Sizlere, bilebildiğim kadarı ile en doğruyu, dosdoğruyu, gerçeği, iyiyi, güzeli, yararlıyı, ilmi, irfanı, bilimi, sanatı, doğru kültürü, bilgiyi kazandırmaya çalışıyorum. Lütfen, önyargısız okuyunuz. Doğru anlayınız, yaşayınız ve de paylaşınız. Böylece hem sizler yararlanırsınız. Hem de başkalarının kazanımı olur.

Her zaman iyi niyet, güzel duygu, doğru düşünce, yararlı davranış içinde olmalıyız. İyi niyet, azim, kararlılık, güçlü irade, plan program proje ile iyileştirmeye başlamalıyız. Önce sorunu doğru tespit edip, ilmin, bilimin değerleri ile çözüm, çare bulmaya çalışmalıyız. Bilmiyorsak, öğrenerek işe başlamalıyız. Aksiyoner olmalıyız. En üstün, yüksek, işin uzmanları ile çalışmalıyız. Ölçütlerimiz sağlam sağlıklı olmalı. Samimiyetle, özenle işi yapmalıyız.

Kur’ân’ı peygamberimiz gibi anlayıp, yaşamalıyız. Bozuk, batıl, küfür felsefi akımlara, sapkın ideolojilere, bozuk inanışlara aldanıp, kanmamalıyız. İslam dininde haram olan hiçbir işi kesinlikle yapmamalıyız. Haramlar, insanın aklını, fikrini, havsalasını, ruhunu, sağlığını, genlerini bozar. Haramla beslenen kişi iflah olmaz- iyileşmez! Önce haramları öğrenip, yaşantımızdan çıkarmalıyız. Bozuk düşüncelerden, sapkın düşüncelerden, azgın davranışlardan uzak durmalıyız.

İslam dışında bulunan felsefi akımlar, felsefi bozuk inanışlar, sapkın ideolojiler; dinsizdir. Ateisttirler. Ateizm, dinsizliktir. Materyalizm; dinsizlik, imansızlık, Allah tanımazlıktır. Bunlar, fazilet ideal değerlerinden yoksundur. Her türlü sapkınlığı, azgınlığı, adaletsizliği, vahşeti, korkunç dehşet veren olayları yaptılar, yapıyorlar, yapmaya devam edecekler! Çünkü bozuk, sapkın, azgın inanışları bunu gerektiriyor.

 Bunlar, fitne, fesat- bozgunculuk, vahşet, barbarlık yaparlar. “Her boyaya girerler. Kâfir, müşrik olmaları yanında aynı zamanda münafıktırlar. İkiyüzlü, iki bin yüzlüdürler.”

 İnsanı aldatmak, şaşırtmak, kandırmak için her tülü şekilde davranırlar. Bunlarda sevgi, saygı, merhamet, acıma duygusu, şefkat, müşfiklik yoktur. Her biri katil katliamcı Lenin, Stalin, Mao, Adolf Hitler, Musolini, PKK, DHKP-C, El KAİDE, DEAŞ, El ŞEBAB, El NUSRA, TALİBAN, BOKO HARAM, HİZBULLAH, PUTPERSET CENGİZ HAN, KATLİAMCI KATİL HAÇLI, SİYONSİT İSRAİL YAHUDİSİ, FETÖ VE HER PİSLİK OLMAYA HAZIRDIRLAR. ÇÜNKÜ SAPKINLIKLARI BUNU GEREKTİRİYOR!

ÜLKEMİZDE KAYITLI 123 TANE TERÖR ÖRGÜTÜ VARDIR. BUNUN 120 KADARI SOL, KOMÜNİST TERÖR ÖRGÜTÜDÜR. TÜM ANARŞİ, ŞİDDET, TERÖR ÖRGÜTLERİNİ ŞİDDETLE KINIYOUM. LANETLİYORUM. BU İNSANLIK MÜSFEDDELERİ; İNSANLIK, VARLIK DÜŞMANIDIR.

“İnternetten İslamcı, komünist, faşist, kapitalist terör örgütlerini ve de korkunç dehşet veren vahşetlerini öğrenebilirsiniz.”

İslamcı- İslamcılık; İslam dini, İslamiyet değildir. Sapkın azgın bir ideolojidir. Komünizm, faşizm, kapitalizm nasıl korkunç katillikler, katliamlar, dehşet veren vahşetler yapıyorsa, İslamcı teröristlerde benzerini yapmaktadır!

“Dünya üzerinde her ideolojin binden fazla terör örgütü bulunmaktadır. Hepsi emperyalist, Siyonist, komünist, kapitalist, faşist, azgın sapkın şer odaklar tarafından kullanılmaktadır. Yönetici ve besleyici ağababaları aynı kişilerdir, birdir.” Bilgisiz, bilinçsiz, bencil, çıkarcı, kafasız kişileri ağlarına düşürerek, eşekten beter kullanırlar!

Ben, Kahramanmaraş İli Göksun İlçesinin bir Çamlıkavak mezrasında, 1984 - 1987 yılları arasında öğretmenlik yaparken, bir eşek köylüden aldık. Öğrencilerle birlikte okula yakacak odun yapmak için ormana gittik. Ben, eşeğe binmiştim. Elimde de balta vardı. Eşek ormanda gitmiyor. İnat ediyor. Beni üzerinden atmak istiyor. Eşekten indim. Yere düşen ağaç dallarından kestik. Bunları eşeğe yüklemek istedik. Eşek huysuzluk etti. Ağaçları yükletmedi. Eşeği aldık, okula geldik. Eşeği de sahibine teslim ettik.

Şimdi binlerce terör örgütü mensubu ile eşeğin arasındaki farkı düşünün! Ben hep en doğruyu, gerçeği, objektif olanı sizlere aktarmaya çalışıyorum. Ama önyargılı olanlar; algı operasyonu, diyecek, inanmayacak! Firavun, Nemrut, Haman, Karun, Ebu Cehil de inanmamıştı. Hakka, hakikate gözlerini, kulaklarını, ağızlarını, beyinlerini, kalplerini kapatanlar; hep zalim kâfir olarak kaldılar!

“Bunlar, İslam, insan ve Müslüman düşmanıdırlar. Bunu farklı şekilde yaparlar.” Seçim geldiğinde de şimdiki CHP gibi namaza gitmeye başlarlar! Sosyal medyada görüyorum. Pek çok imanlı inançlı Müslüman’ım, diyenler; bunlara aptalcasına inanmakta, kanmakta, şaşmakta, aldanmakta, kullanılmaktadır. “Dünyada kimin yanında isen, ahirette onunla haşrolacak- bir araya toplatılıp, sorgulanacak!”

 12 Eylül 1980 askeri darbeye kadar,  hiçbir CHP’li; Kemalist, Atatürkçü değildi. Atatürkçülük anlatılmazdı. Yürüyüş ve mitinglerde Atatürk resmi olmazdı. Solcular, komünistti. O zaman komünizm revaçtaydı. Yürüyüşlerde, mitinglerde; Karl Marks, Lenin, Stalin, Mao, Che Guevara resimleri taşınırdı. Komünist propaganda yapılırdı. Komünizm anlatılırken; ateizm- dinsizlik, Allah tanımazlık, Allah inkârcılığı yapılırdı. 1991 yılında 50’den fazla ülkede komünizm rejimi çökünce, Atatürkçülük yapmaya başladılar. Ama bu bir gerçek dönüş değil, aldatmacadır!

Bir solcunun, komünistin evine gidildiğinde, bir tane Atatürk resmi veya Atatürk’ü anlatan kitap bulunmazdı. Ama yüzlerse sol, komünist, komünizmi anlatan kitap olurdu. Bu bir gözlemdir. Doğru ve gerçek objektif anlatımdır.

Tüm yazılarım ilmidir, bilimseldir, dinseldir, doğrudur, gerçektir, olaydır, olgudur, haktır, hakikattir. Bendeniz; öykü, masal, roman yazmıyorum.

 Sosyal medyada CHP’li olan en azılı sapkınların resimleri koyuluyor. Hiç biri Atatürkçü değil, komünisttirler. Zaten CHP, Atatürkçü olan 5 - 10 kişiyi partiden uzaklaştırdı. Solculuğun kökeni; ateistlik, Marksizm, dinsizlik, materyalizmdir.

Faşizmin kökeni; nasyonal sosyalizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığıdır. Materyalist felsefeye dayanır.

Kapitalizmin kökeni; sömürü, çıkarcılık, bencillik, hodkâmlık, sadistlik, hak hukuk çiğneme, çıkara, paraya pula put- ilah diye tapmadır.

Bu ideolojik sapkınlıklar içinden yüzlerce felsefi akım türettiler. Bunların 50 tanesini daha önceki makalelerimde işlemiştim.

İslam- İslamiyet bunların hepsine “Lâ – olmaz, hayır” demektedir. Her birini sapıklık, sapkınlık, azgınlık, batıl, küfür görmektedir.

İslam olan birey sadece “elhamdülillah Hakk’a mümin Müslüman’ım,” demesi yeterlidir. Başka hiçbir eke, takıya, mastara gerek yoktur. Dini yaşamada; ihlâslı, samimi, içtenlikli, doğru, dürüst, takva, vera, ısar, bilgin, bilge, bilinçli olmalıdır. Müşrikler gibi olmamalı. Allah inancı yanında başka ilahlar- tanrılar edinmemeli.

Bugün ideolojik sapkınların edindiği ilahlar, putlar vardır. Bozuk felsefi akımların izinde gittiği ilahları vardır. Batıl, muharref inanışların İslam dışı inanışları vardır.

“TGRT yapımı olan iki ayrı film izledim. Birinde, bir kadın saldırıya uğramak üzeredir! İmdat, yardım ya şeyhim, diye bağırıyor! Şeyhi olayı görüyor! Elindeki bastonu defalarca saldırgana atarak, kaçmasına neden oluyor!

“Bir başka filimde de; sakallı bir adam, bir doktorla, dağ köyüne at arabası ile karda hastaya gidiyor. Yoluna kurtlar çıkıyor. Kurtların saldırısından korunmak için şeyhinden yardım istiyor. Şeyhi kurtları kovuyor!”

“Yalnız yaşayan bir kadın, evine şeyhinin dört tane resmini koymuş. Beni, şeyhim koruyor, diyor!”

İşte bu sapıklıkları sözde Müslümanlarda, putperestlerde yapıyor. Bunlar Fatiha süresini bile doğru anlayamamışlar. Böylesinden nasıl Müslüman olacak? Biri dinde sapkın, sapık, diğeri ideolojide, felsefede sapkın ve kaçık! Allah cc. inşallah hidayet nasip eder. Bilgilendirme, bilinçlendirme inşallah oluşur.

 Zalimlere aldanıp, kanmamalı. Bu dünyada huzursuz, mutsuz olunduğu gibi, ahirette de; işte o zaman ardına- peşine takıldığın, gelmiş geçmiş tüm zalim diktatörler yanında olmayacak. Seni sadece iman, İslam yaşantın kurtaracaktır. Zalimlerin kendine bile yararı olmayacak. Zalimler, kâfirler- ateistler, müşrikler, münafıklar çetin bir azaba çarptırılacaktır! Bizden doğruyu söylemesi! Ben Allah’ın ve peygamberinin bildirdiklerini aktarmaya çalışıyorum. İnanmayan, önyargılı olan; yazılarımı okumak zorunda değildir. Beni, sosyal medyadan takıp etme durumunda da değildir.

Dünyada ve ahirette huzurlu, mutlu, rahat, kolay, iyi, güzel, doğru, dürüst, harika, şahane bir yaşantı sürmek isteyenler, İslam yaşantısı içinde olmalı. Başka kurtuluş, ferahlık yolu yoktur.

Müslüman, inancı, niyeti, duygusu, düşüncesi, davranışları ile muazzam, muhteşem, mükemmel, harika, harikulade olgun insandır. Adildir. Ağırbaşlıdır, alçak gönüllüdür. Azimli, gayretli, bağışlayıcı, hoşgörülü, ileri görüşlü, öngörülü, cesur, kahraman, cengâver, samimi, cömert, çalışkan, faziletlidir. Şükreden, hamt eden, ibadet eden, iyilik eden, tövbe edendir. Sözünde doğru, işinde dürüst, yüksek İslam ahlaklı, edepli, hayâ sahibidir. Tatlı dili, güzel yüzlüdür. Ne dediğini, yaptığını, bilgi ile bilinç ile bilendir.

Müslüman’ın sıfatları; özellik, nitelikleri, vasıfları belirtilmiştir. Güvenilir- emin kişidir. Hoş, güzel sohbetlidir. İffetli, namusludur. İkramı, konuğu sever, saygı duyar. İnsaflı, vicdanlı, merhametli, acıyan, şefkatli, müşfiktir. Cömerttir. Yardımı sever. Paylaşır. İyi insanlarla dayanışma içinde olur. İyi niyetli, güzel iş yapandır. Hayati özenerek yaşar. Kanaatkârdır. Vefalıdır. Nankör değildir. Kararlı, tutarlı, işinde sebat edendir. Başarmak için azmeder. Kibardır. Nezaketli, zarafetli, efendi, centilmendir.

Müslüman, dosdoğru orta yoldadır. İstikameti; İlahi doğruluktur. “Aşırılık, gerilik, azgınlık, sapkın içinde olmaz. Olursa, ondan Müslüman olmaz.” Müslüman, özverili diğerkâm, isar, takva, vera olgun insandır. Sabırlıdır. Çok sabırlıdır. Sorumluklarını bilerek, hakkıyla ve layığıyla yerine getirir. Görevine bağlıdır. Sözüne bağlıdır. Yumuşak huyludur. Kendine, aile halkına, akrabalarına, komşularına, arkadaşlarına, çevresindekilere, insanlara en güzel şekilde, peygamberimiz gibi davranır. “Kur’ân’ı peygamberimiz gibi anlar ve yaşar.” Kur’ân-ı Kerim’i peygamberimiz gibi anlayıp, yaşamayanlar; sapıklık, sapkınlık içindedir.  

Kur’ân-ı Kerim’i peygamberimiz gibi anlayarak, dosdoğru şekilde yaşamalıyız. Bugünlerde peygambersiz bir Kur’an anlayışı, sapıklar tarafından piyasaya sürüldü. Ekol haline geldi! Bunlarda, diğerleri gibi zalim sapık sapkın azgınlardır. “Peygambersiz din olmaz.” Kendilerine yeni bir din, inanış türetmeye çalışmaktadırlar. Sapıklıkların sapkınlıkları bitmez. Bizlere de düşen görev; Hakk’ın hak sesini- mesajını insanlara ulaştırmaktır.

Bizler, peygamberimiz gibi inanca, ibadete, davranışa sahip olmalıyız. Peygamberimiz gibi bir kişiliğe, şahsiyete sahip olmalıyız. Onun gibi bir eş, baba, dede, komşu, akraba, arkadaş, komşu, ibadet eden, iyilik yapan, öğretici, eğitimci, yönetici olmalıyız.

İslam dinini anlayıp, yaşamak içinde bilgili, ilim sahibi, din bilgisi sahibi olmalıyız. Bilgisiz olursak, İslam dinini yaşayamayız. İslam dini ilme çok önem vermiştir.

Taha süresi 114. Ayet: “Rabbim! İlmimi artır.”

Enbiya süresi 89. Ayet: “ Rabbim! Beni tek başıma bırakma!”

Şuara süresi 83. Ayet: “ Ey Rabbim! Bana bir hikmet- bilgi bahşet ve beni salih- güzel insanlar arasına kat!”

A’raf süresi 126. Ayet: “ Ey Rabbim! Üzerimize sabır yağdır. Müslüman olarak bizim canımızı al.”

Bakara süresi 201. Ayet: “ Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi ateş azabından koru.”

Hadis-i şerif: “ Her doğan, İslam fıtratı- yaratılışı üzerine doğar. Sonra, anne ve babası onu Hıristiyan, Yahudi, Mecusi yapar.”

Bugün, çocuk eğitiminde etkili etken sayısı çok arttı. Çocuk eğitimini etkileyen etken sayısı çeşitlendi. Devlet, toplum, okul, öğretmen, sinema ve televizyon filmleri, internet, tiyatro, radyo, dergi, gazete, kitap derken; pek çok öğe var. Ama yinede en etkili olan devlettir.

Ak Parti Hükümeti; milli, yerli, manevi- muhafazakâr bir siyasi partidir. Ülkemizde 18 milyon öğrenci ilkokul, ortaokul, liseye gitmektedir. 8 milyon kadar öğrenci üniversite okumaktadır. Her yıl 1,3 milyon kadar öğrenci okullu olmaktadır. Ama hala milli, yerli, muhafazakâr- manevi eğitim yapamamaktadır. Bir adım attığında, CHP siyasi partisi hemen Atatürk ilkeleri, laiklik diye bağırınca, geri adım atılıyor. CHP ve yandaşlarının bu millet, devlet, din, iman, Müslümanlarla olumlu ilişkisi yok. Ona bakarak devlet yönetmeye kalkılırsa, devleti, milleti dünya şer ittifakına, emperyalizme yükleriz!

Ülkemizde halk üzerinde olumluluktan çok olumsuzluklar, şer etkili olmaktadır. Bunun için her türlü suç oranı artmaktadır. Hak, hakikat, ilim, bilim, ahlak, teknik, teknolojik eğitim yapılmalı. Sapık sapkınların kudurmalarına asla bakılmamalı. İnsan merkezli, hak hakikat, hukuk merkezli, ilim merkezli, ahlak merkezli eğitim yapılmalı. Dünya bozuk felsefelerin ve sapkın ideolojilerin etkisi ile insanlıktan çıkıp, hayvan altı yaratık durumuna düşmektedir!

Unutmamalı. Ağaç yaş iken bakılır, büyütülür. Ölmüş ağaç ancak yakılır! Çocuklara, gençlere doğru dürüst ilmi, irfanı eğitim kazandırmalı. Milli, manevi, ilmi, insani, İslam’ı değerlerden yoksun olanların; seslerine, çığırtkanlıklarına kulak tıkamalı. Sapıklara, sapkınlara, kalleş kahpe adi sapık sapkınlara asla uymamalı. Meyletmemeli. Evirilmemeli. Eğilmemeli.

“Çocukların beyni film şeridi gibidir. Ne yüklersen onu alır. O temiz, berrak beyne, kalbe, ruha pislik yüklememeli. Ne yüklersen, onu görürsün, alırsın. Materyalistten öğretmen, eğitimci olmaz. Ancak anarşist, şiddetçi, yıkıcı, terörist yetiştirici olur. Ülkemizde 1 milyon 20 bin öğretmen 2019 yılı itibarı ile görev yapmaktadır. Bunların çoğu gerçek bir eğitimci, öğretmen değildir. 200 bin kadar akademisyen vardır. Bunlarda mevcut öğretmenden farklı değildir.”

Bazı art niyetlilerin ülkemizde eğitim- öğretimi çok kötü göstermeleri kasıtlıdır. Hükümet düşmanlığındandır. Kendilerinin geri zekalı, bilgisiz oluşlarındandır. İşi bilmemeleri, pedagojik formasyonu olmayışlarındandır. Bendeniz sizlere 2018- 2019 öğretim yılı için, bugün için ülkemizdeki eğitim formatını eksiksiz vermeye çalışacağım.

 Şöyle ki: “ Bendeniz 30 yıl öğretmenliği;  “Rize, İyidere, Kalecik İlkokulu’nda,” “ Batman, Kozluk’da,” “ Kandıra, Avdan’da,” “ Kahramanmaraş, Göksun’da,” “ Yalova, Altınova, Hersek’te,” “Karamürsel, Atatürk, Akçat, Amiral ilkokullarında yaptım,” “ emekli olduktan sonra da; Karamürsel Kademe Etüt Merkezinde,” “Yalova-  Altınova Kalıcı Konut okulunda,” 11 ayrı yerde öğretmenlik yaptım. Bazen de müdür yetkili öğretmen olarak görev yaptım.

Öğretmenliğimin dışında; “1977- 1978 yılında Rize İli Kendirli Kasabasında Çay Fabrikası’nda mevsimlik işçi olarak yaz mevsiminde toplam 900 gün çalıştım.” “1983 yılı yaz tatilinde Kars, Mişko Yaylası’nda bir mandırada muhasebeci olarak çalıştım.” “  Rize’de 1983 yılına kadar çay toplama ve satma işi ile kendi işimiz olarak ilgilendim.” 

“ 1979 yılı Mayıs ayında Yalova- Altınova’ya taşındığımızda, yaz tatilinde önce meyvecilik yaptım. Daha çok elma ve şeftali yetiştirip, sattık. Bu meyve para etmeyince, serada karanfil ve gül yetiştirip, sattık. Bu da para etmeyince, serada kışın marul, yazın salatalık yetiştirip, sattık. Bu da para etmeyince, kivi çeliklerinden fidan yetiştirip, sattık.

 Annem 2006 da, babam 2014 yılında vefat edince, şimdi bu işlerden kivi fidan yetiştiriciliğini en küçük kardeşim Halim yapmaktadır.” “Ben öğretmenlik yaptığım zaman, yaz tatilinde, inşaatlarda amelecilik- işçilik yaptım. Bazen de konut boya ve badana işleri yaptım.” Babam inşaat ustalığı yaparken, ona yardım ettim.”

Öyle çalıştım, emeğimin karşılığını aldım, pek de olmadı. 1- “Beraber çalıştığım öğretmenin evini ve dükkânını boya, badana yaptım. Hiç ücretimi ödemedi. Yönetici olduğu apartmanda yaptığım işinde 2 yevmiye mi vermedi.”  2- “Altınova’da Kerim Gönül adlı bir ustaya yardımcı işçilik yaptım. Cezaevine düştü. 20 yevmiye onda kaldı.” 3- “Kars İli Mişko Yaylası’nda mandırada çalıştım. Muhasebecilik yaptım. Zeki denilen kişi 27 mandıra sahibiymiş. Ümraniye’de kuyumculuk ve eczanesi de vardı. 7 kişi idik. Bizi, Kars İli içinde bırakıp, kaçtılar. Dört işçinin İzmit’e gönderme parsını ben verdim. 2 işçiyi kaşar doldurduğumuz Man marka kamyon ile gönderdim. Ben Erzurum’a kadar gelebildim. Erzurum’da Rize Merkez, Kapmes- Güneşli Köyü’nden “Yazıcılar” soyadı olan komşu köylümden ödünç- borç para aldım. Yalova’ya geldim.”

 İnsanlar; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, ölüm, kabir, mahşer, mizan, sorgu, hesap günü pek düşünmediği anlaşılıyor! Çok yazık!

Öğretmenliğim esnasında da benzer haksızlıklar yaşadım. “Batman’dan Kocaeli’ne atamam yapıldı. Tüm uğraşılarıma rağmen, yol ücreti alamadım.”” Karamürsel’den Akçat’a üç yıl görevlendirme ile gittim. Görevlendirme yol ücreti alamadım. Yanı devlette adalet yok, atalet çok! Millette devlete benzemiş! Devlet, millete benzemiş! Islah etmek için İslam olmalı. Başka felah, ferah, kurtuluş yolu yok. 

“ Bir tane 70 metrekarelik boş dairem var. Her kime kiraya verdi isem, kira ödemedi. İcralık olduk. Şimdi 9 yıldır boş duruyor.” “ Yöneticisi olduğum apartmana ait bir bölümü kiraya veriyorum. Kira alamadığım olmaktadır.” “ Yöneticisi olduğum ve bir dairemin olduğu 2 binayı dış cephe yalıtım- mantolama yaptırdığım insana, çok paraya ihtiyacı var, diye senetleri almadan; imza karşılığı para verdim. Senetleri icraya verdiler. 2,5 yıl mahkeme sürdü. 27. 12. 2018 de mahkeme lehime karar verdi, elhamdülillah…”

Eğitim- öğretim konusunda basılan yüzlerce kitabı okudum. Belki 100 kadar seminere katıldım. Hizmet içi kurslara gittim. Milli Eğitim dışında, Kocaeli BŞ. Belediyesi Meslek Edindirme Kurslarına onlarca kez katıldım.  Halk Eğitim Merkezi kurslarına defalarca katıldım. Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü kurslarına katıldım. Yanı katılacak kurs bulmakta zorlanıyorum. Belediyenin “Girişimcilik” kursuna yazıldım. Birkaç ay sonra başlayacak inşallah. “Girişimcilik” kursuna katılacağım, inşallah.

Bu halim ile okur- yazar bile olmayanlar, eğitim- öğretim konusunda bize karşı konuşuyor! Ahmaklar hep konuşur. Onlar pek anlamaz, okumaz, bilmez. Onlara doğruyu anlatmaya çalışırsan, ön yargı ile karşı çıkar. Algı yönetimi der. Haram ile aklı kirlenmiş, zekâsı gerilemiş, fikri sapkınlaşmış kilere anlatmak zordur. Kavratmak olanaksız gibi bir şeydir.

2018- 2019 Eğitim- Öğretim yılında Yüksek Öğretim Kurumlarında 7.560.000 öğrenci var. Toplamda ülkemizde 25.309.876 öğrenci okul okumaktadır. Bu öğrenci sayımız 143 ülke nüfusundan fazladır. Ana okulu zorunlu olmamasına rağmen, ana okullarında 1.511.000 öğrenci bulunmaktadır.

Ülkemizde 62,248 okul bulunmaktadır. Okullaşma oranı ve okula gitme oranı pek çok Batı ülkesinden fazladır. %99’u aşmıştır. Batı ülkelerinde olan öğrenci sayısını kısa olarak yazacağım: “Finlandiya 1,4 milyon, Danimarka 1,5 milyon, Norveç 1,3 milyon, Avusturya 1,6 milyon, İsviçre 1,5 milyon, Hollanda 3,1 milyon öğrenci okumaktadır.”

 “ Bizde bu yıl, 2018- 2019 öğretim yılında, üniversite hariç 17.749.876 öğrenci okumaktadır. Tüm öğrenci sayımız 25.309.876 öğrencidir.”

Bizde akıllı, akılsız, zeki, dahi, geri zekâlı herkes okumaktadır. Yıkıcı eleştiren ailelerin geri zekâlı aptal çocukları da okumaktadır. Kendi çocuklarını geri görünce, eğitim- öğretim geri sanmaktadır.  Benim okur- yazar olmayan, mağaradan çıkmış gelmiş, bir kaç aile çocuğu vardı. Çocukları geri zekâlı olmasına rağmen, özel eğitim kurumlarına gönderilmemiş. Gönderilme işlemlerini yaptırdım. Karma eğitimden yararlansın, dediler. “Karma eğitimden yararlansın. Daha iyi gelişir, dediler.” Oysa gelişmesi olmuyor. Diğer öğrencilere zarar veriyor. Sınıfta eğitimin kalitesini düşürüyordu. Anneleri, “benim çocuk niçin yapamıyor,” diye başımın etini yiyordu.

Özel eğitim kurumlarına-  zekâ özürlü 5 yıldır gidenler, okuma öğrenememiş. Devletin, milletin emeklerine yazık oluyor. Herkes üniversite okumaya kalkarsa, eğitimin kalitesi düşer. “Bugün aptal olanlar, lise okumaktadır. 12 yıl okuma zorunlu tutulmuş. Liseden mezun olan bu öğrenciler dakikada 18 kelime okuyor. Çarpım tablosunu kullanamıyor.” Etüt merkezinde yöneticilik ve öğretmenlik yaparken, bu tipler yüzünden Matematik öğretmenimiz görevi bıraktı, gitti.

Ben, 1976 yılında Rize Lisesi 6 FEN E sınıfından mezun oldum. O yıl üniversite sınavlarına girdim. Liseden mezun olanların sayısı 650 bin kişi idi. Yüksek öğretimin ön lisans, lisans olarak aldığı öğrenci 32 bin öğrenci idi. Yanı her 20 öğrenciden biri yüksek öğretim – üniversite okutabiliyordu. Şimdi lise okuyanların sayısı %90’a ulaştı. Liseden mezun olanların %80’i üniversite okumaktadır. Oysa %20’sinin okuması memlekete yeter. Üniversitede daha kaliteli öğretim olur. Öyle ki, üniversite fakülte bölümlerinde %15 yer boş kalmaktadır.

Herkse okuyor. Sonrasında 400 bin öğretmen sokakta, 410 bin sağlıkçı iş bulamamış, sokakta kalmış. Oysa bunlar teknik, meslek, sanayi, yapı sanat okullarında okutulmalıdır. İhtiyaca göre okullar mezun vermelidir.

Milli Eğitim Müfredatı- Programını ancak öğrencilerin %20’si anlayıp, takıp edebiliyor. %80’i ders konularını tam kavrayamıyor. Şimdi takıp edemiyor, diye konu düzeyini düşürsek, dünya standartlarının altına düşülür. “Sen ye haramı, iç alkolü, al esrarı, uyuşturucuyu, edin haram olan sapkın fikri; sonra öğrencim geri, de! Geri zekalı aptal ileri olmaz. Bunların olduğu sınıfta ders yapılmaz. Artık öğretmenler eskiden bu tip öğrencilerle başı dertte idi! Şimdi birde sapkın çarpık serseri ebeveynleri ile başları beladadır. Artık tüm dünyada bu serserilik yüzünden okul görevlileri derttedir. İşte Amerika, batı ve ülkemiz! Bizde de lise ve üniversitede öğrenci, öğretmenini öldürmektedir! Milli, manevi ahlak olmazsa, batıl, bozuk çarpık sapkın ideoloji verilirse, sonu böyle hayvancasına olur! Allah cc. ıslah etsin, inşallah.”

Türkiye’mizde özel okullarda 653.373 öğrenci okumaktadır.

Ülkemizde engelli- sakat oranı var olan nüfusun %11’dir. Bu Batı toplumlarında daha yüksektir. Bilgisiz, bilinçsiz, sapkın yaşamanın sonucudur.

Özel eğitim – engelli, zekâ özürlü okullarında 2016 yılında 44.278 öğrenci okumaktadır. Aslında özel eğitim görmesi gereken bundan fazla öğrenci normal okullarda “karma eğitime” alınmıştır. Bu engelli öğrenciye bir değer kazandırmamasına rağmen, sınıfta düzeyi düşürmektedir. Engeli bu öğrenciler ders programını takıp edemediğinden, yaramazlık etmektedir. Sınıfın düzenini bozmaktadır. Böylesi benim öğrencilerim vardı. Başım hem öğrenci ile hem anneleri ile dertte idi.

Bir evlat; anasını, babasını, kardeşini katlederse, eşini, çocuklarını öldürürse, ondan aile büyüğü olacak! Cahil cühela, çapulcu, kendini bilmez çocuk yetiştirecek. O çocuk yetiştirecek! Okula gidecek. Başarılı olacak! “Artık ideolojik sapkınlıkta, felsefi bozuklukta olan eğitim sistemini sil baştan değiştirmeli. Milli, manevi, ilmi, teknik eğitime ağırlık vermeli.”

 İslam’a uygun ahlakta, yüksek, güzel, iyi, üstün ahlakta insan yetiştiremiyorsan, yazık emeklere demekten başka diyeceğim olmaz. Ülkemizde 123 tane terör örgütü ve 100’e yakın yıkıcı siyasi parti varsa, bunun nedeni araştırılıp, giderilmeli. Binlerce sapkın azgın bozuk işleyen dernek vardır.

Bugün, 26 milyonu bulan öğrencilerimizin kalbine, beynine, genine, ruhuna din - iman sevgisi ve yaşantısı konuluyor mu? Bu sorulup, buna yanıt aranmalı. Sorun tespit edilip, giderilmeli. CHP akılsızlığı, ideolojisi ile eğitim sistemi düzenlenmemeli.

“Bizler, hak mümin hakiki Müslüman bilge olarak yetişmek durumundayız.” Tevazu- alçak gönüllü, vakar- ağırbaşlı, efendi bir millet olmak zorundayız. Elin zalim kâfir- ateist- gâvuruna, müşrike, münafığa, zalime sıfat olarak benzememeliyiz. Bunlara zerre miktarı asla benzememeliyiz. Onlara benzeme için çaba harcayanların, olacağı; zalim gâvur olmaları olur. Dünyayı zalim katil katliamcı gâvurluk yapanlar, tutsak etmiştir.

Müslüman’ım, diyenlerin, %90’a yakını daha inancının üstünlüğünden ve yaşantısından habersizdir. Yaşını bilmeyen milyonlarca birey vardır. Bu halde İslam birliği, dünya barışı, huzuru, onurlu yaşantı kurulamaz. Daha yaşını bilmeyen Müslüman vardır.

 Bugün, ben Batıcıyım, laikim, sükülerim, komünistim, ateistim, milliyetçiyim- ırkçıyım, kapitalistim, liberalim demek, bir üstünlük gibi görünüyorsa; orada İslam, mümin, Müslümanlık yok demektir.

Hala güzel bir devlet yönetimi, halk yönetimi kuramadık. Kurmaya kalkanlara; laiklik, Kemalizm dayatması ve zorbası oldu. Laiklik, Kemalizm- Atatürkçülük dayatmasını da solcu komünistler yaptı. Yanı komünistler, Atatürkçülüğü, laikliği kullanarak; milli, manevi, dini değerlerimize zarar vermektedir.

( Son 450 yılda ilk defa en büyük hizmeti yapan DP Hükümeti Başbakan Adnan Menderes           ( 1899- 1961), 2 Bakanı, 15 kişisi idam edildi! 3 kişisi işkence ile öldürüldü! 449 taraftarına farklı mahpus cezaları verildi. Hükümet düşürüldü. Böylece devlet ve milletin kalkınıp, büyümesi önlendi. Yapılan anayasa ile komünizm etkinliklere fırsat, olanak tanındı. Müslümanların devlete, kamuya öğrenci, memur, amir olarak görev yapmaları, girmeleri yasaklandı. Darbe sonrası İktidara CHP İsmet İnönü getirildi.

1965 yılında AP Süleyman Demirel Hükümeti kuruldu. Menderes gibi başarılı oldu. 12 Mart 1971 askeri cunta muhtırası ile hükümet düşürüldü. İktidara CHP’li Nihat Erim getirildi. Daha sonrada, 1973 yılında CHP Bülent Ecevit geldi.

Artık darbelerle Türkiye durdurulmadığından; dinsiz- imansız- Allah tanımaz- ateist komünistler- devreye sokuldu.

1968- 1980 yılları arasında anarşi, şiddet, terör körüklendi. 1978 yılına gelindiğinde her gün 25 kişi terörden, solcu komünist zalim terörden öldürülmeye başlandı. 12 yılda 10 bin kişi öldürüldü! Böyle yapılmasının nedeni;  yine darbeye yol açmaktı.

Askerle, komünistler aynı şer odakları tarafından kontrol edilip, yönlendiriliyordu. 12 Eylül 1980 de yine askeri cunta darbe yaptı. 650 bin kişi işkenceden geçti. 50 taneden fazla kişi idam edildi. Siyasi yasaklar konuldu.

1983 yılında genel seçim yapıldı. Askeri darbeci cunta istemese de, ANAP Turgut Özal hükümet kurdu. Tüm bozgunculara rağmen 6 yıl başarılı hükümet görevi yaptı. Şüpheli bir zehirlenme olayı ile Hakk’ın rahmetine kavuştu.

1996 yılında DYP+ REFAH PARTİSİ ortak hükümet kurdu. Başbakan Necmettin Erbakan oldu. Beşli şer cephesi darbeciler, 11 ayda hükümeti yıktı. 28 Şubat 1997 kararları ile yıktı. 10 bin dindar kadın- bayan öğretmen görevden atıldı. Daha çok hanımefendiler başörtüsü taktıkları için atıldı. Okulda değil, sokakta başörtülü oldukları için görevlerine son verildi.

1997- 18 Kasım 2002 tarihleri arsında yine Bülent Ecevit hükümette oldu. Başbakan oldu. Millet berbat, devlet haşat oldu ve bitirildi! 22 özel bankanın içi boşaltıldı. Devlet bu banka müşterilerine 65 milyar dolar ödedi.  “Sol ateisttir. Mark sistir. Dine imana, ahirette hesaba, sorguya, mahşere inanmaz. İnsanlıkta bunun için yoktur. Dünyada emir ise çalmada bir özür- mahsur görmemektedirler.”

 21 Şubat 2001 %125 devalüasyon ile devlet, millet haşat edildi. Bitirildi. Bu dönemde 5 yıllık enflasyon ortalaması %79 oldu. Ecevit, 6 defa hükümette oldu.

Dünya üzerinde son 100 yıl içinde, 1917 yılından beri yüzlerce ülkede hiçbir defa solcular, komünistler devlet yönetiminde hiç başarılı olamadılar. 50 taneden fazla ülkeyi komünizm ile yönettiler. Halkı ot, çimen, fare, kedi, köpek, sıçan, böcek, yılan yiyenler bile oldu. Kuzey Kore 1994 yıllarında bu şekilde oldu. 2 milyon insanı açlıktan öldü! Diğerleri de bundan farklı pek olmadı.

Bu solcular, 1991- 1996 yıllarında da DYP- SHP, (SHP yanı CHP olarak) hükümetlik yaptılar. O zamanda devleti, milleti soydular. Dört bankanın içini boşalttılar. Devlet, banka müşterilerinin borcunu ödedi. 1994 yılında enflasyon %152, devalüasyon %350 oldu. 4 Nisan 1994 kararları ile millet, devlet çökertildi.

18 Kasım 2002 tarihinde AK PARTİ Hükümeti kuruldu. Hükümetin başına Recep Tayyip Erdoğan geçti. Onlarca kez suikast girişimi yapıldı. Olmayınca, 15 Temmuz 2016 da Fetö darbesi yapıldı. Ama hepsi boşa çıkarıldı. Ak Parti hükümeti 16 yılını hükümette bitirdi. Tüm engelleme, indirme, bozma, yıkma girişimlerine rağmen hükümetimiz Allah’a hamt ve şükürler olsun, ayaktadır.

Ülkemizde devlet, millet için en büyük yıkıcı CHP olmaktadır. Diğer yıkıcıların başını çekmekte, koruyuculuğunu yapmaktadır. Allah cc. ıslah eder, inşallah.

Bize düşen olumlu Müslüman’ın yanında, arkasında, önünde yer almaktır. Engelleyene Müslüman denmez. Zalim olur. Diğer sapkın ideoloji ve bozuk felsefi akımlardan olur. Onlara da hak mümin samimi bilge Müslüman denmez.

“Solcu komünistler, hep korku ve panik yaymaya, olumluyu, olumsuz göstermeye çalışmaktadır. Oysa negatif, olumsuz, şer olan, bozuk olan bilhassa kendileri ve taraftarlarıdır.” Bu zalim bozgunculara karşı önlemli, tedbirli, hazırlıklı, dayanıklı olmalı. Onlar sivrisine gibidir. Önce iğnesini batırarak, uyuşturur. Sonra kan emer ve taşıdığı hastalık mikrobunu enjekte eder.

Müslüman, öfkeli olmamalı. Şiddet, anarşi, terörden yana olmamalı. Kendini denetleyip, kontrol etmeli. Kırık dökükleri de toplamalı.

Sizlere önerim. Öncelikle sağlıklı, helal, meşru, mubah yaşamaya çalışınız. Yediğiniz, içtiğiniz, giydiğiniz, fikriniz helal olsun. Haram olmasın. “Haram olursa, genleriniz, ruhunuz bozulur. Neslinizde sizlerle beraber harap, haşat, berbat olur!” Sağlıklı, helal, teze, doğal yiyip, içiniz, her gün veya iki günde bir düzenli, vücudunuza uygun spor yapınız. Ama doktor kontrolünden geçtikten sonra spora başlayınız. Yaşınız ilerlemiş ise 5 km. yürüyüp, birazda eksersiz yapınız. Her şeyi yemeyiniz. Diyet yapınız. Fiziksel aktiviteniz mutlaka olsun. Çocuklarınızı da ilmi, bilimsel, dinsel yaşantıya alıştırınız.

Her gün okuyunuz ve yazınız. Okuma ve yazma, Allah emridir. Hem okumalı. Hem de yazmalı. Bildiğimizi başkalarına yazılı, sözlü anlatmalı.  Bilgi, bilinç ile düzenli, iyi, güzel, doğru, ilmi yaşamalı. Fiziksel aktivite, okuma, yazma, öğrenme, öğretmeden geri durmamalı. Çalışkan olmalıyız. Planlı programlı sistemli çalışmalıyız. Zararlı, kötü madde kullanmamalı. Kötü alışkanlıklar kesinlikle edinmemeli. Kötü alışkanlığı olanın kendine bile yararlı olamz, bilmeli. Bunu unutmamalı.

Önce kendimizi en ideal şekilde yetiştirmeliyiz. Sonra çocuklarımızı ideal biçimde yetiştirmeliyiz. “Çocuklarımıza tembel, inatçı, sakar, şımarık, serseri, hayta gibi olumsuz sözcüklerle asla hitap etmemeliyiz.” Baba ile öğretmen, doktor ile korkutmamalı. Olumsuz sözcükler söylememeli. Onu korkutmamalı. İlgilenmeme ile korkutmamalı. Başkaları ile kıyaslamamalı. Aşırı övgü yapmamalı. Pedagojik- eğitim dışı davranmamalı. Bencil, narsis yetiştirmemeli. Cömertlik, sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet öğretilmeli. Yararlı olanı tutku ile sevmesi öğretilmeli. Kibirli- gururlu, gösteriş sever olmaması için doğru, dürüst eğitim yapmalı. Maneviyatını, psikolojisini bozmamalı.

İnsani en iyi tanıyan, insanın yaratıcı Yüce Allah’tır. Allah cc. tanıtılmalı. Allah emri tutulup, yasakladıklarından sakındırılmalı. Peygamberimizi tanıtılıp, sevdirilmeli. Yolu yol edilmeli. İzinde yürünmeli. Dinsiz imansız olursa, ahlaksız ve zararlı illetli zilletli hastalıklı manyak olur. Bunu asla unutmamalı.

Sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Haram, mekruh madde, yiyecek, içecek kullanmamalıyız. Sadece bir sigara içme, 26 çeşit kansere neden olmaktadır. Diğer hastalıklar, Koah gibi öldürücü, kalp gibi öldürücü hastalıklar ise bir başka ağır, öldürücü hastalıktır. Sigara, alkol, uyuşturucu, bağımlılık yapan madde, haram yiyecek, içecek, zararlı madde, besin asla kullanmamalı. Haram yiyecekler, içecekler, batıl, küfür fikir, düşüncesizlikler; aklı, genleri bozar. Vücudun savunma sistemini bozar. Zayıf hücreler hastalık ile savaşamaz. İnsan vücudundaki hücreler sürekli kanser hücresi üretir. Güçlü hücreler bu kanser hücrelerini öldürür. Hastalığa yakalanmayı önler. Sağlam hücreler, bu hastalıklı hücrelerle savaşı kaybederse, insan kanser ve benzeri kötü hastalıklara yakalanır. Bağışıklık sistemini bozmamak için; doğal, sağlıklı, yeterli, dengeli beslenmeli. İleri yaşlarda hücrelerin genlerinin, kromozomların bozulmaya başladığında, ilk ortaya çıkan hastalık kanser olmaktadır. Bir yaşlılık hastalığıdır.

Ne yiyelim? Daha çok hangisini yemeli? Bu konuda çok söz edilmektedir. Kısaca şöyle diyelim: “Yeterli, dengeli, doğal, taze, sağlıklı, temiz beslenelim. Fazla yemeyelim. Yetersizde beslenmeyelim. Normal, orta düzeyde beslenip, aynı zamanda sürekli sistemli spor, aktivite yapalım.”

Her zaman bir mümin olarak okuyalım, diyorum. Bilgilenenim. Bilgimizi artıralım. Doğru, yararlı ilim, bilim, bilgi, teknik, teknoloji öğreneklim. Hemen her konuda kendimize yeterli bilgimiz mutlaka olmalı. Kur’an’da ilk ayetin; “Oku” olduğunu artık biliyoruz. Kur’an’da ; “Kalem” adlı sürenin olduğunu biliyoruz. Kur’ân; “okumak” anlamına geliyor, biliyoruz. Demek ki, okumalı ve yazmalıyız. Ama ülkemizin tüm kütüphanelerinde bulunan kitapların toplam sayısının, ABD Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’nde olan kadar olmadığını söyleyelim. Oysa Kur’ân’ın %25’inin ilim, bilim öğrenmekle ilgili ayetler olduğunu söyleyeyim. Bizde ne kadar doğru, dürüst, hak mümin bilge samimi Müslüman olduğunu düşünelim. Kendimiz sorgulayalım.

Yeterli hak mümin hakiki Müslüman olmayanlar, Kur’an ve peygamber yolundan değil; sapkınlık, sapıklık yolundan gitmektedir. Batıl, küfür yolundan gitmesine rağmen, hala bok böceği kadar varlık için yararlı olamadığını düşünememektedir. Çünkü sapkın olup, sapıtmıştır. Doğru düşünme beceri, yeteneğini kaybetmiştir. Artık sapık, sapkınlıkla, zalimlikle mücadele edememekte, sapkınlığın tutsağı olmaktadır. Hakk’tan uzaklaşmış. Gerçeği anlamamaktadır. Ön yargı ile davranmaktadır. İman kalmamış, İslam’ı anlamaz olmuş. Zalime itlik yapmaktan, kendini geri alamamaktadır. Tefekkür edememektedir. Zalim sapkın azgınların etkisine girmiştir. İman kalpten, akıl baştan ayrılmıştır. Rızkı haram yollarla kazanmaktadır. Kalpte huzur yoktur. Artık ailesi, kendisi, toplum, varlık ile savaş halindedir. Başarı kaybedilmiş. Fazilet değerleri yitirilmiştir. Allah cc. inşallah hidayet nasip eder. Sapkın da aklını başına toplayıp, hidayet diler, inşallah.

Âşık Yunus Emre: “ Zerrece kalmadı gönlümde hile,

Sıdk ile girmişem, ben bu hak yola,

Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali da bile,

Ya Muhammed, canım arzular seni.

Vaktinize hazır olun,

Ecel vardır, gelir, bir gün.

Emanettir kuşça canın,

Isı- sıcak vardır, alır bir gün.

                Tutma, gönülde kini,

                Hoş tut, gönülde miskini,

                Dünya, ahiret ekini,

                Ekip, götüren, bilir.

Bir hastaya vardın ise,

Bir içim su verdin, ise,

Yarın anda karşı gele,

Hak içeceğini içmiş gibi.

                Mal sahibi, mülk sahibi,

                Hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan, mülk de yalan,

Var biraz da sen oyalan!

                Benden öğüt isterisen,

                Eydivirem bildigümden,

                Budur Hakk’ın buyruğu,

Tutun oruç, kılın namaz.

Yunus, sen bu dünyaya neden geldin?

Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.

Enbiyaya uğramaz ise yolun,

Göçtü kervan kaldık dağlar başında!

                Eğer Muhammed’e ümmet olursan,

                Dilinde zikir ile Kur’ân gerektir.

                Namaz kılmağa, zikir etmeye daim.

Yardım kuluna Hakk’tan gerektir.

Hayra döndü, benim işim,

Endişeden kurtuldu, başım.

Nefsimin başını kestim.

Kanatlandım, uçar gönlüm.

                Ey canıma cananım,

                Ey derdime dermanım,

                Âlemlere sultanım,

Medet Allah’ım medet.

Yunus medh eyledi, seni dillerde,

Dillerde, dillerde hem gönüllerde,

Ağlaya, ağlaya, gurbet illerde,

Ya Muhammet sav. Canım arzular seni.

                Can odur ki, kim Hakk’a ere,

                Ayak odur, hak yola gire,

                Er oldur, alçak da dura,

Yüksekten bakan, göz değil.

Abdestimiz, namazımız,

Doğruluktur taatimiz.

Aşk ile bağladık kamet,

Safımız kim ayıra?

                Yunus, sen kendini görme,

                İbadet kıl, mahrum kalma,

                Gayrisine gönül verme,

                Allah cc. sevgisi var iken.

Hadis- şerif: “ Sizin en hayırlınız, hanımlarına karşı en iyi davrananızdır.”

“Mümin bir yılanın deliğinden iki defa sokulmaz.”

“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”

“İslam, güzel ahlaktır.”

“Hiç biriniz kendisi için istediğini, mümin kardeşi için istemedikçe gerçek iman etmiş olamaz.”

İsra süresi 36. Ayet: “ Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalp bunların hepsi ondan sorumludur.”