Kötü çocuk, genç yoktur; kötü anne, baba, aile, öğretmen, imam, medya, iletişim, bilişim, haberleşme, yönetici, etki edici insan, kurum, kuruluş, etkenler vardır! Eğer etki eden, özel ve tüzel kişilikler; sağlıklı, doğru, dürüst, olumlu uygulama içinde olsalar, hiçbir olumsuz çocuk, genç, insan olmaz. Önce bu etki edenler, kendilerini dosdoğru, iyi, güzel, yararlı, olumlu, değer verici şekilde yetiştirmelidir. Kendi yaratılış gerçeğini; zararlı, kötü, olumsuz, bağımlı maddelerle bozmamalı. Gen yapısı bozulmamalı. Sağlık bozulmamalı. Ahlak, edep, hayâ, ilmi, dini yaşantı bozulmamalı. Her şey olması gereken gibi ilmi yaşanmalı. Ebeveynlerde ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, din- iman yaşantısı olmazsa; sağlıksız bir beden ortaya çıkar. Sağlıksız bedenden sağlıklı nesiller doğmaz. Bunun için insanlığın %20’si ölçüsüz, dengesiz, engelli, sağlıksız durumdadır! Hayatta kendini koruyamayıp, engelli duruma düşen milyonlarca insan vardır!

Çocukların ancak %3 - 5’i kadarı zeki, deha, dahidir. Gerisi çok zeki çocuklar değildir. Vasat bir zekadan, orta bir eğitimden; dahiyane işler, eylemler, ürünler çıkmaz. Ortaöğretime giriş sınavına girenlerin ancak %10’u seçkin okullara alınacak, dendiğinde; pedagoji bilmeyenler, niçin hepsi alınmıyor, diye propaganda yaptı! Fen Lisesi’ne herkes alınsa, başarılı olacağını sanıyorlar. %90’ın üstünde bir grup tasdikname ile okuldan atılır. Yüksek kalitede, yüksek standartta verimli stratejik eğitim görmek için; üstün zekâ, yetenek, beceri, güzel bir eğitim birikimi almış olma gerekir. Ülkemizde 9 bin tane lise vardır. Bunların sadece %10’u kadarı Fen Lisesi ve Anadolu Lisesidir. Anadolu Liselerinin sayısı artırıldığından, eğitim- öğretimin kalitesi düşmüştür.

Ebeveyn, öğretmen, imam, eğitimciler; eğittiği çocuklara sevgi, saygı, ahlaklı, edepli, üsluplu davranmalı. Sadece ders anlatmak, öğüt vermek ile çocuk yetişmez. En güzel örnek de olmak gerekir. Çocuk anlatılandan çok, yapılanı izler, kaydeder, yapar. Çocuk eleştirilip, suçlanmamalı, yadırganmamalı, yargılanmamalı, şiddet gösterilmemeli. Abartılı gereksiz övgülerde de bulunmamalı. Güven vermeli, sevmeli, saygı göstermeli. Beş duyu organı, vücut bölümleri ile ve de en güzel örnek olma ile yetiştirme, eğitme, öğretme, terbiye etme yapılmalı. Hata, yanlış, kötü, çirkin, olumsuz davranış sergileyip, nesli berbat ve harap etmemeli. Baskı asla yapmamalı. Sevgi ile özümsetmeli, benimsetmeli, içselleştirmeli, yaptırmalı. Dengesiz, tutarsız, sorumsuz, aşırı, geri, baskıcı asla davranmamalı. Sevgi ile güven vererek, hoşgörülü bir eğitim gerçekleştirmeli. Kazanımlar oluşturmalı. İlmin, dinin, evrensel düşüncenin tüm fazilet değerlerini kazandırmalı. İlmi öğretirken, altı duyu organı, vücut bölümleri kullanmalı. Atölye, laboratuar, çevre, AR-GE, İnovasyon oluşturmalı.

“Bugün çocukların ruh sağlığı bozuktur! Çünkü ebeveynlerin ve öğretmenlerinde ruh sağlıkları bozuktur! Anne ve baba eğitme ve öğretmeyi büyük çoğunlukla bilmemektedir. İki Eğitim sendikasının yaptığı araştırmalarda; “öğretmenlerin %69’u güzel örnek olamıyor! Öğretmenlerin %80’inin ruh sağlığı bozuktur! %70’i hiçbir okuma yapmıyor! %30’u geçim darlığı çekiyor. ( Sanırım bunlar alkol alanlar ve de kumar oynayanlardır.) %14’ü kendi çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını karşılayamıyor. %35’i gelecekten ümitli değil! %77’si öğretmenliği saygın meslek görmüyor! %79’u mesleğe motive olmakta zorlanıyor. %75’i daha çok paralı bir iş bulduğunda, öğretmenliği bırakacağını söylüyor. %65’i fırsat bulabilirse, başka bir meslekte yapabileceğini söylüyor. %82’si yöneticilerin siyasi baskı uyguladığını düşünüyor. %75’i performans sistemine karşıdır. %63’ü Atatürk ile ilgili konuların daraltıldığını düşünüyor. Bu yıl 12 İlde uygulanan performans sistemine %94’ü karşıdır. %99’u eğitim sisteminin istikrarsız olduğunu söylüyor. %75’i öğretmenlerin aylığının yetersiz olduğunu düşünüyor. %59’u borçları nedeni ile eğitim sisteminin kalitesinin düştüğünü söylüyor.”

Öğretmenlerin ne kadarının Eğitim Fakültelerinden mezun olduğunu bilemiyorum.  1995- 1996 yıllarında 4 yıllık fakülte bitirenlerden öğretmen yapılmıştı.

1960 yılı başlarında da her türlü lise mezunu öğretmen yapılmıştı.

1950 yılı öncesinde Köy Enstitüleri de öğretmenlik bilgi, beceri, formasyona uygun öğretmen değil; arıcılık, sığırcılık, nalbantlık, inşaatçılık, elektrikçilik, tavukçuluk, rençper konularında öğretmenlere dersler verilmişti. Bahçelerde, tarlalarda kazma, kürek, çapa ile çalıştırılmıştı. Zaten kısa dönem öğretiminde zaman; bilgi, bilim, ilim dışı alanda öldürülmüştü.

1978 yılarında da “Hızlandırılmış Eğitim” ile öğretmen yetiştirilmişti.

 1930’lu yıllarında da 6 aylık kurslarda öğretmen yetiştirilmişti.

Bunlar birde mezun olduktan sonra okumayıp; gezme, tozma, eğlenme, oyun- kumar oynama, içki içip, sarhoş olma ile zaman öldürdükleri görülüyor. Bunlara ek saat ücreti ile birlikte işçinin aldığı 3 asgari ücret aylık veriliyor da beğenmiyorlar. Öğretmenlerin %60’a yakının eşi de çalışmaktadır. Çift aylıklıdırlar.  Performans sistemini beğeniyorum, diyorlar. Zira performansları yoktur da ondan!

Kırsal alanda camiden ezan okunuyor. Camiye cemaatle namaz kılmaya gidiyorum. Ne imam var ne de cemaat! Ezan merkezi sistem ile okunmuş. Cemaat imamın olmadığını bildiği için, ezan okunduğunda camiye gitmiyor. İmam da 2,5 asgari ücret karşılığı aylık alıyor. Ama sadece bir namaz, Müslümanların kıldığı namazı kıldırmıyor! Zaten Yaz Okullarında ayrıca ücret verilmesine rağmen çocuk okutmuyor! Stratejik planlı programlı yüksek kaliteli, verimli; iş, görev yapan pek yok. Yapanları istisna, müstesna, ayrı tutuyorum.

Üniversitelerde okuyan öğrenciler, vizelerden sonra bir, iki hafta okula gitmiyor! Kanunsuz tatil yapıyorlar. Öğrenciler okula gitmiyor. Öğretim görevlileri yoklama almıyor. Bunu başka zamanlarda da yapıyorlar. Böylece 200 binden fazla öğretim üyesi, öğretim görevlisi derse girmeden aylık almaya devam ediyor! 1 milyon 100 bin öğretmen, 200 bin öğretim üyesi- görevlisi, 120 binden fazla imam- hatip görevlerini doğru dürüst yapmıyor. Yapsa idi bu kadar eğitimcinin olduğu ülkede millet birbirini yemezdi. Yamyamdan kötü duruma düşmezdi.

Ebeveyn, öğretmen; çocuğun ilgi, yetenek, beceri alanını doğru tespit etmeli. Ona göre bir alana yönlendirmeli. Çocuk yeteneksiz olduğu alanda başarılı olamaz. Çocuk yetenekli olduğu alanda eğitim- öğretim aldırılmalı. Ama her zekâ bölümü işletilmeli. Çocuğu yalana, kötülüğe, çirkinliğe, yanlışa sürüklememeli. Bir rehber öğretmen, psikolog, pedagog gibi davranmalı. Sağlık, eğitim kurallarına uygun eğitmeli. Yargılayıcı, suçlayıcı, aşağılayıcı, ezici, şiddet içeren davranış göstermemeli. Çocuk, insan yetiştirmekle ilgili onlarca, yüzlerce eser okumalı. Eğitim kurslarına katılmalı. Programları izlemeli ve de uygulamalı. Bugün çocuğunu, eşini iyi, güzel, doğru, yararlı yetiştirmeyenlerin; bir ayı, aslan, kaplan, sırtlan, timsah, Varan kadar çocuk yetiştirmesine sahip olmadığını söylüyorum. Bu hayvanlar yavrularının yaratılışını- fıtratını bozmadan yetiştirme yapmaktadırlar. Ama insanlardan bu işi bilmeden yapanlar; çocukların fıtratını bile bozup, iyi çocuğu kötüye dönüştürmektedirler!

Ebeveyn, eğitimci önce saygın kişiliğe, şahsiyete sahip olmalı. Eğitim- öğretim yapmasını becermeli. Sözlerden daha çok örnek kişiliğinin etkili olduğunu bilmeli. Disiplinli olmalı ama bu faşizan bir durum olmamalı. Laiklik adına dinsizlik yapmamalı. Olumsuz davranış sergilememeli. Çocuğun evde, okulda, sokakta, parkta, bahçede, her yerde ilmi, bilimsel, dini davranış sergilemeli. Akıllı, zekice davranmalı. Evdeki kardeşler arasında uyum, güzellikler olmalı. Bunun içinde anne ve baba en güzel örnek olmalı. Çocuk eğitiminde ilmi, pedagojik olmayan hiçbir yol yöntem kullanılmamalı. Öfke, kızgınlık, sinirli davranmamalı. Her sorun bilgi ile çözülür. Sevgi saygı ile halledilir. Şiddet, saygısızlık asla göstermemeli. Baskı, şiddet asla olmamalı. Yapanlar cezalandırılmalı. Açık, net, kısa, öz, güzel konuşmalı. Eğitimde esnek olmalı. Kesin sınırlar koymamalı. Güven vermeli. Çocuğun ihtiyaçları karşılanmalı. Fakirim, çok çocuğum var, deyip; askıya almamalı. Akıllı davranan kişi sıkıntıya düşmez. Anne, baba, kardeşler, büyük baba, büyük anne, nine, dede, akraba, komşularla ideal ölçütlerde iletişim, diyalog içinde olmalı. Bu çocuklarda güzel davranış oluşmasına neden olur.

Disiplin denince akla yasaklar ve ceza gelmemeli. Çocukla iletişimi, diyalogu sevgi, saygı üzerine kurmalı. Anne, baba, öğretmen iyi eğitimli olup, çocuğa yansıtırsa; çocukta hiçbir sorun görülmez. Ama aksi ise öğretmenin ve ebeveynin vay haline! Ben 5 yıl okuttuğum pek çok öğrencide hiçbir sorun olmadan, hiç kızıp, bağırtmadan, şiddet oluşmadan 30 yıl  geçirdim. Ama aile iyi, çocuk güzel olunca dersler çok iyi geçiyor. Çocuk sevgi, saygı, empati ile eğitilmeli. Eğitimde hata, yanlış yapmamalı. Çatışmaya girmemeli. Öğrenciye sadece günde bir saat eğitici program izletmeli. İnternet kontrol edilmeli. Ülkemizde genç ve çocukların %95’i interneti eğitim için kullanmamaktadır. Hafta sonu 1 saatten biraz fazla olabilir. İnternetten yararlanma öğretilmeli. İnternete filtre uygulanmalı. İnternette her pislik vardır! Çocuğa bulaştırılmamalı. Çocukla çatışmaya girmemeli. Yol yordamı ile işler halledilmeli. İletişime dikkat etmeli. Olumlu davranmalı. “Ben” dili kullanmalı. “Sen” diye söze başlayıp, suçlamamalı. Her zaman çocuğa “sen” şöylesin; diye suçlama, aşağılama yapmamalı. Çocuğa her şeyde yasak, sınırlama getirmemeli. Para kullanılması öğretilmeli. Bir çocuk 3- 4 yaşlarında paranın ihtiyaç olduğunu, çalışarak kazanıldığını bilir.

Çocuğa 6- 10 yaşlarında para kullanılması öğretilmeli. 14- 18 yaşlarında çocuğa kontrol desteği devam etmeli. Çocuk tehdit edilmemeli. Arkadaşları tanınmalı. Kötü hareketlerine asla gülmemeli. Çocukların yanlarında kötü, çirkin, yanlış davranışlar sergilememeli. Ebeveynler mutlaka çocuk yetiştirme, eğitme dersi, kursu görmeli. Eğitimsiz, bilgisiz; domates, biber, patlıcan bile yetiştirilmemektedir. Bir yaşındaki çocuk beceri kazanmaya başlar. Ona pek çok beceri öğretilebilinir. Türk toplumu %35 oranında geniş aileden oluşmaktadır. Büyükanne ve büyükbabada çocuk eğitimine nasıl destek olacağını öğrenmeli. El birliği, iş birliği ile çocuklar adamakıllı genç, insan olarak yetiştirilmeli. Çocuklar geleceğimizdir. Çocuklar çok değerli, önemli, kıymetli varlığımızdır. En güzel şekilde yetiştirilmeli.

Çocukları gerektiğinde takdir, teşekkür, ödül, aferin ile ödüllendirmeli. Çocuğa karşı zalim ve zulmeden olmayınız. Çocuk sizleri düşman olarak görmemesi için en estetik şekilde davranınız. “Çocuk tertemiz doğar. Onu kötü yapan eğitimcileridir. Çocukları kötülüklerle, çirkinliklerle, yanlışlarla zehirlemeyin. Bugün çocukların kötü yetiştirilip, İslam ve insanlık dışı adi bir yaratığa dönüşmesinin nedeni; öğreticileri, eğitimcileridir.” Sizler her kötülüğü, yanlışı, batılı, küfrü hakka dönüştürmekle sorumlu, yükümlü, görevlisiniz. Ama bunu yapanlar az ki; pislik dünyaya hükmetmektedir! Artık 500- 1,000 yıldır Sultan Alpaslanlar, Osmangaziler, Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler, Mimar Sinanlar, İbni Sinalar, Farabiler, El Cezeriler, Akşemsettinler, Piri Reisler, Barboraslar, Uluğbeyler, Kâtip Çelebiler, Seyit Ali Reisler, Harezmîler, Ali Kuşçular, Buruniler, Takuyiddinler yetiştiremiyoruz. M. Kemal gibi asker çıkmıyor. 26 milyon öğrencimiz var ama içlerinden 26 tane dünya ölçeğinde başarılı insan çıkmıyor! Öğretmen berbat, okul programları haşat, anne ve baba ilgisiz, bilgisizdir.

Çocuklar yetiştirilmeye anne karnına düşmeden önce başlanılmalı. Anne, baba kendi vücudunu temizledikten, sağlıklı olduktan sonra çocuk yapmaya karar vermeli. Gen yapısı bozuk, haram yiyen, zararlı, bağımlılık yapan madde kullanan bir ebeveynden sağlıklı çocuk dünyaya gelmez. Bugün dünya toplumunun %20’sinin engelli olduğunu söylemiştik. Raporlarda belirtilenden çok daha fazla engelli insan bulunmaktadır! Bu devlet, millet, insanlık için maddi, manevi kayıptır. Bu kişilerden de eksik yapılı nesiller dünyaya gelecektir!

Olumsuzlukların oluşmaması için din öğretimine, ahlak eğitimine azami ölçülerde gayret göstermeliyiz. Devlette artık bunların üretimini, pazarlamasını, içilmesini yapmamalı. “Öğretmenlere kafayı çekecek, kumar oynayacak, dansöz oynatacak öğretmenevleri yapmaktan vazgeçmelidir.” Her bakımdan tertemiz bir yüksek ölçekte yetişmiş nesiller; iyi yetişen ebeveynle, bilge ahlaklı öğretmenle, görevini hakkıyla yapan imamla, arlı olan medya ile oluşur. Diğer etkenlerde insan yetiştirmeli. Kişilik olumlu bilgilerle can bulup, yetişmeli.

Biraz önce Türk Kamu-Sen ve Eğitim İş sendikalarının yaptığı anket çalışmasını yayımladım. O ankette belirgin olan öğretmen tipinden; iyi, yeterli, doğru, düzgün bir öğretmen görünümü çıkmaz. İşte onun içindir ki; 26 milyon öğrenciden, 26 dünya ölçeğinde yetişmiş insanımız olmamaktadır. Yazık verilen paralara, emeklere, milletin alın terine! Birde öğretmenlik saygınlığını yitirmiştir, demektedirler. Sen kendini yitirirsen; haddini, hududunu, Rabbini, sınırlarını bilmesen, saygınlık olur mu?

 İmamlar zaten Allahlık! Şehirlerde olanlar, yarım yamalak görev yaparken; kırsalda olanlar başka işler peşinde koşmaktadır! Ben devletin yerine olsam; nasıl olsa merkezi ezan sistemi konulmuş. İşliyor! Vaizlerde merkezi sistemle yapılıyor! Hutbelerde merkezi sisteme bağlıdır! Namazları da böyle idare ederim! Böylece 120 bin imam görevlendireceğine; 970 İlçeye birer imam,  81 İle de birer imam görevlendiririm. 1.051 din görevlisi ile işi bitiririm! Ama komünist toplumlarda işsizliği azaltmak için; gereksiz, boş yere insana iş çıkarırlar. Sanırım bu işlerde böyle yapılıyor!

Bu akılla, bilgi ile birikim ile yönetim ve sistem ile işler doğru gitmiyor. Sil baştan yapmalı. Stratejik kalitede plan program proje gerçekleştirip, işleri verimli kılmalı. Her arızayı yerinde belirleyip, çözüm yollarını halk ile halkın temsilcileri ile işin yüksek uzmanları ile yapmalı. Uyumaları işi bilenlerle yapmalı. Bugün devletin içinde hala yıkıcılar, bozucular, anarşistler, teröristler, pislikler vardır. Bunları def etmeli. Pek çok meslek örgütü hala bu yıkıcıların elindedir. Fes etmeli. Kötü ile iyi elde edilmez. Bilinmeli. Bunlar asla unutulmamalı.