Dua Arapça bir kelime olup çağırmak, birisine mesaj vermek, onunla irtibat kurmak manalarına gelir. Özel kullanımı esas alındığında ise, kulun Allah'a yalvarması, halini arz etmesi, içini dökmesi, ihtiyaçlarını dile getirmesi demektir.

Dua; Al­la­hü telaya yal­va­ra­rak mu­ra­dı­nı is­te­mek­tir. Al­la­hü tela, dua eden Müs­lü­ma­nı çok se­ver. Dua et­me­ye­ne ga­zap eder. Dua mü­mi­nin si­lâ­hı­dır. Di­nin te­mel di­rek­le­rin­den bi­ri­dir. Yer­le­ri, gök­le­ri ay­dın­la­tan nur­dur. Dua, gel­miş olan dert­le­ri, be­lâ­la­rı gi­de­rir. Gel­me­miş olan­la­rın da gel­me­le­ri­ne mâ­ni olur. Dua, imanın en berrak bir göstergesi olduğu gibi aynı zamanda kulluktur, ibadettir. Hatta Peygamber Efendimizin (asm) beyanıyla ibadetin özüdür o. Dua Rabbe dönüş ve yönelişin adıdır. Yine dua, kuldan Rabbe yükselen kulluk nişanı, Rab’dan kula inen rahmet simgesidir. Daha doğrusu o, Allah'la kul arasında olan münasebetin tam odak noktasıdır. Kulluktan bahsedilen bir yerde, duadan bahsetmemek mümkün değildir.

Al­la­hü tela; “Ba­na hâ­lis kalp ile dua edi­niz! Böy­le duaları kabul ede­rim.” bu­yur­du. Bu­nun için, dua et­mek, na­maz, oruç gi­bi ibadettir. Al­la­hü tela; “Ba­na ibadet yap­mak is­te­me­yen­le­ri, zelil ve hakir ya­par, Ce­hen­ne­me ata­rım.” bu­yur­du. Al­la­hü tela, her şeyi se­bep ile ya­rat­mak­ta, nimet­le­ri­ni se­bep­le­rin ar­ka­sın­dan gön­der­mek­te­dir. Za­rar­la­rı, dert­le­ri defetmek için ve faydalı şey­le­ri ver­mek için de, dua et­me­yi se­bep yap­mış­tır. Hadis’i şerifte bu­yu­rul­du ki:“Dua, ibadetin as­lı ve özü­dür. Al­lah ka­tın­da duadan mak­bul bir şey yok­tur. Dua yet­miş tür­lü ka­zayı ön­ler. Öm­rün be­re­ke­ti­ni ar­tı­rır.”