Ülkeler ve kıtalar arasında açık, örtülü ve hukuksuz savaşlarının yürütüldüğü ve çok karmaşık ilişkilerin yaşandığı, adeta kıyametin, alameti geliyormuş emarelerini gösteren bir dünyada yaşıyoruz.

Sözde müttefikimiz devletlerin bir kaç yıldır ülkemize yönelik açık düşmanlıkları sonucunda,  ülkemizi hain, kalleş iş birlikçileriyle birlikte parçalama niyet ve hedeflerini olanca güçleriyle artırmışlardır. Türkiye düşmanı bu kalleş ve ikiyüzlü devletlerin ülkemize yönelik bu hasımca düşüncelerine, Allahü tela hiçbir zaman fırsat vermeyecektir inşallah.

İşte, üzerinde yaşadığımız bu karmaşık dünyanın birçok kıtasında ve bölgesinde adeta üçüncü dünya savaşı yaşanmaktadır. Bu dünyada olağan gücüyle yaşanan bu karmaşık, hak, hukuk, adalet ve insanlık değerlerinden yoksuz, sözde demokrat devletlerin tüm insanlığa yönelik sürdürdükleri bu hukuksuzluk, kural tanımamazlıklara rağmen, ülkelerin ve insanoğlunun ihtiyaçlarının sonsuz, kaynakların ise tükenen cinsten olması ilerideki yaşantımızı zorlaştıracağı gerçektir.

 O nedenle, ülke olarak üzerimizde oynanan bu kirli düşmanca oyunlara karşı, her türlü tüketim konusunda harcamalarımızı yeniden gözden geçirmeye mecburuz.

Üretmek ve tasarruf etmek kelimelerine de gereken önem ve öncellik verilse hayatımızdaki zorluklar, zorluk olmaktan çıkacaktır. Yoksa gün gelecek, ülkemiz ve üzerinde yaşadığımız bu dünyamızın, çevresi, enerjisi, suları ve her türlü tabiat varlıkları hızla yok olmakta, bozulmakta, susuz, çamursuz bataklığı anımsatacaktır. Benimde yaşadığım Rize ilimizin merkezine bu kış yıllar sonra henüz kar yağmamıştır. 

Bilinçsizce tüketilen kaynakların günün birinde tükeneceğini ya da gelecekte bugün üretilenden daha çok emek ve zaman harcanacağına unutmamak gerek. Tükettiğimiz maddeleri geri dönüştürdüğümüz zaman bunların ham madde olarak tekrar kullanılmış olmasını sağlamış oluruz. Böylece insan nüfusunun artışı ile birlikte artan tüketimimizin doğal dengeyi bozmasının engellemiş, doğadan aldıklarımızı tekrar doğaya vererek küresel ısınmanın önüne geçecek tasarrufu elde etmiş oluruz. Örneğin; iki ton atık kâğıdın, kağıt hamuruna katılmasıyla 40 ağacın kesilmesini engelleyebiliyoruz. Bu sayede çevremize, doğamıza, ülkemizin ekonomisine katkıda bulunuruz.

 İlk yıllarda insanlar yaşamları için gerekli ihtiyaçlarını doğal kaynaklardan sağlıyordu. O dönemde güneş enerjisini insanlar sadece ısınma amacıyla kullanırken, günümüzde bu amaç farklı teknolojik aletlerin yapımında kullanılıyor. Ve bu sayede doğal enerji kaynaklarının kullanımı artıyor. Bu amacın gelişmesinde insanların meraklı ve daha fazla şeye ihtiyaç duyması en önemli faktördür. Nüfus ve ihtiyaçlar arttıkça kullandığımız enerji kaynakları da çeşitlendi. 

Son yıllarda elektronik teknolojisinden yapılan önemli atılımlarla cep telefonları, bilgisayar ve internet hayatımızın vazgeçilmez unsurları haline geldi. Hayatımızda olmazsa olmaz düşündüğümüz bu ürün ve materyalleri daha dikkatli kullanarak tasarruf etmeli, israfa düşmemeliyiz. Elektrik enerjisini bilinçli kullanmamız ödeyeceğimiz faturanın miktarını düşüreceği gibi dünyada sınırlı miktarda bulunan yenilenemez enerji kaynaklarının korunmasında da etkilidir.

Farklı, farklı savaşlarının yaşandığı bu dünya bizim için yaşanılabilir tek gezegen. Şimdilik başka bir gezegen yoktur. Bugünkü teknoloji dünyayı belki tamamen kurtaramaz fakat gereken önlemleri alarak kötü sonların yaşanması geciktirilebilir. Dünyada bazı olayların sonuçları hemen fark edilebilir ancak küresel ısınma gibi sonuçları uzun sürede gösteren olaylar da vardır. Bunlar için belki geç kalınmış olaylar diyebiliriz ama bunların etkilerini azaltmak bizlerin elinde. Küresel ısınmaya karşı en etkili faktörlerden biri de enerji tasarrufudur. Yapılan araştırmalarda ülkemizin enerji tasarruf potansiyeli %25 olarak tespit edilmiştir. Tüketiciler açısından istenen bu tasarruf potansiyelinin konutlarda %35’e varmasıdır. Bu yıl ülkemizin genelinde yaşadığımız küresel ısınma ile gündeme gelen insanlığı ve dünyayı bekleyen tehlikeler, israfın ve israfın önlenmesinin önemli bir kez daha dikkate almamızı gerekli kılmaktandır. Bunun için enerjinin üretimi, taşınması, dönüştürülmesi ve kullanılması safhalarında verimliliğin artması ve kayıpların azaltılması ciddi önem taşımaktadır.

Eğer bu önlemleri almazsak bizleri çürümeye yas tutmuş ağaçtan farkımız kaldığını söyleyebilir miyiz? Bu soruyu herkes kendine ve vicdanına sormalı, ona göre düşünüp yaşadığı ülkede, şehirde, toplumda, ailede hayatının her kademesinde ciddi tasarruf yapmalı, devlet, millet ve bireysel olarak önlemler almalı ve uygulamalıdır.