Bir çocuğu anne ile baba ortaklaşa dünyaya getirmektedir.  Bu çocuğun sorumluluğu, yetiştirmesi, bakımı, ilgilenilmesi, huzurlu, mutlu, rahat ettirilmesinden, öncelikle anne ve baba sorumludur. Anne ve baba, bakabileceği, yetiştirebileceği, okutabileceği, eğitebileceği, iki dünyada huzurlu, mutlu ettirebileceği kadar çocuk sahibi olmalıdır. Anne, baba; çocuğun geleceğinden direkt sorumlu, ödevli, görevli, yükümlüdür. Anne ve baba; olacakları, olabilecekleri derinden ince bir şekilde düşünüp, öyle davranmalı. Dünyada ve ahirette mutlu olabilecek şekilde yetiştirmeli. Anne ve baba; çocuk, evlat edinmeden, işbirliği yapmalı. Ortak doğru akıl ve bilgi ile hareket etmeli.

                Anne ve baba, çocuk yetiştirmede bir anne, baba, eğitimci, öğretmen, imam- hatip, sağlıkçı olmalı. Çocuğa kılavuzluk yapmalı. Yetişmesinde etkin görev almalı. Geleceğe hazırlamayı becermeli. Yarınlarını çocuk dünyaya gelmeden önce kurmaya başlamalı. Onun eğitimi, öğretimi, yaşamı, geleceği adına her şeyin temelleri atılıp, yükseltmeye başlamalı. Çocuğun gereksinimleri karşılanmalı. Çocuğun her sorunu, problemi çözülmeli. Her derdine çare bulunmalı. Çocuk dinlenilmeli. İstekleri karşılanmalı. Empati yapmalı. Empatisiz anlayış oluşmaz. “Yanlış yapmamak için; anne, baba eğitimlerine katılmalı. Konu ile ilgili dergi, gazete, kitap okumalı. Kısacası zamana göre anne ve baba kendini yetiştirmeli.”

                Bebek bakımı, çocuk yetiştirmesi bilinip, uygulanabilmeli. Gencin yetişmesine katkı sağlanmalı. İlgisiz, bilgisiz kalınmamalı. Çocukla sohbet etmeli. Konuşmalı. Dinlemeli. Sorularına dosdoğru yanıtlar vermeli. Her sorunun bir çözümü, her derdin bir çaresi vardır. Bilinerek hareket edilmeli. Çocuğun mantıklı, makul, doğru istekleri geri çevrilmemeli. Ezik, değersiz duruma sokulmamalı. “Ben,” deyip, çocuğun istekleri itilip, kakılmamalı. İstenmeyen davranış sergilememeli. Bir aile büyüğü, saygın aile büyüğü gibi davranmalı. Çocuğa “sen” diye hitap etmemeli. Bağırmamalı. Kızmamalı. Öfkelenmemeli. Anlamaya çalışmalı. Bir gül, çiçek, mantar, çekirdek filizi gibi ortaya çıkmalı. Patlayan yanardağ olmamalı! Öfkelenmemeli. Kızmamalı. Sert davranmamalı. İnsan, insanlıklı insan, insaniyetli insan, merhametli, şefkatli, müşfik, acıyan olgun insan olmalı. Akılsız zalim matador, acımasız avcı, ringde dövüşen boksör olmamalı.

Bilgisiz olan anne, baba, öğretmen, imam; çocuğa sadece bağırır. Eşine de öküz gibi bağırır! Eşeklik yapar! Oysa nezaketli, zarafetli, kibar, ince, efendi, zarif, şahane, mükemmel davranmalı. Bunun için de sabır, bilgi, tahammül gerekir. Bunu kazanmalı. Negatif, olumsuz, karamsar, kötümser, ümitsiz asla olmamalı. Becermeli ve başarmalı. Kur’ân-ı kılavuz, peygamberimiz örnek önder lider, ilmi yaşam tarzı yapmalı. Bilimsel davranmalı.

                Bebek konuşamaz. Ama isteğini ağlayarak anlatmaya çalışır. Onun dilinden anlamalı. Derdine derman, çare olmalı. Ruhunu okşamalı. Kalbine şifa olmalı.  Çocuk ihtiyacını kendi dilince anlatmaya çalışır. Anlamalı. İhtiyacı karşılanmalı. “Yok, para yok, gibi sözler boş sözlerdir.” “Yapabileceğin kadar çocuk yapmamalı. Bakabileceğin kadar, yetiştirebileceğin kadar çocuk yapmalı.”

 Bugün ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde ailelerin çocuk ortalaması 4- 4,5 tanedir. Batıda ise 1,5 tanedir. Batının çocuğu daha huzurlu, mutlu yetişen durumdadır. Doğu’nun, Güneydoğu’nun çocuğu, ailesi ile berbat durumdadır! Bu düşüncesizlik, ilkellik sadece Türkiye’nin başına bela değil, dünya insanlığının başına da bela olmaktadırlar! Afrika ve Asya’nın gelişmemiş ülkelerinde de ailelerin ortalama çocuk sayısı 6 - 7 tanedir. Devlet ülkemizdeki yoksullara 2017 yılı itibarı ile 50 milyar lira sosyal yardım parası bütçeden ayırmıştır. Yanı 700 milyar Liralık devletin yıllık bütçesinin 50 milyarı lirası sosyal yardımlara ayrılmaktadır. Bu 26 milyon öğrencinin eğitim- öğretimine ayrılan paranın yarısıdır.

                14- 49 yaş arası kadınların doğum oranı 2015 yılında Şanlıurfa’da 4,38, Şırnak’ta 4,01, Ağrı 3,80, Hakkâri 4,2 oldu. Edirne’de 1,53, Çanakkale’de 1,54, Kırklareli’de 1,55, Eskişehir’de 1,55 oldu. Doğu ve Güneydoğu İllerinde bundan 20 yıl kadar önce daha yüksek doğum oranı vardı. Bugünde Iğdır, Muş, Şanlıurfa’da 52- 65- 75 tane çocuğu olan baba var. Ama bunlar çok eşlilikten olmuşlardır. Baba, anne eğitimsizdir.  Evsiz, yurtsuz, işsiz, kötü iklim, verimsiz toprak olan bölgede, eğitimsiz – öğrenimsiz evlat ne olur? Bazı kişiler her yıl 2 bin, 4 bin, 5 bin kişi PKK’ya katılarak terörist oldu! Bazıları da diğer terör örgütlerine katıldı! Yasa dışı, hukuksuz, kötü işlerde bulundular! Elektriği, suyu kaçak kullandılar! Çaldılar, hak hukuk çiğnediler. Üretmediler! Yasalara uymadılar! Allah cc. Akıl, fikir, hidayet, medeniyet nasip eder inşallah. Tabii ki önce istemek, adım atmak gerekiyor. Türkiye’de ortalama doğum ortalaması yıllık 2,14’dür. 2009 yılından beri doğum oranında düşüş görülmektedir.

                Çok çocuk yapma Afrika ve Asya gelişmemiş toplumunun da baş belasıdır. Bu ülkelerde de her ailenin ortalama 6 çocuğu bulunmaktadır. Bakımı, sağlık hizmeti, evi olmadığından; bu çocukların yarıya yakını 5 yaşına gelmeden ölmektedir! Anne ve babanın akılsızlığı nedeni ile çocuklar ölmektedir! Bu günahtır. Akılsızlık, sorumsuzluk, rezilliktir! Ev yok, iş yok, ekmek yok, su yok, giyecek, yiyecek, içecek yok! Çocuk yapmak çok! Bu iyi yetişmeyen insanların derdi, azabı, gazabı, belası tüm insanlığı olumsuz etkilemektedir! Bu ileriki yıllarda çok daha fazla sorun olacaktır. Zira dünya nüfusu 2017 yılında ortalama 7,5 milyardır. Beslenme, gıda, eğitim- öğretim, sağlık, barınma sorunu oluşmuştur. Bu gidişle kısa süreçte 15 milyon nüfusa erişecektir. O zaman savaşlar, iç savaşlar, dış savaşlar ve belalar çok daha artacaktır! Dünya artık bunca insanı kaldırmamaktadır!  Daha çok coğrafi olarak, iklim olarak kötü yerlerde olan nüfus artmaktadır!

                Bu şekilde artan nüfus fakirleştirmeyi artırmaktadır. Yoksulu çoğaltmaktadır. Olanakları azaltmaktadır. Bazıları daha da zenginleşirken, bu yeteneksiz, beceriksiz insanlar daha da fakirleşmektedir! Akıllı olmalı. Aklı, doğru bilgiyi doğru kullanmalı. Doğru bilgi edinmeli. Doğru bilgi ile yaşamalı. Kaybetmemek için gereken ne ise yapmalı. Çocuklar açlıktan, bakımsızlıktan, hastalıktan ölmektedir! Türkiye olarak bu yoksul ülkelere her yıl devlet olarak 6 milyar dolar yanı 24 milyar lira karşılıksız yardım ediyoruz. Bu sadece devletin yaptığı yardımdır. 400 kadar yardım derneği ayrıca bu dış ülkedekilere her türlü yardımı yapmaktadır. Buna bu yerlerdeki istikrarsızlık da eklenince, bazı ülkelerde her türlü hastalık önce çocukları vurmaktadır! Emperyalizm, kapitalizm, Siyonizm, faşizm, komünizm zayıfı ezip, yok etmektedir! Akıl, zekâ, bilgi doğru kullanılıp, yaşanılmalı. Başka kurtuluş yolu yoktur.

                Kaybetmemek için, perişan olmamak için iyi bir eğitim, güzel bir öğretim, hakça bir bilgi sahibi olmalı. İnsan, insan olduğunu bilip, insan olmak için sorumluluklarını yerine getirmeli. Anne, baba, ebeveyn olarak görevlerimizi eksiksiz yerine getirmeliyiz. “Çok, derin sorunlar, problemler olsa da, ortak akıl ile elbirliği, işbirliği ile aşılamayacak sorun, çözülemeyecek problem yoktur. Her sorun devlet yardımı ile akraba, kardeş, aile, komşu, arkadaş, tanıdık yardımları ile kolayca aşılır. El birliği, işbirliğinden kaybeden olmaz, olmamaktadır. Deneyimli, uzman kişilerin akıl ve birikimlerinden mutlaka yararlanılmalı. Aile, akraba, komşu, arkadaş dayanışması mutlaka kurulmalı. Her çözüm yolu, çare yöntemi kullanılmalı. İlmi, bilimsel, teknik davranmalı. İlmi, dini değerlere sahip olmalı. Güzel, başarılı, iyi insanlar örnek alınmalı. İnsan saplantıda, gerilikte, aşırılıkta asla olmamalı. İnsanlığını yitirmemeli. İnsanlarla iletişim, diyalog kurma öğrenilip, becerilmeli.”

                Eğer iletişim, diyalogda bir sorun varsa, bunun için pek çok kitap okumalı. Kurslara gitmeli. Eksiklikleri gidermeli. Asla kötümser, karamsar, ümitsiz olmamalı. Çocuklarımızı ve başkalarını dinlemeli. Olumlu düşüncelerle karşılık vermeli. Asla olumsuzluğa düşmemeli. Her anımızı en güzel şekilde değerlendirmeli. “Boş zaman olmaz. Boş zamanınızı değerlendirin, demiyorum.  Zaman çok değerli, kıymetlidir. Değerlendirilerek yaşanmalıdır.” Bugün ki çocukların çektiği zorlukların vebalı, günahı, suçu, anne ve babaların, öğretmenlerin, imamların, devleti yönetenlerin, vakıf ve derneklerin, medyanın, zenginlerin ve toplum içinde, dünyada etkili, yetkili olanlarındır.

                Çocuğa baskı, şiddet, emir verme, bağırma uygulanmamalı. İnsan gibi anlatmalı. Benimsetmeli. Algı oluşturmalı. Öngörü, sezgi, anlayış ile davranmalı. Çözüm önerilerinde bulunmalı. Yasak, etme, olmaz, demekle geçiştirmemeli. Suçlama, yargılama, aşağılama, itme, kakma yapmamalı. Olumlu, empatili yaklaşmalı. Din, bilim, psikoloji kullanarak, ikna etmeli. Öfke, kızgınlık, şiddete varan durum oluşturmamalı. “Bugün anlatmasını, konuşmasını beceremeyeler, korkunç dehşet veren vahşet işlemektedir! Çatışma, sataşma, kızma, aykırı gitme, inatlaşma, küfür etme gibi alçakça davranmamalı.” Çok çalışmalı. Ekonomik harcamalı. Gücü yeten gelir etmeye azmetmeli. Hiçbir zaman az kazanıp; lüks, konfor, şatafat içinde yaşama gayreti olmamalı. “Başkalarına bakarak, düzen oluşturmamalı. Herkes yorganına göre ayak uzatmalı.” Hiçbir şeye bağımlı olmamalı. Bağımlılığın her türlüsü anormallik, ölçüsüzlük, dengesizliktir. Başkalarına meydan okumamalı. Küs, dargın, kızgın, öfkeli, öç alma düşünceli asla olmamalı. Saldırı, zorbalık, hak- hukuk çiğneme asla yapılmamalı. Düşman edinmemeli. Yağcılık, dalkavukluk, sığınmacı olmamalı.

                Öngörülü, sezgili, önlemli, tedbirli olmalı. Olabilecek kazaları sezmeli, öngörmeli. Tedbiri öncelikle almalı. Olmaz, diye düşünmemeli. Ev, iş, sokak, meslek kazası geçirmemeli. Aklı doğru kullanmalı. Doğru bilgi edinip, doğru bilgi ile davranmalı. Bilimin henüz erişemediği konularla çok ilgilenmemeli. Çünkü 100 yıl önce bilinmeyenleri, bugün bilim bilmiştir. Bir de aklın ötesinde olanlar vardır. Aklın ötesine geçilemez. Aklın sınırları, kapasitesi bellidir. Bazı konuları insan hiç bilemeyecektir. Buna Rabbimiz olan Yüce Allah cc. “gayp” demektedir. Gaibi sadece Allah cc. Bilir. Ama bazı bilinmeyenleri, bilinenden hareket ederek, tahmin edebiliriz. Keşfedebiliriz. Bazı şeyleri Allah’ımıza bırakmak, havale etmek gerekiyor.