İnsan; aklını, zekâsını, ilmini, bilgisini doğru edinip, doğru kullanmalı. Edindiği bilgiyi kazanım haline getirip, yaşamalı. Hak nedir, batıl nedir, iyi nedir, kötü nedir, güzel nedir, çirkin nedir, yararlı nasıldır, zararlı nasıldır, doğru nedir, yalan- yanlış nedir; doğru öğrenip, doğru karar vermeli. Gidip de; batıl, küfür, kötü, çirkin, zararlı, yalan, yanlış, sapkın yanında yer almamalı. Allah cc. ve peygamberini her konuda olduğu gibi bu konuda da dinlemeli. Aksi halde batıl, küfür, yalan, yanlış, kötü, çirkin, zararlı, katil, pislik, mikrop yanında yer alınılır! Ön yargılı davrandığında, akıl versen de; aklını işletip, zekâsını kullanıp, doğru yanında yer almaz!

                Hak mümin samimi bilgili bilinçli samimi Müslüman; şirk, batıl, küfür, nifak, günah, isyan, tuğyan, tağut, yalancılık içinde yer almaz. Almamalıdır. “Müslüman, Allah’ın emirlerini yerine getirir. Yasakladıklarından- haramlardan sakınır. İyiliği hedef edinir. Kötülüğü engellemeye gayret eder.” Haram olan; niyet, duygu, düşünce, eylem, davranış, hareketleri öğrenip, yaşantısında helalleri, mubahları gerçekleştirir. Hırsızlık, gasp, stokçuluk, karaborsacılık, istifçilik, yağma, haram iş de çalışıp, haram kazanma yapmaz. İsraf etmez. Fuhuş, zina yapmaz. Anarşi, şiddet, terör, azgınlık, serserilik yapmaz. İnsanlara saygılı davranır. Özellikle çocuk ve kadınlara saygı duyar. Kabalık, eşeklik, öküzlük yapmaz, yapmamalı. Hak etmediği hiçbir kazancı almaz, istemez.

                Mümin, haksızlık, adaletsizlik, zalimlik, zulüm yapmaz. Sömürü, sömürgecilik yapmaz. Bir iş, eylem yaparken; Allah ne der, peygamberimiz ne der, diye kendini sorgulayarak yapar. Dünya ve ahiret hesabını düşünerek, eylemde bulunur.

                Akıl, önemli bir değerdir. Akıl çok önemli bir nimettir. Doğru kullanıldığında yararı olur. Akla kılavuzluk edende doğru, gerçekçi olmalı. “Akıl, Kur’ân’da 49 yerde geçmektedir.” Akıl,  insani insan yapan meziyettir. Hak ile batılı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır. Akıl ile sahih- doğru bir inanç ve ibadet sahibi olabiliriz. Kur’ân, sünnet, ilim sahibi oluruz. Hak yolda ümmet olup, beş vakit namaz kılabiliriz. Oruç, zekât, hac, ihsan sahibi olabiliriz. İlim, bilim, teknik, teknoloji, sanat, meslek sahibi olabiliriz. Adaletli, dosdoğru, insaflı, vicdanlı, merhametli, şefkatli, müşfik davranabiliriz. İlme, bilginlere sevgi, saygı gösterebiliriz. Sadaka-i cariye, Fırka-i Naciye sahibi olabiliriz. En iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, değerli hak mümin bilge samimi Müslüman olmalıyız.

                Akıl ve zekâyı, doğru bilgi ile kullanıp; haramlardan, mekruhlardan- hoş olmayan- çirkinliklerden uzaklaşırız. İsraf, lüks, konfor, ihtişam, gösteriş için harcama yapmayız. “Her şeyi ihtiyacımız kadar kullanırız.” Çok bilgili, kültürlü, güzel ahlaklı, sanatlı, meslekli, iyi insan oluruz. Sade bir yaşantı sürdürürüz. Çevreci anlayışa sahip oluruz. “Tesettürlü olup, Allah’ın emrine, peygamberimizin sözüne uyarak, yaşarız. Öyle aşırı makyajlı, boyalı, kokulu, allı pullu, zilli, mercanlı olup, palyaçoya benzemeyiz.” “İslam dini aşırılığı, geriliği reddeder. Dosdoğru orta yolu tercih eder.” Mümin, bozuk felsefelerin, sapkın ideolojilerin tuzağına düşmez. Aşırılıklardan, geriliklerden, gericilikten uzak, itidal- orta yol izler. Akıllı, zekice, sağduyulu, makul, mantıklı, ilimli, dinli yol izler. Aşırılık, taşkınlık yapmaz. Tutum ve davranışlarda hak yol İslam’ca davranır.

                Kur’ân-ı Kerim; “ dinde aşırılığı, geriliği; doğru yoldan sapma olarak görmektedir.” Peygamberimiz: “ Dinde aşırılığı ve dini zorlaştıran, bir anlayışı kesin bir şekilde reddetmektedir.”

                İslam dininin inanç, ibadet, ahlak ilkeleri bellidir. İman, ibadet, ahlak konusu çok işlenmiştir. Kıyamet, ahiret, hesap verme, sorulama, cennet ve cehennem gibi konularda net, açık hükümler, kanıtlar vardır. Kur’an ve sünnette, bu konularda yeterli anlatım ve açıklama bulunmaktadır. Allah’ı hakkıyla ve layıkıyla tanıma, kabul etme asıl olan esastır. Kullara, yaratılana şefkat, merhamet, müşfik davranma imanın ve İslam’ın gereğidir.

                İnsanın yaptığı, yapmadığı her şey kendinden sorulacak. Mizana konulacaktır. Hiç kimsenin yaptıkları, İslam dışılık yanında kâr, yarar, kazanç olarak kalmayacak. Kıyamet günü doğru terazide tartılıp, değerlendirilecektir. Kesinlikle hiç kimseye haksızlık edilmeyecek. Herkes hak ettiğini ceza veya ödül olarak görecektir. Allah cc. adildir. Adaletli davranır, doğrudur. Asla, katiyen, kesinlikle yanlış yapmamaktadır.

                Kur’ân’ın kaynağı âlemlerin Rabbi olan yüce Allah’tır. Kur’ân ne söylemiş ise dosdoğrudur. Allah cc. ahiret, peygamber, vahiy, cennet, cehennem, melekler, peygamberler üzerine söylediği, her ne söyledi ise dosdoğrudur. Kur’an ayetlerinde, Cebrail meleğinin, peygamberimizin bir tasarrufu asla söz konusu değildir. Ayetler vahiy olarak nasıl gelmiş ise aynen öyle yazılmış, ezberlenmiştir.

                Kur’ân, “Cahiliye dönemine” ve “cahilliğe” vurgu yaparak; bilgili, bilgin, bilge olunmasını öğütler ve de emreder. “Cehl,” kökünden gelen, 24 kullanımın, 20 tanesinin farklı kalıplarda, 4 tanesinin “cahiliye” olarak geçtiğini görüyoruz.

                Daha önceki bir makale yazımda, Kur’ân-ı Kerim’in %25’inin, yanı dörtte birinin; bilgi, ilim, bilim ve türevleri ile ilgili olduğunu bir makalede yazmıştım.

 Cahil; “bilgisiz olan, yeterli bilgiye sahip olmayan, bilgi edinememiş olan anlamındadır.”

Cehl; “ Allah’ın emirlerine karşı soğuk davranan, ileri- geri konuşanlardır. Hakkı, hakikati anlamak istemeyendir. İyiliği emredip, kötülüklerden alıkoymayandır. İyi, güzel, hoşgörülü, doğru, dürüst davranmayandır. Zanna dayanan bilgilerin peşine koşanlardır. Şehvet ve nefsanî arzularının peşine koşanlardır. Çıkarı için değerleri satanlardır. Emanete ihanet eden, hakkı hakikati umursamayandır. Allah’ı tanımayan, emir ve yasaklarına uymayan, peygamberimize saygı göstermeyendir. Hak mesaja kulak asmayandır. Boş, yararsız, zararlı, batıl sözlere uyandır. Batıla, küfre tutsak, köle olan ve kullanılandır. Olaylardan ders, ibret alamayandır. İrşat olmayan, feyiz almayandır. Başkalarına düşüncesizliklerle zarar verendir. Cahiliye dönemi gibi davranandır. Cahiliye devri gibi kılık- kıyafette olan; açılıp, saçılan, İslam ahlakında olmamaktır. Mahremiyete dikkat etmeyendir. Batıl hayat tarzı edinmedir. Kur’ân ve sünnetin asıl esasları dışında davranmadır.”

                İnsan, aklını, zekâsını dosdoğru mutlak bilgi kılavuzluğunda kullanmalı. Her insan, geleceğe ne gönderdiğine bakmalı. Her insan, geleceğe ne göndermiş. Geride ne bırakmış. O günde ne, nasıl, niçin, niye; ne olacağını derinlemesine, kapsamlı düşünüp, ona göre yol ve yöntem belirlemeli. İmtihanı- sınavı kazanacak şekilde yaşamalı. Bakıyorum da, bazı sapkın insanlar, kendi yaşadığı sapkınlığı İslam sanmaktadır! Kendi sapkınlıklarına alışmışlar. Normal, doğal görmektedirler. Kur’an ve peygamber sözleri ile değil, bazı sapkın İlahiyatçıların sözleri ile hareket etmektedirler.

                İnsan akıl, zekâ, bilgi, bilinç, kalp, beyin, ruh psikoloji ilişkisini doğru değerlendirmeli. Beş duyu organını, zekâ bölümlerini doğru işletmeli. İyi niyet, güzel duygu, dosdoğru düşünce sahibi olunursa; doğru hareket, davranış, eylem sahibi olunur. Aksi halde doğruya erişmesi, ulaşması olanaksızdır. Yanlış pusula, kılavuz ile cennete gidilmez!

                İnsan bir taraftan farz, vacip, sünnet ibadetleri yaparken, diğer taraftan haramlardan sakınmalı. Hem haram işleyip, hem de ibadet yapılması akıl işi, akıl kârı olmaz. Bir de, Allah cc. “sevdiğimiz şeylerden ve severek infak etmeyi istemektedir. İhsan etme, infak etme emredilmektedir. Sadaka vermemiz, istenmektedir. Borç vermemiz istenmektedir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamamız istenmektedir. İyilik etme, yardım etme, paylaşma, dayanışma içinde olma, infak etme, hizmet etme, merhametli olma istenmektedir.

                Alak süresi 6- 7. Ayet: “ Dikkat edin! Uyanık olun. Kendinize gelin. Gerçek şu ki, insan kendini ihtiyaçtan uzak görünce, azgınlaşıverir!”

                İnsanın kibirli- gururlu olması haram kılınmış, yasaklanmıştır. Günümüzde “gurur” sözcüğü normal, üstün, yüksek, onurlu, şerefli, iyi bir şeymiş gibi kullanılmaktadır. “Gurur,” sözcüğü yanlış kullanılmaktadır. Oysa “gurur” sözcüğü kullanma yerine; şeref, onur, iftihar, övünç gibi sözcüklerin kullanılması çok daha doğru olur. “Gurur” ile “kibir” aynı anlama gelmektedir. Eşanlamlı sözcüklerdir. Karun, Firavun, Nemrut, Haman adlı kişileri, Allah cc. azgınlıkları nedeniyle helak etti! Azgınlar her zaman mahvedilir, telef edilir, zayi olur, imtihanı kaybeder!

                Hadis-i şerif: “ Allahu Teâlâ’nın yönetici yaptığı bir kimse, yönettiklerini aldatarak ölürse, Allah, ona cennet yüzü göstermez.”

                Hadisi Şerif: “ Kim, benim yakınımı, ondan daha üstünü bulabildiği halde, sırf kendisine duyduğu sevgi den dolayı bir göreve getirirse, Cennetin kokusunu duyamaz.”

                Hadis: “ Müslümanların yönetimini yüklenen kimse, kendi ve ailesini koruduğu gibi onları korumazsa, Cennetin kokusunu alamaz.”

                Hadis: “ Sizden bir iş ile görevlendirdiğimiz kimse, bizden bir iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlerse, bu hainlik- ihanet sayılır ve o kimse onu kıyamet günü getirir.”

                Hadis: “Allah’ım, ümmetimin işlerinden birini üstlenip de, onlara zorluk çıkarırsa, sen de zorluk çıkar. Ümmetimin işlerinden birini yüklenip de, onlara yumuşak davrananlara, sende yumuşak davran.”

                Zariyet süresi 56. Ayet: “Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk- ibadet etsinler diye yarattım.”

                Muhammed süresi 7. Ayet: “ Siz, Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah’ da size yardım eder ve ayaklarınız kaydırmaz.”

                Mümin süresi 60. Ayet: “ Bana dua edin, icabet edeyim.”

                İnsanın en iyi, en güzel dostu Allah cc. olmalı. Allah’ı dost edinmeli. Allah’ı dost ettirenleri dost etmeli. Dost ile arkadaş arasında derinlik farkı vardır. Dost, Farsça bir sözcük, arkadaş Türkçe bir sözcüktür. Gönüllü olarak, dost olmalı. Arkadaşı güzel seçmeli. Dostlukta sevgi, aşk, muhabbet, saygı, yakınlık, yakın olma vardır. İnsanın yakın arkadaşı ve güzel dostları mutlak olmalı. Eğer yok ise bu bir eksiklik, noksanlıktır. Bugün hiç dostu olmadığını söyleyen, ergen insanlar var. Bu asla böyle olmamalı. İnsan ilişkilerinde arkadaş, kardeş, dost mutlaka olmalı. Temiz, berrak, sade, hoş, güzel, iyi niyetli insanlar; dost ve arkadaş edinirler. Edinmedirler. İnsan kendini buna göre ayarlamalı, iyileştirmeli, düzenlemeli, nizam, intizam, düzen vermeli.

Allah’ı, peygamberini, anne, baba, eşinizi, evlatlarınızı, insanları lütfen arkadaş, dost edinmeye azimle gayretle edinmeye çalışınız. Peygamberimizin aşkını, Hz. Yunus ve Mevlana’nın anlayışını kazanmaya çalışınız. Makam, mevki, para, servet, şehvet, nefis, batıl, küfür, zalimlerle asla, katiyen, kesinlikle dost, arkadaş olmaya lütfen çalışmayınız. Zarar görürsünüz!  Yanıldığınızı anladığınızda, çok geç kalmış olursunuz. Son pişmanlıkta fayda vermez.

                Sizlere bir dostunuz, arkadaşınız, kardeşiniz olarak çok önemli bir izninizle lütfen öğütte, öneride bulunmak istiyorum. Bu da; 1- Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ı asla, katiyen, kesinlikle hiçbir an unutmayınız. Allah’a istediği şekilde ibadet ediniz. Zikrediniz. Dua ediniz. Tövbe ediniz. Şükrediniz, hamt ediniz. Emir ve yasaklarına harfiyen uyunuz. Asla zararını görmeyeceksiniz. Onu kendi adları, sıfatlar ile anınız. İki dünya için hiçbir kaybınız olmayacak. Bilakis her yönü ile karınız, yararınız, çıkarınız olacaktır.

 2 – Allah’ımın Peygamberi, Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa sav. Önder, lider, peygamber, dost, yoldaş, sevgili olarak kabul ediniz. Onun, İslam dinini yaşadığı gibi sizlerde yaşamaya azimle, kararlılıkla, tutarlıkla devam ediniz. İki dünya için çok yararı, kârı, kazanımı olacaktır. Hiçbir maddi, manevi asla ve kat’a zerre kadar zararınız asla olmayacaktır. Kur’an mutlak mucizedir. İlahidir. Mutlak dosdoğrudur. Peygamberimiz, Kur’an’ı yaşayarak öğretendir, eğitendir. Pek çok niteliğe, özelliğe sahiptir. Peygamberimizin 125 taneden fazla sıfatı vardır. Bu sıfatları öğrenmeliyiz.

1-      Allah’ın yarattığı insana, hayvanlara, bitkilere, doğaya, çevreye asla zarar vermemeli. Hizmet etmeli. Yardım etmeli. İnfak etmeli. Koruyup, gözetmeli. Bu dini bir görev ve sorumluluktur.

2-      İnsanın dini görev ve sorumluluğu ana başlık olarak iki tanedir: A- “Yaratan Rabbe, Yüce Allah’a itaat, ibadet etmek.” B- “Allah’ın yarattığı her varlığa iyilik, hizmet, yardım etmek, korumak, gözetmektir.”

                Ahzap süresi 70. Ayet: “ Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.”

                Doğruluk imanın sermayesi, yalan, küfrün, batılın, nifakın sermayesidir. Yalan insanı batıla ve küfre götürür! Müslüman sıfatı değildir.

                Bakara süresi 191. Ayet: “ Fitne çıkarmak, insan öldürmekten daha kötüdür.”

Nisa süresi 112. Ayet: “ Kim bir hata veya günah işler de, sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”

Casiye süresi 7. Ayet: “ Her yalancı günah yüklü kimsenin vay haline!”

Şuara süresi 221- 222. Ayet: “ Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar her günahkâr yalancıya inerler.”

                Fatır süresi 10. Ayet: “Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çok şiddetli bir azap vardır. Onların kurdukları tuzaklarda mutlaka boşa çıkacaktır.”

                Yunus süresi 62. Ayet: “ İyi bilin ki, Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklar.”

                Neml süresi 59. Ayet: “ Hamt olsun, Allah’a, selam olsun, O’nun beğenip, seçtiği kullarına!”

                Taha süresi 79. Ayet: “ Firavun, kavmini saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.”

                Meryem süresi 12. Ayet: “ Ey Yahya! Kitap’a kuvvetli sarıl.”

                Nuh süresi 10. Ayet: “ Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır.”

                Müslüman, her an ve zamanda sadece Allah’ı görüp, O’nun emri ile yaşamalı. Allah’ı perdeleyecek hal ve davranışlar içine düşmemeli. Önce haramları yaşantısından çıkarmalı. Nefsi kontrolü altına almalı. Nefsin kontrolüne girmemeli. Kalp ve beyin; pis, çirkin, kötü işlerden uzak durmalı. Benliğini kötülüklerden, haramlardan temizlemeli. Aklı, boş, kötü, çirkin, haramlarla meşgul etmemeli. Bilgi, ilim, bilim, din iman sahibi olmalı. Hakk’a ulaşmak hedeflenmeli. Allah’a yakınlık oluşmalı. Allah’ın sevdiklerini sevmeli. Sevmediklerini de sevmemeli. Hedef; hak hakikate erişmek olmalı.

                Güzel ahlak, edep, hayâ, tevhit, akıl, irade sahibi olmalı. Bozuk, batıl, küfür inanç, itikat, inanış içine düşmemeli. İleri görüşlü olmalı. Haktan hakikatten ilham almalı. İrşat olmalı. Feyiz almalı. Kalp, ruh, beden, nefis, akıl, zekâ, hayal, duygu, düşünce, niyet, eylemler; has, iyi, güzel, yararlı, hak kaynaklı olmalı. Hafıza sağlam olmalı. Şevk ve heyecan taşımalı. Hakka âşık olmalı. Sevdalı olmalı. Allah’a yakın olmalı. İlmin değerinden yararlanmalı. Doğru ve geçerli olan iman, İslam sahibi olmalı. İhlâslı, samimi, takva, vera olmalı. Allah’a ve peygamberine karşı görev ve sorumlulukları öğrenip, yaşamalı.

                Kalbimizi bozuk duygu, niyet, düşüncelerle kirletmemeli. Karartmamalı. Laf taşımamalı. Dedikodu yapmamalı. Kötü zan taşımamalı. Maddi, manevi her haramdan sakınmalı. Kibirli, çekemez, kibirli- gururlu olmamalı. Güzel, üstün, yüksek ahlak sahibi olmalı. Sabırlı olmalı. Sabretmesini mutlaka becermeli. Sabrın yararı, meyvesi çoktur. Sabırsızların derdi, belası sayısızdır! Kanaat sahibi olmalı. Aç göz olmamalı. Doyumsuz olmamalı. Bugün aç göz olanlar, hırsızdır. Çalmaktadır. Kul hakkı tanımamaktadır. Kul hakkı, kula aittir. Allah cc. bile affetmemektedir.

                Türkiye’miz, 2018 yılı sonu itibarı ile dünyanın 17. Büyük nüfusuna sahip ülkedir. Dünyanın 17. Büyük ekonomisine sahiptir. 82 milyon nüfusu vardır. Devlet bütçemiz 2018 yılı sonu itibarı ile doların artması nedeni ile tam 100 milyar dolar oldu.

                ( 2018 yılında devletimizin yıllık bütçesi 765 milyar Türk lirası oldu. 10 Ağustos 2018 gününden itibaren Amerikan Doları ve Avro karşısında, Türk Lirası değer kaybı- devalüasyon yaşadı. 1 Amerikan doları = 7,65 Türk Lirası karşılığı oldu.  Böylece devletimizin yıllık bütçesi 100 milyar Amerikan doları karşılığı olmuş oldu.)

 ABD ve bazı ülkelerde en zengin olan bireylerin 112 milyar dolar, 100 milyar dolar, 95 milyar dolar gibi servetleri vardır. Bu kapitalist materyalistler; devleti, insanları, toplumları haksız yere soymuş, soğana çevirmiştir. Bunlar bu halde iken, insanlık aç, hasta, susuzdur! Silah üretmektedirler! İnsanlara satarak, fitnede çıkararak, savaştırmaktadırlar. Sömürmektedirler. İç savaş ve dış müdahaleli savaşlar çıkarmaktadırlar. 2019 yılı itibarı ile dünyanın 42 farklı yerinde çatışma ve savaş yapılmaktadır! Bu alçaklar, insanlar birbirini öldürürken, kazanmaktadır! Ülkeleri sömürü artmaktadır. Ülkelerin yer altı ve yerüstü zenginlikleri ele geçirilmektedir.

                Alak süresi 19. Ayet: “ Secde et de, Rabbine yaklaş.”

                Hadis-i şerif: “ Kulun, Rabbine en yakın olduğu an, secdede olduğu zamandır.”

                İnsanlar, toplumlar, devletler, bilgili, bilinçli değildir. Fitne, fesat ile birbiri ile savaştırılmaktadır! Tuzağın farkına bile olmamaktadırlar. Felsefi, beşeri, ideolojik bozukluk içinde yok olmaktadırlar! Safsata yolunu tutmaktadırlar. Hak ve hakikatte olsalardı, bu kötü duruma düşmezlerdi. Maksat, gaye, amaç, hedefi hak hakikat olarak saptayamamışlar. Akıllı, sağduyulu, zekice, dosdoğru, gerçekçi, ilmi, insani, ahlakı davranamayanlar; mahvolmaktadır! İman zayıf, İslam yaşantısı olmayınca; bilgi, bilinç bulunmayınca, işler kötü gitmektedir.

                Bir insan, İslam, mümin, dindar bilge Müslüman olunca; bilinçli olursa, huzurlu, mutlu olur. Ebediyen rahat eder. Ferah içinde felah olarak yaşar. Bunun için İslam âlimlerinin öğütlerini okuyup, ders almalı. Yaşamımıza uygulamalı. Peygamberlerin, veli kulların öğütlerinden ibret ve dersler çıkarıp, yaşama uygulamalı. “Bu öğütleri kitaplarda, internette bulmak mümkündür.” Her büyük âlimin, velinin, peygamberin öğüdü vardır. Unutmayınız. “Din nasihattir- öğüttür. Öğüt almalı. Öğüt dinlemeli. Okumalı. Uygulamalı.” İnsan ömrünü çok iyi değerlendirerek, gelişmesini, yükselmesini, iyileşmesini, düzelmesini, dindar bilge olmasını, başarılı olmasını mutlaka sürdürmeli.

                Mevlana Hazretleri diyor ki: “ Hamdım, piştim, yandım elhamdülillah!”

                Günümüzde ülkemizde, dünyada bozulma, fitne, fesat- bozgunculuk, anarşi, şiddet, terör, savaş, ahlaksızlık çok hızlı bir şekilde devam etmektedir! Bize düşen görev; bir zerre miktarı da olsa, “iyiliği yaymak, kötülüğü engellemektir.” Devlet, toplum, bireyler, gruplar daha çok kötülüğün, çirkinliğin, yanlışın, olumsuzlukların devamı için çalışmaktadır! “Bir İslam, Müslüman düşmanlığı vardır. İslam ve Müslümanların önüne; ahlaksızlıklarla, düşmanlıklarla, kötülüğü, çirkinliği, olumsuzlukları yaymakla, geçmek istemektedirler. Bilinçli bir organize küresel etkinlik bu pislik yolda sürdürülmektedir!”

                Müslüman sadece ve ancak Yüce Allah’a yönelir. Ona inanır, emrini tutar. Yasakladıklarından sakınır. Aşırılık, gerilik, gericilik, sapıklık, sapkınlık, zalimlik, gâvurluk içine düşmez. Dosdoğru olan Allah yoluna girer. O’na yönelir. “Vasat kul olur. Yanı hayırlı, dosdoğru, adil, yararlı kul olur.” Müslüman bilgiye dayalı bir anlayış, yol, adalet, şahadet içinde olur. İlim sahibi olarak yaşantısını sürdürür. “Allah’a yönelir. Peygamberine uyar. Peygamber gibi İslam dinini yaşar.” Müslüman, başkaları ile kavga, münakaşa etmez. En güzel şekilde ehli kitap olanlarla usulünce mücadele eder.

                Müslüman haset etmez. Kıskanmaz. Çekemezlik yapmaz. Sadece imrenir. Gıpta eder. Başkasının var, benimde olsa, diye istemde, duada, gayrette bulunur. “Müslüman, ideal olgun mükemmel insandır.” Lütfen, her hak mümin ve hakiki Müslüman birey; Kur’an, sünnet, peygamberimiz, tüm peygamberler, âlimler ve velileri çok iyi tanısın. Kendisi için güzel örnek alsın. Çok yararını, kârını görecektir. Hiçbir zararı, ziyanı asla olmayacaktır.

                Bazı kişiler bilir, bilmez, sorgusuz, hesapsız, kitapsız, ufuksuz; İslam adına söz söylemektedir! “Kadınlara devlet işi verilmez,” denmektedir. Hadis yazmaktadırlar. Bir ayet, hadis; niçin, neden, niye, nasıl, nerede, ne zaman, kimler için, hangi koşullarda, niçin söylenmiş, bilinmeli. Bir söz değerlendirilirken, İslam bütünlüğü, İslam anlayışı, ilim, bilim, bilgi içinde değerlendirilmeli.

“Ülkemizde yapılan liselere ve üniversitelere giriş sınavında hemen her yıl kızlar, erkeklerden daha başarılı olmaktadır.” Kadın ve erkeklerin farklı, üstün maharetleri, meziyetleri, işlevleri vardır. “Bir elmanın iki yarısı olarak, birbirini tamamlamaktadırlar.” Bakıyorum, kadınlara negatif yaklaşanlara,  erkek ve kadınlar hemen yanıt yazmakta; “kadının yeri evidir,” demektedir. Oysa peygamberimiz zamanında kadınlar cephede savaşmıştır. Peygamberimizin eşi bile savaşa katılmıştır. Sefere çıkmıştır. Eşi ticaret yapmıştır. İnsanları eğitmiş, öğretmiştir.”

                Şimdi “kadının yeri evidir,” diyenlere şu soruları soralım: “Kadının yeri evi olsun! Evden dışarı çıkmasın!” “ Öğretmen, eğitimci kadın olmasın. Kadın; hemşire, doktor, ebe olmasın. Kadın, sağlıkçı olmasın! Kadın jandarma, polis olmasın!” Pekâlâ, eşiniz, kızınız, gelininiz, anneniz hastalandığı, rahim ağzı kanseri olduğu, meme kanseri olduğu, doğum yapacağı zaman kim tedavi edecek? Yakınınız kolon kanseri olmuş! Kim kolonoskopi yapacak? Polis yolu kesti. Arama yapıyor. Yakınlarınız olan bayanları kim arayacak? Jandarma yolu kesti. Kadın jandarma yok. Yakınlarınız olan bayanları kimler arayacak? Bu soruları hayatın içinden çıkarıp, yüzlerce soru sormak mümkündür.

Biz, 1970’lı yıllarda Rize’de köyden şehre inerken, polis yolu keserdi. Silah araması yapardı. Ama kadın polis olmadığı için kadınları arayamazlardı. Arabadaki erkeklerde silahlarını her zaman kadınlara verirlerdi! Demek ki, hayat kadınsız olmuyor. Hayat kadınsız olmadığı gibi erkeklerde kadın olmadan doğmuyor.  Kadın anaçtır. Kadın üretkendir. Kadın meziyetlidir. Maharetlidir. Beceriklidir. Alâmetifarikadır.

Bilgili değil isen konuşma! Önce öğren, dinle, bil, sonrada anlatmaya çalışınız. Bilmiyorsan, sus! Önce dinle, öğren, bil, sonra konuşup, yazmaya başla! “Yanlış konuşup da, İslam dinine ve Müslümanlara zarar verme! Müslümanlara zarar verme! Dayanaksız konuşup, Müslümanlar için; gerici, cahil, cühela, yobaz dedirtme!”  

Önce ilim, bilim, bilgi, teknik, teknoloji, din iman öğren. Bilim ve teknoloji üret. İslam dininin tüm ilim dallarını öğrenirken; onlarca, yüzlerce aklı- doğa ilimlerini de öğren ve öyle konuş, yaz. Ufuk olmalı. Derin bilgi olmalı. Her şeyi geniş kapsamlı düşünüp, değerlendirmeli. Öyle birkaç ayet, birkaç hadis okumakla, İslam âlimi, kutup olunmamaktadır.

Herkes önce kendini, Rabbini, haddini, hududunu, hukuku, ilmi, irfanı, ilmi, bilimi, tekniği, teknolojiyi, inovasyonu,  dini - imanı dosdoğru bilmeli. Sonra konuşup, yazmalı. “Başkalarının kadınları gezenler arası gezerken, icat yaparken, dünyayı tutsak etmişken; sen evde otur, dur, kal! Esir, köle, parya, sömürülen, itilip, kakılan olmayı bekle!” Başkalarının bayanları ilim, bilim, teknoloji edinirken, üretirken, bizdekiler yaşını bilmiyor! Hangi tarihte doğduğunu bilmiyor. Din, iman, ilim nedir; habersizdir. “Aman kadını evden çıkarma! Kadının yeri evidir! İlim, bilim, bilgi, teknoloji, maharet, meziyet, beceri, yetenek sahibi olmasın! Devlet işine girmesin. Devletin düzeni bozulur!”

Bugün Almanya gibi Avrupa’nın en gelişmiş ülkesini 20 yıldır kadın yönetiyor. Başarı ile yönetiyor. İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden birçoğunu kadın yönetiyor. Ülkemizi de Prof. Tansu Çiller yönetmişti. Siyasi yönden, 1950 yılına kadar oaln yönetimlerden, Ecevit’ten, Demirel’den, Mesut Yılmazdan tüm dış ve iç olumsuzluklara rağmen daha iyi yönetmişti.

Mehmet Akif Ersoy diyor ki: “ Yırtarım, dağları enginlere sığmam, taşarım!”

Kur’ân, sadece erkeklere oku! Demiyor. Daha önceki makale yazımda, Kur’ân’ın dörtte birinin ilim, bilim, bilgi edinmek, öğrenmek, kazanmak, bilgi üretmek ile ilgili olduğunu söylemiştim. Kur’an sadece erkeklere hitap etmiyor. Müslüman kadını, erkeği ile kalifiye eleman olmalı. Yetkin olmalı. Etkili, yetenekli, becerikli, ilim, irfan sahibi, meslek sahibi olmalı. Kocasız kaldığında, beyinden boşandığında, ekmeğini kazanamayacak, beceriksiz, verimsiz, düşkün, aciz, zaaf içinde, rezil, perişan olmamalı. Çocuklarına bakabilmeli. Başkalarına el avuç açmamalı. Kocasından gelecek nafakaya bakmamalı.

İslam hakkında düşünürken; peygamberimiz gibi düşünmeli, eylem içinde olmalı. Gidip de; El Kaide, El Şebab, El Nusra, Daeş, Boko Haram, Taliban kafasızlığı ile düşünmemeli. PKK akılsızlığı ve satılmışlığı ile düşünmemeli. Bu terör örgütleri kadınların da erkeklerinde ilim, bilgi öğrenmelerini engelliyor. Bulundukları bölgelerde camileri, okulları, hastaneleri, kütüphaneleri yakıp, yıkıyor! Her türlü hizmeti engelliyor. İnsanların bilgi öğrenmesini engelliyor. “Engelliyor ki; dünyadan, dinden imandan haberi olmasın. Biz kolay kandıralım. Mal gibi davar gibi eşek gibi it gibi kullanalım!”

Bunları kullanan Siyonist, emperyalist zalim gâvurlarda öyle yapıyor. Zaten akıl hocaları, efendileri, yöneticiler emperyalist, Siyonist şer güçlerdir. Hepsinin canı cehenneme diyorum.  Onların fikirlerini alıp, satmamalı. Halkımda bu zalim sapık azgın satılmış aptallara, manyaklara kanmamalı. Aldanmamalı.

 İşte bunun içindir ki, daha çok İslam dünyasında,  42 bölgede çatışma, savaş vardır! 72 milyon insan yurtlarından, vatanlarından kovulmuş. Mülteci, sığınmacı olmuş! 67 milyon Müslüman açlıktan ölmektedir! 1 milyar insan daha çok Müslümanlar açtır. 1 milyarı su bulamamaktadır! Haçlı seferlerinde 4 milyon Müslüman katledildi. İki dünya savaşında 70 milyon insan katledildi! Moğol putperestleri daha çok Müslümanları katletti! Dünyanın hep itilen kakılanı, öldürüleni, zulme uğrayanı hep Müslümanlar olmaktadır! “Sen bütün bunlara rağmen evinde otur! Senin yerin evindir!” Bu Müslümancı bir fikir, düşünce değildir. Bu Müslüman’a empoze edilen düşman düşüncesidir!

Türkiye’mizin 17 farklı yerinde öğrencilik, işçilik, öğretmenlik yaptım. O, evinde duran, yeri ev olan erkek ve kadınların; hazin, acıklı, perişan, rezil hallerini gördüm. Ev yok, tuvalet yok, banyo yok, evinde su yok! Sebze, meyve yetiştirememiş. Yetiştirdiği nohudu bile yemek yapamıyor. Alüminyum tabak içine koyup, sadece su koyuyor. Kuzine fırınına bırakıyor. Patates yemeği yapamıyor. Türkçe hiç bilmiyor. Okur- yazarlık sıfırdır. Köyden İlçeye hiç inmemiş. Bir köy halkı hep böyledir. Televizyonlarda o, bir milyar aç ne ise, onlarda onlara yakın durumdadır. Bu açlar, sefalette olanlar, ancak terör örgütlerine, fitne, fesat odaklarına çokça, bolca eleman doğurmaktadırlar. Devletin, milletin düzenini, nizamını, intizamını bozmaktadırlar.

Kadın ve erkek, herkese ilim öğrenmek farzdır. Dinimizin İlahi kutsal kitabı hep ilim, bilim, bilgi edinmeyi emrediyor. “Oku!” diyor. Peygamberimiz, “Suffe okullarını” açmış. Orada dini ve akli ilimleri öğretmiş. Hala bu düşman uşakları, tutsakları, köleleri, esirleri ilim düşmanlığı yapıyor. 9 yaşındaki kız çocuğu evlendir, diyor. Ama kendi bu dediklerini yapmıyor. Demek ki, düşman dayatması olarak it havlıyor.

Kadınlarımız; peygamberleri, velileri örnek almalı. Kur’ân’ı peygamberimiz gibi yaşamalı. Hazreti Asiye, Meryem, Rabia, Fatıma, Nefise, Hafsa, Meymune, Âmine, Zehra, Sümeyye, Rukiye, Fatma, Şahide Anne ve binlerce bilinen ve bilinmeyen âlâ hanım efendiler gibi olmalı. Allah cc. dostu hanımlar, hanımefendiler, âlâ hanımlar gibi olmalı.

                Hadis-i şerif: “ Kaza ( ve kader) ancak dua ile değişir. Ömrü ise ancak iyilik artırır.” Tirmizi, Kader,6

                Hadis: “ Kulun, Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır.”

                Hadis: “ Bir kimsenin mescitlere gidip, gelmeyi alışkanlık edindiğini; görürseniz, onun imanına tanık olunuz.”

                Yunus Emre: “ İlim, ilim bilmektir.

                İlim kendin bilmektir.

                Sen, kendini bilmezsin.

                Ya nice okumaktır? “

                Hacı Bayram Veli: “ Bayram özünü bildi.

                Bileni anda buldu.

                Bulan ol kendi oldu.

                Sen, seni bil, sen seni!”

                Zariyat 21. Ayet: “ İnancı tam olanlar için yeryüzünde ayetler (işaretler) vardır. Nefislerinizde de öyle; görmüyor musunuz? “

                Fussılet 53. Ayet: “ İnsanlara afakta (ufukta- âlemde- evrende) ve nefislerinde ayetlerimizi- işaretlerimizi göstereceğiz ki, onun hak- doğru olduğu onlara aşikâr- açık olsun.” 

                Ayetler: “ Sabredin.” “ Aceleci olmayın.” “ Kötülerin yanında olmayın.” “Namazsız olmayın.” “Sabah namazına özen gösterin.” “Sürekli tövbe halinde olun.” “Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun.”