KASIM ayı enflasyon rakamlarını değerlendiren Prof. Dr. Emre Alkin, “Son gelişmelere enflasyonda düşüş eğilimi demeyi doğru bulmuyorum. Bir eğilimden söz edebilmek için birkaç ay peş peşe düşüş gerekir. O yüzden, ben bu ayki enflasyon düşüşüne sakinleşme diyorum. Bu sakinleşme birkaç ay devam ederse, enflasyonda bir düşüş eğilimi var diyebiliriz” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre enflasyon, kasım ayında yüzde 1,44 gerileyerek, yıllık bazda yüzde 21,62 oldu. Tüketici fiyatları, Haziran 2017'den beri ilk kez aylık bazda düşüş yaşamış oldu. Açıklanan rakamları değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Kasım ayı enflasyon rakamlarındaki düşüşün arkasındaki nedenleri üç kategoriye ayırarak incelemek gerektiğini belirterek, “Enflasyonun gerilemesinin arkasındaki nedenlerden ilki vergi indirimleri. Rakamların düşük çıkmasının arkasında vergi indirimlerinin büyük bir desteği var. İkincisi; petrol fiyatlarının düşük seyretmesinin akaryakıt fiyatlarına yansıması da önemli bir faktör. Ve üçüncüsü de döviz kurlarının son bir buçuk, iki aydır yerinde sayması, hatta gerilemesi” diye konuştu.

“ADIMLARIN DEVAMI GELMELİ”

Açıklanan enflasyon rakamlarında dikkat çeken bazı önemli noktalar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alkin, “Kasım ayı verilerine göre üretici fiyatları hala çok yüksek seyrediyor. Demek ki Türkiye’de maliyet enflasyonu var, talep enflasyonu yok. Dolayısıyla talep cephesine sürekli baskı kurarak, talebi kısarak enflasyonu kalıcı olarak düşürmek mümkün olmayacak. Dolayısıyla, enflasyonla mücadele kapsamındaki kasada yüzde 10 indirim hareketini bir ivme başlatıcı sayabiliriz ama bunun ardından çok istikrarlı şekilde maliyet enflasyonunu düşürecek adımlarla devam etmek gerekir. Bir kere vergi mevzuatını gözden geçirmek lazım. Çünkü kamu harcamaları devam ettikçe, bir süre sonra vergilerin yeniden arttırılması gerekecek. Bir yandan kamu harcamalarını kısmak bir yandan da vergileri rasyonel seviyeye indirmek gerekiyor. İkincisi, herkesin burun kıvırdığı, uzun vadeli bir çözüm olarak gördüğü için bir kenara koyduğu yapısal reformları acilen gerçekleştirmek gerekiyor. Türkiye’nin sorunu üretmek değil, Türkiye’nin sorunu katma değer yaratamamak. Yaratıcı çözümler sunamamak. Dolayısıyla bu olumsuz şartların neticesinde faiz enflasyon ve kurlar yükseliyor. İstikrarlı bir ülke olmamız ekonomik büyümeyle değil, yapısal reformları hayata geçirmekle olacak” ifadelerini kullandı.

“G20 LİGİNDEN DÜŞME RİSKİ VAR”

Türkiye’nin gerçekleştireceği reformların başında ekonomideki yapısal düzenlemeler kadar yargı ve eğitim sisteminde de reformlara ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Alkin, “10 yıllık bir zaman zarfında taşlar yerine oturacaktır. Ancak bu sürenin çok uzun olduğun söyleyip yapmaktan vazgeçtikçe de bu 10 yıllık süre 15-20 yıla çıkacak. Ve Türkiye maalesef 2030 yılından sonra G20’den düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Ayrıca büyüme ve nüfus ile ilgili nicelik üzerinde ısrar edilen tezlerin doğru olmadığını, önemli olanın kalkınma ve nitelikli nüfus olduğunu da söylemem gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.