Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Böyle bir adım atmaya yeltenecek olurlarsa, bunun faturasını çok ağır öderler. Şuanda belli şeyler yapılmıyorsa, bu süreç gölgelenmesin diye yapılmıyor. Ama nerede kim, ne yapıyor bunların hepsi kayıtlarda mevcuttur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber’in ortak canlı yayınına katıldı. Çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, devletin gerekli adımları attığını, HDP’nin sürece olumlu katkıda bulunmadığını belirterek, “Bu sürecin 3 kademesi var. Birinci kademe demokratik açılımdı. Buna başladık ve bu kademeyi bitirdikten sonra, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi diye isimlendirdiğimiz safhaya geldik. Bu safhayı da aştık. Bu arada da Akil İnsanlar çalışmasını başlattık. Akil İnsanlar çalışmasıyla bütün Anadolu dolaşıldı. Bazı yerlerde milliyetçi kesim akil insanlara saldırılar yaptı. Ama bütün bu zorluklara rağmen raporlar geldi ve bu defa üçüncü bir adım attık; ‘Çözüm Süreci’ dedik. Çözüm sürecinde, ne yazık ki bu terör örgütünün desteklediği siyasi yapı bu işin sadece mugalatasını yaptı. Hiçbir zaman samimi olarak bu işe sarılmadı. Şuanda dün Muş’ta, Silopi’de kaçırılan insanlar var, yakılan yine makineler var, durmak bilmiyorlar. Ağrı Diyadin’deki olayda, askerimize ateş ediliyor, bunun üzerine askerimiz cevap veriyor. Cevap vermeyecek mi? Buna benzer olaylar tabi çok çok fazla. Şuanda Hatay, Mersin ve Adana’da olan olayları ben de kınadım, Başbakanımız da kınadı. Bütün bunlara rağmen beyefendiler hala bize fatura kestiler. 6-7-8 Ekim olaylarında, eş başkan olan bu zat, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmuş, insanları sokağa davet ediyor. Sokağa davet ettikten sonra 50’ye yakın insan ölüyor. Nasıl olacak da seninle beraber çözüm süreci yürüyecek” şeklinde konuştu.
“ŞUANDA BELLİ ŞEYLER YAPILMIYORSA, BU SÜREÇ GÖLGELENMESİN DİYE YAPILMIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’nin seçim barajını aşamadığı takdirde sokak olaylarının tekrar başlayacağı söylentilerine, şu ifadelerle karşılık verdi:
“Bir defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün imkanlarıyla, bütün güçleriyle görevinin ne olduğunu bilir. Nedir? Bir defa biz bu ülkede mal güvenliğini sağlamakla, can güvenliğini sağlamakla görevliyiz. Bunu temin etmek için ne gerekiyorsa, biz bunu yapacak kabiliyette ve güçteyiz. Burada ordumuz, diğer tarafta emniyet teşkilatımız, diğer tarafta milletimiz böyle bir şeye asla pirim vermeyecektir. Böyle bir adım atmaya yeltenecek olurlarsa, bunun faturasını çok ağır öderler. Şuanda belli şeyler yapılmıyorsa, bu süreç gölgelenmesin diye yapılmıyor. Ama nerede kim, ne yapıyor bunların hepsi kayıtlarda mevcuttur.”
“YERİ GELİR GÖRÜŞMEYE MÜSAADE EDİLİR, YERİ GELİR MÜSAADE EDİLMEZ”
İmralı, HDP ve Kandil’den gelen mesajların farklı olduğuna değinen Erdoğan, İmralı ile 1 aydır görüşmeye izin verilmediği iddialarına şu ifadelerle cevap verdi:
“Burada bir defa birbirinden bağımlı olmayan bir yapı var. Bu yapı içerisinde enteresan olan, ‘İmralı’dan ne gelirse o olur.’ Hayır, o olmuyor. Bu son süreçte dağdan şunlar telaffuz edilmeye başlandı: Dediler ki, ‘1 aydır İmralı’yla görüşme yapılmıyor.’ İmralı’nın ne zaman, nasıl görülme yapacağı hepsi yönetmeliklerle belli. Ailesi belli aralıklarla, rahatlıkla gidip ziyaretini yapabiliyor. Milletvekillerine gelince, buna yönelik de Adalet Bakanlığı zaten belli zamanlarda bu müsaadeyi veriyor. Devlet de kendi istihbarat teşkilatıyla bu tür görüşmeyi zaman zaman yapıyor. Bunun ne zaman olacağını, ne zaman olmayacağını herhalde dağ belirlemeyecek. Bu çalışmalar esnasında, geçen gün yapılan açıklamada, 1 aydır görüşülemediği ifade edildi. ‘Bu bir defa ateşkesin bitmesi anlamına gelir.’ Ya sen kimsin, nasıl böyle bir ifadeyi kullanırsın? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu noktadaki hassasiyeti ateşkes çerçevesi içerisinde veya taraflar arası görüşme anlamında değildir. Sadece kendisinin bir mahkumu vardır, o mahkumla ilgili değerlendirmelerini yapar, ona göre yeri gelir görüşmeye müsaade edilir, yeri gelir müsaade edilmez. Benim Başbakanlığım döneminde ben yeri gelmiştir bakanıma ‘müsaade edin’ demişimdir, yeri gelmiştir ‘hayır edilmeyecek bu ara’ demişimdir. Niye? Olay duruşa göre. Mesela, buraya girdiği zaman bir odası vardı; biz iktidara ilk geldiğimizde. Daha sonra bir radyosu vardı. Aldık yerine bir televizyon verdik. Odayı ikiledik. Orada yalnızdı, 5 tane mahkum verdik. Volta noktasında, avluya çıkmasını artırma noktasına getirdik. Bütün bu hassasiyetler aslında bir mesajdı. Kime; bu ülkedeki Kürt vatandaşlarımıza. İşte, ‘Şöyle yapılıyor, böyle yapılıyor...’ Yalan dolan ne varsa, bunları ortadan çıkarabilmek için. Biz, ret, inkar bütün politikaları ayaklarımızın altına aldık ve bu ülkede adil bir yaklaşım sürecini daha göreve geldiğimiz andan itibaren hayata geçirdik.”
“İMRALI TABULAŞTIRILIYOR”
“Bu mesele bana göre bir tabu meselesi. İmralı tabulaştırılıyor” diyen Erdoğan, “Tabulaştırıldığı içindir ki, oradan gelebilecek mesajlar zaman zaman dağı etkilediği, zaman zaman siyasi hareketi, zaman zaman Avrupa’yı etkilediği söyleniyor. Ve ona göre bir hareket içerisine giriyor. Biz bir hukuk devleti olduğumuz için atacağımız adımı hukuk çerçevesi içerisinde atmaya mecburuz. Yaptığımız bütün işleri de buna göre yapıyoruz. Bu çiğnendiği anda Devlet kendine göre B planını, C planını uygulamaya koyacaktır. 7 Haziran bunun için bir kırılma sürecidir. Ne olacağını şimdiden söylemek pek mümkün değil ama bu görüldüğü andan itibaren ne olacağı çok daha açık, net ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.