Edirne’nin bir dönem simgelerinden biri olan süpürgecilik, şimdi yok olmaya yüz tutmuş durumda.

Osmanlı’nın 92 yıl başkentliğini yapan kadim şehir Edirne’ye özgü bir el sanatı olan ‘süpürgecilik’, gelişen teknoloji karşısında temizlik aracı olarak önemini yitirmekte de olsa, bir düzineye yakın zanaatkârıyla geleneksel el sanatları arasında yerini korumaya çalışıyor.

250 ATÖLYEDEN 15’E DÜŞTÜ

Geçmiş yıllarda ‘Süpürgeciler Hanı’ denen hanlarda oluşan küçük dükkânlarda süpürge imal eden zanaatkârların sayısı yıldan yıla azalarak, adeta nesli tükenme noktasına geldi.

Edirne Ticaret Borsası Süpürge Teli Satış Tesisleri’nde bir dönem 250’ye varan imalathanelerin sayısı günümüzde ise sadece bir düzine kaldı. Tarladan toplanan süpürge tellerini çeşitli aşamalardan geçirerek, adeta nakış nakış işleyen yarım asırlık süpürge ustaları, hayatlarını adadıkları mesleklerinin teknoloji karşısında artık ayakta duramadığını söyledi.

Süpürge telleri, su ile ıslatma, tavlama, gibi işlemlerin ardından zahireci, sarıcı, çatıcı, dikici ustalarının elinde can bularak, 6 ila 8 lira arasında satışa hazır hale getiriliyor.

“TEKNOLOJİ BİZİ MAALESEF BİTİRDİ”

1971 yılından bu yana Edirne’de süpürgeci ustası olduğunu dile getiren evli ve 2 çocuk babası zanaatkâr Hamdi Gaspar, “Edirne’nin eskiden iki tane simgesi vardı, biri peynirdi birisi de süpürgeydi. Mesleğe başladığımız yıllarda, yaklaşık 250 iş yeri vardı. Bugünlere geldik, teknoloji bizi maalesef bitirdi. Şu anda meslekte çalışan, faaliyet gösteren 15 arkadaşımız kaldı. Meslekte işçi de yetişmiyor. Çalışan arkadaşlarımızın çoğu yaşlı, emekli ve böyle devam ettirmeye çalışıyoruz. Mesleğimiz artık bitti” dedi.

GELİNLİK KIZLARA ‘AYNALI SÜPÜRGE’

Kadim el sanatları arasında gösterilen süpürgeciliğin içerisinde yer alan ‘Aynalı’ süpürgenin, Edirne geleneklerinde ayrı bir önemi ve hikayesi halen günümüzde de yer alıyor. Sapına ‘kabara’ denen iri başlı çivi çakılması, aynalı süpürgeyi kullanan kadının genç kız olduğunu simgelerken, evin kapısının dışına asılan aynalı süpürgenin ise, o evde evlenecek çağda kızın olduğu anlamına geldiği ifade ediliyor.

(Koray Ustabaşı - Ahmet Cafer / İHA)