İnsan önce kendi yaratılış amacını öğrenmeli. Niçin, neden, niye, nasıl, kim tarafından yaratıldığını bilmeli. Hayatı nasıl değerlendirmesi gerektiğini, neleri yapacağını bilmeli. Allah cc. ve peygamberini tanıyıp, ne dediğini özenle, dikkatle, dosdoğru öğrenmeli. Ödev, görev, yükümlülük, sorumluluklarını öğrenip, yaşamalı.  İyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, değerli, önemli, olgun insan olmayı; İslam dini ve ilim, bilim, sanat, kültür eserlerinden yararlanarak, yaşam tarzı oluşturmayı becermeli. Öyle dünyaya boş gelip, boş ya da birçok vebal, günah ile ahirete gitmemeli.

Allah cc. öncelikle namaz abdesti, gusül- boy abdesti almamızı istiyor. Zira pek çok ibadet bu abdestleri almadan olmamaktadır. Öyle cenabet, cünüp, pis şekilde yaşamamızı istemektedir. İslam dininde maddi, manevi anlamda temizlik etmek farz bir ibadettir. Abdest vazgeçemeyeceğimiz temel değerdir. Allah cc. emridir. “Ahireti unutan, ahirette unutulur! Ahirette dünyadaki gibi bahane üretme, kandırma, yalan ile aldatma, hile yapma, pişmanlık geçerli değildir. Bunun için aklımızı, zekâmızı çok iyi değerlendirip, din, iman, ilim, bilim, sanat, meslek ile değerlendirelim. En iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, ibadet eden, iyilik yapan insan bizler olalım. Keşke yapmasaydım, keşke etmeseydim, diyebileceğimiz yanlış, olumsuz, kötü, çirkin işlerin içinde olmayalım.”

“Aklımızı, bilgimizi doğru kullanalım. Allah’a hamt edelim, şükredelim, zikredelim, tövbe edelim, ibadetleri peygamberimizin ve sahabenin yaptığı gibi yapalım. İnsanlara, varlıklara iyilik edelim, hizmet edelim, yardım edelim, infakta bulunalım.” “ Bencil, egoist, sadist, narsis, vahşi, ilkel, zorba, barbar, sapık, sapkın, olumsuz olmamak için; “Allah’ın emirlerini tutalım. Yasakladıklarından mutlaka sakınalım. Dini İslam’ı peygamberimiz gibi yaşayalım.”

Hayatı iyiliklerle daha da güzelleştirelim. Anne, baba, akraba, komşu, arkadaş, çevremizdekilere sürekli karşılık beklemeden, sadece Allah cc. rızası için iyiliklerde bulunalım. İyilik meleği olalım. Adaletle, güzellikle iyiliği sürdürelim. Asla fenalık, kötülük, sapkınlık, azgınlık yapmayalım. Hak, hakikat yolundan sapıp, insanlıktan çıkmayalım! Her yerde her zaman dosdoğru olanı dürüstçe, uygun şekilde yapalım. Asla yalancı, iftiracı olmayalım. Doğru tanıklık yapalım. Akraba bağlarını kesinlikle koparmayalım. Aksine daha da sıkı bağlarla bağlanalım.

                Herkese hakkını verelim. Hukuk neyi gerektiriyorsa, öyle yapalım. Haksızlık asla yapmayalım. Haksızlıkla edinilen; mal, mülk, servet; kâr, yarar değil, zarardır, ziyandır, ateştir, cehennemdir! Dünya hayatı kısadır. Her yapılan iyiliğin ödülü, kötülüğün cezası mutlaka bu dünyada da, ahirette de hiç kuşkusuz görülecektir. Haram, insan doğasına- yaratılışına uygun değildir. Vücuttan bir şekilde çıkar. Hastalık, dert olarak çıkar. Cehennemde ateş olur, yakar! Kimsenin hakkına tecavüz etmeyelim. Hiç kimsenin hakkını zayi etmeyelim.

                Allah cc. her türlü kötülüğü, ahlaksızlığı, çirkinliği, yanlışı, yalanı yasaklar. Bizlere tutsunlar diye öğüt verir. Allah cc. her zaman doğru, dürüst, iyi, sağlıklı, güzel, yararlı olmamız istiyor. Allah cc. her şeyi bilir. Onun bilme, görme, anlama, gücü, kudretinde sınır yoktur. İnsanlar gibi sınırlı sıfatlara sahip değildir. Allah cc.  sınırsız sıfatlara sahiptir. Allah’ın gücü, kudreti her şeye yeter.

                Allah cc. iman edip, salih amel işleyenleri dost edinir ve sever. Kalplerde gizleneni hakkıyla, eksiksiz bilir. Allah cc. katında sadece din İslam’dır. Diğerleri Allah cc. katında değerli, kıymetli, efdal, makbul hiç değildir. Allah cc. yardımlaşmayı, paylaşmayı, dayanışmayı, barış içinde huzurlu, mutlu yaşamayı emretmektedir. Allah cc. tutmamız için bize öğütler veriyor. Peygamberimizi de iyiliği, hamt etmeyi, İslam dinini öğretip, yaşatmayı öğütlemektedir.  Allah cc. peygamberimizi iki dünya huzur ve mutluluğuna eriştirmek için görevlendirmiştir. Allah’ın yolunda gidelim. Peygamberimizi kendimize örnek, rol model edinelim.

                Allah cc. tövbe edenleri sever. İşledikleri tüm günahları affeder. Ama kul hakkı ödenmeli. Kul hakkının muhatabı, insandır veya başka bir varlıktır. İman eden birey, hakkıyla İslam dinini yaşamalı. Sapık, sapkın, azgın serserilerden olmamalı. Allah’ın güzel adlarına, peygamberimizin sıfatlarına uygun mümin olalım. Hakiki gerçek sahih güzel mümin olalım.

Şunu açıklamak istiyorum. Ehl-i sünnet inancındanım, Sünni’yim, Alevi’yim, Bektaşi’yim diyenlerin imamları, önderleri, dedeleri doğru, gerçek, sahih söylememekte, bilerek veya bilmeyerek gerçekleri gizlemektedirler. Sünni olduklarını söyleyenlerin bazıları kendileri gibi sapıkların söylediklerini dayatmaya çalışıyorlar.

Aleviyim diyenlerin bazılara gidip Şii- Şia mezhebinin İsmailliye ve Rafızî ekollerin eserlerini Türkçeye çeviri yapıyorlar. Bunları televizyonda canlı yayında izliyorum. Bir numara ateist komünist kişiler, bu sapkın kitapları çeviri yapıyorlar. Çok doğru bilgili, dikkatli, uyanık olmalı. Alevileri Hurufiler gibi ateist komünistlerde berbat, harap, perişan, haşat etmektedirler.

                Allah’ın yolunda, peygamberimizin izinde olmalı. Hak ile batılı Kur’ân ve sünnet ile birbirinden ayırt edebilmeli. Allah’ın emir ve yasaklarını, peygamberimizin sünnetlerini öğrenip, gerçekleştirmeli, uygulamalı. “Bozuk felsefi inanış, ideolojik sapkınlıkları dini inançlarımıza bulaştırmamalı.” Allah’ın dinini doğru âlimlerden öğrenelim. Harama düşmeyelim. Harama yaklaşmayalım. Allah’tan ümit kesmeyelim. Ümitvar olalım. Umudumuzu kaybetmeyelim.

                Allah’ın varlığını kanıtları ile doğru bilelim. Kur’an’dan öğrenelim. Yaratılanlardan Allah’a ulaşalım. Allah’tan başkasını ilah, tanrı edinmeyelim. Bugün Hazreti İsa, Allah’tır, Hazreti Üzeyir, Allah’ın oğludur, diyenden tutunda, Hz. Ali, Allah’tır, diyene kadar pek çok sapkınlık vardır. “Oysa Allah’tan başka ilah- tanrı yoktur. Allah’tan başkasına ibadet, kulluk yoktur. İbadetler; Allah’ın bildirdiği, peygamberimizin yaptığı gibi olan ayinler- ritüellerdir.” Öyle saz- bağlama çalıp, kadın ve erkek oynamanın, bir Allah cc. emri, peygamber hadis ve sünneti olmadığı artık anlaşılmalıdır. Peygamberimiz, sahabe, Ehl-i Beyt, Hazreti Ali, Hazreti Hüseyin, Hazreti Fatıma böyle bir dini ayin ( Cem ayini) eda etmemiş, ifa etmemiştir. Her şeyi yerli yerine koymalı. Doğru anlayıp, dosdoğru icra etmeli. Dedeler de doğru öğrenip, doğru dürüst tebliğ etmeli. Doğruları, gerçekleri halktan saklamamalı, gizlememeli.

                İbadetsiz din oluşturmaya çalışanlardan arzum şudur: “ İnternetlerini bir tuşla bir zahmet açsınlar. Ayrı ayrı olarak, şunları tek tek girsinler:

 1- Allah cc. Kur’ân’da kaç defa namaz kılmamızı istiyor?

                2- Cuma namazı kılmak, hangi ayetlerde emrediliyor?

                3- Oruç tutmak, hangi ayetlerde buyrulmaktadır?

                4- Zekât vermek, hangi ayetlerde emredilmektedir?

                5- Hac yapmak, hangi ayetlerde emredilmiştir?

                6- Kurban kesmek, hangi ayetlerde buyrulmaktadır?

                6- Araştıralım: “ Bu farz ibadetleri peygamberimiz, Ehl-i Beyt, sahabe nasıl eda etmiş, ifa etmiş, icra etmiştir?

Ahirette amel defteri verildiğinde boş bir defter, günah, vebal ile doldurulmuş bir amel defteri olmamalı. Ben, bir öğrenici talebe olarak araştırıyorum, inceliyorum, irdeliyorum ve doğru değerlendirme yapmaya çalışıyorum. Herkes bunu doğru yapma niyet ve azminde olmalı. Arzu ve isteklerini putlaştırıp, serseri bir sapık, sapkın, azgın durumuna düşmemeli. Azaptan, gazaptan kurtulmak için İslam dinini Kur’an, sünnet merkezli yaşamalı. Ona, buna, şuna, sapıtmışlara uymamalı. Toplama inanış oluşturmamalı. Ben her zaman doğru, gerçek, dosdoğru, ilmi olanı açıklamaya çalışıyorum. Bana kızma yerine herkes kendini bir çekap yapsın. Soruştursun, sorgulasın. Özeleştiri yapsın. Ölçüp, tartsın. Kendi muhasebesini dosdoğru yapmaya çalışsın. Kıstası ilim, bilim, Kur’ân, sünnet olsun. Gerçek âlimler olsun.

                İnsanların başına gelenler, “sebep- sonuç” ilişkisine göredir. Yaptıklarına göredir. Biz müminler başkalarının kutsallarına sövmeyiz. Alay etmeyiz. Biz sadece hak ile batılı, küfrü anlatırız. Bilinmeyenlerin ardına düşmeyiz. Körü körüne taklit etmeyiz. Bizler bilgi, bilinçle doğru dürüst araştırma, inceleme, gezi, gözlem, becerme yaparız. Biz, kendimizi Allah’ın ve resulünün dediğine göre değiştirir, yenileriz. “Biz değişmesek, başkaları değişmez.” Takva mümin olarak yaşarız. Öyle cahil cühela çapulcu, kullanılan araç- gereç, malzeme olmayız. Darlıkta, bollukta hamt eder, şükreder, takva mümin olarak yaşarız. Hayatın zorlukları karşısında asla pes etmeyiz. “Kurtuluş, zorluktan sonra gelir. Çalışanlar için rızık hazırdır. Akıllı, bilgili hareket edince, her şey kolaylaşır. Cehennemden korunarak yaşarız. Böylece dünya hayatı da kolaylaşır. Cehenneme insanların ve cinlerin asileri, isyankârları gidecektir.”

                Müslüman cimri olmaz. Cömert olur. Ama asla savurgan, israfçı olmaz. Dini samimiyetle, bilgi, bilinç, birikimlerle yaşar. Cahiller gibi molozca yaşamaya kalmaz. Bugün cahil ve hain sözde Müslümanların, İslam dinine ve Müslümanlara verdiği zararı, kızıl kâfir gâvurlar verememektedir. Müslümanlar, hainler ve adi gâvurlar tarafından alabildiğine kullanılmaktadır. “Dinde ayrılığa düşürmektedirler. Her türlü ayrılığı sözde cahil Müslümanlar arasında çıkarıp, birbiri ile it gibi, horoz gibi deve gibi öküz gibi dövüştürmektedirler. Bugün müminlerin arasına girmişler. Müslümanları birbirine düşürmüşler. Birbirine kırdırmaktadırlar. Aslında burada bir mümin Müslüman olma yoktur. Adları Müslüman, kendileri komünist, faşist, ırkçı, sapık, sapkın, azgın serseriliktir.”

                Müslümanlar özgürlükçüdür. Kimseye dini, inancı için baskı yapmaz. Şiddet uygulamaz. Gâvurlar gibi asla hareket etmez. Müslüman bazı işleri Allah’a havale eder. Dünya ve ahiret hayatı için akıllıca, zekice, Müslüman’ca hareket eder, davranır. Dünya ve ahiret arasında denge kurar. Ölçülü davranır. Ölçüyü, tartıyı kaçırmaz. Dünya insanlığın ortak malıdır. Onu israf etmeden kullanır, dünyadan yararlanır. Allah’ın emrettiği gibi yaşar. Onun, bunun, sapığın, azgının, sapkının dediği ile yaşamaya çalışmaz. Sapkınlara uymaz. “İdeolojik ve bozuk felsefe ile davranmaz.” “Allah cc. buyuruyor: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

                Allah cc. en güzel nimetleri insanlar için temiz şekilde yarattı. Bizler hamt ederek, şükrederek, zikrederek, dua ederek, ibadet ederek, bu nimetlerden olması gereken gibi yararlanırız. Haram, mekruh iş ve eylemlerden sakınıp, kaçınırız. Her işin en iyisini, güzelini, doğrusunu, yararlısını, olumlusunu, idealını yaparız. Çünkü elhamdülillah Hakk’a bizler mümin Müslümanlarız.

                Yaratılış olarak farklı olmamız bir İlahi özelliğimizdir. Fitne, fesat, nifaktan sakınırız. Oyuna, tezgâha gelmeyiz. “Çünkü bizler uyanık, dikkatli bilge Müslümanlarız. Allah’ın sözleri, iradesi, isteği ile hareket ederiz. Hakka, hukuka, doğruya, dürüstlüğe, hakkaniyete, güzel ahlaka, edebe, hayâya göre yaşarız. İlmi, bilimsel, teknik hareket ederiz. Başkalarına asla zarar vermeyiz. Harama düşmeyiz. Vatana, millete, devlete, ülkeye, bayrağa, bağımsızlığa asla, katiyen, kesinlikle zarar vermeyiz.”

                Gerçekleri, doğruları gizlemeyiz. Doğru ve gerçekleri gizleyenler, söylemeyenler kâfir olur, bunu biliriz. Açık, gizli günah işlemeyiz. Zira Allah cc. her şeyi her hali ile bilir. Hakk’a götüren yola girer ve durmadan yürürüz. Batıl, küfür, sapkın, sapık yollardan uzak dururuz. Hak yoldan başka yollara girme; ayrılık, nifak, düşmanlık, savaş getirir! Hayâsız olmamalı. Hayâsız, edepsiz, ahlaksız olandan; hayırlı iş, sonuç beklenilmez. Hayat sadece dünya hayatı değildir. Ahiret hayatına mutlaka hazırlanmalıyız.

                “Müslüman çok sabırlı, sabırlı, sabırlı hareket eder. Öfkesine sahip olur. Şiddet, anarşi, terör içine girmez. Mal gibi davranmaz. Hayvanlaşmaz. Allah’ın ve peygamberinin mesajına göre aklını, zekâsını kullanır.” Bugün Müslümanlar dâhil insanların hemen hepsine yakını gaflet, dalalet- sapıklık, hainlik, batıl, küfür içindedir. Her türlü haram, günah, suç işlenmektedir. Bu durum cehaletin, cahilliğin sonucudur. Herkes yaptığının karşılığını iki dünyada da mutlaka görecektir. “Hesap günü herkes yaptığının, yapmadığının hesabını verecektir.”

                Müslüman ihya edici, icracı, imar edici, bayındır hale getiricidir. Her türlü haramdan uzaktır. İnsanları sever. Hak hukuklarını korur, gözetir. Müslüman her hareketi ile zarif, zarafetli, nezih, nezaketli, kibar, ihlâslı, akıllı, zeki, dosdoğru yolludur. Öyle yalan, iftira, küfür içinde değildir. İmanlı hareket eder. Batıl ve küfre karşı amansız sürekli bir mücadele içindedir. İman en büyük nimettir. İbadet etme asıl olan olgun, onurlu davranıştır. İman edip, salih ibadet yapanları, Allah cc. cennetine koyacaktır. İnkârcı kâfirler cehennemde olacaktır. İnançsızın sonu çok feci, felaket, berbat, fecaat olacaktır. İnanmayanların dünyada durumları berbat, ahirette haşat olacaktır. Ahirette yalnız, çaresiz, kimsesiz kalacaklardır. İmansızlar ahirette çok perişan olacak. Yaptıklarına çoktan pişman olacaklar ama son pişmanlık çare, çözüm olmayacaktır.

Öyle Allah’ın mülkünde yaşa, nimetlerinden alabildiğine yararlan. Sonrada ben, hamt etmem, şükretmem, zikretmem, tövbe etmem, ibadet etmem, de! Öyle nankörlük yapanlar, cezasını hakkıyla çekecektir. İnsan sağlığına zarar veren, 26 çeşit kanser hastalığına yol açan, bir tek sigara verene, teşekkür et. Ama Allah’ın bunca nimetlerine nankörlük et! Bu insanlık, Müslümanlık olmaz.

Sadece “Ya Allah, hak Muhammet, Ya Ali lafını demekle, söylemekle olmuyor! Allah cc, Muhammet sas. Hazreti Ali ne diyor? Hazreti Muhammet sas. , Hazreti Ali ra. nasıl yaşadı? Nasıl ibadet yaptı? Diye de araştırmak gerekir.

Ehl-i Beyt deniyor. Hiç Ehl-i Beyt,  İslam dinini nasıl yaşadı, araştırılıyor mu? Öyle bağlama- saz çalıp; kadın, erkek halay mı çekti? İnsan biraz düşünür. Araştırır, inceleme, irdeleme yapar. Yine hak, hakiki bilgiye ulaşamadı ise bir bilene sorar ve öğrenir.

Alevi din kardeşlerimizi Hurufi kalıntılarının ve ateist komünistlerin elinden kurtarmak gerekiyor. 1984- 1987 yıllarında 35 ay Göksun’un bir Alevi köyünde öğretmenlik yaptım. 47 öğrencim vardı. İlkokul da 5 sınıfı bir arada okutuyordum. Öğrencilerime Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersini tam anlamı ile veriyordum. Sübhaneke duasından, Asr süresine kadar ezberletiyordum. Halk öğrettiğimden memnundu. Gâvur olmaktan kurtuluyoruz, derlerdi. Sizi, bize dindar öğretmen olarak, bilerek mi veriyorlar, diye sorarlardı. Öyle ki, çocuklarına yardımcı din kitabı alan bile oluyordu. Ama halk din adına hiçbir bilgiye sahip değildi. Köylerde ezan okunmazdı.

Bizler, ailece 1979 yılı Mayıs ayında Kocaeli’nin bir İlçesine göçtük. 5 dönüm bahçe üzerine bir ev yaptık. Daha sonra bu yerleşkemiz 1995 yılında Yalova İline halk oylaması ile geçti. Oturduğumuz yerde 2 mahalle vardı. Balkan göçmeni idiler. Alevi idiler. Babam 2 mahalle ile ben bir mahalle ile iletişim halindeydim. Babamın, Alevilerden, Cuma namazı kılan, müezzinlik eden, arkadaşları vardı. Benimde, Alevi okumuş, arkadaşlarım vardı. Bazıları camiye gelip, Kur’an öğrendiler. Namaza başladılar. Oruç tutmaya başladılar. Hatta sadece akşam iftarı ile oruç tutular. Zira sahurda evlerinde yemeğe kalkan yoktu.

Alevilik- Bektaşilik bir mezhep değildir. Bir ekol, tarikattır. Bunun için akait öğretisi, ilmihal, fıkhı bulunmamaktadır. Kur’an ve sünnete göre, cemaate göre isteyen İslam yaşamaktadırlar. Yaşayan yaşamaktadır. Yaşamayanlar alkol, şarap, içki, kumar ile berbat durumdadır! Alkolikleri çoktur. Küçük köylerde bile alkol- içki satılmakta, kumar oynanmaktadır. Bunların bu durumundan solcular, komünistler, Kemalist sapkınlar, bölücüler, şer güçler yararlanmaktadır. Mesela; Yol Tv. Kendini Alevi gösterip; Alevi, din düşmanlığı yapmaktadır. Dedeler, diğer Alevi televizyonları; Kur’an, sünnet, Ehl-i Beyt, Hazreti Ali ra. Gerçeğini anlatmamaktadır. İslam olmanın sadece Cem ayını; saz- bağlama çalıp, oynamakla olmayacağı gerçeği anlatılmamaktadır. Doğru ve gerçekler gizlenmekte, üstü örtünmektedir.

Bu güzelim Alevi kardeşlerimize İslam dininin haramları öğretilmeli. İslam ibadetleri öğretilip, benimsetilmeli. Dün, bugün şer güçler, Alevilerin büyük çoğunluğunu, Kürtlerin büyük çoğunluğunu istediği zaman, çok kez kullanmaktadır. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük düşmanlığı yaptırmaktadır. İslam ve Müslüman düşmanlığı yaptırmaktadır. Bunu bozuk felsefe ile sapkın ideolojilerle, ırkçılıkla, sapkınlıkla yapmaktadırlar! Kurtuluş sadece ve ancak İslam dininde ve ilmi bilinçle yaşamaktadır.

                Bugün, İslam dünyasında aldanmayan, kandırılmayan, saptırılmayan pek az mezhep, cemaat, tarikat, ümmet vardır. Zaten İslam bütünlüğünden, Kur’an ve sünnetin gerçekliğinden, ümmet anlayışından ayrılıp; cemaat, tarikat, siyasi parti, hizip, muzip ardına takılanlar sapmıştır. Kur’ân ve sünnet anlayışından ayrılıp; başka yol ve yöntemlerle yaşayanlar, sapkınlaşmıştır.

                Bendeniz, zatıâlinize, sizlere şimdi Alevi/ Bektaşi tarikatının kurucusu Hünkâr Hacı Bektaşi Veli’den ve “Makalat” adlı eserinden, kısaca söz edeceğim. Bu “Makalat” adlı eseri 15 yıl önce Profesör M. Esat Coşan Efendinin doktora çalışması olarak okumuştum. “Dört makam, 40 kapı,” denilen 40 maddeyi tamamen Kur’ân ayetlerinden ve hadis- sünnetlerden aldığını hala anımsıyorum.

                Hacı Bektaşi Veli Hazretleri 1209- 1270 yılları arasında yaşamıştır. Bugün, kabri Nevşehir İl sınırları içindedir. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Müslümanlaşmasında önemli katkıları bulunmaktadır. İmam Maturidi, İmam Eş’ari, İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Maliki ve İmam Hambeli, Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bayram Veli, Mevlana, Yunus Emre, Hadis alimleri, fıkıh alimleri ve binlerce âlim gibi o da çok büyük katkılar yapmıştır.

                Hünkâr Hacı Bektaşi Veli Hazretleri, Bektaşilik tarikatının kurucusu olarak bilinir. Tamamen Kur’an ve sünnete bağlı olarak yaşamıştır. Şimdi Diyanet Yayınlarından çıkan “Makalat” adlı eserden ; “4 makam 40 Kapı’nın” özetini sunacağım. Alevi/ Bektaşiler, bir baksın ve derinden düşünsün. Pirlerin, şeyhlerinin, önderlerinin, liderlerin, mürşitlerinin ilkelerinden ne kadarına sahipler tirler?

                Makalat, adlı eserde, 1. Bab da; şeytanın hilelerinden söz edilmektedir.

                2. Bab da; insanın kaç makamda Allah’a ulaşabileceği anlatılmaktadır.

                3. Bab da; tarikatın makamları açıklanmaktadır.

                4.Bab da; marifetin makamları açıklanır.

                5. Bab da; hakikatin makamı açıklanır.

                6. Bab da; Marifetin içeriğinin yanıtını açıklar.

                7. Bab da; ariflerin tevhidi anlatılır.

                8. Bab da; Âdem’in özellikleri açıklanır.

                Makalat da anlatılan dört kapı ve kırk makam şu şekilde açıklanmıştır:

                A - İslam şeriatında bulunan on makam: “ 1- İman getirmek ve imanın esasları ele alınmaktadır.

2- İlim öğrenmek,

3- Namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak, hac yapmak, savaş zamanı- seferberlik zamanı kaçmamak, cünüplükten- cenabetlikten temizlenmek.

4- Helal kazanmak ve faizi haram bilmek,

5- Nikâh kıymak,

6- Hayız ve lohusalık hallerine dikkat etmek,

7- Cemaat sünnetine riayet etmek,

8- Şefkatli, merhametli olmak,

9- Temiz yemek ve temiz giyinmek,

10- İyiliği emredip, kötülüklerden men etmek.

B – Tarikatta Bulunan on makam:

1-      Tövbe etmek,

2-      Mürit olmak

3-      Saç kesmek,

4-      Nefsi olgunlaştırmak için mücadele etmek,

5-      Hakk’a ve halka hizmet etmek,

6-      Günah, haram işlemekte Allah’tan korkmak,

7-      Ümit var olmak,

8-      Hırka, zembil, makas, seccade gibi emanetlere sahip olmak, onlardan ibret almak,

9-      Nasihat- öğüt ve muhabbet sahibi olmak,

10-   Aşk ve şevk ve Allah’ın zenginliği karşısında insanın kendini fakir hissetmeli.

11-   Can makamı sahibi olmalı.

C- Marifette bulunan 10 makam:

1-      Edep sahibi olmak,

2-      Allah’ın sevgisini kaybedeceği korkusunda olmak,

3-      Perhizkârlık, haram olanlardan sakınma, takva sahibi mümin ve Müslüman olma,

4-      Sabırlı olma,

5-      Ar, hayâ, utanma sahibi olma,

6-      Cömert olma,

7-      Hak – doğru, hakiki- gerçek bilgi sahibi olma,

8-      Miskinlikten, benlikten vazgeçip, insanın kendini Allah’a vermesi,

9-      Marifet sahibi olmak, Allah’ı hakkıyla bilmek ve de itaat etmek,

10-   Kişinin kendini, haddini, hududunu, Rabbini bilmesidir.

Ç- Hakikatte bulunan 10 makam:

1-      Toprak gibi alçak gönüllü ve verimli olmak,

2-      Herkese aynı gözle bakıp, ayıplamamak,

3-      Elinden gelen her iyiliği yapmak ve yerine getirmek,

4-      Dünyada her şeyin ve herkesin kendisinden güvende olması, emin olması,

5-      Mülkün mutlak sahibi Allah’a karşı itaatkâr olmak, ibadet etmek, O’na olan muhabbetini göstermek,

6-      Sohbet etmek ve hakikatin sırlarını söylemek,

7-      Seyr-i süluka ermek ( tasavvufta, tarikatta terbiye ve disiplininde olmak)

8-      Sır saklayabilmek,

9-      Allah’a yalvarıp, yakarmak, dua etmek,

10-   Allah’ın varlığını görmek, bilmek, inanmak, Allah’a ulaşmak,

Hünkâr Hacı Bektaşi Veli’nin “Makalat” adlı eseri ile Hoca Ahmet Yesevi’nin “Fakr- namesi” birbirine benzerlik göstermektedir. Eser, ayet ve hadislerden- sünnetlerden derlenmiş olup, İslam dinin temel prensiplerini ortaya koymaktadır.

Ahmet Hoca Yesevi, Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, Maturidi, Eş’ari, Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbelî, fıkıh âlimleri, hadis âlimleri, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli gibi yüzlerce hak, hakiki İslam âlimi, İslam dinini, insanların anlayacağı şekilde açıklamış ve yaşamış. Güzel örnek oluşları ile yaşayıp, rol model olmuşlardır. hiç biri Kur’an ve sünnet dışına bir ibadet hayatı, günlük hayat yaşamamışlardır. Mevlana; “ben, Kur’ân’ın kölesiyim,” demiş. Hazreti Ali; “bana bir harf öğretenin, kölesi olurum,” söylemiştir. Bu durum, ilme ve dine verdikleri önemi açıklamaktadır.

 Bu güzelim dosdoğru âlimler, Kur’an ve sünnetin dışına çıkıp, batıl, küfür, bidat işler yapmamışlardır. İslam inançlarına, batıldan, küfürden bir nebze sapık, sapkın düşünce katmamışlardır. “Öyle her sapkın inanıştan, bozuk fikir toplayıp, karma- sentez inanış yapmamışlardır.”

 İslam dini Rabbani bir din olup, her değer yargısı ile dosdoğru, gerçek, hak, hakikat, mucizedir. Bozuk felsefe ve sapık ideolojilere gereksinimi yoktur. Bozuk inanış ve fikir, bir zehir gibidir. İdeoloji, sapkın felsefe, zehirdir. Girdiği her şeyi bozar, mahveder, zehirler! “Bugün Aleviliğin tarifine lütfen bir bakınız. Dünyada 4,300 çeşit inanış var ya! Hepsinden alıntı, alma yaptıklarını açıklamaktadır! Böylesi bir inanç, inanış olmaz. Böyle bir çorba bile olsa yenilmez. Herkes aklını başına toplamalı.” “Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmalı.” İşte o zaman sapmazlar, sapıtmazlar, sapkın, azgın olmazlar. Bizden sadece hak ve hakikati tebliğ etmesi, diyelim. Herkes kendi istediği gibi yaşama özgürlüğüne, serbestliğine, hürriyetine sahiptir. Biz, Kâfir un- Kulya süresine şeksiz şüphesiz, uyar ve inanırız.

                Nur süresi 56. Ayet: “ Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Resule itaat edin ki, size merhamet edilsin.”

                Lokman süresi 6. Ayet: “ İnsanlardan öyleleri var ki, halkı bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak için temelsiz, boş hadislere sarılırlar. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.”

                Enbiya süresi 10. Ayet: “ Ant olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, sizin bütün şeref- onur ve şanınız ondadır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?”

                Hadis: “İnsanın kalbi dürüst olmadıkça, imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça, kalbi doğru olmaz.”

                Mevlana: “ Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar. Özünü görmek isteyen can’a bakar.”

                Mevlana: “ İnsani insan yapan güzel ahlaktır.” 

                Mevlana: “Bir günah işlediğinde, hemen tövbe et. İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkmadığı için boğulur.”

                Mevlana: “ Doğru, dürüst olmak, pahalı bir mülktür. Ucuz insanlarda bulunmaz.”

                Mevlana: “ Dua edecek, bir gönlün yoksa güzel yürükle insanlardan dua iste!”

                Mevlana: “ Sabret azizim! Bu dünya bir handır. Han sahibi yaratandır. İyisiyle kötüsüyle zaten bir imtihandır- sınavdır.”

                Şeyh Edebali: “ Makamı ile övünen, Firavun’a bakın. Malı ile övünen, Karun’a bakın. Rütbesiyle övünen, Haman’a bakın. Soyu ile övünen, Ebu Leheb’e bakın. İlmi ile övünen, şeytana bakın. Allah cc. kibirden- gururdan, büyüklük taslamaktan korusun.”

                Fatih Sultan Mehmet Han: “ Akli öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde, millet bölünür!” “ Kadıyı- hâkimi- yargıcı satın aldığın, gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün, gün devlette ölür.” “ Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan, aklın yoktur. Yalana, yanlışa sahip çıkıyorsan, ahlakın yoktur. Akıl ve ahlakını kiraya verdi, isen dininde yoktur.”

                Lokman süresi 17. Ayet: “ Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret, kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”

                Hadis: “Mizanda en ağır gelecek olan güzel ahlaktır.”

                Hadis: “ Bir hayra sebep olacak olan, o hayrı yapmış gibidir. Kötülüğe sebep olan, o kötülüğü yapmış gibidir.”

                Ayet: “Herkese yumuşak davran. Yumuşak davranmasan, çevrende kimse kalmaz.”

                Bir olay: “ Peygamberimiz, mescitte Cuma namazında hutbe okurken, mescidin kapısından içeri 2 torunu giriyor. Peygamberimiz onları görünce, hutbeden inip, 2 torununu kucaklıyor. Hoş geldin, diyor. Tekrar hutbe okumaya devam ediyor.”

                “Peygamberimiz, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyip, teselli ediyor.”