Eyüp Belediyesi, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) ile birlikte her ay düzenlediği "Yeryüzü Notları" programında mazlum coğrafyalara yapılan insani yardımları konu aldı.
Eyüp Belediyesi Caferpaşa Kültür Sanat Merkezi’nde yapılan Yeryüzü Notları’nın konuğu Murat İnkaya oldu. Gine’de yaptığı çalışmaları katılımcılarla paylaşan İnkaya, ümmet topraklarındaki zulüm ve işgallerden bahsetti.
"En büyük altın ve elmas üreticisi olan bir ülkeye insani yardım götürmenin şaşkınlığını yaşadık"
İHH’nın dünya üzerinde yaptığı çalışmalarının ardından Gine’nin tarihi hakkında bilgi veren Murat İnkaya, "Gine altın ve elmas barındıran madenleri yüzünden Fransa tarafından sömürge olarak yaşadı. Dünya bor madenlerinin yüzde altmışı Gine’den çıkıyor. Biz dünyanın en büyük altın ve elmas üreticisi olan bir ülkeye insani yardım götürmenin şaşkınlığını yaşadık. Ve bunun niye böyle olduğunu sorduğumuzda bize denilen şey şuydu: ’Biz ne zaman dünyanın en büyük altın, elmas ve maden yataklarına sahip olduğumuzu hatırlasak, bununla ilgili bir şeyler yapmaya kalkışsak, hemen aramızdaki kabileler birbiriyle çatışmaya başlıyor. Faili meçhul suikastler yaşanıyor. Bu sebeple biz 70 yıl boyunca kabile savaşları ile yaşadık’ dediler. Yani dünya üzerinde hakim olan güçler aynı şeyi yapıyor. Nitekim biz de 17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişim süreçlerini yaşadık ve hala yaşıyoruz" dedi.
"Afrika’ya gitmek vaciptir"
Fransa’nın Afrika topraklarında yapmış olduğu sömürgelerinde salgın, darbe ve çatışmayla beraber farklı şekillerle devam ettiğini hatırlatan Murat İnkaya konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye ile Gine’yi elbetteki coğrafik, sosyokültürel ve çalışma sektörleri açısından kıyaslamak doğru değil fakat şu bir gerçek Gine nüfusun yarısından fazlasının Müslüman olması ve tasavvuf etkisinde olması bir avantaj. Sömürüye karşı durabilecek bir yapı ortaya çıkarmakta. Gine şu an içinde bulunduğu yoksulluğu yenecek bir durumda değil. Afrika’ya gitmek vaciptir. Oradaki imkansızlık ve sefaleti görüp bir şeyler yapmak gerekiyor. Osmanlı’ya teveccühleri çok yüksek. Çünkü Osmanlı Batı Afrika bölgesinde birçok güzel faaliyetlerde bulunmuştu."