İstanbul, 16 Şubat () – Greenpeace, Ekoloji Kolektifi, Salık ve Çevre Birliği (Health And Environment Allience - HEAL), Çevre Eylem Ağı (Climate Action Network - CAN) ve 350.org tarafından yayınlanan ortak basın bülteninde,  Elektrik Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) tarafından açıklanan, kapasite mekanizmasının, fosil yakıtların hızla ucuzlayan rüzgâr ve güneş enerjisiyle yarışamadığını gösterdiğine işaret edildi.
 Yüksek maliyetli santralleri devre dışı bırakmamak için kamu kaynaklarından ayrılacak kapasite mekanizmasından yararlanacak termik santraller Elektrik Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) tarafından açıklandığını duyuran bültende, bütçenin,  kömür santrallerinin ayakta kalmasını sağlayacak ve iklim değişikliğine, su ve hava kirliliğine sebep olarak gıda güvencesini tehlikeye atacağı duyuruldu ve şöyle denildi
“Bu devlet teşviki, Türkiye Paris Anlaşması sonrası düşük karbonlu bir ekonomiye yatırım yapmak yerine, elektrik piyasasındaki arz fazlasından ve yüksek maliyetlerinden ötürü rekabet edemeyen santrallere milyonlarca lira destekte bulunarak, hem elektrik piyasasına müdahale edip yerli ve yabancı kaynakların rekabet dengesini bozacak, hem de emisyonların artmasına ön ayak olup hava kirliliğinin tehlikeli düzeylere çıkmasına yol açacak. Üstelik bu teşvik, hanelerin elektrik faturasına mali yük olma riski taşıyor.”
Yayınlanan bültene göre, doğalgaz ve kömür santrallerinin üretime devam edebilmesi için yapılacak kapasite mekanizması ödemelerinin 1.5 -2 milyar lirayı bulacağı tahmin edilirken, öngörülen yardım, kamu bütçesinden otoyollar, köprüler ve hastaneler için verilen devlet garantilerinin üçte biri kadar büyük bir ölçekte ek bir ödeme anlamına geldiğini ve Avrupa özelinde yapılan analizlerin kapasite mekanizmalarının son tüketiciye ek maddi yük çıkardığını ortaya koyduğuna işaret edildi.
Bültende, doğalgaz ve kömür sektörüyle sınırlı tutulan mekanizmanın, elektrik piyasasında yüksek emisyon kaynağı santrallerin kapanmasını engelleyeceği ve Türkiye’nin küresel iklim değişikliğiyle mücadelesine ve düşük karbonlu yatırımlara iştahına dair olumsuz bir sinyal vereceğinin altı çizildi. 
350.org Türkiye Kampanya Sorumlusu Cansın Leylim “Herkes için temiz, ucuz ve adil enerji için fosil yakıtları terk etmemiz gerekiyor. Küresel ölçekte gerek fosil yakıtların çıkarılması, gerekse kömür ve doğalgaz santrallerine yönelik finansman sağlanmaması için bir eğilim söz konusuyken Türkiye’nin yüksek karbon planları endişe verici’ diyerek teşvikleri yorumladı.   
CAN Europe (Avrupa İklim Ağı) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Elif Gündüzyeli, “Kömürlü termik santraller, sabit alım garantisinden yararlanmanın yanı sıra, bölgesel teşvik mekanizmaları kapsamında gümrük vergisi muafiyeti ve KDV muafiyetinden de yararlanıyor. Türkiye’de halihazırda kömür üretimine yılda 260-300 milyon dolarlık destek sağlanıyor. Kapasite mekanizmalarıyla birlikte kömürün yanında ithal doğalgaz santrallerinin de kamu katkısından faydalanması, hem fosil yakıt teşviklerini bitirme sözü veren G20 üyesi, hem de Paris İklim Anlaşması’na taraf Türkiye için kaygı verici bir gelişme” dedi. 
Ekoloji Kolektifi Derneği’nden Fevzi Özlüer “Bu teşvik mekanizması gösteriyor ki, Türkiye'de enerji açığı sorunu değil enerjinin demokratik planlanma ihtiyacı var. Teşvikler yenilenebilir ve temiz üretim modellerine, enerji tasarrufuna yönlendirilirse umulan kamu yararı mümkün hale gelebilir. Ne pahasına olursa olsun enerji arzı politikası yerine; enerjinin nasıl üretildiğini, nasıl kullanılacağını, doğa ve topluma maliyetini gözeten bir yaklaşımla enerji arzı politikaları geliştirilmelidir. Bu teşvik mekanizmasının enerji piyasasındaki rekabet ortamını bozduğu, bunun hukuki ihtilafları arttıracağı ve sonuç olarak kamuya ek bir maliyet getirdiği de gözden kaçmamalıdır" dedi. 
Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Yöneticisi Özgür Gürbüz “Türkiye’de yerli ve temiz sınıfında yer alan yenilenebilir enerji kaynakları kömür ve doğalgaza kıyasla daha ucuza elektrik üretebilirken, pahalı ve kirli fosil yakıtlara kapasite mekanizması aracılığıyla bir teşvik daha vermenin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Arz fazlası nedeniyle şişen elektrik piyasasında, yatırımcılarının yanlış öngörülerinin bedelini devlete ve dolayısıyla vatandaşlara ödetmek kabul edilemez” diyerek yorumlarını dile getirdi. 
HEAL Enerji ve Sağlık Danışmanı Funda Gacal ise teşviklerin yaratacağı hava kirliliğine dikkat çekerek, “Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün payının artması insan sağlığını tehdit eden hava kirliliğinin daha çok artmasına neden oluyor. Ülkemizde her yıl hava kirliliğine bağlı 28.881 erken ölüm gerçekleşiyor. Fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması ve fosil yakıtların doğru şekilde vergilendirilmesiyle bu ölümlerin yüzde 74’ünün önlenmesi mümkün. Türkiye her yıl fosil yakıt sektörünü 1.9 milyar dolar teşvikle desteklerken, fosil yakıtlar teşviklerinin 10 katı kadar sağlık maliyeti yaratıyor" dedi.