Nevra UÇKAÇ / İZMİR, () - Uğur Okulları, Türkiye genelinde özellikle okul öncesi eğitimde ‘çocuk dostu eğitim’ anlayışını uyguluyor. Öğretmen kadrosundan öğretim programına, okulun fiziki ortamlarından kullanılan materyallere kadar çocuğu esas alan ‘çocuk dostu eğitim’ sayesinde çocuklar beceri ve iletişimlerini 21'inci yüzyılın gerektirdiği şekilde geliştiriyor, okulda nitelikli zaman geçiriyor.
Hem müfredat hem fiziki alanların yapılandırılması konusunda Bahçeşehir Üniversitesinden aldığı güç ile öne çıkan Uğur Okulları, okul öncesinden başlayan 'çocuk dostu eğitim' ile öğrencilerinin her alanda gelişimini destekliyor. Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Karadeniz, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 vizyonu çerçevesinde çocuk dostu eğitime çok önem verdiğine dikkat çekerek, çocuğu bir birey olarak algılayarak ona saygı duymak gerektiğini ifade etti. Çocukların kendini güvende hissedeceği bir ortama ihtiyacı olduğunu söyleyen Karadeniz, "Çocuğun okulun etrafı ve içinde kullanılan mobilyalardan materyallere kadar sağlıklı ve güvenli bir ortamda bulunması gerekiyor. Okula girdiği andan itibaren kendini güvende ve huzurlu hissetmeli. Tüm öğrenme süreçleri buna uygun olmalı" dedi.
Okul öncesi denildiğinde akıllara oyunun geldiğini ifade eden Karadeniz, oyunun ciddi bir iş ve önemli bir öğrenme aracı olduğunu hatırlattı.
Prof. Dr. Şirin Karadeniz, "Oyunla öğrenmek için çocuğun yaratıcılığını, iletişim ve eleştirel düşünme becerilerini yani 21'inci yüzyıl becerilerini geliştiren bir öğrenme çevresinin tasarlanmış olması gerekiyor. Bunun için sadece materyaller ve fiziki ortamlar maalesef yeterli değil. Aynı zamanda çocuk için düzenlenen öğretim programlarının çocuğun tüm yönleriyle gelişimini destekleyen bir öğrenim programı olması lazım. Yani hem zihinsel hem fiziksel hem psikolojik hem de sosyo duygusal becerilerinin tamamını destekleyen bir öğretim programı olması gerekiyor. Bunun dışında kullanılan öğretim yöntemlerinin çocuk dostu olması lazım. Çocuğu dikkate alan, onun karar vermesini, öz düzenleme becerilerini geliştirmesini sağlayan, öğretmenin de öğrenciye rehberlik ettiği bir süreç olması gerekiyor. Oyun dostu bir okulun temeli öğretmendir. Öğretmenimizin kendini sürekli geliştiriyor ve çocuğu destekliyor olması lazım" diye konuştu.
Çocuk dostu okulların tasarımını yaparken alt yapıdan öğretmen kaynağına kadar her şeyin sistematik olarak düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Şirin Karadeniz, dünyada bu tür uygulamaların yaygınlaştığını hatırlattı. Okullaşma oranlarının yukarı doğru çekilmesi gerektiğini anlatan Karadeniz, Türkiye'de 3 ile 5 yaş arasındaki okullaşma oranlarının henüz yüzde 40 civarında olduğunu kaydetti. OECD ülkelerinde bu oranın yüzde 86 olduğunu söyleyen Karadeniz, "Sadece binalar değil öğretmenimiz ve materyalimiz ile birlikte öğretim programımızı bir bütün olarak hazırlayıp bu eğitimi tüm çocuklara ulaşabilir hale getirmemiz lazım. İlk işimiz bu" diye konuştu. 
“ÇOCUKLARIN ROL MODELİ ÖĞRETMENLER”
Okul öncesi öğrenimde velilerin okul seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğini belirten Bahçeşehir Üniversitesi Okul Öncesi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Seda Saraç, çocuk dostu okulların yani güvenliğin sağlandığı, malzemelerin sağlıklı seçildiği alanlar olması gerektiğini dile getirdi. Çocukların günün büyük bir bölümünü geçireceği okulların çocukların oyun oynamasına imkan sağlayan ortamlar sunması gerektiğini söyleyen Seda Saraç şöyle konuştu:
"Okulun mutlaka çocuğun gelişimini destekleyecek bir program yapması gerekir. Çocuğun hem ruhsal hem bilişsel hem de ahlaki gelişimini destekleyici şekilde öğretim programlarının dengeli olarak oturtulması gerekiyor. Öğretmen kadroları çok önemli. Öğretmenlerin profesyonel ve mesleki gelişimini destekleyen okullar olmalı. Çünkü bu yaş grubunda öğretmenler, çocuklar için çok önemli bir modeldir. Çocuklar model alarak öğrenirler. Son dönemde felsefi temelli değerler eğitimi önem kazandı. Bu yüzden bu kurumlar tercih edilmeli. Çevre dostu ve çocuklara ekosistemle ilgili eğitim veren farkındalığı geliştiren programlar olmalı. Okul öncesi hayatın ta kendisidir. Burada çocuk kendine bir yaşam alanı kuruyor ve çok uzun bir süre geçiriyor. Burada mutlaka yaşantı merkezli bir eğitim verilmesi gerekir."
"FİZİKİ ORTAMIN ÖĞRENMEYE ETKİSİ BÜYÜKTÜR"
Uğur Okulları Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nil Çiçek de bütün Uğur Okullarında Türkiye genelinde ortak bir müfredat uyguladıklarını söyleyerek, 4-6 yaş grubuna uygun ortamlar hazırladıklarını ifade etti. Çiçek, "Özellikle sabah evlerinden çıkarken keyifle okula gelmeleri için oyun temelli oluşturulan fiziki ortamlar önemli. Fiziki ortamın öğrenmeye etkisi büyüktür. Bu kapsamda yüksek tavanlar, büyük sınıflar, aydınlık ortamlar oluşturduk. Sınıf içi yer zeminlerimiz yeşil renkte tasarlandı. Yeşil yaratıcılığı destekleyen bir renktir. Duvarlarda mavi rengi kullanıyoruz. Mavi renk, deniz, gökyüzü insana huzur verir. Özellikle fiziki ortamlarda kullandığımız renklere yer zemininden duvar boyasının rengine kadar dikkat ediyoruz. Çocukların dokunup temas ettikleri malzemelerin çocukların yaş gruplarına uygun olması ve sınıf ortamında bulunan mobilyaların koridorlarda bulunan mobilyaların güvenlik açısından çocuklarımızın yaş gruplarına uygun olmasını çok önemsiyoruz" dedi.
Okullarında fen bilim merkezi, blok merkezi, evcilik köşesi, okuma ve drama köşesi gibi alanlar hazırladıklarını belirten Nil Çiçek, çocukların taleplerine çok önem verdiklerini söyleyerek şunları anlattı:
"Öğrenme Merkezimizde çocuklarımız başlangıçta bütün alanlarda vakit geçirmek istiyorlardı ama zaman ilerledikçe ilgi duydukları alanlara yöneldiler. Kız çocukları evcilik ve sanat köşesinde zaman geçirirken şimdi fen bilim merkezinde blok merkezinde de vakit geçirir oldu. Zamanı nasıl iyi kullanırlar bunu öğretiyoruz. Ayrıca öğretmenlerimiz çocuklarımızın zaman geçirdikleri alanlara bağlı olarak onların yeteneklerini keşfediyor. Okul ve aile işbirliğini çok önemsiyoruz. Bu kapsamda velilerimizi de çocuklarımızın yetenekleri doğrultusunda yönlendiriyoruz."