( Lütfen, Doğruyu, Gerçeği, Sahih Olanı Bilmek, Öğrenmek, Bilinçlenmek İçin Mutlaka Okuyunuz, Okutunuz, Paylaşınız)  Dünya; insanlıklı, insancıl, insaniyetli, olgun ve fazilet değerleri ile yaşayan insan yetiştiremiyor! Çünkü kendi bu değerlere sahip olmadığı için, yetiştirmesi gereken çocuklara, gençlere ilmi, manevi, dini, evrensel değerler kazandıramıyor. Çocukların öğretiminde, eğitiminde, terbiyesinde, güzel ve üstün ahlaklı olmasında kullanacağı değerlerden kendi çok uzaktır! Çocuklara güzel günlük, anı, hayat hikâyesi, otobiyografi, gezi yazıları, söyleşi, haber yazıları, fıkra, öykü, deneme, makale; yapıcı, olumlu, yararlı eleştiri sunamıyor. Konferans, açık oturum, panel, forum, sempozyum, münazaralar doğruluktan ve sahicilikten çok uzaktır.

                “Okuyunuz. Okumak farz bir ibadettir. Okumakla; bilinir, bilgi edinilir, öğrenilir, bilgin, bilge olunur, gelişilir, olgun, insanlıklı, insancıl, insaniyetli, muhteşem fazilet değerleri olan insan, mümin, Müslim, Müslüman olunur. İslam bilinir. İlim, bilim, sanat, kültür, dünya, ahiret bilinir. Fen, sosyal, sözel, sayısal, teknik ilimler öğrenilir. Beyin gelişir. İnsan gelişir ve yararlı hale gelir.” “Hak ile batılı, güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, yararlı ile zararlıyı, olumlu ile olumsuzu, mümin ile kâfiri iyi bilir, anlar, farkı fark eder. Hakkın, hakikatin, yararlının, doğrunun, iyinin, Allah’ın, peygamberinin ve olumlu olanın yanında yer alır. İnkâr ederek kâfir, Allah cc. Yanında tanrılar edinerek müşrik, ikilem arasında kalarak münafık; batılı, küfrü, tağutu tercih ederek, gâvur – kâfir olmaz.” Hak ve hakikat ile dosdoğru ve sahihi hüküm verir.

                Makaleler, sohbetler, denemeler, anılar, geziler, haberler, fıkralar, eleştiriler, söylevler, röportajlar; ahlaktan, ilimden, doğruluktan, gerçeklikten ve yararlılıktan ne yazık ki çok uzaktır.

                Karagöz oyunları, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunları, trajedi, komedi, dramlar; olumsuz enerji verdiğinden, insanın olumlu, olgun, iyi, güzel, yararlı yetişmesini engelliyor.

                Roman, hikâye, masal, destanlar insanlıklı insan yetiştirmeyi oluşturmaktan çok uzak kalmaktadır. Sanat, sanatçı, öğrenim, öğretim, eğitim, spor, mizah, komedi, aktüalite, politika; güzel ahlaktan ve insan yetiştirmekten uzaktır. Radyo, televizyon, sinema, internet, tiyatro, eğlence insana değer kazandırmamakta, olan değeri de sıfırlayıp, sıfırın altına düşürmektedir! Kötü, zararlı, çirkin, namussuz, iffetsiz, ahlaksız, edepsiz, hayâsız her olay, olgu, öğreti, çalışma; devlet tarafından bile hibe yardımlarla desteklenmektedir!

 Emperyalist, Siyonist, masonik, materyalist şer egemen güçler; kötülüğün, çirkinliğin,  zararın, pisliğin yaygınlaşması için her türlü gücü kullanmaktadır! Kötü ve zararlı alışkanlıkların ve ahlaksızlığın yaygınlaşması için büyük gayret gösterilmektedir! Dizi filimler, sinema filmlerine, internet pornolarına, terör olayları oluşturucularına bakıp; kapsamlı, çok yönlü değerlendirmeler yapınız. Dünyada ve ülkemizde TGBT-E evliliklerinin yasal olması için, solcular- komünistler ve liberaller tüm dünya üzerinde çalışmaktadır. Ülkemizde bu çalışmalara destek veren iki tanede halk desteği yoğun olan siyasi parti vardır! Bu siyasi partiler hangilerdir, dersiniz?

Her olay, olgu bir sebebin, nedenin sonucu olmaktadır. “Suç oluşturan nedenleri- sebepleri, etkenleri ortadan kaldırdığımızda, suçta işlenmeyecek ya da çok azalacaktır.”

 Türkiye’de Kemal Sunal-  İnek Şaban aptal, salak, budala, gerzek tiplemesi, İlyas Salman- Bilosu, geri zekâlı tipi,  Şener Şen manyaklaşması, aptalca uyanıklık yapması, Recep İvedik kaba ve sövücüsü, küfredici terbiyesizi en çok izlenen ve ödüller verilen, devlet sanatçısı seçilen kişilerdir!  

İnternette de pornolar gençler tarafından izlenmekte, piyasadan CD, DVD alınmaktadır! Şiddet filmleri en çok tercih edilen filmlerdendir! Filmlerde; kadın dövme, öldürme, cinsel saldırı yapma, fuhuş, her pislik işte kullanma, kumar, içki, ahlaksızlığın her türlüsü öğretilmektedir! Bu filimler tüm dünyada devlet tarafından desteklenmektedir! İnsanlar bilgilerini iyi ve kötü anlamda çevresinden öğrenir. “İyi öğrenmiş ise iyilik yapar. Kötülüğü öğrenmiş ise kötülük yapar!”

 Medya, basın- yayın, iletişim, bilişim, kültür, bilgi, malumat diye dayatılanlar; hayâsızlık, arsızlık, edepsizlik, ahlaksızlık, kepazelik, insani dışılık pompalamaktadır! Bunlarda devlet tarafından kültüre destek hedefli hibe yardımlarla desteklenmektedir! Bütün yapılanlar, insani insanlığından, insancıllığından, insaniyetinden, insanlıktan, Müslümanlıktan ve hak hakikat yolundan ve de Hakk’a yönelmesinden, alıkoymak için yapılmaktadır. Bütün bunlar şer güçlerin proje uygulamasıdır.

                2012 yılından beri okullarda “Kur’ân-ı Kerim,” “ Siyer- Peygamberimizin Hayatı,” “ Temel Dini Bilgiler” dersleri isteğe bağlı öğrencilere verilmektedir. “Ama bu dersleri isteğe bağlı alan öğrencilerin oranı %10 kadardır! 8 haftalık Yaz Okullarına giden öğrencilerin oranı da %10 kadardır. Ülkemizde 27 milyon kadar öğrenci vardır. Ama bunlara ilmin, dinin fazilet değerleri kazandırılmıyor. Bunu egemen güçler sahiden istemiyor. Ama suç işlendiğinde cezaların artırılması konusunda tüm egemen güçler işbirliği, ortaklık yapıyor. Bu dünya, insan harcama makinesine dönüştürülmüştür!”

                Önce aile büyükleri- ebeveynler kendini en güzel şekilde yetiştirmeli ki, çocuklarını da güzel, iyi, doğru, yararlı olacak şekilde yetiştirsin. Ebeveynde güzel yetiştirilmemiş. Kendide kendini yetiştirmemiş. Öğretmen dersen, çoğunlukla milli, manevi, dini değerler, evrensel değerler düşmanıdır! Ben 30 yıl Sınıf Öğretmenliği yaptım. Sadece Trabzonlu bir müfettiş sınıfımdaki öğrencileri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden teftiş etti, değerlendirdi. Sınıf öğretmenleri 4. Ve 5. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi vermiyordu. Sistemde böyle istiyordu. Öğretmenlerin çoğu solcu, komünist, müfettişlerde aynı, yönetim aynı derken; maneviyatsız bir gençlik yetişti!

                1950 yılına kadar çıkarılan yasalarda İslam, mümin, Müslümanlığın öğretilmesi fiilen yasaklanmıştı. Pek çok dini değerlerin yaşanması da yasa ile yasaklanmıştı. “ Allah, Allahu Ekber, bile demek yasaktı! Kur’ân öğrenmek, öğretmek, bulundurmak yasaktı!”  “1950 yılından sonrada dini değerlere saygısı olmayan hükümetler, yasakları yapabildiği kadarı ile yaptılar! Milli, manevi, ilmi, dini, evrensel değerlerden yoksun, sapık ideoloji, felsefi görüşlü saldırgan insanlar yetiştirilmesi hedeflendi. Bu durum ülkemizde anarşi, şiddet, terör ve her türlü ahlaksızlık yapılmasını oluşturdu!” “Din – iman, vatan, millet, devlet, bayrak düşmanı olarak yetiştirilen insanlar; terör, şiddet, anarşi, uyuşturucu, alkol, kumar, yağma, yaralama, insan öldürme, hırsızlık, cinsel suçlar, dolandırıcılık, sahtecilik, fuhuşa teşvik ve fuhuş yapma, örgütlü suçlarla cezaevleri doldu!” Oysa bu suçlar dinimizde haramdır, günahtır. Din öğretilip, benimsetilse, yaşam biçimi yaptırılsa idi, bu suçlardan cezaevine düşen olmayacaktı. İnsanlar hak, hukuk, doğruluk, adalet, hakkaniyet, insanlık, güzel ahlak, edep, hayâ içinde hayat sürecekti. Huzurlu, mutlu, güzel, yaşanılabilir; bir dünya oluşturulmuş olacaktı.

                Materyalist görüşlü hükümetler, ideolojik ve sapık felsefi görüşlü davrandıklarından; milli, manevi, dini, ilmi, evrensel değerler düşmanı olarak icraat yaptılar! 28 Şubat 1997 süreci ile başlayıp, 2002 yılına kadar devam eden Bülent Ecevit koalisyon hükümeti döneminde de, İslam ve Müslüman olanlar, düşman muamelesi gördü!

 İmam Hatip Okulu öğrencilerin üniversiteye girmesinde engeller konması ile 650 bin olan öğrenci sayısı 65 bin öğrenciye düşürüldü!

Tüm Kur’ân Kursları kapatıldı! Gazetelerden 9,500 Kur’an Kursunun kapatıldığını anımsıyorum.

Ordudan irticacı diye örgütsüz mümin subaylardan 1,635 tanesi atıldı.

281 vali ve kaymakam görevden alındı. 6 milyon dindar kişi fişlendi. Başörtülü olması yüzünden 33,272 kişiye soruşturma açıldı. Yurt genelinde teşkilatlanmış 27 dernek ve vakıf kapatıldı. Taşınır- taşınmaz mallarına el konuldu. Dindar memurların sürgünü yapıldı.

 Devlet farklı uygulamalarla 381 milyar dolar zarar ettirildi! Devlet 46 milyar dolar hortumlandırıldı! 428 milyon dolar hükümeti destekleyen medya kuruluşlarına aktarıldı! Bütün bunlar olurken, Başbakan Bülent Ecevit, yoldaşı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer idi.  Hukuksuzlukları örtmek için; cumhurbaşkanı, Başbakana Anayasa kitapçığı fırlattı! Bunun için ekonomi çöktü, dediler! Oysa malı yandaşlar, yoldaşlar götürmüştü de, çöküş onun için ekonomik çöküş oldu.

                1839- 1908- 1923- 1960 İhtilalı- 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 1997 post modern askeri müdahale ve 15 Temmuz 2016 askeri darbelerde de İslam, mümin, Müslüman olanlar, çok büyük zarar gördü. İşte bunun içindir ki, insanların suç, haram, günah işleme eğilimleri arttı. İnsanlar suç işleyecek akılsızlığa, zekâsızlığa, yanlışa, batıla, suça, günaha, harama, cehalete sürüklendi. “Sebep – sonuç ilişkisinden ülkemizde ve tüm dünyada yoğun şekilde suçlar işlenmektedir.” “Suç işleten sebepleri, nedenleri ortadan kaldırdığımızda, suç işlenmeyecektir.” Bir de çok güzel öğretimle, iyi eğitimle, doğru ve adil yönetimle medeniyet kurulabilir.

                1980 askeri darbesinde 650 bin kişi gözlem altına alındı. 1milyon 683 bin kişi fişlendi. 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 50 kişi idam edildi. İşkenceler yapıldı. Kitaplar, filimler, kültür hazineleri toplandı! Yok edildi!

                1960 askeri darbesinde Başbakan Adnan Menderes, Bakan Hasan Polatkan, Bakan Fatih Rüştü Zorlu idam edildi. Bunların dışında 15 kişi daha idam edildi. 3 kişi işkence ile öldürüldü! 449 kişiye çeşitli mahpus cezaları verildi.

                15 Temmuz 2016 da askeriye içindeki teröristler, Fetö darbesi yapmaya kalkıştı. 250 kişiyi şehit ettiler. 2,193 kişiyi de gazi ettiler. TBMM bile bombalandı. Asker teröristler, ordunun tüm silahlarını havada, karada, denizde kullandılar!

                Bütün darbelerin arkasında, terörün arkasında ABD, İSRAİL, NATO, AB vardır. Bu durum son yıllarda açıktan, aşikâre teröre destek vermelerinden belli oldu. Bu eskiden beri böyledir. Eski komünist ülkeler, ülkemize zarar veren komünist terör örgütlerini, Rusya dâhil; terör örgütü olarak bile tanımamaktadır! Artık ülkelerin birbiri ile savaşıp, kozlarını paylaşma yerine; vekâlet savaşları ile maşa terör örgütleri günümüzde kullanılmaktadır. Savaşlarda insansız harp araçları da eskisinden çok daha fazla kullanılmaya başlandı! Füzelerle bir yerden dünyanın her yeri vurulacak 200 tonluk silahlar- füzeler üretildi! Dünya kötüye doğru gidiyor. Bu 1. Ve 2. Dünya Savaşı’ndan yüzlerce kat daha kötü sonuçlar doğurabilir! İnsanlar, İslam dininden uzaklaştıkça, durum çok daha kötüye doğru gidiyor!

31 Mart 1325/ 13 Nisan 1909 yılında Rumeli’den getirdikleri 4. Avcı Taburu ile İstanbul’da ayaklanma çıkardılar.  “Daha çok kullanılanlar, solcu komünistlerle, dini istismar eden dinci kafasızlar olmaktadır.”                

                “28 Şubat 1997 sürecinde de askeriye cuntası, medya sapıkları, üniversite komünistleri, işadamları odaları, komünist devrimci sendikalar, yargı ve iç ve dış şer güçler işbirliği yaparak; Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah- Yol koalisyon hükümetini düşürdüler! Kendilerinin istediği solcu ve mason üçlü koalisyon Bülent Ecevit liderliğindeki hükümete verdiler. Ekonomi çöktü! İslam ve Müslüman düşmanlığı zirve yaptı!  Döviz %200 arttı. Faizler gecelik %7,500’e yükseldi. “1997- 2002 yıllarında Bülent Ecevit Hükümeti döneminde 22 özel bankanın içi boşaltıldı.” “ 1991-1996 yıllarında da DYP ve SHP ortak hükümetinde de 4 özel bankanın içi boşaltıldı.” Müşteri paraları devlet garantisinde olduğu için; devlet ödedi! Müşterilerin parasını sonraki yıllarda 30 milyar dolar olarak devlet ödedi. Kamu bankalarının görev zararı 40 milyar doları aştı. “Bankaları boşaltılırken, yönetim kurullarında, bize bir şey yapamasınlar, diye hep emekli orgeneraller danışman ve üye olarak alınmıştı.” İç borç 6,6 katrilyon liradan, 117,3 milyar katrilyon TL’ye yükseldi. Dış borç 84,9 milyar dolardan 119 milyar dolara yükseldi. Kişi başına düşen mili gelir 21 Şubat 2001 devalüasyonunda 3,500 dolardan, 1,800 dolara düştü. Enflasyon %92 oldu. 3,500 fabrika kapatıldı.        

                Tüm bu siyasi, ekonomik krizler, hırsızlıklar, yolsuzluklar, hortumlamalar; devletin zayıflamasını, milletin yoksulluğunu getirdi! 17 defa yüksek oranda devalüasyon oldu.   DYP, SHP              ( CHP) koalisyon iktidarında 4 Nisan 1994 günü %350 oranında devalüasyon oldu! Bu piyasaya bir günde %500- 750 fiyatların artmasına neden oldu. Aylıklar donduruldu.

                21 Şubat 2001 günü DSP- Bülent Ecevit koalisyon hükümeti döneminde yine bir gün içinde %125 kadar devalüasyon oldu. Büyümü, cumhuriyet tarihinde 1940’lı yıllarda eksi 15 olmuştu. Bir de 2001 yılında büyüme eksi - 15 oldu! Yanı hep sol, solcu, masonik ve de materyalist CHP, SHP, DSP ve benzer hükümet dönemlerinde ekonomik ve siyasi çöküş yaşanmaktadır! Devlet, Milet; anarşistler, şiddetçiler, teröristler, çıkarcılar tarafından hep talan edilmektedir! Bunlar olaydır, olgudur, yaşanmıştır, kayıta geçmiştir ve de doğrudur. Hala yavuz hırsız misali ötmektedirler. Suyun üzerine çıkmaya, başkalarını suçlamaya çalışmaktadırlar.

                İnsanların dini öğrenmeleri yasaklandı. 12 yaşından küçüklerin camiye gidip, Kur’an öğrenmesi yasak edildi. Başörtüsü yasağı okullarda, kamu yerlerinde esneksiz, hoşgörüsüz uygulandı. Öyle ki hastanelerin acil servislerinde, stadyumlara bile başörtülü kadın giremedi. Asker yeminlerinde anneler garnizona alınmadı. Askeri alan içindeki düğenlere başörtülüler sokulmadı. “Sokaklarda başörtülü gezebilmeli mi, diye tartışıldı. Gezilmemesi gerekir, zira sokaklarda kamu alanınıdır, diye tartışılmaya başlandı.” “ İstiklal Marşı okunurken kadınlar başını açmalıdır, genelgesi yayınlandı.” Türkiye’de okuma imkânı bulamayan 60 bin kız- erkek öğrenci yurt dışında okumaya başladı. Solcular, komünistler, masonlar ne zaman yönetimde oldular; dindar kesime dünya cehennem ettiler! “Solcu Bülent Ecevit’in 6 kez hükümette olması hep böylesi olumsuzlukları getirdi.” “ Süleyman Demirel’de 7 kez iktidara geldi. Sağ gösterip, solla ve masonlukla halka darbeyi indirdi!” “  A. Mesut Yılmaz masonluğunu ve İslam düşmanlığını hep konuşturdu!”  Tansu Çiler de diğerleri gibi hep 1950 yılı öncesi zalim despotlukları becerebildikleri kadar yaptı. Hepsi Kemalist ideolojiye inandığını, onun yolundan ayrılmadıklarını açıkladı. Cuntacı orduda Kemalist- Atatürkçü davrandığını, bu ideolojiyi yerleştirmek için geldiklerini söylediler. Ama hepside halka zulüm etti! Malı götürdü! Dünyanın en zengin devlet adamları, generalleri çoğu zaman Türkiye’den oldu.

1973- 1974 yılında Bülent Ecevit vardı. Yokluk ve komünist terör baş koparmaya başladı! 1977- 1978 de yine Ecevit iktidarda vardı. Okulların büyük çoğunluğu komünistlerin eline geçti. İllegal komünist terör örgütleri büro açarak legal gibi çalıştı.

 1970’lı yıllarda komünistler 10 bin insanımızı öldürdü! Bu lanetlik komünistlerin terörü bitti, derken; 1978 yılında komünist bölücü Apocular; PKK terörü başladı! PKK, o günden günümüze 50 bin insanımızı öldürdüler, ölümüne neden oldular!

Özellikle batılı batıl ülkelerin her türlü destekleri ile PKK uluslar arası bir katliamcı terör örgütü olarak öldürmeye, katletmeye devam etmektedir! Bu terör örgütleri ile sol, komünistler dayanışma, işbirliği içinde birlikte terör yapmaktadır! Komünistlerin egemen olduğu yerlerde, okullarda; diğer öğrenciler okula öğrenci olarak alınıp, öğrenim yaptırılmadı. Diğer zamanlarda da zaten dindar olan kesim başörtüsü yasağı uygulaması ile okula, kamuya hiçbir şekilde giremedi.

 Bu zalimlerin hoş gibi görünen sözlerine aldanıp, kanmamalı. Aldanıp, kananlar namuslarını, iffetlerini, tüm kutsal değerlerini bu zalim katil terör yüzünden kaybettiler! Onlar önce sivrisinek gibi ısırıp, uyuşturucusunu verir. Sonra ısırır, sıtma mikrobu ile öldürür! Bu zalim dinsiz imansız Allah tanımaz kansız sapıklar, hiçbir yerde kendinden olmayanlara hayat hakkı tanımazlar.

Başörtüsü yasağı 2012 yılı Eylül ayında Hükümet genelgesi ile kaldırıldı. Her darbe ülkemize, milletimize, devletimize, ekonomimize vurulan çok büyük darbe oldu! Her darbede devlet, millet donuna kadar soyuldu. İşkenceden geçirildi! Değil giyecek; ekmek, tuz, yağ, şeker, gazyağı, tüp, sigara, ihtiyaç maddesi bulamaz hale geldi. Süleyman Demirel’in sözü ile 70 sente muhtaç hale geldik! Bu aziz milletime, devletime, vatanıma, bayrağıma, özgürlüğüme, dinime imanıma haksızlık edene hakkımı helal etmiyorum. Onlara destek verenlerden de iki âlemde şikâyetçi, davacıyım. Bu da böyle bilinmelidir.