ANKARA,() - BAŞBAKAN Yıldırım, ABD’nin YPG açıklamasına yönelik "Müttefiklerimize açık bir çağrı yapıyoruz, niyetinizi açıkça ortaya koyun. Siz, NATO üyeliğinin getirdiği vecibelere uygun olarak hareket edecek misiniz, yoksa Türkiye’nin içeride ve dışarıda başını ağrıtan çapulcularla iş tutmaya devam edecek misiniz? Bu kararın verilmesi bizim için hayati önem taşıyor" dedi. 

Başbakan Binali Yıldırım, 3. Anadolu Medya Ödül Töreni'nde konuştu. İnterneti antibiyotiğe benzeten Yıldırım şunları söyledi:"Elinde cep telefonu olan herkes bir medya mensubu gazeteci. Televizyonların altında kendi haberiniz yapmak için Whatsaptan şu numarayı arayın diye ilanlar veriyorlar. Medya patronları da artık işi ucuza getirmenin yolunu arıyorlar, neyi kullanarak? Teknolojiyi kullanarak yapıyorlar. Sosyal medya, internet  güzel bir platform. Ama antibiyotiğe benziyor.Kararı ilaç fazlası zehir. Burada da sosyalleşmeden uzaklaşmamak gerekiyor. Yalnızlaşmamak gerekiyor ve toplum içinde toplumla kaynaşarak yaşayacak şekilde bu mecraları kullanmak gerekiyor. Sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sanal dünya yalan dünya da değil. Gerçek hayatta ne suç ise sanal alemde de aynı şey suçtur. Onun için bu mecrayı kullananların bu hassasiyeti gözardı etmemeleri gerek. Aman canım beni kim bulacak, böyle olmuyor. Şimdi artık bu internet iletişiminin uluslararası hukuku da oluştu. Dolayısıyla hangi ülkede, hangi isim altında olursa olsun ona erişmek ve hakkında hukuki işlem yapmak mümkün hale geliyor. Bu alanı kullananların dikkatli olması, daha sorumlu davranması lazım"

"BU KONUDA HEPİMİZE ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR"
Başbakan Binali Yıldırım  basının, kendi etik değerlerinin gelişmesi gerektiğini kaydetti. Yıldırım," Bazen gazetelere bakarken rahmetli Erdal İnönü’ünün sözü aklıma geliyor, o derdi ki 'Ben gazetede başkaları hakkında bir haber gördüğüm zaman hemen inanıyorum, kendi hakkımda gördüğüm zaman hiç inanmıyorum.' Doğru arkadaşlar. Onun için burada kanunlarla, kısıtlamalarla, yasaklarla değil, medyanın, basının, kendi etik değerlerinin gelişmesi lazım. Medyaya, basına güveni artırmanın, itibarını yükseltmenin yolu bu. Bu konuda hepimize çok büyük görevler düşüyor. Demokrasinin en ayırt edici özelliklerinden birinin ‘çok seslilik’ olduğunu hep inandık. En ileri demokratik standartları yakalayana kadar bu değişim sürecini devam ettireceğiz. Bu amaca yönelik olarak  Basın Kanunu'nu yeni baştan el aldık.  Radyo ve televizyon kuruluşlarının aylık ticari iletişim gelirleri üzerinden RTÜK’e ödikleri payı düşürdük. Zamanla yarışan medya çalışanlarının önündeki engelleri de kaldırmaya yönelik çalışma yaptık" diye konuştu. 

"YÜZDE 40 İLE 60 ARASINDA BİR İNDİRİMDEN BAHSEDİYORUZ"
Türksat'ın frekans ücretlerinin pahalı bulunduğuna değinen Yıldırım,"Türksat’ın frekans ücretleri pahalı diye şikayette bulunuyorlar. Bu konuda da Ulaştırma Bakanımıza söyledik, o da bir çalışma yaptı Türksat’la beraber. Burada ciddi bir indirime gidiyoruz. 2 grup, tabii frekansın, bandın genişliğine göre, daha dar bir bant genişliğinde 7 bin 200 dolar artı KDV, daha geniş bant olunca 12 bin 500 artı KDV. Yani yüzde 40 ile 60 arasında bir indirimden bahsediyoruz. Burada sorun ne? Frekans yer değişikliği olursa kalite bozulur mu, rahatımız kaçar mı? Bu, 3 oda bir salon daire Kavaklıdere’den kalkıyor Oran’a gidiyor. Değişen bir şey yok. Aynı daire aynı manzara aynı kalite. Bunu test edecekler. Yarın Türksat'ta gösterecekler" ifadelerini kullandı. 

"ŞİDDET VE NEFRET KÜLTÜRÜNE KARŞI ÖZENLİ BİR YAYIN LAZIM"
Başbakan Yıldırım Medyanın kullandığı dilin iyiye güzele, merhamete ve adalete vurgu yapması gerektiğini kaydetti.  Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:"Son zamanlarda toplumsal psikolojiyi bozan haberleri medyada daha çok görüyoruz. Medyamız şiddet ve nefret kültürüne karşı çok ama çok özenli bir yayın gerçekleştirmesi lazım. Her türlü şiddet, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Medyamız, iyiye güzele, merhamete, adalete vurgu yapan bir dil tercih etmelidir. Bunu kullanmalıdır. Bugünlerde milli ve yerli her türlü çıkışa ihtiyaç var, savunma sanayinde böyle, ekonomide böyle. Siyasette de yerli ve milli çıkışa ihtiyaç var. Niye, etrafa bakıyorsunuz, her gün yeni bir plan, yeni bir tezgah." 
 
"BU KARARIN VERİLMESİ BİZİM AÇIMIZDAN  HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR"
Bugüne kadar egemenlik haklarından taviz verilmediğine vurgu yapan Yıldırım,"NATO’nun sınırları Türkiye’nin güney sınırlarıdır. NATO’nun sınırlarını korumak terör gruplarına mı kaldı? Biz kendi sınırımızı koruruz. Bugünlerde gerçek dost, gerçek dost olmayanlar belli oluyorlar.  Yeni planlama, Türkiye’nin bölgedeki teminat gücünü zayıflatmaya yönelik planlamalardır. Biz, müttefiklerimize açık bir çağrı yapıyoruz, niyetinizi açıkça ortaya koyun. Siz, tabi olduğunuz müttefikliğe, NATO üyeliğinin getirdiği vecibelere uygun olarak hareket edecek misiniz, yoksa Türkiye’nin içeride ve dışarıda başını ağrıtan çapulcularla iş tutmaya devam edecek misiniz? Bu kararın verilmesi bizim açımızdan  hayati önem taşıyor. Bugüne kadar egemenlik haklarımızdan zerre kadar taviz vermedik" dedi.