Hande NAYMAN/İZMİR, ()- İZMİR'de Mesleki Gelişim Akademisi çalışmaları kapsamında, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, Alsancak Gazi Ortaokulu'nda 'Plastik hayatlar ve kanser' semineri düzenlendi. Seminerde farklı plastik türlerinin meydana getirdiği tehlikeleri anlatan Prof. Dr. Hamdi Temel, "6 aydan sonra biberonla bebeğimizi tanıştırıyoruz ve biberonlar da genellikle plastik. Yani aslında 6 aylıkken zehirlenmeye başlıyoruz" dedi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından öğretmenlere ve eğitim yöneticilerine yönelik olarak başlatılan "Mesleki Gelişim Akademisi" çalışmaları kapsamında, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Alsancak Gazi Ortaokulu’nda 'Plastik hayatlar ve kanser' semineri düzenlendi. Programın başlangıcında Gazi ortaokulu 8. sınıf öğrencileri ve anasınıf öğrencileri sahne alarak plastik atıklarla ilgili gösteri yaptı. Eğitimcilerin yoğun katılım gösterdiği seminerde konuşma yapan Dicle Üniversitesi Eczacılık Fakültesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Hamdi Temel, "TSE, CE işareti olmayan hiçbir ürün çocuklarda kullanılmamalı. Biberonlarda ya da damacanalarda bulunan 7 rakamına dikkat edilmesi gerekiyor. 7 rakamı, ürünün Bisphenol A içerdiği anlamına geliyor. Bisphenol A, plastiğin ömrünü arttırmak için kullanılıyor ve kısırlığa sebep oluyor. Biz kendi elimizle kendi çocuklarımızı zehirliyoruz. Bu nereye kadar böyle gidecek?" dedi.
'ÇAY YANINDA KİMYASAL İÇİYORUZ'
'Naylon aşkı öldürür' sloganını tekrarlayan Prof. Dr. Hamdi Temel, "Vücutta bir deformasyon olduğu zaman onu tekrar tamir etmek gerçekten zor. Sıcak bir yemeğin plastik tabağa, sıcak bir içeceğin plastik bardağa konulması oldukça tehlikeli. Kimyasallar içtiğimiz veya yediklerimize geçiyor ve kanserojen bir reaksiyon oluşuyor. Köpük ve karton bardaklarda da belli bir derece geçildiğinde aynı durum meydana geliyor. Hatta bazı karton bardaklar tutkallarla yapıştırılıyor dolayısıyla çayın yanında birçok kimyasal alıyoruz. Poşet çaylar başlarda tutkallı olarak satılıyordu, daha sonra zımbalı yapıldı. Zımbada da ağır metal bulunmaktadır. Pet şişelerin oluşturulması için katkı maddeleri gerekiyor. Uzun ömürlü olması için bazı maddeler konuluyor. Pet şişelerin içinde suyun içine karışan 3 kimyasal madde tespit ettik. Bu suyu güneş ışığında beklettiğimizde maddelerin sayısı 5’e çıktı. Biz ömür boyu bu suyu içiyoruz dolayısıyla kimyasal maddeyi alıyoruz. Pet şişelerin yerini alabilecek şeyler gerekiyor" diye konuştu.
'6 AYLIKKEN ZEHİRLENMEYE BAŞLIYORUZ'
Herhangi bir Avrupa ülkesinde naylon poşetler kullanıldığında vergi verildiğini dile getiren Prof. Dr. Hamdi Temel, şöyle konuştu:
"Aslında naylon poşetlerin çözülmesi de çözülmemesi de bir problemi ifade ediyor. Naylon poşetler, çözüldüğü zaman toprağın fiziksel ve kimyasal özelliğini değiştiriyor ve yetiştirilen bitkilere zarar veriyor. Çözülmediğinde ise yakılıyor ve toksit gazlarla küresel ısınmaya sebep oluyor. Sokaklardan kanalizasyonlardan toplanan plastik atıklarla oluşan siyah poşetler ise en tehlikelisi. İçlerine siyah boya koyuluyor ve tamamen kanserojen. Biz bu poşetleri örneğin üzüm taşımada kullanıyoruz ve üzüm yediğimizi zannediyoruz. İçinde mikroorganizmalar yetişiyor ve koklandığında bile anlaşılıyor. Bu şartlar altında sağlam olmamız bile bir mucize. 6 aydan sonra biberonla bebeğimizi tanıştırıyoruz ve biberonlar da genellikle plastik. Yani aslında 6 aylıkken zehirlenmeye başlıyoruz. Yemek masalarımızda, tuzlarda bile mikroplastikler tespit edildi."

FOTOĞRAFLI