İzninizle, sizlere, İslam İnancını = Kelam İlmini, bilebildiğim, kadarı ile yazmaya çalışacağım. Ön yargısız okumak isteyenlerin, okumasında; yarar, iyilik, güzellik, önem, değer vardır. İyi niyetle okuyanların, çok kazanımları olacağına, samimiyetle inanıyorum.

Âlemleri hiç yoktan yaratan Yüce Allah, yaratılmışlardan; melekleri, cinleri, insanları akıllı, zeki, algılayan varlık olarak yaratmıştır. İnsan bazen sorgularken; hata, yanlış yapmaktadır. Yanlış akıl yürütmekte, sorgulamakta, haksız, bozucu eleştirmekte, hakkı hakikati inkâr ederek, küfre düşmektedir! Bilemediği, anlamadığı durumlarda bazen inkâr yolunu seçmektedir! Kendini sorgulayamamakta, özeleştiri yapamamakta, doğru akıl yürütememekte, bilmediğini; bilenlerden sorup, öğrenmeyi tercih etmemektedir. Acizlik ve zaaflık içinde kalıp; hakkı hakikati kazanamamaktadır!

İnsanların bu aciz, zaaf, bilgisizlik, cehalet içine düşmemesi için; elimden geldiği kadarı ile İslam inancını = Kelam İlmini yazıp, isteyenlerin yararlanmasına sunacağım. Lütfen okumak isteyenler, ön yargısız okumalarında yarar vardır. Aksi halde hakkı hakikati= doğru ve gerçekleri anlaması olanaksızdır. Allah cc. ve peygamberlerini de dinlemeyen, milyarlarca insan; batıl, küfür, sapkın yola girerek, dünyasını berbat edip; Cehennem’i boylamıştır! Bizden sadece tebliğ etmesi, diyorum. Herkesin kendi bileceği iştir!

Bendeniz, tüm Kur’ân-ı Kerim’e hiç kuşkusuz inandığım gibi, Kâfirin süresini de iyi, doğru anlayan; hak mümin ve hakiki Müslüman’ım, elhamdülillah. 

Melekler, akıllarını kullanırken, sadece Allah’ın emirlerine göre kullanırlar. İsyan etmezler. Ama cinler ve insanlar, hakkı hakikati kabul ettikleri gibi kabul etmeyebilirlerde!

Allah cc. insanlara, hak ve hakikat yolundan sapmamaları için sürekli İlahi mesajlar, peygamberler göndermiştir. İnsanları doğru bilgilendirmiştir. İnsanların dosdoğru hak hakikat yolu olan İslam dinine bağlı olarak yaşamalarını istemiştir. İnsanların aldanmamaları, kanmamaları, yanılmamaları, sapkınlaşmamaları içinde; İlahi emirler, peygamberler göndermiş. Uyarmış, ikaz etmiş. Sapkınların ceza göreceğini bildirmiştir. İslam dinini takva şekilde yaşayanlarında, ödül göreceğini bildirmektedir.

Bir insanın hak ve hakikati tam anlamı ile bilmesi için hem dini ilimleri hem de akli- doğa ilimlerini önyargısız dosdoğru öğrenmesi, bilmesi, eğitim- öğretim alması gerekir. Edindiği bilgiyi de doğru kullanması çok önemlidir. Bugün pek çok sapık sapkın edindiği bilgiyi, şeytan gibi şeytanlaşarak olumsuz, kötü yolda, zarar verici şekilde kullanmaktadır! Bunlar zalimlikte çok ileri gittikleri için tövbeleri bile kabul değildir. Zira çok sayıda insanın sapıtmasına, sapkın, azgın olmasına neden olmaktadırlar. İnsan doğru bilgi edinmeli. Edindiği doğru bilgiyi; doğru şekilde, yararlı, iyi, güzel, hak yolda kullanmalıdır. Bu bir görevdir.

Akl-i selim- sağduyulu, akıllı, zekice, mantıklı, makul, dosdoğru bilgi ile davranmalı. Duyu organlarımızı Allah’ın istediği şekilde değerlendirmeli. Kur’ân dışına çıkmamalı. Kur’ân; bir olan, eşi benzeri, dengi olmayan, Yüce Allah’ın insanlığa kılavuz, hayat kitabı olarak, vahiy yolu ile peygamberlere gönderdiği sözleridir. Sözler mutlak doğrudur. Çünkü Yüce Allah’ın sözleridir. İslam dininin vazgeçilmez birinci kaynağıdır.

Kur’ân vahiy yolu ile peygamberimize bildirilmiş. Peygamberimizde, insanlara bildirmiş, açıklamış, öğretmiştir. Peygamberimizin hayatı tam olarak bilinmektedir. Çünkü peygamberimiz zamanında yazı vardı. Bilgin insanlar vardı. Her şey yazıldı. Kayıt altına alındı. İslam âlimleri hadis ve sünnetleri Haber-i Sadık- Mütevatir haber olarak bizlere ulaştırdı. Böylece Kur’ân, Mütevatir hadis ve sünnetler günümüze ulaşmış oldu. Böylece bizler, Kur’ân’ı Kerim’i peygamberimizin anladığı ve yaşadığı şekilde anlayıp, yaşama olanağına elhamdülillah sahip olduk. Anlamak istemeyenler, sapıklıkta, sapkınlıkta, azgınlıkta, batılda, küfürde ne yazık ki, kaldılar!

Bizler, İslam dinini daha doğru, kapsamlı anlayabilmek için; akli ilimleri, doğa ilimlerini de bilmemiz gerekiyor. Selim- temiz duyularla; ilim, bilim, teknik, teknoloji öğrenip, Kur’an ve sünneti daha güzel, nedenleri, sebepleri, sonuçları ile anlamamız gerekiyor. İslam da, akli ilimlerde Allah’ın Âlim sıfatının sonucudur. Mutlaka, muhakkak öğrenip, yaşam tarzı etmeliyiz. Akli- doğa ilimlerini iyi bilmeyenler, Kur’an’ı da doğru, yeterli anlayamazlar.

Allah cc. buyuruyor: “ Ancak bilenler, akledebilir- akıl yürütebilir.”

Allah cc. sapkınlar içinde; “ Onlar; sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden akledemezler!”

Önyargılı davrananlar, hakka, hakikate kulaklarını, gözlerini, beyinlerini, kalplerini, ruhlarını kapalı tuttuklarından, doğru ve gerçekleri anlamak istememekte, aksine karşı çıkmaktadırlar. Bu tip bireylere hakkı hakikati anlatmak olanaksız gibidir. Bu kişilere Kur’ân, doğru hadis, sünnet, peygamber anlatmakla yarar sağlamıyor. Zira duyu organlarını, beyinlerini, kalplerini Hakk’a, hakka, hakikate kapamışlardır. Aklı doğru kullanmayanların, doğru anlayacağı hiçbir şey yoktur. Ha delidir, ha aklini kullanmayan sapkındır. Hiç fark etmiyor!

Allah cc. buyuruyor: “ De ki; hiç bilenlerle bilmeyenler, bir olur mu? Doğrusu, ancak akıl sahipleri hakkıyla düşünür.”

Fatr süresi 28. Ayet: “ Kulları içerisinde, ancak bilenler, Allah’a karşı gereğince saygı ve korku hisseder.”

Sapkın azgınlar için varılacak yer; ateş, duman, irin dolu, azap, gazap edilecek yer olan cehennemdir. Bu sapkın kişiler, cehenneme gittiklerinde şöyle diyecekler:

Mülk süresi 10. Ayet: “ Ah, keşke, bize söylenenlere kulak vermiş ve de aklımızı kullanmış olsaydık. Şimdi şu Cehennem’in mahkûmları arasında olmazdık!”  

Akl-i selim- sağduyulu insanlar hakkı hakikati kabul eder. Önyargılı, peşin hükümlü, derin düşünmeyen, düşmanca tutum alan kişiler, hakkı hakikati kabul etmezler. Bu tip kişilere peygamberler, Allah’ın izni ile mucizeler gösterdi. Anlattı. Yinede hakkı, hakikati kabul etmediler. Hakkı hakikati kabul etme; Hakk’a yönelme ile başlar. Hakk’a yönelmeyip, kendine başka ilahlar, tanrılar, putlar, mürşitler, peygamberler edinenler, azgın sapık, sapkın, zalim kalmaya devam ederler!

Allah’ın emrini terk eden, kabul etmeyenler, asidirler. Her asi de, Cehennem ateşini hak etmiştir. Hakkı kabul etmeyenler, kalplerinin kötülükle, beyinlerinin bozuklukla dolu olduğundan, hakkı alamıyor. Ön yargılı davranıyor. Hakka hakikate, İslam dinine asi oluyor.

Ebu Cehil, cahil değildir. Mekke’nin tüccarı idi. Asilerin önderi idi. Birkaç yabancı dil biliyordu. Kibir etti, gurur etti. Önyargılı, düşmanca tavır takındı. Kâfir oldu. Gâvurluk yaparak, dünyayı terk etti!

Allah cc. buyuruyor: “ Emrime asi mi oldun? Kim Allah ve resulüne karşı gelirse, onun için Cehennem ateşi vardır!”

İnsanlara, bizlerinde uyarısı, ikazı, öğüdü- nasihati şudur: “ Zalim, ateist, inkârcı, sapık, sapkınlara asla kanmayınız. Onlar, edindikleri dini bilgileri de akli ilimleri de kötülük, çirkinlik, zarar, ziyan, sapkınlık yolunda aldatmak için kullanıyorlar! Bu kötü yola insanları çekebilmek için, işin zararlı ilmini edinmişler. Sakin ha, sakin! Onların birkaç süslü püslü, yalan, dolan, hileli sözlerine aldanıp, Sazan gibi oltaya gelmeyiniz. Eğer oltaya gelir, tezgâha konursanız; iki dünyanız Cehennem’e döner! Bizden söylemesi!

İslam dini, Kur’an bir bütündür. Bütünü ile inanılıp, yaşanması gerekir. Kur’ân değişmez. Kur’ân bölünmez. “Allah’ın emrettiği farzları yerine getirirken, yasakladıklarında sakınıp, kaçınmak gerekir.” Hem farz ibadet yapıp, alınan sevapları, ecirleri, haram işleyerek, yok etmemeli. Akıllı, zekice, sağduyu ile mantıklı, makul davranmalı. Gaflete düşmemeli. Nefse, şeytana, şeytanlaşmışlara aldanıp, kanmamalı.

 İslam dini; akla, mantığa, sağduyuya, makul oluşa, ilme, bilime uygundur. Zaten Kur’an ve peygamber böyle olmaya çağırmakta, davet etmektedir. Kur’an, İslam dini; akıl, ilim, bilim, teknik, teknoloji, sağduyu, makul, mantık ile ilgilidir. Zaten bunların olmadığı insan, dinden sorumlu değildir.

İslam dini; “ Allah cc. tarafından, insanları dosdoğru yola sevk etmek üzere vahiy yolu ile peygamberlere gönderilen ve de peygamberlerin insanlara ilettiği İlahi kurallar bütünüdür.” İslam dininin bütününe inanıp, yaşamayanlar; sapıklık, sapkınlık, azgınlık, yalan, yanlış, bozukluk içindedir. Bozuk felsefelere, bozuk ve azgın ideolojilere aldanarak; yanlış içine düşerler! Fikren yanlışlık, düşünce yanlışlığı, davranış bozukluğu, sapkın hareketler oluşturur!

İslam dini evrenseldir. Tektir. İslam dini vahye dayanır. Dinin ana- farz hükümleri değişmez. Din herkesi bağlayıcıdır. Din, gerçekçi, doğru yorumlara, ilme, bilime, düşünmeye açıktır. Sadece İslam dini haktır, hakikattir, vahiydir. Yahudilik ve Hıristiyanlık bu özelliğini yitirmiştir. Beşeri- felsefi inanışlar zaten din değildir. İnanıştır. İslam dininde hükümler- farzlar değişmez. Yorumlar, asıldan uzaklaşmamak kaydı ile farklılık gösterir.

İslam dininin inancını- itikadını- akaidini; Kelam ilmini doğru bilmeyenler, doğru inanç içinde değillerdir. Gördüklerine ilah - tanrı diye inanırlar. Tanrı diye taparlar. İslam dinine bundan ötürü düşmanlık yaparlar. İslam ve Müslüman düşmanlığından geri durmazlar. İslam dininin, Kelam ilmini çok iyi, güzel, dosdoğru öğrenmeli ki; sapma, sapıtma, sapkın, azgın olma durumu oluşmasın. Aksi halde İslam dini dışına düşülür. Dünyada var olduğu gibi 4,300 inanış edinilir!

Bugün, Hindistan’da her birey çarşı- pazardan bir heykel, biblo satın almış. Ona tanrı- ilah diye tapınmaktadır! Çin’de ateizm baskın batıl inanış olmuş! Japonya, şaşırıp, sapıtmış! Avrupa, ateizm ile Hıristiyanlık arasında ırkçılık, faşizm yapmaktadır! Amerika ve Latin Amerika, Hıristiyanlık ile İslam düşmanlığı ile insanlıklarını kaybedip, zalim olmuş! Afrika hala Pagan inanışına sahiptir. Avustralya, İslam düşmanlığını sürdürüyor!

Tüm batıl, küfür, bozuk, çürük, yalan, yanlış inanışlar birdir, beraberdir. İslam düşmanlıklarını ortak yapmaktadırlar. Zira İslam güneşi karşısında kar gibi eriyeceklerini, güneşin aydınlığı ile yanlışlıklarının ortaya çıkacağını biliyorlar.

İslam olduğunu söyleyen bazı kişilerde, müşrikler gibi hem İslam hem de farklı batıl, hurafe inanışlar arasında bocalamaktadır! Oysa Müslüman bilgili, bilgin, bilinçli, davasına sakatla bağlı olmalı.

 Hadis-i şerif: “ Bir kalpte hem hak hem de batıl inanç bir arada bulunmaz. Biri girdiğinde, diğeri çıkar, gider!”

Bu sapıtmışlar, hem zalimlik edip, katliamlar yapmış! Dünya savaşları, Haçlı savaşları yapmış! Irkçılıkları ile de Kızılderililer, Zenciler, Aborjinler soykırıma uğratılmış! Dünya tarihi yazmak istemiyorum. Zalim, sapkın, dünyada olan her varlığı yok etmeyi hedeflemiş! Kendini bile yok etmeyi amaçlamış! Çünkü şaşırmış, sapıtmış, sapkınlaşmış, azgınlaşmış. Serseri paranoyak manyak olmuş! Tabii ki, benim yazılarım sadece anlayabilene! Anlamak istemeyenler, için tek bir harf- ses yazmıyorum.

Hak mezhepler bir sapma değil, bir yorum farklılığıdır. Sapma olursa, batıl olma, küfre düşme durumu oluşur. İnsan düşünen varlıktır. Aklı, zekâsı ile doğruyu bulmakla sorumludur. Allah cc. bu konuda özür kabul etmemektedir.

İslam dininden sapan mezhepler, cemaatler olduğu gibi bozuk felsefi görüşler ve ideolojilerde vardır. Böyle sapmalara fırsat vermemeli. Kur’an, hadis, sünnet, peygamberimize ve hak âlimlerimize bağlı olmalı. Sapkınları önder, lider, mürşit asla edinmemeli.

İslam dininin ana kaynağı Kur’ân’dır. Hadis, sünnet ve peygamberimiz; Kur’an’ın yaşayıcısı, uygulayıcısı, pratiğe çeviricisi, gerçekleştirenidir. İslam âlimleri, Kur’ân ve sünneti günümüze kadar eriştirmeye araçlık etmiştir. En güzel İslam yaşayanı; peygamberimizdir. İslam uygulamalarıyla, peygamberimiz, Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer öne çıkmaktadır. Hazreti Osman ve Hazreti Ali ra. Zamanında toplumda bozulmalar oluştu. Bu bozulma, İslam dünyasının genişlemesi ile oldu. Çok farklı ırklar, farklı toplumlar, İslam toplumuna girince, uyum sorunu oldu.

Peygamberimizin her bir özelliğini “Dört Halife” taşımaktadır. Hazreti Ebu Bekir, sadık, sadakat ile öne çıkmaktadır. Hazreti Ömer, adaleti ile bilinmektedir. Hazreti Osman, hayâsı ile tanınır. Hazreti Ali, ilmi, cesareti, kahramanlığı ile belirgin mümin olarak tanınır. Hepside mübarek hak mümin hakiki Müslümanlardır.

Müslüman, her hali ile olgun, yeterli, doğru, dürüst, adaletli, bilgili, bilinçli, samimi, en güzel ahlaklı, edepli, ilimli, bilimli, sanatlı, meslekli, maharetli, mükemmel, muazzam, muhteşem olmalıdır.

Müslümanlık, Allah’ı bilmekle, peygamberimizi kabul etmekle başlar. Allah cc. ve peygamberimizin dışındakileri,“Lâ” diyerek, reddetmekle, olmaz, demekle devam eder. Kelime-i Tevhit ve Kelime-i Şahadet tümcelerindeki, “Lâ” demek; Allah cc. ve peygamberi dışındaki tüm sapık, sapkın, bozuk felsefi görüşleri, sapkın ideolojileri reddetmek, kabul etmemek, olmaz, demek; anlamı taşımaktadır.

Yüzlerce bozuk, sapık, sapkın felsefi akım vardır. Hem bu felsefi akımlara sahip olmak, hem de mümin, Müslüman olmak; bir kalpte, beyinde hak ile batılı bir arada tutmak gibidir ki, bu mümkün değildir.

Örneğin: Felsefi akımlardan; Agnostisizm, Pozitivizm, Ateizm, Nihilizm, Deizm, Sekülerizm, Satanizm gibi bozuk, sapık, sapkın, batıl, küfür felsefi akımlara sahip kişi, aynı zamanda Mümin ve Müslüman olamaz. Zira bu felsefi akımlar, İslam dinini reddeder. Diğer dini inanışlarını da kabul etmez.

Bu durum sapık, sapkın, insana, hakka, hakikate hizmet etmeyen; ideolojiler içinde böyledir. Bir Mümin ve Müslüman, temeli ateizm ve insanlık dışı muamele olan komünist olamaz. Zira Karl Marks’a dayanan komünizm, İslam dinini ve diğer inanışları da reddeder. Dinsizliği, ateizmi kabul eder. Materyalisttir- maddecidir. Karl Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao, Pol Pot gibi yüzlerce katil katliamcısı vardır. Kanlı devrimi amaç edinirler.

Bu durum, Faşizm içinde böyledir. Faşizmde materyalisttir. İslam dinini kabul etmez. Kendi ilke ve kurallarını, din dışında kurar. İnsanlık dışı muamele eder. Irkçıdır. Katildir, katliamcıdır! Komünizmle, dehşette, vahşette, barbarlıkta, katliamcılıkta ortak paydadadır. Birbirlerinden pek farkları yoktur. Musolini ve Adolf Hitler başı çeker. Yüzlerce faşistle devam eder!

Kapitalizm de, materyalisttir. Kendi ilke ve kuralları vardır. Din kabul etmez. Kendi sömürücü, emperyalist, şer üretme ile insanlığı mahvetmektedir! Kendini gizlemek için; demokrasi, özgürlük, hürriyet gibi değerlerin arkasına saklanır. Emperyalistlerin ve Siyonistlerin yönetiminde, insanlık bunların elinde de can çekişmektedir. Bunlar İslam dinini kabul etmezler. Materyalisttirler- maddecidirler. İslam dini, bunlara en başta “Lâ” der. Kabul etmez. Çünkü felsefeleri ve uygulamaları, İslam dinini kabul ettiği uygulamalar değildir. Bu felsefi akımların ve sapık ideolojilerin tümü insan doğasına- yaratılışına terstir- zıttır- karşıttır.

Liberalizm de bunlar gibi sapkındır. İnsan nefsine hitap eder. İslam dininin ilke ve kurallarını benimsemez. Her ideolojinin kendi kuralı vardır. Sadece kendini kabul eder. Özgürlüğü sapkınlıkta kullandırır. Kadını zevk, keyif, sömürü, istismar aracı olarak alabildiğine kullanır! İnsanları öyle kullanır ki, insanlığından, onurundan, şerefinden, yaratılış amacından uzaklaştırır.

Bizim, bu anlattıklarımızı, anlayabilmek, için belli bir İslam bilgisine, bilincine sahip olmak gerekiyor. Öyle sapık, sapkın, bozuk felsefi akıma tutulmuş, materyalist ideolojiye boğulmuş, kişilerin anlayabileceği bir durum değildir. Kalbi, beyni körelmiş, kapanmış kişiler, güneşin nurunu görmezler. Onlar kördürler, sağırdırlar. Dilleri hakkı hakikati konuşmaz. Hakkı hakikati reddederler. Sapıtmışlığa, sapkınlığa, azgınlığa; Sazan gibi balıklama, çivileme atlarlar! Öyle nefsi, benliği, şeytanı, şeytanlaşmışları aşıp; Mümin ve Müslüman olmak kolay değildir. İşte dünyanın hali!

Bugün, birkaç söz ile bozuk felsefelere, sapkın ideolojilere sahip olan sözde Müslüman kişiler; Kur’ân, peygamber, İslam düşmanlığı yapmaktadır! Bu düşmanlık ile sadece ülkemizde 123 terör örgütü oluşmuştur. Bu terör mensuplarında milli, manevi, ilmi, insani, evrensel hiçbir değer kalmamıştır.

Bu kişiliği zayıf kişiler, ülkemizdeki Yahudilerden ders almalı. 1492 yılında İspanya’dan ülkemize gelen Yahudiler, 527 yıldır ezan okunan ülkemizde, batıl inançlarını bırakıp, Müslüman olmamışlardır. Batıl, sapkın olan inanışlarını sürdürmektedirler.

Diyarbakır ve çevresi Hazreti Ömer tarafından 27 Mayıs 639 yılında, 1380 yıl önce fethedildi. Ama buradaki Ermeni, Süryani, Mecusi, Ezidi; Müslüman beldede, Müslüman olmadılar.  Batıl, küfür olan inanışlarını sürdürmektedirler.

İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 29 Mayıs 1453 yılında fethedildi. Ama buradaki Rumlar, Ermeniler ve diğer batıl inanışlara mensup kişiler hala Müslüman olmadılar. Ama binlerce Müslüman, İslam dışına çıkarak, sapık sapkın inancı ile bu dünyadan göçtü!

 Hak inanç; kalbe, beyine, genlere, ruha etki etmediğinde, bir üfleme ile yok olur, gider! Cehennem’e giden, dolmuş araç ile cehennemi boylar! Bunun için İslam inancına, itikadına, ibadetine, bilgisine, bilincine, ahlakına sahip olup; sadik kalmalı, sadakatle bağlı olmalı. Bugün ki, gibi milyonlarca sözde Müslüman; Allah cc. Kur’ân- Kerim, Peygamber sav. İslam, Müslüman düşmanlığı yapmaktadır. Allah’a havale ediyorum. Allah cc. inşallah hidayet nasip eder. Onlara da hidayet isteme nasip olur, inşallah.

Ne mutlu Müslüman olana! İki dünyasını ihya ederler, imar ederler, bayındır hale getirirler, mamur ederler! İman ederler, İslam dinini yaşarlar. Allah’ı bilir, kabul ederler. “Emirlerini tutar, yasakladıklarından sakınırlar. İyiliği yayar, kötülükleri önlemeye çalışırlar. Allah’a inanır, peygamberini örnek alır. Aklını doğru kullanır. İlmi, irfanı bilir. Akıl yürütürken, sapkınlığa düşmez. Ahiret için dünyada iken hazırlığı yapar. Peygamberimizi gibi Kur’ân’a bağlı has, samimi, dini bütün, dindar Müslüman olur, inşallah!”

İnsan, hak din İslam olmadan onurlu, şerefli, haysiyetli, saygın, iyi, güzel, dosdoğru, dürüst, güzel ahlaklı, edepli, hayâlı, harika, harikulade, muhteşem, mükemmel, muazzam, âlâ, aliyyül âlâ, Rana, revnak, latife şeklinde yaşayamaz. Basit, alelade, bozuk bir yapıda olur. Dünyanın haline bakarsanız, ne halde olduğunu anlarsınız. İslam, haysiyet- saygınlık kazandırır.

İslam dininin öncelikli hedefi; insanı aydınlatıp, iki dünyada güzel, huzurlu yaşamasını sağlamaktır. Yaratılışına uygun İslam dinini yaşamaktır. İslam dinini aklına, gönlüne koyup, iki âlemde rahatlamasıdır. İslam inancını, ibadetini, ahlakını, iyiliğini yaşamak ve yaymaktır. İlimle, bilimle, sanatla, İslam’ı anlayıp, yaşamaktır. Sapıtmamak, sapkınlaşmamak, hayvanlaşmamaktır.

20.01.2019 günü akşama doğru CHP Halk TV. Kanalında iki kişi çıkmış. İnsanın nasıl kuyruklu şempanze hayvanından evrimleşerek bugüne geldiğini anlatıyorlardı. İşte fikirler çarpık, sapık, sapkın olursa, eylemler böylece hayvan altı yaratık duruma düşmektedir. Bunun için İslam inancı ve ibadeti, iyiliği, insana hizmet kutsaldır.

İnsan, ilim, bilim edinirken, İslam dinini de dosdoğru şekilde öğrenmeli. Yaşam tarzı edinmeli. İnsanın, Hazreti Âdem dediğimiz, onurlu -şerefli, saygın- haysiyetli, en güzel şekilde yaratılmış olan bir peygamber soyundan geldiğini öğrenmeli. Fikride Allah cc. sözü, peygamber fikri olmalı. Böyle olunursa, saçma sapan, yalan, dolan, yanlış konuşulmamış olunur.

Allah cc. Zariyat süresi 56. Ayette: “ Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler, diye yarattım.”

İnsan, hak din İslam’dan uzak düşünce, saçmalar. Allah cc. Kur’ân’da bizden nasıl olmamızı istiyorsa, öyle olmalıyız. Aksi halde ineğe tapar. Maymunu ve fareleri kutsal kabul edip, besleriz! Şu anda Müslüman’ım, diyenlerde batıl ve küfürün etkisiyle yozlaşmaktadır! Batıl ve küfür, insanları olumsuz etkilemektedir. Biri laikim der, sekülerim der, ateistim der, ırkçıyım der, Batılı yaşam tarzına sahibim, der! Sapkınlığı, modernlik, moda olarak anlar. O sapkınlık içinde yaşamaya çalışır. Bütün bunlar İslam dininin doğru anlaşılıp, kabul edilip, yaşanmamasından kaynaklanmaktadır. İslam dinini akıllıca, ilimle birlikte öğrenip, dosdoğru yaşamalı. Kurtuluş işte sadece ve ancak bundadır.

Kur’ân ve Hazreti Peygamberimizi doğru anlayıp, doğru şekilde kılavuz edinmeliyiz. Kur’ân ve sünnetten kopmamalıyız. Allah’ın dini olan İslam dinine sımsıkı sarılmalıyız. Sapıtıp, sapkın olup, çok tanrıcılık, Allah tanımazlık, zafiyetine düşmemeliyiz. İman ve İslam konusunda bilgili, bilinçli, samimi olmalıyız.

Bugün, Müslümanlar çok cahil kalmış. Emperyalizmin, Siyonizm’in etkisi ile perişan olmuştur. Biz ,önce kendimizi tanımalıyız. Sonra da düşmanın amacını, hedefini, geçmişini, bugününü, gelecekteki durumunu düşünüp; hazırlıklı olmalıyız. İslam dışında kalanlar- materyalistler; yaratılış olarak, insan olmadıklarını söylüyorlar. İslam olmadıklarını da haykırıyorlar. Hem insan dışı varlık hem de İslam inancı dışında kalındığında; Allah cc. bunların hayvandan daha bayağı olduğunu, bayağılık yaptığını ayetlerinde bildirmektedir.

“Düşünün, putperest Moğolları, Haçlıları, komünist katliam vahşetlerini, faşist katillerin dehşet saçmalarını, kapitalistleri, emperyalistleri, Siyonistleri; Dünya tarihini öğrenerek düşünün! Bunların hiç insanlıkları oldu mu? İnsan olanları da bozdular, yok ettiler, ortadan kaldırdılar!

İslam dinine göre; iman, peygamberimizin Yüce Allah’tan Cebrail meleği aracılığı ile aldığı mesajları doğru kabul etmektir. Kelime-i tevhit ve Kelime-i şahadete inanmaktır. Münafık, müşrik, kâfir durumuna düşmemektir. İnanç ve İslam olarak hidayete ermektir. Mümin olmadan, kurtuluşa erişmeyeceğini bilmektir. İslam dinini peygamberimiz gibi yaşamaktır. Tahkiki iman sahibi olmanın daha faziletli olduğunu bilmektir.

İnsan iman etmekle Müslüman olur ama bu Müslümanlığını pek sürdüremeyebilir. Zira cahil, bilgisiz, bilinçsiz olan imanlı kişi, bir günde pek çok defa dinden imandan çıkabilir. Batıla, küfre girebilir. Onun için İslam ilimlerini de bilip, yaşam tarzı edinmeli. Bilgili, bilinçli, mümin olmalı.

Allah’ı bilmeli. Ona ibadet etmeli. Hamt etmeli, şükretmeli, teşekkür etmeli, minnettar olmalı. Farz ve sünnet ibadetleri yapmalı. Zikretmeli. Dua etmeli. İbadet etmeli. Tövbe etmeli. Aynı zamanda Kur’ân’da bildirilen 730 kadar haramdan sakınıp, kaçınmalı. Hem ibadet hem haram işleme, mümin işi değildir. Haramların günahı sevapları götürebilir. Elde sevap, ecir kalmayabilir! Salih- iyi amel işlerken, mutlaka ama muhakkak haramlardan sakınmak gerekir. Haram işleme mümin işi değildir. Mümine yakışmaz, yaraşmaz.

Müslüman, her zaman durum içindeki en iyiyi, en güzeli, yararlıyı, doğruyu, dürüstü seçmek zorundadır. Zalime destek veren, zalim olur. Günahına ortak olur. Bir insan, desteklediği insanın günahına da sevabına da ortaktır. Bunun için bizler ya en doğruyu tercih etmeliyiz. Eğer en doğru yok ise, doğru olanı desteklemeliyiz. Gidip de zalime bilerek- bilmeyerek destek olmamalıyız. Biz araştırmakla, öğrenmekle sorumluyuz.

Müslüman, bilgili, bilinçli olmalı. Yaptığının bilincinde olmalı. Basiretli olmalı. Öncelikle Allah’ı bilip, tanımalı. Kabul etmeli. Allah’ın ad ve sıfatlarını öğrenmeli. Allah cc. sevgisi taşımalı. Emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. Allah’ın rahmetini kazanmak için itaat etmeli. Sevgi, saygı duymalı. Kudretini bilmeli. Bugün, bilgi öğrenmek çok kolaylaşmıştır. Hemen herkesin cep telefonun da, tabletinde, bilgisayarında internet vardır. Girip, istediği bilgiye sadece bir dakikada ulaşabilmektedir.

Şimdi lütfen internete girelim.

1- “Allah’ın sıfatları” yazalım ve öğrenelim.

2-“Allah’ın Güzel Adları” yazalım. “Esma’ül Hüsna” yazalım. Allah’ın ad ve sıfatlarını öğrenelim.

1-      “Allah’ın sevdikleri ve kendinden razı oldukları,” yazalım ve öğrenelim.

2-      “Allah’ın haram ettiği davranışlar,” yazalım ve lütfen öğrenelim.

Allah cc. Kur’ân’da; iman edenleri sevdiğini, ibadet edenleri, iyilik edenleri sevdiğini buyurmaktadır. Tövbe edenleri, hak sözde duranları, kendine itaat edenleri, Allah cc. yolunda çalışanları, kazandıklarını hayırda harcayanları sevdiğini açıklıyor. Ümitli olmayı, güzel, iyi davranmayı, tevekkül etmeyi, affedici olmayı öğütlüyor. Adil, doğru, dürüst, güzel, iyi, yararlı davranmayı tavsiye ediyor. Alçak gönüllü olmayı, maddi, manevi anlamda tertemiz olmayı, iyilik etmeyi istiyor. Haksızlık etmemeyi, haksız olanlara destek olmamayı, olgun olmayı, hamt etmeyi, şükretmeyi, samimi olmayı istiyor. Peygamberine uyulmasını, saygı duyulmasını emrediyor.

Bizler, Allah’ın emirleri ve yasakları nedir? Bilmemiz gerekiyor. Ona göre yaşantımıza yön vermemiz isteniyor. Öyle başıboş, sallabaş gibi avare olmamamız isteniyor.

Allah’ın sevgi, merhamet, rahmeti vardır. Allah’ın azabı, gazabı, şiddeti de vardır. Allah cc. çok adaletlidir. Herkese hak ettiğini eksiksiz verendir. İnsan yaptığı zere kadar bir iyiliğin karşılığını ödül olarak görecektir. Yaptığı bir kötülüğün karşılığını da ceza olarak bulacaktır. Ne yaptı ise onu alacaktır. Hiç kimsenin iyiliği boşa gitmeyecek. Kötülüğü de yanında kâr olarak kalmayacaktır.

Merhamet eden merhamet bulacak. Kötülük eden, karşılığını görecek. Bu dünyada da böyledir. Ama Allah cc. merhamet etmeyene, merhamet etmeyecektir. Zalim cezasını görecektir. Herkes aklını başına alıp, kendini sorgulamalı. Muhasebesini yapmalı. Çekap yapmalı. Özeleştiri yapmalıdır. Ama dikkat etmeli. Boş yere kendini teselli etmeye de kalkışmamalı.

Allah’ı tanımakla zorunluyuz. Kur’ân’da Allah’ı tanımamız mümkündür. Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmakla zorunluyuz. Ahiret gününe inanmayan kişi, her kötülüğü fırsat buldukça yapar, yapmaktadır. Dünyada cezadan sıyrılırım, diye düşünür. Ahirette hesap kitap da yoksa, kötülük yapmasında, bir sakınca görmeyebilir. Zaten bütün kötülüklerin yapılmasında, bu akılsızlık, düşüncesizlik rol oynamaktadır!

Kur’ân ve peygamberi doğru anlamayanlar, bugün sözde Müslüman olsalar da, çok büyük günahlar işlemektedirler. Bugün kendine İslamcı diyen, sözde Müslümanlar, dinsiz imansız Allah tanımaz katil, katliamcı sürülerinden şiddette, katillikte geri değillerdir! Yanlış bilgi mahvetmektedir! İslam dininin ideoloji konumuna getirilmesi; illetli, zilletli, rezil, katil etmektedir! Allah cc. ıslah etsin. Ben her zaman bir uyarıcı, tebliğci görevimi yapıyorum. Elimden geldiği kadar iyilik yapıyorum. Ama anlayanlar, sanıyorum çok az kişi oluyor. Çünkü tanıdıklarımı lütfen diyerek; güzel, iyi, nazik dil ile uyarıyorum. Tepki veriyorlar.

Kaza ve kadere inanmalı. Ahiret gününe inanmalı. Hesabın sorulacağı asla unutulmamalı. Allah’ın her şeyi bir düzen, nizam, intizam, ölçü, denge, hassasiyet içinde yarattığı bilinmeli. Bu ölçü ve denge bozulmamalı. Herkes üzerine düşen görev ve sorumluluğu hakkıyla yapmalı. Rızkı helal kazanmalı. İyi ve kötüyü seçmede hata, yanlış yapmamalı. Bugün bunu dünyanın %90’dan fazlası becerememektedir! Önyargılı, saplantılı, olumsuz etkiye kalışla, berbat bir durum almaktadır. Sapıtmış, şaşırmış, sapkınlaşmış, azgınlaşmış duruma düşülmektedir. Kısacası İslam bilgi ve bilinci olmayanlar; iyi ile kötüyü bile seçmede yanlış yapmaktadır! Uyarıyorum. Uyardığım kişi, bana akıl, ders vermeye kalkıyor. Allah cc. ıslah etsin. Başka ne diyeyim ki? Allah’ı, peygamberi dinlemeyen kişi benzerleri, beni pek dinlememektedir.

İnsan; insanlığı, İslam dinini, ilmi, irfanı, imanı, Allah’ı, peygamberi, Kur’ân’ı dosdoğru anlamakla görevli, sorumlu, yükümlüdür. Önce Allah’ı bilmekle, tanımakla, kabul etmekle sorumluyuz. Sonra kitabını- sözlerini kabul edip, yaşam kitabı, hayat tarzı yapmalıyız. Peygamberini kabul edip, onun gibi İslam dinini yaşamakla görevliyiz. Gaflette olmamalıyız. Sorumsuz olmamalıyız. Vurdumduymaz olmamalıyız. Gidip de zalim, sapık, sapkın, şaşırmış, hain olmuş kişilerin şempanze kuyruğu olmamalıyız.

İman ettikten sonra mutlaka İslam dini yaşanmaya başlanılmalı. Aksi halde İslam yaşantısız, bir sapkın, azgın olunur. Amentü şerhini geniş anlamı ile öğrenmeliyiz. İslam dininin ilimlerini bilmeliyiz. “İman, amel etmeyi gerektirir. Aksi halde müminlikten pek çok kere çıkar, İslam dini dışına düşebiliriz. Bugün İslam dünyasına bakıldığında hepsi iman etmiş gibi ama İslam yaşantısı yoktur. Bunun için rezil ve perişan bir durum oluşmuştur.”

Allah cc. ilim sahibidir. Âlimdir. Bizimde ilim sahibi, âlim olmamızı istemektedir. Allah cc. âlimdir. Âlimliğinde insanlar gibi sınır, hudut, kısıklık yoktur. Allah cc. kudretlidir. En dosdoğruyu söyleyendir. Görendir. İşitendir. Bilendir. Hiç yoktan ve de var olandan yaratandır. Sıfatları sonsuz niteliklidir.

Allah cc. bizlerin İslam dinini korumasını, nefse sahip çıkılmasını, akli koruyup, saptırmamasını, nesli- gelecek kuşağı korumayı, malı, serveti doğru kullanmayı emretmektedir. Ahlaklı olmamızı, kendine itaat etmemizi, Kur’an dışında sapkın hareket edilmemesini emretmektedir. Kelime-i tevhit ve de Kelime-i şahadet’in kapsamlı, içerikli bilinmesi gerekiyor. Bugün bu tevhit kelimesinin anlamını milyonlarca Müslüman bilmemektedir. Ne dediğini, ne yaptığını bilmeyen, hatta yaşını bilmeyen Milyonlarca Müslüman var. Bu büyük bir acı, kayıp, acizlik, zafiyettir.

Bir Müslüman, eğer iman etmekle kalırsa, ondan Müslüman yaşantısı beklenemez. İbadetsiz, itaatsiz, tatsız, iyiliksiz, örnek olmayan bir ucube ortaya çıkar. Hak mümin hakiki Müslüman; bilge, bilgin, bilinçli, samimi dini bütün dindar Müslüman olmalıdır. Bunun içinde şu İslam ilimlerini bilmelidir:

1-      Kur’an ilmini bilmeli. Kur’ân’ı bilip, anlamalı.

2-      Hadis ilmini bilmeli.

3-      Sünnetleri bilmeli.

4-      Kur’ân okumasını bilmeli.

5-      Kur’ân’ın anlamını bilmeli.

6-      Fıkıh ilmini bilmeli.

7-      Fıkıh usulü ve Fıkıh itikadı bilmeli.

8-      İlmihal bilmeli.

9-      Siyer- Peygamberimizin Hayatını bilmeli.

10-   Peygamberler tarihini, bilmeli.

11-   Temel İslam’ı İlimleri bilmeli.

12-   Kur’ân Arapçası bilmeli.

13-   İslam Tarihi bilmeli.

14-   Kelam ilmi – inanç, akait, itikat ilmi bilmeli.

15-   İslam ahlakı bilimi bilmeli.

16-   İslam psikolojisi bilmeli.

17-   İslam sosyolojisi bilmeli.

18-   İslam sanatı bilmeli.

19-   İslam ekonomisi bilmeli.

20-   İslam pedagojisi bilmeli.

21-   Akli- Doğa ilimlerini, tekniği, teknolojiyi bilmeli. Çağın gerektirdiği tüm bilgilere sahip olmalı. Bilgi üretip, teknolojiye dönüştürmeli.

22-   Bildiği ilimleri, bilgileri yaşantısına uygulamalı. Yaşamalı. Yaşam tarzı etmeli. Eşek gibi bilgiyi taşıyan ama yararlanamayan olmamalı! Bildiği ilmi istismar edip, kötülükte kullanmamalı. Zalim olmamalı. Felsefi ve ideolojik sapkınlık içinde olmamalı.  Bugün ateist kâfir gâvur olanlar, İslam dinini hem kötülükte kullanmak için öğrenmekte, hem de istismar etmektedir. Bu gibilerinden uzak durmalı. Onları çok iyi tanıyıp, amansız mücadele etmeli. Bunlarla mücadele etmek için mutlaka birkaç tane yabancı dil bilmeli.

Kur’an ve sünnetin pek çok yorumu var. Bazıları çok geri, eksik, noksan, hatalı, yanlış yorumlardır. Bazıları da aşırı, gerçeklikten ve doğruluktan uzak yorumlardır. Herkes anlayacağı kadar veya anladığı kadar yorumlamış. Pek çoğu da Kur’an ve sünnetten ayrılmıştır. Yorumlarda samimi, iyi niyetli olmayanı da çok olmuş. Hala olmaktadır! Doğru olan; Kur’ân ve sünnete bağlı kalarak, anlamak, yorumlamak, yaşamaktır. Böyle yapanlara; “Ehl-i Sünnet” denmektedir.”

Ehl-i sünnet dışında az veya çok çıkan mezhepler olmuş. Bazıları hepten şaşırıp, sapıtmış. “Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat dışında kalanlar; Mürcie, Havarici, Mutezile, Kerramiyye, Cebriye, Şii- Şia, Rafızî, Kaderiyye, Bâtınilik, Mubeyyidda, Nusayriyya, Harici, Bekriye, Zabiraşayev, Tümeniyye, Mücessime gibi onlarca mezhep- yorum farklılığı yolu vardır.” Bugün bu mezhepleri taklit edenler, olduğu gibi yeni sapkınlıklarla ortaya çıkanlarda vardır.

Bugünlerde hadis, sünnet, peygamber sav. Düşmanlığı yapanlar gündemdedir. Cehenneme ateş kütüğü olarak kendilerini hazırlamaktadırlar! Bunun için çok akıllı, bilgili, bilinçli, basiretli olmalı. Aldanıp, kanmamalı.

Mezheplerde sapıklık, sapkınlık olduğu gibi cemaat ve tarikatlarda da sapkınlıklar çoktur. Bilge olmalı. Bilinçli olmalı. Bu sapkınlıklara düşmemeli.

Öyle ki, 2018 yılı içinde TRT DİYANET TV. Haftalarca Mutezile Mezhebini program yapıp anlattı. Sanki milletin, ümmetin bir o eksiği vardı. Bir de Marmara Üniversitesi’nden bir profesöre felsefe yaptırdı. Tabii ki, bu gereksiz anlatımlara tepki gösterdim. Milletin eksiği giderilmeli. Gereken anlatılmalı.

Felsefe yapanlar, daha çok yalan, yanlış üzerine laf üretmektedir. Felsefe bir bilim- ilim dalı değildir. Doğruya, gerçeğe ulaşmayı hedeflemez. M. Kemal de 1,200 felsefi kitap okumuş, denmektedir. (Sanmıyorum. Zira o zaman da bu zamanda o sayıda felsefe kitabı bulmak mümkün değildir.) Bende pek çok felsefe – felsefi kitap okudum. Daha çok sapık olan sapkınları gördüm. Onları tanımak, bilmek için okudum. Hala bakıyorum. “Hakkı hakikati, dini, ilmi, bilimi okumadan, sapkınların yazdıklarını okumamak gerekir.” Bugün, okumaya sapkınların kitapları ile başlayanlar, pisli çamura saplanıp, kalmaktadır. Hakkı hakikati yalanlamakla, inkâr etmekte, ömürlerini boşa, geleceklerini cehenneme çevirmektedirler! Aslına bakarsan, iki dünyaları da cehenneme dönmektedir!

Ülkemizde her kafadan bir ses çıkıyor. Çok dikkatli olmalı. Kanıp, aldanmamalı. Kur’an ve sünnet dışına düşmemeli. Sapkın mezheplere, felsefi bozukluklara, ideolojik sapkınlıklara düşenler çok fazladır. Öyle bir beynini, kalbini yalan, yanlışlarla doldurmuşlar ki, doğru ve gerçekleri koymak için hiç yer bırakmamışlar! Allah cc. hidayet isteme duygusu kazandırır inşallah. İnsan istemedikçe, Yaratan, yaşatan Yüce Allah cc. nasip etmez. Bu da böyle biline!

İslam dininin en büyük özelliği; Allah’ı olduğu gibi dosdoğru, Kur’an gereği bilmektir. İslam dininden başka, hiçbir inanış Allah’ı bile doğru bilmemektedir. Ya Allah cc. inkâr edilmektedir. Ya da eş- ortak, şirk koşmaktadırlar!

Bakara süresi 163. Ayet: “ Sizin İlahiniz tek bir Allah’tır.”

İhlâs süresi de, Allah’ı en güzel şekilde betimlemekte, açıklamaktadır.

Zuhruf süresi 84. Ayet: “ Gökte İlah olan O’dur. Yerde İlah olan O’dur.”

İsra süresi 1. Ayet: “ O, her şeyi işitir ve görür.”

Münafık un süresi 8. Ayet: “ Hâlbuki kuvvet ve üstünlük Allah’ın, Resulünün ve Müminlerinindir.”

Zumer süresi 7. Ayet: “ Allah, kullarının küfrüne razı olmaz.”

Bakara süresi 205. Ayet: “ Allah, fesat (bozgunculuk) çıkarmaya razı olmaz.”

Nisa süresi 36. Ayet: “ Allah’a kulluk- ibadet edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız.”

Nisa süresi 1. Ayet: “ Ey insanlar! Allah’a saygısızlıktan sakının…”

Ali İmran süresi 78. Ayet: “ O, her şeyin yaratanıdır.”

Bakara süresi 136. Ayet: “ Allah’a ve bize gönderilene… İnandık, deyin.”

Hacc süresi 7. Ayet: “ Kuşku götürmeyen, kıyamet saati gelecek. Allah kabirlerinde olanı diriltecektir. Ey Muhammet de ki;

Yasin süresi 79. Ayet: “ Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir.”

Nebe süresi 40. Ayet: “ O gün inkârcı, keşke toprak olsaydım, der.”

                Mümin süresi 46. Ayet: “ Onlar sabah, akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, Firavunun adamlarını azabın en ağırına sokun, der.”

Taha süresi 124. Ayet: “ Benim kitabımdan yüz çevirenler bilsin ki, onun dar geçimi olur. Kıyamet gününde onu kör olarak haşrederiz- sorgularız.”

( Âlemlerin yaratıcısı, yaşatıcısı, var edicisi, yok edicisi, tekrar yaratıcısı Yüce Allah’ın en iyi, güzel, doğru tanımak için lütfen internetten şu konuya bakınız. Bu adlar, sıfatlar Kur’an’dan derlenmiştir: “Allah’ın Sıfatları” ve de “Esma’ül Hüsna” – “Allah’ın Güzel adları.” Allah’ın 99 ad ve sıfatını göreceksiniz. Ama başka metinlerde bunların sayısı daha fazla olarak da tespit edilmiştir. Bendeniz, büyük boy bir kitapta Yüce Allah’ın 350 adını ve anlam içeriğini okumuştum.)

İnsanları ve Müslümanları doğru bilgilendirerek; hataya, yanlışa düşmemelerini istiyorum. Yalana ve dolana kanıp, batıla dolanmamalarını diliyorum. Bunun için daima hakkı hakikati, dini, imanı, İslam’ı, ilmi, bilimi, sanatı, doğru kültürü, aklı, zekâyı, sağduyuyu, makul olmayı, mantıklı olmayı, doğru akıl yürütmeyi öneriyorum. Olaylardan ders almayı, ibret almayı diliyorum.

Her zaman hak, hukuk, doğruluk, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, din, iman esaslı yaşamasını rica ediyorum. Yalancılara, zalime, sapıklara, sapkınlara aldanıp, kanmamasını istirham ediyorum.

Bozuk felsefelere, felsefi akımlara, ideolojik sapkınlıklara, bozuk ve batıl dini inanışlara aldanmamsını niyaz ediyorum. “ Allah cc. katında makbul tek din sadece ve ancak İslam dinidir.” İslam dinini de peygamberimiz ve sahabe gibi anlayıp, yaşamayı niyaz ediyorum.

Gaflette ve yanılgıda olan insanları lütfen diyerek bilgilendirmek istiyorum:

1-      Solcular, sosyalistiler, komünistler bir yanlış, batıl, çürümüşlük, kokuşmuşluk içindedir. Tüm solculuğun temeli, Marksizm’e ve Darvinizm’e dayanır. Marksizm; materyalisttir- maddecidir. Allah, din, iman tanımaz. Dinsiz, imansız, Allah tanımazdır. Ateisttirler. Hiçbir dini kabul etmezler. Hem din düşmanı hem de dine inanların düşmanıdırlar. Katildirler! Katliamcıdırlar! Kanlı devrim yapmayı hedeflemişlerdir. 1991 yılı öncesi 50 taneden fazla ülkede komünizm vardı. Hepside kanlı devrim ile işbaşına gelmişlerdi. Seçim yoktur. Dikta, diktatörlük vardır. 200 milyondan fazla insanı katletmişlerdir! En acımasız katilleri; Lenin, Stalin, Mao Zedung adındaki katliamcılardır.

1917 yılında Çarlık Rusya’sında Bolşevik- komünist devrim oldu. Lenin kanlı devrimin başını çekti. 10 milyon insanı katlettirdi! 1917- 1922 yıları arasında halkın malına, mülküne, servetine el konulduğu için 20 milyon insan açlık çekti. 3 milyon insan açlıktan öldü! Müslümanların ve Ukraynalıların tarım araçlarına el konulduğu için 10 milyon Ukraynalı açlıktan öldü! Tarım yapanların ürünleri yakıldı!

Çarlık Rusya’sından olan topraklar, çevre ülkeleri işgal edilerek, toprak genişletildi. Türk Cumhuriyetleri ve diğer devletler işgal edildi. SSCB, 1929 yılına gelindiğinde, Polonya’dan, Büyük Okyanus’a kadar, 21 milyon kilometrekarelik bir toprak büyüklüğüne ulaştı. Stalin bu uygulamalarda KGB istihbarat örgütünün bildirmesine göre; 43,5 milyon insanı katletti!

İkinci Dünya Savaşı esnasında da Adolf Hitler, SSCB işgal girişiminde 20 milyon kadar insanı katletti! 25 milyon insanın yaşadığı evleri yıktı! Savaş sonrası çekilen yoksulluktan ölenleri Allah cc. sadece bilir.

Komünizm, din düşmanıdır. Sadece İslam dini düşmanı değil, her dinin- inanışın düşmanıdır. 1917 Komünist devrim ile SSCB yıktığı dini mabetleri şimdi sayı olarak vermek istiyorum. Bu yıkım işlemini gösteren belgeselleri televizyonlarda da izlemiştim. Görkemli tarihi kiliseleri dinamitleyerek yıktılar. Böyle bir vahşet komünistlerde ve Haçlılarda görülmektedir. Hepsinin canı cehenneme diyorum.

2 - SSCB denilen ülkede 77,767 Rus Ortodoks kilise vardı. Bunlardan yıkılmayan sadece 4,233 tane kaldı. Diğerleri dinamitlenerek ve diğer yol ve yöntemlerle yıkıldı.

                SSCB de 6,059 tane Sinagog vardı. Yıkılarak, sadece 261 tane bırakıldı.

SSCB de cami, mescit sayısı 24,582 tane idi. Yıkılarak, sadece 2,293 tane bırakıldı.

Kiliseye bağlı dindar kişilerden 165 bin kişi Sibirya’ya sürgün edildi.

Müslümanlardan, Türklerden milyonlarca insan Sibirya’ya sürgün edildi. Bunların belgesellerini televizyonlarda görüntülü izleyebiliyoruz.

3-  Mao Zedung denen kişide 1949 yılında Çin’de komünist devrim yaptı. 50 milyon kişiyi katletti! Hala Çin’deki Doğu Türkistanlı Uygur Türklerini katletmeyi, ateist etmeyi, 2019 yılında da sürdürmektedir. İşte komünizm böyle bir dinsiz imansız Allah tanımaz, katil, faşist, katliamcı, zorba, insanlık dışı, insanlık tarihinde görülmemiş korkunç dehşet saçan faşist barbar vahşilerdir. Bunlar soy olarak hayvandan türediklerini, fikir olarak ilmin, insanlığın dışında kalan tek ilkel mahlûktur.

İnternete girip; “ En katil katliamcı diktatörler,” diye yazdığınızda, Adolf Hitler’in dışında, hep solcu, sosyalist, komünist diktatörleri göreceksiniz.  Katlettikleri insan sayısı; 50- 43,5 – 10 - 1,5 - 1 milyon olarak devam eder! Komünizmi yaymak için yaptıkları terörde milyonlarca insan hayatını kaybetti. Terörü yaymadıkları tek bir ülke kalmadı.

En katil, katliamcı terör örgütleri de; komünist terör örgütleridir.  PKK, DHKP-C gibi ülkemizde 123 tane sol- komünist terör örgütü vardır. Dünyada sayıları bin taneden fazladır.

Komünistlerden sonra, 1979 yılından beri terör yapan, kendilerine İslamcı terör örgütü denen; zalim, sapık, sapkın, emperyalistlerin, Siyonistlerin kullandığı beyinsiz, kafasız dinciler vardır. Hepsinin canı cehenneme!

Saldırganlıkta komünistlerle, Hıristiyanlar başı çekmektedir. Haçlılarda işgal ettikleri yerlerde cami, okul, hastane, pazar yeri, her yeri yok ederler. Canları cehenneme!

Siyonist İsraillilerde son 100 yıl içinde görülmemiş, korkunç vahşetler yapmaktadır. Bu gâvurların hepsi birbiri ile dayanışma içindedir.

3-      Bütün Ehl-i kitap Müslüman olanlar, Allah’ın varlığına, birliğine, eşi bezeri olmadığına inanır.

4-      Pagan dininde olanların hiç birinin doğru ve gerçekçi Allah anlayışları yoktur. Mecusiler- ateşe tapanlar; Yezdan ve Ehrimen adında iki tanrıya inanır. Yezdan hayrın, Ehrimen ise kötülüğün yaratıcısıdır. Yezdan Allah, Ehrimen İblis- şeytandır.

5-      Maniler ve Deysaniler; Âlemin yaratıcısı nur ve zulmet- ışık ve karanlık olarak ikidir. Hayır, nurdan, şer ise zulmettendir. Allah inancı olmayanlara kâfir denmektedir. Anadolu tabiri ile gâvur denmektedir.

6-      Peygamberimiz zamanındaki putperestler ise hem Allah’a inanıyordu. Hem de Kâbe’de edindikleri putlara tanrı diye tapınıyordu. Bu tiplere müşrik denmektedir.

7-      Asya kıtasında bulunan felsefi- beşeri inanıştaki Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi onlarca inanışında Allah inancı yoktur.

8-      Yahudilerinde Allah inancı da doğru değildir.

9-      Hıristiyanlarında Allah inancı doğru değildir. Hıristiyanlar, âlemin yaratıcısının üç olduğuna inanır.

Kur’ân Ayeti: “ Allah, üç ilahtan üçüncüsüdür, diyenler, elbette kâfir olmuştur.”

Hıristiyanların üçleme konusunda görüşleri çeşitlidir. Bazıları; “Allah, Mesih, Ruhtur,” derken; diğer bir kısmı da “Allah, Mesih, İlim,” demektedir.  “Allah, Hazreti İsa’da görülmektedir, diyenlerde var.”

Biz, Müslümanlar Allah’ı, Allah’ın kendi sözü olan Kur’ân-ı Kerim’den öğreniyoruz. “En doğruyu Allah cc. söyler.” Kur’an’dan söz söylemeyenler, hayallerini yalan yanlış uydurmaktadırlar. Yalan söylemekte, iftira etmektedir. Bunun içinde zalim, kâfir, müşrik, münafık olmaktadırlar! Allah cc. inşallah hidayet nasip eder. Sapkınlarda hidayet ister inşallah.