LYS’de açık uçlu/kısa cevaplı soruların yer alması kararı ile birlikte uygulamanın öğretmenlere, velilere, öğrencilere kısacası eğitim sistemine yansımalarının tartışıldığı "Açık Uçlu Sorular ve Yansımaları" paneli, Uğur Okulları ev sahipliğinde Bahçeşehir Üniversitesinde gerçekleşti. Panelde önemli açıklamalarda bulunan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Gelbal, "Kısa cevaplı soruların çoktan seçmeli sorulardan en önemli farkı kodlama becerisi gerektirmesidir" dedi.

Açık uçlu sorular puanlama sırasını değiştirecek mi?

“Açık uçlu sınav yazılı yoklama sınavıdır. Soru sayısının az, cevap süresinin uzun olduğu sınavdır. Biri uzun diğeri kısa cevaplı iki türü bulunur. ÖSYM’nin ilan ettiği sınav ise kısa cevaplı yazılı testlerdir" diyen Prof. Dr.Gelbal, konuşmasına şöyle devam etti:

"Açık uçlu soru uygulaması bütün sorular için geçerli değil. Örneğin Matematikte 80 soruda 3 tane kısa cevaplı soru sormak öğrencilerin puanlama sırasını değiştirecek mi? diye baktığımızda tüm öğrencilere aynı sistem uygulandığı için sıralamaya nasıl etkisi olacağını uygulamada göreceğiz. Kısa cevaplı soruların toplam soru sayısı içindeki payı yüzde 2-3’lerde. Bu orana da baktığımızda benim beklentim çok fazla etkisi olmayacağına yönelik; ancak ’şans başarısını’ aza indirecek. Nedeni ise; ÖSYM’nin açıkladığı örnek sınav sorularına bakarsanız çoktan seçmeliden farkı olmayan sorular da var. Yani sınavda 5 seçenek verilecek ve öğrencilerden sadece o tabloda verilen cevaplardan bir tanesini cevaplamaları istenecek."

Çoktan seçmeli sorular ile seçme işleminin yapıldığı eğitim sistemlerinde bilgi ve kısmen kavrama kazanımının üst seviyede olduğunu fakat uygulamada öğrencinin alt seviyede kaldığını belirten Prof. Dr. Gelbal, açık uçlu sınavların çoktan seçmeli sınavlara artısının öğrencinin daha üst düzey özelliğini ölçmek olduğunu ve ÖSYM’nin örnek olarak sunduğu soruların bu düzeye erişmek için bir adım olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gelbal, "Sözelde çok uygun değil; ancak sayısal sorularda öğrencilerin problemi çözme davranışı ölçülebilir. Sayısal sorularda problem çözme davranışı üst düzey bir davranıştır, uygulamaya kadar çıkartır. Bu yönden açık uçlu sorular artı bir özellik katacaktır. Çoktan seçmeli soruların bunu ölçmesini bekleyemeyiz" dedi.

"En önemli fark ’kodlama becerisi’ gerektirmesi"

2017 LYS sınavında 15 tane kısa cevaplı soru yer alacağını belirten Prof. Dr. Gelbal, "Bu sayı ileride artar mı, artarsa ne olur?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Kısa cevaplı soruların yanıtlanması kodlama ile yapılacak. Bu nedenle kısa cevaplı soruların çoktan seçmeli sorulardan en önemli farkının kodlama becerisi gerektirmesi. Örneğin; öğrenci sınavda bir tane (İ) yi (I) veya tam tersi şeklinde kodlarsa cevap birebir uyuşmadığı için soruyu bildiği halde tam puan alamayacak. Bu da değerlendirme sırasında öğrencinin daha üst düzey özelliğini ölçmeden öteye geçebilir. Kısa cevaplı soruların çoktan seçmeliden bir de şöyle bir farkı olacaktır: Her türlü sınavda okuduğunu anlama var; ancak öğrenci açık uçlu/kısa cevaplı sorularda anladığını yazılı ifade etme becerisini de içerisine katacak. O yüzden okumak çok önemli. Okursa hem anlayabilir hem de yazabilir"

"Okullarda açık uçlu sınavların kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyorum"

Açık uçlu sınavların kullanılmasını tavsiye eden Prof. Dr. Gelbal, "Açık uçlu sınav sorularını seçmeli kullandığımız zaman bunun uygulamalarını okullarda çok rahat görebileceğiz. Biliyorsunuz ülkemizde müfredatları sınavlar belirler. Sınavı ne tür yaparsanız bütün okullar içeriği ona göre düzenleyebiliyor. Okullar çoktan seçmeli sınava göre eğitim öğretim verdiği için de öğrenciler daha dilekçe yazmasını bilmiyor. Dolayısıyla okullarda açık uçlu sınavların kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Okullara yansımasının bu yönde artı bir rol katacağını düşünüyorum" dedi.

Sınava nasıl çalışılmalı?

LYS’de ilk kez uygulanacak kısa cevaplı sorulara nasıl hazırlanılması gerektiğini anlatan Uğur Okulları Rehberlik ve Ar-Ge’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, "Öğrencilerin kavram haritaları ile öğrendikleri bilgileri semantik hafızalarına aktararak daha kalıcı hale getirmeleri gerekiyor. Kısa cevaplı sorularda zihinden geri getirme çok önemli. Bol bol kitap okumaları, okuduğu metinleri anlamaya çalışmaları dahi onlar için çok yararlı egzersizler. Öğrencilerin ezberci bir öğrenme yaklaşımdan daha ziyade kavramaya yönelik çalışmaları, zihinsel haritalar çıkartıyor olmaları, kavramları karşılaştırabiliyor olmaları ve özellikle kavramların aralarındaki benzerlikleri yapabiliyor olmaları çok önemli. Öğrencilerin bunları gerçekleştirirken de öğrenmenin içine mutlaka duyularını da katması gerekiyor. Biliyorsunuz duyular işin içinde oldukça hatırlayabilme, zihinden geri getirme daha fazla artıyor. Öğrenciler bu sayede bilgileri daha doğru kodlayıp daha doğru anlamlandırabiliyor" diye konuştu.

2013 yılında Türkiye’de ilk defa açık uçlu sorularla denem sınavı uyguladıklarını vurgulayan Sezgin, "Uğur Okulları, ÖSYM’nin yeni dönemde aldığı karara hızlı bir şekilde adapte olarak 20-21 Ocak’ta Uğur Okullarında Açık Uçlu Sorulardan oluşan Deneme Sınavı’nı gerçekleştirecek" dedi.

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Gelbal’in yanı sıra Bahçeşehir Okulları Genel Müdür Yardımcısı Dr. Özge Aslan, Ümraniye Bahçeşehir Okulları Müdürü Yrd. Doç. Dr. Çağla Burçak Garipağaoğlu, Sebit Ölçme Değerlendirme Koordinatörü Mehmet Büge ve Amerika’da görev alan Eğitim Araştırma Bilimcisi Dr. Enis Doğan’ın konuşmacı olarak yer aldığı panele akademisyen, eğitmen ve öğrenciler katıldı.