılsızlardır. Bunların DNA, beyin, kalp, ruh, vücut yapı taşları fiziki olarak da bozulmuştur.

“Marksizm, Nietzsche gibi akılsız, ateist, komünist felsefeciler, dinin kaynağının Allah olduğuna inanmazlar. Dinde, Allah’ta insanlar tarafından uydurulmuştur, derler. İnsanlar korkudan din uydurmuş, demektedirler. Bu adi varlıklar; anarşi, şiddet, terör, kanlı devrimden taraftırlar. Dünyaya gelmiş geçmiş en tehlikeli, katil, katliamcı yaratıklar; faşistlerle, komünistler olmuştur. Emperyalist yaratıklarda bunlarla eş olmuştur. Siyonist yaratıklarda bunlardandır. Bunların kendilerinde asalet, soyluluk, doğruluk, gerçeklik de hiç olmamıştır. Çapulcu, serseri tayfasıdırlar. Bunların düşüncesizliklerini kendilerine yol yapanlarda, dünyanın en adi, acımasız, barbar, vahşi insan müsveddeleri oldular.” “Bunlar olumlu olana, olumlu her değişime karşıdırlar. Bunun için ülkemizde iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, önemli hangi iş yapılırsa; solcular, komünistler hemen karşı çıkar, engellemeye çalışırlar. Fesatçıdırlar, bozukturlar, bozguncudurlar.” “ Bu materyalistlerin ahlakı; ahlak-i fesattır. Yanı olumsuz, kötü ahlaktır. Olumlu, iyi, güzel, doğru, üstün, yüksek, kemal ahlakın düşmanıdırlar.

Peygamberimiz: “Kişi sevdiği ile beraberdir.”

“Ben, sizlere iki şey bırakıyorum. Kitap ve sünnet; bunlara yapışınız.”

Hasan El – Benna: “Her yerde davanı yaymaya çalış.”

Mehmet Akif Ersoy: “ Bir hilal uğruna Ya Rabbi ne güneşler batıyor.”

Aliye İzzet Begoviç: “İslam dini, korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.

Kâmil Baseyev: “Daima savaşacak kadar güçlü, ölecek kadar yaşlıyız.”

Sait Nursi: “İslam’ın bir hakikatine bin ruhum olsa, feda etmeye hazırım.”

Ebu’l A’la Mevdudi: “Biz sadece kâfirleri değil, Müslümanları da İslam’a davet ediyoruz.”

Cehar Dudayev: “Haksız gücün karşısında, güçsüz hakkın, hakikatin yanında olmak, benim inancımdır.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan: “Biz inandığımız davaya koşarak, gidemezsek; yürüyerek gideriz. Yürüyerek, gidemezsek; sürünerek gideriz.”

Sultan 2. Abdülhamit Han: “Bizi yükseltecek, dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır.”

Prof. Dr. Seyit Kutup: “Namazda Allah’ın birliğine tanıklık eden parmağım, bir tağutun hükmünü asla onaylamayacaktır.”

Allah cc. Nahl süresi 89. Ayette buyuruyor: “ Biz bu kitabı; sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.”

Dikkat ediniz! Dünyada gâvurluk yapanlar, ülkemizdeki gâvurluk yapanlarla işbirliği, yardımlaşma, dayanışma içinde; hain, kalleş, kahpe, alçak projelerini uygulamaktadır! “İslam dinini yok etmek için, önce peygamberimizi, hadis ve sünnetlerini ortadan kaldırmak için uğraş vermektedirler.” Bunların birçoğu dinsiz imansız ateist komünistlerin, emperyalistlerin, Siyonistlerin kullandığı adi maşalardır. Yaşar Nuri Öztürk’ün başlattığı “Kur’ân Müslümanlığı,” diğer İlahiyatçılar arasında yayıldı. Bu kişide her yol vardı. “Kendi, İslam’ın beş temel şartı denilen ibadetlerin hiç birini yapmazdı. “Bu namazı bu milletin başına kim bela etti, derdi. Benim cenazemi camiden kaldırmayın, derdi.” Hemen her gün farklı televizyonlarda İslam dinine ve müminlere hakaret ederdi.  Mehmet Okuyan, Bayrak Bayraktar, Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, İhsan Eliaçık, Zekeriya beyaz, Adnan Oktar, Fethullah Gülen gibi onlarcası da onun batıl, sapıtmış yolundan gitmektedir!

Sizlere, ilahiyatçı dediklerinde, hemen bağlanıp, kalmayın. “Eskiden ateist komünistlerle bu aziz ümmet yok edilmek isteniyordu. Allah tanımazları, bu millet reddetti.” “ Ardından deist denilen, deyyuslar, Allah tanır ama din, iman, İslam, peygamber tanımazlar, türetildi. Onları da milletimiz reddetti.”  Yine durmadılar; fitne, fesat için peygamber, hadis, sünnet tanımazlar ortaya çıkarıldı. Televizyonlara çıkıyorlar. Sadece Kur’ân anlatıyorlar. İslam dininin farz, vacip, sünnetleri ile oynuyor, alay ediyorlar!

TRT Diyanet Televizyonu’nda bir belgesel izledim. Belgeselde aslen Bosnalı Boşnak olan “Muhammed Tayyip Okiç,” adlı bir İlahiyatçı akademisyen profesör tanıtılıyor. Okiç, 1902- 1977 yılları arasında yaşadı. Komünist Tito rejiminden kaçıp, Türkiye’ye sığındı. Ankara ilahiyat Fakültesi’nde sadece Okiç namaz kılarmış. Bir de sadece bir kız başörtülü öğrenci Ankara İlahiyat’a geldi. Bahriye Üçok adlı akademisyen başta olmak üzere pek çok akademisyenin düşmanlığı hortladı!  Hocaların hepsi ideolojik nedenlerle kıza ve bu kıza sahip çıkan Okiç’e düşmanlık etti. Ankara’dan Konya Yüksek İslam Enstitüsü’ne geçti. 30 yıl vatansız yaşayan okiç işsiz kaldı. 1973 de Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü’ne geçti. Hadis ve tefsir hocası idi. 09 Mart 1977 de Rahman’a kavuştu. Cenazesi Ankara- Maltepe Camisi’nde kılındıktan sonra naşi bir kişi Yugoslavya’ya götürdü. Cenazenin kabul edilmesi için birkaç gün uğraşıldı. Tito, cenaze naşını kabul etti. 4 binden fazla kitabı İzmir Yüksek İslam Enstitüsü’ne verildi. Görüldüğü gibi İlahiyat fakültelerinde bile din, Müslüman, başörtü düşmanlığı yapılmaktadır.

Oysa peygamberimiz olmadan, Kur’ân insanlara ulaşmazdı. Peygamberimiz, vahiy yolu ile Cebrail Meleği aracılığı ile aldığı İlahi iletileri insanlara açıklamış, öğretmiş, eğitmiş, yaşatmıştır. Peygamberimiz bir elçi, öğretmen, imam, yönetici, komutan, reis, önder, liderdir. İslam’ın yaşayan peygamberidir. İlahi emirler, yasaklar, kitaplar; peygamberler tarafından yaşanarak, İslam adını almıştır. İslam adını Allah cc. Koymuştur.

“Allah cc. Müminlerin peygambere uyulmasını, tabi olmasını, tanınmasını, itaat edilmesini, bildirdiği dini- şeraiti benimsemesini, onun peşinden gidilmesini, ona bağlı kalınmasını, ona iman edilmesini, uyulmasını emrediyor. “Peygambere itaat eden, bana itaat etmiş olur,” buyurmaktadır. Peygamberlere itaat etmeyenler, kâfir olur! Müşriklerde peygambere itaat etmediler. Peygambere itaat etmeyenler, Allah yolundan gitmemiş olur. İbadet etmeyenler, peygambere olan bağlılığını yok eder. Sünnetten ayrılanlar, peygamberi terk etmiş olur. Haram, günah, mekruh işler yaptıkça, peygamberden ve dinden ayrılık mesafesi uzar!

Bu sapık görüşler hep birer ideoloji, bozuk felsefe, doktrin- görüş, İslam düşmanlığının farklı yollarla yaptırılmasıdır. Gerçek ilim, bilim, İslam, akıl sahibi insanlar, bu şekilde saçmalık ve sapkınlıklar içinde olmaz. Bu kişiler dünyevileşmiş. Dünyalık çıkarları için; din, iman, Allah, peygamberlerinden vazgeçmiş. Ahretlerini İslam, Müslüman düşmanlarına satmışlardır.”

Peygamberimiz yaklaşık 23 yılda= 8,200 gün Kur’ân’ı yaşamış. Anlatmış. Sadece Ebu Hureyre, peygamberimizin yanında durup, 5,374 hadis kaydetmiştir. Peygamberimiz doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti, ilim öğrenmeyi, hikmeti bilmeyi, harama girmemeyi, israf etmemeyi, aşırı- geri olmamayı öğütlüyor. Kur’ân’a uyularak, İslam dinini kendinden görüldüğü gibi yaşamayı öğütlüyor. İhlâsı- samimiyeti, hayırseverliği, sahih Müslim olmayı nasihat ediyor. “Siz, birbirinizi sevmedikçe gerçek mümin olamazsınız,” diye buyuruyor.

Müminlere haram, günah, fuhşiyat- çirkinlik olan yerlerde kalmamalarını, sünnete tabi olmalarını öneriyor. Islah edici- iyileştirici olmayı, Kur’ân ve sünnet yolundan yürüme tavsiye ediliyor. Sömürü, hak yeme, hukuk çiğnemenin yapılmamasını istiyor. “Benim ve ashabımın yolundan gidin buyuruyor.” Allah’a, peygamberine, Kur’ân-ı Kerim’e uymak, yaşamak kurtuluştur. İki dünyayı cennet olarak yaşamaktır. Aksisi, iki dünyayı cehennem olarak yaşamaktır.