Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, 5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına hakların en büyüğü olan “Seçme ve Seçilme” hakkı verildiğini ancak aradan geçen 82 yıla karşın kadınlarımızın hak ettikleri yerde olmadıklarını belirterek, "Türk kadını, toplumda layık olduğu yeri almalıdır" dedi.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, 5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 82. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Başkan Akgün mesajında şu ifadelere yer verdi:
"1935 yılında kadınların mecliste temsilinde dünyanın 2’inci ülkesi olduğumuz görülüyor. Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmıştır. İsviçre bile kadınlara bu hak 1971 yılında sağlanmıştır. İşte bu Atatürk’ün öngörüsüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Avrupa’nın ve dünyanın pek çok ülkesinden önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vererek, kadının erkekle birlikte sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi hayatta eşit haklara sahip olmasının önünü açmıştır. Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından şöyle seslenmiştir: “Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir.
Ancak aradan geçen 82 yıllık süreçte ne yazık ki kadınlarımızın toplumdaki hak ettiği yeri alamaması da düşündürücü ve üzücüdür. Kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olabilmelerinin yolu da eğitimden geçer. Kız çocuklarının okutulması konusunun ülkemizde hâlâ ciddi bir sorun olduğu bilinen bir gerçektir. Eğitimin her düzeyinde, okula devam eden kız öğrencilerin sayısı erkek öğrencilerinkinden çok daha azdır. Kızlarımıza çağdaş eğitim sistemi kapsamında iyi bir eğitim verilmesi ve iyi bir meslek sahibi olmalarının önünü açılırsa kuşkusuz ki kendi ayakları üzerinde durabilecek ve kendi geleceklerini yine kendileri tayin edebileceklerdir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün görüşleri doğrultusunda kadın haklarının geliştirilmesine yönelik somut ve cesur adımlar atıldı. Bunun sonucunda eğitimin her düzeyinde, çalışma yaşamının her alanında kadınlar erkeklerin yanında yerlerini almaya başladılar. Çağdaş hukuk devleti anlayışının temel koşulu, kadına toplumsal, siyasal, kültürel haklarını vermektir. Kadınların siyasal yaşamda yerlerinin olmadığı, siyasetin erkek işi olduğu inancı hâlâ çok yaygındır. Bu algının bir an önce değişmesinin yolu da yine eğitimden geçmektedir.”