Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği Başkanı Av. Ülkü Tolunay, kadın cinayetlerinin ülkenin genel toplumsal, ekonomik ve siyasal gündemi ile koşut olarak artış gösterdiğini belirtti.
Türkiye’de 2015 yılı içerisinde bugüne kadar toplam 150 kadının cinayete kurban gittiğini vurgulayan Tolunay, gözle görünür toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunların cinayetlerin artışında etkili olduğunu kaydetti.
Erkeklerin daha zor iş bulabildikleri, buldukları işleri ise güvencesiz veya düşük ücretli olması gibi nedenlerle beğenmedikleri işsizlik ortamında, kadınların güvencesiz ve ucuz işleri (çocuk/yaşlı bakımı, ev temizliği gibi işleri) daha kolay bulduğunu, evin geçimini sağlamak için bu işleri kabul etmesi nedeniyle evdeki rollerin değiştiğini, böylelikle ev içi çatışmaların başladığını ifade eden Tolunay, “Ev içinde egemenliğini yitiren erkek, iktidarını kaybetmemek için şiddete başvurmayı tercih etmektedir. Hem evin geçimini sağlayan hem de şiddet gören kadın sonunda haklı olarak isyan etme noktasına gelmekte ve evi terk etmeyi, ayrılığı ya da boşanmayı tercih etmektedir. Kadının bu haklı tercihini erkek kendi iktidarına yönelik bir başkaldırı olarak kabul etmekte ve sonuçta da şiddetin düzeyi artarak cinayete kadar varmaktadır” diye konuştu.
“CİNAYETLER, KISA SÜREDE OLMASA DA ÖNLENEBİLİR”
Kadın cinayetlerinin kısa sürede olmasa da önlenebileceğine işaret eden Tolunay, “Kısa sürede önlenememesinin nedenini de ekonomik nedenlerin dışında aramak gerekir. Ülkemizin geleneksel aile yapısı ile son 13-14 yıllık siyasal söylemi ve buna bağlı olarak yaratılmaya çalışılan/dayatılan aile yapısında kadına belirlenen rolle, kendi evinde yeniden şekillenen rol arasındaki farklılık karşısında, erkek kadının yeni rolüne uyum sağlayamamakta, kabullenememektedir. Oysa kendisi çalışırken kadının üstlendiği görevleri, eşi çalışırken kendisi üstlense ve bunun bireysel değil ekonomik yaşamın getirdiği bir çıkış yolu olarak görse hem kendisi çatışma yaşamayacak hem de topluma örnek oluşturabilecektir” dedi.
“DEĞİŞEN ROLLER İKTİDAR SORUNU DEĞİL”
Ev içi işleri yapmanın toplumun bireylere dayattığı toplumsal cinsiyet rolü olduğunu belirten Tolunay, şunları söyledi:
“Ev temizlemek, yemek yapmak, sökük dikmek. Erkekler bu işlere kadın işi gözüyle baksalar da bu işler kadının kadın olmasından doğan işleri değildir. Kadının kadın olmaktan dolayı tek farklı işi çocuk doğurmaktır. Bunun dışında kalan tüm işler hangi cinsiyette olursa olsun her birey tarafından rahatlıkla yapılabilecek işlerdir. Kaldı ki erkekler, hayatlarının bir bölümünde muhakkak bu işleri yapmışlardır. Genel olarak tüm erkekler askerlik sırasında temizlik de yapmışlardır,yemek de yapmışlardır, sökük de dikmişlerdir. Ailesinden ayrı eğitim gören bir kısım erkek de öğrencilik yıllarında bunları yapmıştır. Ev içi rollerde meydana gelen değişiklik bir erkeklik iktidarı sorunu değildir. Erkeklerin bunu artık görmesi gerekmektedir.
“SORUMLULUKLARIMIZ VAR”
Kadın cinayetlerinin önlenmesi, artıştaki hızıyla önlenmesi mümkün görünmemektedir. Bunun çözümü zaman alacaktır. Ancak 1 Ağustos 2014 de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nde devlete yüklenen sorumluluklar yerine getirilirse, bu süre kısalacaktır. Sözleşme, devlete, şiddet mağduru kadınlara yönelik sorumlulukların yanı sıra, devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapma ve İlk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler koyma sorumlulukları yüklemiş bulunmaktadır. Kadın cinayetlerine dur demek istiyorsak toplumsal seferberlik ilan edilmelidir. Devlet tüm kurumlarıyla, sivil toplum tüm örgütleriyle bu konuda yoğun ve etkin çalışmalar yapmalıdır.”