KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmeler hakkında basın mensuplarını bilgilendirdi. Federasyon isteği nedeniyle eleştirildiğini kaydeden Akıncı, "Artık bir karar verilmeli. Gelecek kuşakların yeni acılarla yüz yüze gelmesine mi neden olacağız yoksa tarihi sorumlulukların bilincinde mi olacağız? Yanıtlanması gereken ivedi soru budur ? Artık çözüm için, tango değil, ya sirtaki ya da halay gerekir bizlere. Tüm tarafların içerisinde olacağı bir durum” dedi. 
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorunu ile ilgili taraflar arasında gerçekleşen görüşmeler hakkında gelinen son durumu, basın mensupları ile paylaştı. Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısına Rum kesiminden de yoğun katılım oldu. Politik kariyeri boyunca federal çözüm modelini mevcut konjonktürde mümkün olan ulaşılabilir bir hedef olarak gördüğünü belirten Akıncı, o yönde uğraş verdiğini söyledi. Akıncı, "Bu nedenle de federasyonun Rum liderliğince acı verici bir uygulama olarak görülmesini de hep yadırgadım. Ada'da yaşayan ve 44 yıldır iki ayrı bölgede bulunan iki farklı etnik topluluğu birleştirebilecek mantıklı çözümün bu olduğuna inandım. Ancak şu da bir gerçektir ki Federasyon gönüllü bir birliktir ve bu iş zorla olmaz. Bir taraf buna hazır değilse, o zaman bu durum açıklıkla ortaya konur. Bunun için karşılıklı saldırgan üsluplara da gerek yoktur." dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, artık bir karar verilmesi gerektiğini belirterek, "Artık bir karar verilmeli. Gelecek kuşakların yeni acılarla yüz yüze gelmesine mi neden olacağız yoksa tarihi sorumlulukların bilincinde mi olacağız? Yanıtlanması gereken ivedi soru budur. Bu noktada Sayın Anastasiadis’in verdiği izahlardan yola çıkacak olursak, durumun epeyi kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumundayım. Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte; Bakanlar kurulunda EastMed projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa, bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki, Kıbrıslı Türk Bakanlar doğal gaz için İsrail – Güney Kıbrıs – Yunanistan – İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis  böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir" ifadelerini kullandı. 
Akıncı, bu durumda ortaya şu çıkan sonuçları ise şöyle sıraladı:
"Birincisi, sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulundaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır. İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir. Çünkü kendi ifadesine göre, Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs’ın doğal gazı ve nakil projeleri  Anastasiadis’e göre Federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi? Bunlara ilave olarak Sayın Anastasiadis, doğal gazın, daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı değildir. Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de Türkiye’nin de yeri yoktur. Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır."
Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lideri Nikos Anastasiadis'e iki ucu açık olmayan sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, şöyle şunları söyledi:
"Desentralizasyon konusu, merkezi hükümetteki yetkilerde azaltma yapılarak iki kurucu devletin yetkilerinin artırılması olayı, bizim tartışmaya kapalı olduğumuz bir konu değildir. Ama Sayın Anastasiadis’e de söyledim, bunların somut olarak ortaya konması gerekir ve ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkündür. Şunu da belirtmem gerekir ki, bugüne kadarki müzakerelerde Rum tarafının tavrı bunun tersi olmuştur. Halbuki Klerides’in de deyişiyle merkezi hükümette yetkilerin çok olması, farklı yaklaşımlardan doğan görüş ayrılıkları ve sürtüşmeleri de artırma potansiyeli taşımaktadır. Ancak bir noktada açıklıkla şunu söylemek durumundayız; kurucu devletlerin yetkileri artsa da merkezi hükümette kalacak yetkilerin uygulanmasında kararların basit çoğunluk-azınlık esasında alınmasını kabul edemeyiz. 
Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamı ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demektir. Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hala hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır."
Cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini belirten Akıncı, "Her iki konu da 2015 yılı Mayıs ayında uzlaşılan iki güven artırıcı önlemlerdendir. Tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen gerçekleşmedi. Cep telefonları konusunda Güney’de geçerli olan bir yasanın Kuzey’deki telefon operatörleri ile işbirliği yapılmasına imkan vermediği söylendi ve olay orada tıkandı. İsteyenlerin çift sim kart (Dual Sim Kart) kullanması önerildi. Bu kuşkusuz isteyenler tarafından bugün de uygulanabilir. Ama bu bireysel bir çözümdür. Bizim arayışımız, iki tarafın kurumları arasında, birbirlerini tanımasalar da, işbirliğini geliştirmek ve geleceğe hazırlanmaktır. Son günlerde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olabileceği bilgisi getirildi, bunun üzerine eğer toplumlarımıza bu konuda iyi haber verebileceğimiz bir durum oluşursa 12 Kasım’da (yani bugün) ara bölgede yeniden buluşmayı kararlaştırdık. Ne yazık ki olmadı. Bunun nedeni olarak da Kıbrıs Türk tarafının siyasi avantaj peşinde olduğu iddia edildi. Bunlar geçerliliği olmayan argümanlardır. İki tarafın operatörleri arasında Lüksemburg üzerinden sağlanacak işbirliği, ne siyasi tanınma getirir ne de Avrupa müktesebatına aykırıdır. Bunu Avrupa Birliği komisyonu da teyit etmiştir. Kıbrıslı Türk operatörler Güney Kıbrıs hariç tüm dünya ile Lüksemburg veya İsviçre üstünden iletişim kurabilmektedirler ama Kıbrıs’ta bu yapılamamaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Afrika dahil dünyanın her yerinden evleri ile konuşabilmekte ancak adanın bir tarafından diğerine geçince bunu yapamamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı yoktur" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, elektrik konusunda ise gerek görüldüğünde karşılıklı olarak bağlantı kurulduğunu ve ihtiyaca göre bir tarafın diğer tarafa elektrik verebildiğini belirterek, "Ancak bizim kararlaştırdığımız geçici olarak değil, şebekelerin kalıcı olarak bağlanması idi. Çünkü bu, sistemi rahatlatacak, maliyetleri düşürecek, sisteme özellikle güneş enerjisinin daha çok bağlanmasını sağlayabilecekti. Maalesef bu da çözüm sonrasına ertelendi" dedi. 
AKINCI: YANITLANMASI GEREKEN İVEDİ SORU BUDUR ?
Cumhurbaşkanı Akıncı, son olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute'un, yılbaşından önce gelmesinin beklendiğini belirterek, "Görev tanımını (Terms of reference ) tamamlamaya çalışacaktır. Ne var ki artık bir karar verilmesi gerekiyor. Geçmiş yıllarda her iki toplum da değişik zamanlarda, değişik boyutlarda acılar çekti. Geleceği, belirsiz ve tehlikelere açık bırakıp, gelecek kuşakların da yeni acılarla yüz yüze gelmesine mi neden olacağız, yoksa tarihi sorumluluklarımızın bilinci içerisinde mi davranacağız? Gelecekte yeni acıları paylaşmak yerine, yetkileri ve refahı paylaşmayı başarabilecek miyiz? Önümüzde yanıtlanması gereken ivedi soru budur." diye açıklamalarını tamamladı.
Toplantının bundan sonra bölümünde ise Cumhurbaşkanı Akıncı, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

FOTOĞRAFLI