Güler Yücel, eşi Türk Edebiyatının unutulmaz ismi merhum Can Yücel ve çocuklarıyla Marmaris’te yaşadıkları 3 yıla ait anılarını paylaştı. Güler Yücel, Can Yücel tarafından Marmaris’te yazılan “Akdeniz yaraşıyor sana” adlı şiirin Ataol Berhamoğlu tarafından ‘en güzel aşk şiiri’ olarak gösterildiğini söyledi
Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden merhum şair Can Yücel’in bir dönem Marmaris’te turizm müdürlüğü yaptığını, çok kişi, Marmaris Ticaret Odası’nca yayımlanan yazar Fatma Gebeş Çimen’in kitabından öğrenmişti. Şamata Plus’un son sayısında ünlü şairin eşi Güler Yücel’le gerçekleştirdiği söyleşi, Can Yücel’in Marmaris’teki yıllarına ait bazı ayrıntıları gün yüzüne çıkarttı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Seycan Akman’ın sorularını yanıtlayan Güler Yücel, o günleri şu sözlerle aktardı:
“Kusura bakmayın yılları aklımda değil ama 50 yıl kadar önceydi, İngiltere’de yaşıyorduk. Can bey BBC’de çalışıyordu, ben Montessori (İtalyan bir doktor ve eğitimci olan Maria Montessori tarafından geliştirilen ve serbestlik, sınırlar içinde özgürlük ile bir çocuğun doğal psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimine verdiği önem ile tanımlanan bir eğitim yaklaşımı) eğitimi alıyordum. Moskova’dan Nazım Hikmet’in vefat ettiği haberinin geldiği gece Can, programı yapmadı, BBC affetmez böyle şeyleri, istifa etti.

İngiltere’den Türkiye’ye dönmeye karar verdi, 3 çocuğumuz vardı Hasan, Güzel, Su ve hepsi küçüktü. İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e gidemezdik bizim için kalabalıktı, Bodrum da öyle. Marmaris’i seçtik. Marmaris bize göre daha güzeldi. Can, önden geldi, ev baktı. Şimdiki Dede Restoran’ın olduğu yerde ev tuttu. Şükrü kaptan, Vacide hanım, Tugay ailesi komşumuzdu. Vacide hanım inanılmaz bir kadındı. Hani doğuştan kibarlık diye bir şey vardır ya, ilk defa Vacide hanımda gördüm, çok ama çok asil bir kadındı. Şimdilerde çok moda olan Montessori, o zamanlar bilinmediği için Muğla’da öğretmen okuluna gittim. Oradan mezun oldum. Beni Armutalan’a tayin ettiler.O zaman Armutalan’da 2 sınıf vardı. 4 ve 5. sınıflara ben bakıyordum. İstanbul’da okumuşum, İngiltere’de eğitim almışım ama köyü, toprağı tanımak isteyen biri olarak Armutalan’da görev yapmaktan çok mutluluk duyuyordum. Okula bisikletle gidiyordum.
Hemen hergün bisikletimin lastiği patlıyordu. Yakaladım, meğer bir öğrencim patlatıyormuş. Nedenini sordum, ‘ne yapayım hocam hiç ders sevmiyorum’ dedi. Sonra bu çocuk, sanayide lastikçi oldu. Seneler sonra geldi, beni buldu, elimi öptü.Can’da Marmaris’in ilk Turizm Müdürü olarak tayin edilmişti. Palmiye ağaçlarının ilçeye getirilmesi için çok mücadele etti, getirtti de.Yol yoktu, Turunç’a, İçmeler’e teknelerle giderdik. Türkiye’de, ilk mavi yolculuğa çıkan Hürriyet’le seyahat etme fırsatı bulduk. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Can Yücel, Azra Erthat ve Hürriyet’le Marmaris’ten Antalya’ya kadar seyahat ettik. Teknenin kaptanı sanırım adı Hasan ve Güzel burada okula başladı. Ufuk Karacan, oğlum Hasan’ın samimi arkadaşıydı. O yaşta Ufuk Karacan’a mandalina bahçesine ortak olmayı teklif etmişti. Açık hava sineması vardı. Orada film seyretmek ailemizin en büyük zevklerindendi.
EN GÜZEL AŞK ŞİİRİ MARMARİS’TE YAZILDI
Can burada çok şiir yazdı. Bunlardan bir de ‘Akdeniz yaraşıyor sana’ adlı şiiriydi. Hatta geçenlerde Ataol Berhamoğlu ‘Akdeniz yaraşıyor sana’ için ‘şimdiye kadar yazılmış en güzel aşk şiiri’ dedi. Üç sene kaldık burada, çok güzel yıllardı. Ama artık çocuklar büyümüştü. İstanbul’a dönmeye karar verdik. Yıllar sonra Marmaris’te o kadar çirkin yapılaşma oldu ki, Datça’ya giderken Can kafasını çevirirdi, bu çirkinliği görmemek için. Oysa, biz buradayken, Armutalan ilkokulundan denize kadar mandalin bahçeleri vardı. Velhasıl, 1989’da Datça’ya yerleştik.”
İşte ‘En güzel aşk şiiri’ diye nitelenen Can Yücel’in Marmaris’te kaleme aldığı o şiir:
AKDENİZ YARAŞIYOR SANA
Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin çocuk ağladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdeniz’e