( Bu makaleyi, Devleti yönetenler, Karadenizliler, Rizeliler ve tüm vatandaşlarımız mutlaka okuyup, gereğini yapmalıdır.) Rize İli, ülkemizin yüzölçümü ve nüfusu itibarı ile en küçük İllerinden olan; en harika, harikulade, şahane, güzel, iyi, doğal güzellikleri en çok olan şahane İlimizidir. Her tarafı yemyeşil, masmavidir. En çok bitki çeşidini barındırır. Çıplak kayalıkları, kıraç toprağı yoktur. Havadan bakıldığında sadece bitki örtüsü görülür.

Rize’ye mutlaka gelmeli. Gezip, görmeli. İnceleme, araştırma, gezi, gözlem yapmalı. Önce Rize şehir merkezini görmeli, gezmeli. Resim çekmeli. Notlar almalı. Rize Kalesi 1,500 yıllık bir kaledir. Zil Kale gezilip, görülmeli. Kız Kalesi, Kale-i Bala, Ciha Kale gezilip görülmeli. Resim çekilip, notlar alınmalı.

Şeyh Camisi, Gülbahar Merkez Camisi, İslam Paşa Camisi, Hacı Şeyh Camisi, Ormancık Camisi, Güneyce Şimşirli Camisi gezilip, görülmeli. İkişer rekât Allah cc. İçin camiye saygı namazı kılınmalı.

Rize Müzesi, Rize Kütüphanesi, kültür merkezi, Atatürk Evi Müzesi, Çay Müzesi, Rize Evi gezilip, görülmeli. Notlar almalı. Resim ve de video çekmeli.

İçmeler, kaplıcalar da meşhurdur. İkizdere Kaplıcaları, Ayder Kaplıcaları, Andon İçmesi, şelaleler, göller, 200 kadar tarihi köprüler görülmeye değerdir.

Atatürk Evi, Ayder Yaylası, Botanik Çay Bahçesi görülmeli. “Botanik Çay Bahçesi’nden ve Rize Kalesi’nden, Rize kenti çok güzel görülmekte, resim ve video çekilmektedir.” Çay Müzesi gezilip, görülmeye değerdir. Devlet- kamu binaları, hastaneleri temiz, güzel, tertipli, görülmeye değerdir. “Turizm Danışma Merkezi’nden, Rize ile ilgili her türlü kılavuzluk alınabilir.”

Rize’ye gidildiğinde sadece şehir merkezi gezilip, görülmemeli. Rize’de 8 katlı çok güzel bir Öğretmenevi vardır. Geceliği 60 TL. Olup, misafir kalınabilir. Yemekleri ucuzdur, yenilebilir. İlçelerinde de ucuz oteller, moteller, Öğretmenevleri vardır. Herkes misafir olabilir. Rize İli en güzel lokantalara, yemeklere sahip; güzel, şahane, harika, harikulade, estetik İlimizdir. Başka yerde bulamayacağınız nitelikte; sağlıklı, lezzetli yemekleri, pideleri, kavurmaları vardır. Sağlıklıdır ve de helal gıdadır. “Öyle adı nam yapmış, haram et yemekleri asla yoktur! Rizeli hak nedir, batıl nedir, haram ve helal nedir; bilir ve en güzelini, helalini, sağlıklısını yapar.”

Rize’yi gezip, gördükten, resim ve video çektikten, notlar aldıktan sonra çevre gezileri mutlaka yapılmalı. “ İyidere, Derepazarı çevresi ile gezilip, görülmeli. Kalkandere İlçesi, çevresi gezilip, görülmeli. İkizdere güzel bir doğaya ve yapıya sahiptir. Gidip, görmeli. Güneysu gezilmeli. Cumhurbaşkanımızın İlçesidir, ziyaret edilmeli. Çayeli güzel şirin bir ilçedir. Kuru fasulye yemeği şahanedir. Kaptanpaşa’ya doğru gidilmeli. Sadece sahilde kalmamalı. Pazar İlçesine gitmeli. Hemşin’e doğru çıkmalı. Çamlıhemşin’i mutlaka gezip, görmeli. Sadece sahilde kalmamalı. Sahil kadar iç kesimlerde güzeldir. Yeşildir, mavidir, bitki çeşidi en fazla bir yerdir. Fındıklı İlçesi de diğer İlçeler gibi en güzel, çok güzel, harika, harikuladedir.” “ Dünyanın en güzel, yeşil, mavi yeri Rize’dir.” Araplar, dünyadaki cennet diye tanımlamaktadır. Bunu bilmenizi istiyorum.

Salarha Deresi- vadisi de çok güzeldir. Benim doğduğum, yetiştiğim yerdir. Ovit Tüneli de dünyanın üçüncü büyük tünelidir. Gezmeli, görmeli, resimlemeli, yazmalı ki; gelecek kuşaklara bilgimiz ulaşsın.

“Rize’nin binlerce doğal güzelliği bulunmaktadır. Gölleri, kaleleri, camileri, kaplıcaları, yaylaları, doğal sitleri, şelaleleri, yerel mimarisi, kaplıca ve içmeleri, zirve dağları gezilip, görülmeli.” Sadece turlarla değil; bireysel, ailecek de gezilip, görülmelidir. Özel taşıtımızla gelip, her tarafı görmeli. Rizelinin güzelliğini, örnekliğini, misafire olan estetik davranışını görmeli. Ülkemizin en sakin ilidir, unutmamalı.

Allah cc. En güzel şekilde, en iyi biçimde, en harika ve harikulade özelliğinde yaratmış. Ama şehri yönetenler, kente pek hizmet katmamışlar! 2018 yılı Ocak ayında Rize’ye gittim. Şehir kısmen güzeldi. Ama çarpık bir yapılaşma vardı! Deniz dolgu alanında 15 katlı büyük boyutlu dev binalar yapılmış! Bayır ve jeolojik yapısı sağlam olmayan arazide 25 katlı, deprem mevzuatına uygun olmayan koskoca dev binalar yapılmış! Tophane Mahallesi’nde insanlar gündüz bile evleri aydınlık olsun, diye lamba yakmaktadır! Binalar iç içe sokulmuş. Gün ışığı ve hava almamaktadır! Oysa Rize’de güneşli günler azdır. İnsanlar güneş ışığından yararlanmalı ki, sağlam iskelete sahip olsun.

Biz, 1979 yılında Rize’den çıktık. 40 yıl aradan geçmiş. Bu 40 yılda kırsal alanlar, köyler kalkınacağına; daha ıssız, berbat, yaşanılmaz hal almış! Köy yolları eşek gitmeyecek kadar çok kötü durumdadır! Köprülü Köyü üzerinden köyüm olan Kocatepe Köyü’ne gittim. Yol denecek bir durum ortada yok! Tamamen bir rezalet, kepazelik, kötü durum vardı! Bu İlin valisi, Köy Hizmetleri, Karayolları, ilgileneni hiç olmamış mı, diye düşündüm. Görünen kadarı ile pek ilgilenilmemiş. İlgi görmeyen halkta köyleri terk etmiş! 40 yıl önce 600 nüfuslu olan köylerde 5- 6 kişi kalmış.

“Camilerde imamlar bile görevde yok! Diyanetin laçkalığından; tüm Türkiye’de, özellikle kırsal alanda imamlar, camilerde görev yapmamakta, kaytarmaktadır!” “ Zaten köyümüze okul hiç yapılmamış. Okula gittiğimiz, Köprülü Köyü İlkokulu da velilerden toplanan paralarla yapılmış.” “ 1973 yılında elektrik gelmiş. Elektrik direkleri köylüye taşıtılmış.” “ Evlere su veriliyor. Su borularının kanalarını köylü kazma, kürekle açmış.” “ Köye 1968 de yol geliyor. Buldozerin mazot- yakıt masrafı köylüden alınıyor.” “Cami yapılıyor. Yol olmadığı için, inşaat malzemesini köylü sırtta taşıyor.” “ Yol olmadığı için, halk tüm ihtiyaç maddelerini sırtında taşıyor.” Köy içi yolları, vatandaş kendi kazma kürek ile kendi yapıyor.” “ Devlet çay alımı yapacak. Çay alım yerlerini vatandaş kendi yapıyor.” “ Değirmenini kendi yapıyor.” “ Yollara kalitesiz beton dökülmüş. Bu betonun parası köylüden alınmış.”

Soruyorum! İki Başbakan ve bir Cumhurbaşkanı çıkaran Rize’nin kırsal alanında devlet hangi hizmeti vermiş? Hizmet vermediği için 110 hane olan köyümüzde şu anda 6 - 7 kişi varmış! Diğer köylerde bizim köy gibi yaşanmaz hal almış! Vali nerede? Valinin hizmet yapan alt birimleri ne iş yapıyor?

Valiliğe gittim. Memurlar, görev yaptıkları yerleri bırakıyor! Binanın dış girişindeki merdivenlerde sigara içiyorlar! Başka bir sebepten de, her gün 2- 3 defa, toplu halde 15- 20 dakika görev yerlerini toplu halde bırakıyorlar. Bütün bunlar Ali Baba’nın Çiftliği’nde bile yapılamaz!

“Tapu Harcı 207 TL. Ödemem için kamu bankalarına yatırabilirsin, dediler. Bende Rize T.C.Ziraat Bankası’nı tercih ettim. Ama Ziraat Bankası; ekranda gözükmüyor. Bankamatikten yatır, dediler. Yardım istedim. Yardım etmek, yasak dediler. Hiçbir yerde olmayan şekilde 2 güvenlikçi vardı. Yardım alamadım. Halk Bankası’nı sorup, gittim. Orada mesai başlamasına rağmen bilgisayarlar açılmamış. Vatandaş sırada sessiz bekliyor!” Oysa başka yerde olsa vatandaş kızar, bağırır. Rizeli sinirli, tez canlı derler ama pek o kadarda olmadığını anladım. Kocaeli’nde hemen bir bağıran mutlaka olur. Hiç kimse olmazsa ben bağırırım.

“Okullarda da kaliteli, verimli, stratejik projeli eğitim- öğretimin olmadığını biliyorum. Rize İli, üniversiteye öğrenci girdirme yönü ile 63. Sıradadır! Oysa okulları, devlet daireleri, binaları çok moderndir. Başka İllerde olmadığı kadar moderndir. Ama görev yapan devlet yöneticileri, memurları, öğretmenleri kaliteli, verimli, değildir. ” “ Hastanelerde çok modern binalardır. Hepsi yenidir. Elemanları pek kaliteli olmadığı için, insanlar hala Trabzon hastanelerine gidiyor!” Kamu binası yapmakla işler halledilmez. Sorunlar çözülmez. İçinde çalışan elemanlarda kaliteli, verimli, hizmet aşkı ile görev yapan olmalı.

Rize Belediyesi’ne gittiğimde, işimin savsaklamadan, yapıldığı için; çalışanlarına teşekkür ediyorum. Ama devlet – kamu görevlilerinden; işini, görevini, sorumluluğunu, yükümlülüklerini yapmayanları şiddetle kınıyorum. “Bu bir kul hakkıdır.” “Bu milletin- devletin parasını alıp, millete gerekli hizmeti yapmaktan kaçınanları eleştiriyorum.” Halkımın da bu milletten, devletten haksız yere beslenenlere demokratik tepki vermesini arz ediyorum. Bu anlayışsız kişiler ancak bundan anlar!

Rize şehrinin trafiği karmakarışıktır. Sahilden geçen transit yola, şehir içindeki her sokak balıklama dalmaktadır! Her sokak kontrolsüz transit yola açılmamalı. Park yerleri yetersizdir. Sokak ve caddelerde güzel çiçek ağaçları dikilse çok daha güzel olacak. Yeşil, mavi Rize şehrinde yeşillik yok denecek kadar azdır.

Ben, Rize’de sadece 2 gün işim gereği kaldım. Hiçbir şeyi yerli yerinde, doğru, dosdoğru görmedim. İki günde 2 makale yazdım. Diğeri; “ Hak hakikat Huzurlu, Mutlu Eder,” adını taşıyordu. Yayınlandı. Şimdide bunu inşallah yayınlatacağım. Ben 2 günde bu kadar yanlış, aksaklık, olmaz iş gördüm de; bu İlde yaşayan yöneticiler, üniversitedeki akademisyenler, görevliler hiç görmek istemiyor mu? Karadeniz’de yöneticiler, üniversiteler ne iş yapıyor? - Uyuyorlar mı?

Devlet- kamu görevlilerin çoğunluğunun sorumluluk, görev anlayışı, yükümlülük, ödevini yapma konusunda gerçek anlamda samimi olmamaları beni çok üzüyor. Çatı çökmüş, kimsenin umurunda değil! Bina, duvardan aldığı yağmur ile asma alçıpen tavanda bozulma oluşturmuş! Yöneticinin umurunda değil! Ben, Karamürsel’den internet yazışması ile müdüre durumu anlatıyorum. Yaptıracağım, diyor. Ama salonun asma alçıpen tavanı gitmiş! Ama yinede yaptıracağım, demesinden, memnunluk duydum.

İlkokul, Ortaokul binaları pek çok yerde 5 kat yapılmış! Çocuk teneffüs ve öğle tatillerinde hareket edemez, oyun oynayamaz. Dinlenemez. Büyük bina gürültüsü yorar. Şehir planlaması doğru yapılmalı. Şehirde 1700’lu yıllardan kalma tarihi camilerde yol yapılacak, diye yıkılmamalı! Zaten Karadeniz Bölgesi’nde tarihi eserler azdır. Olanda yok edilmemeli. Yollar başka yerlerden geçirilmeli. Ya da planlamayı doğru yapmalı. Merkez cami olan “Orta Camii” artık yok! Yıkıldı! Yerine 10 tane camii yapılsa da; o, tarihi “Orta Camii” değildir.

“Şimdi gelelim, 39 yıldır yaşadığım Kocaeli İline! Büyükşehir Belediye Başkanımız Rize, Güneysu’dan İbrahim Karaosmanoğlu’dur. “İlin en ücra köyü- mahallesi olan Kandıra- Avdan Mahallesi’ne! Bu köyde 4 yıl öğretmenlik yaptım. Bu köyden evlendim. Bu köyün 25 yılı aşkın süredir yolu asfalttır. Haftada 3 defa çöp konteynırdan çöpler alınır. Köy ve çevresi 30 km. boyunda kayalık, taşlık zemindir. Buna rağmen şebeke suyu, kanalizasyonu, arıtması yapılmıştır. Camisinde imam vardır. Kahveleri, ihtiyaç maddesi satan yerleri vardır. Köyler arasında ki yolarda 30 cm. kalınlığında sıcak asfalt ve bariyer vardır. “Orman yolları bile, Rize’nin köy yollarından daha iyidir.” Kocaeli, köy yollarının asfaltlamasını 25 yıl önce tamamlamıştır. Köy konakları vardır. Çocuk parkları yapılmıştır. Taşımalı sistemle eğitim- öğretim yapılmaktadır. Postacı köye gelmektedir. Halk, ormanda yol olduğu için ormandan yaralanmaktadır. Köy mezarlığı, okulu, camisi, kahvesi, bakkalı, köye gelen bakkaliye arabaları her zaman bulunmaktadır. Her köye sabahleyin ekmek getirilir. Farklı ürün satan çerçiler- satıcılar gelir. Şehirde ne varsa bu köylerde aynısı vardır. Belediye, köyün her mahallesine ekmek fırını yapmaktadır. Gasil hane arabası vardır. Naşın bekleyeceği soğutuculu arabaları vardır. Belediye, köylere ücretsiz cenaze hizmeti vermektedir. Cami çevresi, mezarlıklar iyileştirilmiş. İhata duvarı yapılmıştır. Abartmadan söylüyorum. Köy içi beton kilitli taş döşenmiş. Değil evin girişleri; ahıra, kümese kadar kilitli taş döşenmiştir. Köydeki evlerin güneş enerjisine bile devlet destek vererek kurduruyor. Sürüp, ekmediği arazilere bile tarım desteği veriyor! Zaten hayvan yetiştiricileri, hayvan başına destekleme parası alıyor. Akıllı köyler, inovasyon hizmet, sürdürülebilir hizmet yapılmaktadır. Birisinin evi yanarsa, belediye ev yapmakta, donatmaktadır.

Kandıra- Avdan Köyü’nde de 10 kişi kadar insan yaşamaktadır. Ama yinede hizmet vardır. “Hizmet olduğu için 1 dönüm taşlık arazi, tarım yapılamaz arazi 200 bin liradan daha pahalı satılmaktadır.” Ya Rize’de aynı konumdaki yerler ne kadar para etmektedir? 20 bin liraya satmaya kalksan, alan yok! Zira hizmet getirilmemiş ise, para da etmemektedir. Hem Rize’de arazi kıttır. Kandıra’da arazi daha çoktur. Karadeniz’in durumu böylesi içler acısıdır. Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi terör yüzünden hizmet götürme zorluğu da yoktur. Bu bölgelerin durumu bile Karadeniz’den çok daha iyidir. Ne diyeyim! Sesimi duy Türkiye!

Bizim, Rize deki köyler ise; bir köpek, kedi, kuş, yaban hayvanı bile yaşayamaz hal almıştır! Köylerde hayvanlar yaşayamadığından, Rize merkez şehirde toplanmışlardır. Kırk yılda kırsal alanda hiçbir gelişme olmaz mı? Oysa Türkiye’miz son kırk yılda 11 kat büyümüş. Son 15 yılda 3,5 kat büyümüştür. Karadeniz’imin köyleri ise sanırım 100 kattan fazla küçülmüş, kötülenmiştir! Mevcut durum kırsalda çok kötüdür! Sorunlar belirlenip, giderilmeli. Stratejik plan program projeler uygulanmalı. Kamu çalışanları, amirleri, müdürleri, yöneticileri aylık alıp, yatmamalı. “Bu makalem hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza mutlaka ulaştırılmalı.”

2018 yılı Ocak ayında Rize’de devlet dairelerinde işim vardı, uğradım. Ben böylesi bir hantal, iş yapmaz yapı 63 yıldır hiç görmedim! Nüfus Müdürlüğüne gittim. “Bir nüfus kayıt örneği alacağım. Kış ayı idi. En erken ben gidiyordum. Pek vatandaş dairelerde yoktu. Bana 2- 3 gün sonra gel, diyor! Ben Rize’de misafirim. Öğretmenevi’nde kalıyorum, dedim. Bana ne, ben ne yapayım, diyor!” “ Tapuya gittim. Bugün git, yarın gel. Yarın oluyor, gidiyorum. İşin olmadı. Bak hep senin işinle ilgilendim. Tekrar yarın gel, diyor!” “Adliyeye gidiyorum. Sadece bir yazı alacağım. Kardeşime bir hafta sonra gel, diyor. Bana da 2-3 gün sonra gel, diyor. Misafir olduğumu söylüyorum. Bana ne, ne yapayım, diyor. Görevini yap, diyorum. Siz Kocaeli’ne gelseniz; biz, size böyle yapmayız, diyorum.” İşimi tamamlamadan, Kocaeli’ne dönüyorum! Bütün bu haksızlıklara misafir olduğum için ses çıkarmadım. Allah cc. Yardım etsin, benim güzel Rizeli hemşerilerime!

Gördüğüm kadarı ile Karadenizliye pek imkân, fırsat sunulmamış! Eğer tarım ürünü yetiştirmesi olmasaydı; çay, fındık ile ilgili fabrikalarda olmayacaktı. Mücadeleci, sıcakkanlı, liderlik ruhlu, çalışkan, atılımcı, bireyselci, özgüvenli, girişimci, heyecanlı, zoru başarıcı, sorun çözücü olan halkın önü hiç açılmamış. Yetenekleri beceriye dönüştürülmemiş. Hızlı düşünebilen, karar veren, pratik zekâsı olan, güçlü yanları olan halka imkânlar sunulmamış. Yapıcı, yaratıcı, üretken, zorlukları aşan bu insanlara önderlik, liderlik, kılavuzluk yapılmamış. Kadını ile erkeği ile güçlü olan bu zor coğrafyanın insanı yapayalnız bırakılmış!

Oysa biraz ilgi, bilgi, meslek öğretme, imkân verme, elinden tutma ile Karadeniz ve Rize insanı bölgesi ile ülkeyi, dünyayı ayağa kaldırır. Rize günümüzden 60 yıl önce bile bundan daha iyiydi. 1960 yılı başında evimizde Rize Bezi, peştamal dokunurdu. İpek Böcekçiliği yapılırdı. Birkaç tavuk, bir iki inek olurdu. Bahçelerimizde meyve ağaçları, sebze olurdu. Kabak, salatalık, mısır, fasulye, karalâhana, kiraz, hurma, karayemiş, incir, kara üzüm, elma yetiştirilirdi. Babam evde bakırcılık yapardı. Testi, güğüm, sahan, kazan, tepsi yapardı. Şimdi bunları pek yapan yok! Oysa 60 yıl içinde bunlar daha da geliştirilmeliydi. Rize’de tekstil, hazır giyim zirve yapmalıydı. Mobilya üretimi yapılabilirdi. Tavukçuluk yapılabilirdi. Bugün Bolu tavukçuluğu ile zengin İller arasında yer almaktadır. Rize’de ormanlar tapuludur. Tapulu olmasına rağmen, yolu olmadığı için halk ormandan yararlanamamaktadır. Fındık ve aşılı kestane üretilebilirdi. Bursa, aşılı kestane ile zengin olmaktadır. Karamürsel’in Samanlı Sıradağlarında bile aşılı kestane vardır. Kilosu 15- 20 liradan satılmaktadır. Kara kokulu üzüm, çay, Likapa, Turunçgiller, Kivi, Bal yetiştiriciliği geliştirilmedi. Turizm geliştirilmedi. Turizm konusunda hiçbir yatırım yok. Hiçbir yer yeterince değerlendirilemedi. Yatırım yapılamadı. Teşvikler verilmediği için hiçbir alanda gelişme olmadı. Karayemiş, hurma bile gelir kapısı yapılamadı. Armut ilerletilmedi. Alabalık çiftlikleri kurulmadı. Devletin kurumları, halkın önünü açmadı. Eğitmedi. Öğretmedi. Destek olmadı. Plan proje yapmasına katkı sunmadı. Sadece çay ile tek ürün ile bir memleket yükselmez, zenginleşmez. Yabancı ülkelere gittiğimde, Karadeniz’de üretilebilecek pek çok meyvenin marketlerde çok sattığını görüyorum.

Karamürsel İlçemizde eski yapılan binalarda dış cephe kaplama- mantolama yapmada, var olan binaların yarından fazlası mantolandı. Ama Rize’de buna pek başlanmış değil! Oysa dış cephe mantolaması iklim gereği en çok Rize’de yapılmalı. Eski belediye binasının alt kısmında kalan blok kamu binası ( Cumhuriyet Caddesi) bakımsızlıktan çok perişan durumdadır! Çatı delinmiş, akıyor! Binanın içinde isteyen, istediği gibi inşaat, yapılanma yapmış! Bir harabeye, mezbeleliğe dönüştürmüş! Zemin kattaki esnaf ise, böylesi bir blok binanın; işyerinin tadilatına çok para harcamış. Sağlam, sağlıklı, estetik, esasta, asılda, detayda estetik olmayan her iş ve işi yapan kişi kayda değer önemde, değerde değildir. Olamazda!

Karadeniz’de sanayi kurulmadı! Karadeniz İllerinin; İstanbul, Kocaeli, Bursa, Sakarya, Yalova, Ankara, İzmir, Kayseri, Konya, Denizli, Gaziantep İllerinden eksik bir durumumu var? Karadeniz’e bir demiryolu yapılmadı! Deniz yolu işletilmiyor! Hava yolu yeterli ve verimli değil! Bugün ülkemiz insanı işsiz, aşsız iken; beş milyon mülteci ülkemizde kaçak bulunmaktadır! Ülkemiz yolgeçen hanından berbat, Ding o’nun ahırını geçmiştir!

Kırsal alana bakım yoktur. Yapılmamaktadır da! İnsanlar hizmet olmadığı için köylerde yaşamamaktadır. Yaşamayınca da yatırım, üretim, gelişim olmamaktadır. Bugün Karadeniz Bölgesi, Afrika köyleri gibidir! Yolları oradan da daha berbattır! Artık aile başına bir dekar- dönüm çay bahçesi bile düşmemektedir! Devlet hemen harekete geçmelidir. İlgililer, yetkililer bu durumdan haberdar olmalıdır. Bir il var olan nüfusundan 4 kat daha fazla göç vermişse, durum derinlemesine sorgulanmalıdır. İnsanlar 1,600 lira asgari ücretle şehirlerde perişan olacağına; destek verip, yaşadığı yerde geçimi sağlanmalıdır. Bir Karadeniz’de verimli şekilde 500 çeşit meslek yapılabilir.

Karadeniz sadece fındık ve çay üretimine mahkûm edilmiştir. Narenciye, likapa ( yaban mersini), bal, mısır, salatalık, fasulye, biyo- çeşitlilik, endemik bitkiler, denizden yararlanma, arıcılık, balıkçılık, giyim, tekstil, mısır, ipekböcekçiliği, el sanatları, tarımda gelişme, sanayileşme, hayvancılığı destekleme- geliştirme yapılmalı. Salatalık, domates deyip de geçmemeli. Bir kök salatalıktan, bir kök domatesten 30 kg. salatalık, domates alınmaktadır. Tavukçuluk yapılmamaktadır. Bugün Marmara Bölgesi ile aynı özelliklere sahip olan Karadeniz, çok geri kalmıştır. Marmara Bölgesi ülkemizin %65 ihracat malını üretirken, Karadeniz %2 üretmektedir! Doğu Anadolu Bölgesi de %0,8 üretmektedir! Dengesiz, ölçüsüz, plansız programsız projesiz bir kalkınma- kalkınamama sürdürülmektedir!

Karadeniz köylerinin yerleşim durumuna bakıyorum! Acınacak durumu vardır! Bir dere kenarına, çukura, bayıra, tepeye, dağ başına, dağ beline, her yere bir ev yapılmış. Bizim köyde 600 kadar insan yaşardı. Şimdi 6 kişi kalmış! Kukuluğun Sırtı’ndan, Kerim Kamacı’nın evi arası yaya 1 saat uzaklıktadır. Öyle ki köyde yaşayanların tümü birbirini tanımazdı. Öyle ölürdü! Kurt Köpeğini bıraksan, bu yerlerde durmaz! Evvelinden beri bir köy yerleşke planlaması yapılmamış! Köye; cami, okul, mezarlık, köy yerleşke alanı ayrılmamış. Hiç zaman geçirmeden, stratejik plan, proje yapılmalı. Bu köylerin durumu iyileştirilmeli. Karadeniz köylerinde mezarlık yerleri bile olmadığından, herkes ölüsünü kendi bahçesine toprağa vermektedir! Köy içi mezarlıklarla doldu! Aydınlatması olmayan köyde gece eve gitmek, bazıları için korkulacak hal aldı! Bu gidişle batılılar, Karadeniz köylerine korku filimleri çekmeye gelecekler!

Karadeniz ve Rize yerel basın ve medyası, bu sorunları sürekli dile getirmeli. Uyuyan yöneticileri uyandırmalı. İş yapmayanları, başarısızları değiştirtmeli. Kocaeli’nden Rize’ye gelirken, “Kurşunlu mevkii” çoğu zaman çok sislidir! Göz gözü görmüyor! Bu bölge ışıklandırılıp, aydınlatılmalı. Adapazarı’ndan; Bilecik, Kütahya’ya giderken; Pamukova civarı da çok sisli olduğu için, sise karşı özel ışıklandırma ve aydınlatma yapılmış. Sarı ışıklar ve projektörler yolun her iki tarafına koyulmuş. Gerede ile Samsun arasındaki yerleşkelerin bulvarları ağaçlandırılmamış! Çimlendirilmemiş! Bulvarlar o kadar çamur - batak içindeki, sahil yolunu bile çamur etmiş! Burada uyuyan yöneticilere, iş yapmaz yöneticilere; medya, basın yol göstermeli. Yapmasını sağlatmaya çalışmalı. Herkes üzerine düşen görevi yapsa, bu kadar yanlışlık, eksiklik olmaz. Bizden sadece söylemesi! İş yapma, başarma görevlilerin işi, görevi, yükümlülüğü, sorumluluğundadır. Gören görmeyenlere, bilen bilmeyenlere, duyan duymayanlara söylerse ve takıp etse; hiçbir sorun kalmaz, kanısındaydım.

Sadece hükümetin gayreti ile tam kalkınma gerçekleşmez. Her vatandaş görev, yükümlülük ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmeli. Herkes görevini tam, eksiksiz, noksansız yapmalı. Bilerek hainlik yapanlar def edilmeli. Boşa ekmek yedirmemeli. Kul hakkı bilmeyenlere değer vermemeli.

Milyonlarca Mümin Müslüman atamız; bu vatan, millet, ümmet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük için şehit olmuşken, gazi olmuşken- olurken; bazıları sıcacık odasının masasında bile görev yapmamaları zoruma gidiyor. Hainlik, kahpelik, kalleşlik, katillik, satılmışlık içinde her türlü düşmanlık yapanlar, çok ağırıma gidiyor. Ben kutsal, mübarek, ulvi değerler için fedakârlık, özverilik yapanları çok seviyorum. Onlar için ağlayıp, dua ediyorum. Allah cc. Bu müminlerden razı olsun. Âmin. İnşallah.