CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tek adama yetki verdiğimiz zaman Türkiye’nin itibarını düşünün. Hangi noktaya gelebileceğini düşünün. Bu fiili durum. Bu fiili durum, anayasal statüye kavuşturulmak isteniyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi Halk-Kart Tanıtım Töreni’ne katıldı. Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezinde gerçekleştirilen törende konuşan Kılıçdaroğlu, “Sorumluluk duyan her vatandaşımın endişe taşıdığını biliyorum. Endişeli bir süreçten geçtiğimizi de biliyorum. Nasıl oldu da Türkiye bu noktaya geldi? 23 Nisan’da 1920’de Meclisi kurarken tek adam mı vardı? TBMM’ye Gazi Meclis diyoruz. Bu meclis bütün milletvekilleriyle milli Kurtuluş Savaşını yöneten Meclis, Kıbrıs Barış Harekatını yöneten Meclis, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında sabaha kadar çalışıp darbeyi püskürten Meclis. Şimdi ne diyoruz, ‘Meclisin yetkilerinin alacağım bir kısmını’ kime vereceğim? Bir adama vereceğim. Neden? Bir Allah’ın kulu çıkıp bana bunun akılcı gerekçesini açıklamak zorundadır. Meclis çalışmıyor diyorlarsa Meclis çalışıyor. Bütün yasama dönemlerinden çok daha fazla kanun bu yasama döneminde çıkmıştır. Hayır desinler, rakamları alsınlar baksınlar. Parlamento çalışıyor. İki hafta içinde 100’den fazla kanun çıktı, kavga mı oldu? Hayır. Uyum olursa, uyum içinde çalışılırsa kanunlar çıkıyor. 2 bin maddelik kanun kısa sürede niye çıkıyor, nasıl çıkıyor? Uzlaşarak çıkıyor. Parlamentoda şuanda 4 partinin grubu var, milletvekilleri var. AB ile uyum süreci içinde gelen bütün kanunlar oy birliğiyle çıkmıştır. Demek ki Türkiye’nin çıkarı söz konusu olduğunda oy birliğiyle çıkıyor" şeklinde konuştu.

"BİR KİŞİYİ İKNA ETTİNİZ Mİ..."

"Devletin yapısı ve işleyişini bir kişi belirleyecek başkan. Başkan diyordum itiraz ediyorlardı şimdi onlar da başkan demeye başladılar" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Tek adam rejimi diyordum, önce inkar ettiler sonra ‘evet tek adam rejimi olacak’ diyorlar. Biz o tartışmaları bir tarafa bırakarak, aklımızla ve mantığımızla düşünerek sandığa gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Bağımsızlığını kolay elde etmedi. Bir mücadele var, kan var, gözyaşı var, şehitler, gaziler var. Bir kişi hem başkan olacak, hem başbakan olacak, kaç yardımcısı olacak belli değil, kaç bakan olacak belli değil. Arzu ederse en geç 24 saat içinde bütün valileri, kaymakamları, müftüleri, emniyet müdürlerini, müdürleri, büyükelçileri değiştirebilir. Bir kişiyi ikna ettiniz mi, 24 saat içinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçiriyorsunuz? Buna ’Evet’ denir mi? Böyle bir saçmalık olur mu? Diyorlardı ki ’FETÖ terör örgütü 30-35 yılda devletin içinde sızdı, paralel devleti kurdu.’ 30-35 yıla gerek yok. Bu modelde bir kişiyi ikna ettiniz mi, 24 saat içinde zaten ele geçiriyorsunuz. İstediğiniz rektörleri atıyorsunuz, vali yardımcılarını, kaymakamları istediğiniz gibi atıyorsunuz?"

"BU FİİLİ DURUM, ANAYASAL STATÜYE KAVUŞTURULMAK İSTENİYOR"

"Ne diyor? ’Rakka’ya gireceğiz’. Gir kardeşim. ’Münbiç’e gireceğiz’. Gir kardeşim. ’İkisine de giremiyoruz’. Niye konuşuyorsun o zaman?" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, "Tek adama yetki verdiğimiz zaman Türkiye’nin itibarını düşünün. Hangi noktaya gelebileceğini düşünün. Bu fiili durum. Bu fiili durum, anayasal statüye kavuşturulmak isteniyor. Bütün yetkiler var zaten. Parlamentoda çoğunluk var. İstediğiniz kanunu çıkarıyorsunuz. Bütün bakanlar sizden. İstediğiniz kararı alabiliyorsunuz. Eksik olan ne? Her şeyi yapıyorsunuz; ama deniyor ki; ’Bütün yetkileri bir kişiye verelim. Türkiye’yi bir kişiye teslim edelim. 80 milyon büyük değil, bir kişi büyüktür’. 80 milyon bir kişinin önünde diz çöksün isteniyor. Bu ülkenin insanları onurlu insanlardır. Demokrasiyi savunurlar. Benim gibi düşünmeyenin de konuşmaya hakkı vardır, yazmaya hakkı vardır. Ayrımcılık, kutupculuk, toplumu ayrıştırmak olmaz. Siyasetin görevi toplumda uzlaşmayı sağlamaktır. Siyaset, uzlaşma sanatıdır, bölme sanatı değildir. İnsanları uzlaştıracaksınız, bir araya gelecekler, oturup konuşacaklar. Ayrıştık, bölündük. Neredeyse kavga edeceğiz. Komşumuzun kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgular hale geldik. Bu Türkiye’yi böler, Türkiye’yi ayrıştırır, Türkiye’yi kutuplaştırır. Tam tersini yapmalıyız. Bizim gibi düşünmeyenler de özgürce konuşabilmeliler, yazı yazabilmeliler" değerlendirmesinde bulundu.

"MAĞDUR OLAN BİZİZ"

Kılıçdaroğlu, "O kadar dengesiz, haksız koşularda çalışıyoruz ki, anlatmak mümkün değil. Devletin forsunu, arabasını, uçaklarını, parasını, televizyonlarını kullanıyorlar. Kendi televizyonları 24 saat yayın yapıyor. Biz, bu vatandaşa gerçekleri anlatmak için sokak sokak, meydan meydan, cadde cadde kendi imkanlarımızla gezip, anlatmaya çalışıyoruz. Ağrıma giden ne biliyor musunuz? Devletin forsunu, arabasını, uçaklarını, parasını, televizyonlarını kullanacaksın sonra meydana çıkıp, ’Ben mağdurum’ diyeceksin. Sen nasıl mağdursun kardeşim? Mağdur olan biziz. Her türlü engellemeyi yapıyorlar vatandaş doğruları öğrenmesin diye. Biz doğruları anlatmıyorsak, biz yanlış söylüyorsak senin televizyonuna çıkalım, orada oturalım adam gibi, medeni insanlar gibi tartışalım. Ben mi yanlış söylüyorum, sen mi yanlış söylüyorsun. Biri konuşuyor, 15 dakika sonra öbürü konuşuyor. Böyle bir referandum olur mu? Hangi eşit şartlarda gidiyoruz? Ama bütün bunlara rağmen ben bu milletin ferasetine, demokrasiye bağlılığına güveniyorum" ifadelerini kullandı.

"’HAYIR NE DEMEK? BİZ DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKIYORUZ DEMEK"

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Vatandaşımıza soracaksınız, ‘partizan bir cumhurbaşkanı mı istiyorsun, tarafsız bir cumhurbaşkanı mı istiyorsun’ bu kadar basit. ‘Partizan cumhurbaşkanı’ istiyorum diyorsa nelerin olacağını anlatacaksınız. ‘Tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyorum’ diyorsa tarafsız bir cumhurbaşkanını bizde istiyoruz. o zaman sandığa gidecek hayırlı bir iş yapacak. ‘Hayır, çıkarsa kaos olacak’ niye kaos olsun? Sayın Cumhurbaşkanı yerinde oturacak, 2019’a kadar. Binali Bey, başbakanlığını sürdürecek. Bakanlar, parlamento yerinde olacak. ’Hayır’ ne demek? Biz demokrasiye sahip çıkıyoruz, demek. Biz parlamentomuza sahip çıkıyoruz, demek. Biz milli iradeye sahip çıkıyoruz, demek. Biz milli iradenin üstünde hiçbir gücü tanımıyoruz demek. Herkes anayasal sınırları içinde görevini yapsın demek. Türkiye’nin saygınlığı artacaktır. Ekonomik olarak büyüyecektir Türkiye. İtibarı artacaktır Türkiye’nin. Otoriter bir yönetimden demokrasiyi savunan bir Türkiye sürecine girecektir Türkiye. Biz bunu savunuyoruz."

Konuşmaların ardından Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Kılıçdaroğlu’na Halk Kart takdim etti.

(Pelin Üzek - Benan Özben - Emre Yüzügüldü/İHA)