Ariflerin ışı­ğı, velilerin ön­de­ri, İslamiyet’in bek­çi­si ve Müs­lü­man­la­rın sı­ğı­na­ğı, İmam-ı Rabbani­ Mü­ced­did-i Elf-i Sânî Ahmet Farukı­ Ser­hen­di haz­ret­le­ri, Hic­rî­ 971’­de, Hin­dis­tan’da Ser­hend şeh­rin­de do­ğup, 1034’de (m.1624) yi­ne ora­da vefat et­ti. De­rin âlim, bü­yük veli ve müc­te­hid idi. Sil­si­leialiy­ye­nin 23. hal­ka­sı­dır. Nakşibendi’ye, Kadiriye, Çeş­tiy­ye, Küb­re­viy­ye, Süh­re­ver­diy­ye ta­ri­kat­la­rın­da mürşidi kâ­mil idi. Ke­lâm, fı­kıh ve ta­sav­vu­fun mari­fet­le­ri­ni açık­la­yan Mektubat ki­ta­bı uç­suz bir derya­dır. Üç cilt olup, 536 mektubu­nun top­lan­ma­sın­dan mey­da­na gel­miş­tir.

Hadis’i şerifte bu­yu­rul­du ki:“Üm­me­tim­den, Sı­la is­min­de bi­ri ge­le­cek­tir. Onun şe­fa­ati ile Cen­ne­te çok kim­se­ler gi­re­cek­tir.”
Sı­la is­mi­nin, İmam-ı Rabbani haz­ret­le­ri­ne lâ­yık ol­du­ğu­nu, yüz­ler­ce âlim söz­bir­li­ği ile bil­dir­miş­ler­dir. 17 ya­şın­da, zahirî ve bâtıni ilim­le­rin üstadı ol­du. Yük­sek de­re­ce­le­re, eş­siz ma­kam­la­ra kavuştu.
İmamı Rabbani hazretlerinin bir menkıbesini bilgilerinize aktarıyorum.
İmam-ı Rabbani hazretleri vefat etmeden altı ay önce, Şaban ayının on beşinci gecesi olan “Berat Kandili” gecesini, kendi hususi odasında ihya eyledi. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya geldi. Hanımı dedi ki:
Bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kim bilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine de yaşayacak, diye kaydetti. Acaba bu gece kimlerin beratı verilmemiştir?
İmam-ı Rabbani hazretleri bu sözü duyunca buyurdu ki:
Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin, dünyada yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hâli nice olur?
Bunu söyleyince, esrar yatağı olan kalbinden bir ah çekti. Böylece İmam-ı Rabbani hazretleri, o sene vefat edeceğine kerametiyle işaret buyurmuşlardı... Kaynak: Tam İlmihal) Allahü tella şefaatine nail eylesin.