Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz. Suriye’nin bölünmesine karşıyız. Ama bazıları da hem Suriye’nin hem de Irak’ın bölünmesini istiyor” dedi.

Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan, terörle mücadelede askeri yöntemin başarılı olmaması durumunda neler yapılacağına dair soruya, “Bu tür adımlarda askeri yöntemin başarılı olmaması durumunda hatta askeri yönteme başvurulmadan önce siyasi yöntemle, diplomatik ilişkilerle bu tür ilişkileri çözmek en ideal olanıdır. Esed, doğrusu ailece görüştüğüm bir kişiydi. Kendisiyle bütün bu gelişmeleri, Tunus’ta başlayan gelişmeleri paylaştığımda kendisi önceleri farklı bir yaklaşım içerisindeydi. Ama maalesef daha sonra olaylar farklı gelişmeye başladı. O gücüne çok çok inanıyordu. Kendi ülkesinde bu tür gelişmelerin olmayacağını zannediyordu. Arkadaşlarımı gönderdim, Dışişleri Bakanımı gönderdim kendileriyle saatlerce görüşme yaptılar. Kendisine gece aradım ve dedim ki ‘Bu gidiş iyi değil. kendi halkına kendi vatandaşına bombalar yağdırıyorsun, tanklarla kendi vatandaşının üzerine gidiyorsun. Yarın Cuma bu başlangıç olsun, bu işi bitir’” ifadelerini kullandı.

Esed’in "Benden gelmiyor bunlar terörist” dediğini aktaran Erdoğan, “Dedim ‘Ben sizi yakından takip ediyorum, yanlış yapıyorsun. Gel bu işten vazgeç’ Ertesi gün 360 kişiyi öldürdüler. Bu acımasız gidiş, Cuma namazında olan insanları şehit ettiler. Bu süreç devam etmedi. İlişkilerimizi kestik. Şimdi arayışımız diplomasi. Siyasi arayış içerisindeyiz. Astana bunun önemli adımlarından bir tanesi oldu” şeklinde konuştu.

“SURİYE VE IRAK’IN TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN TEMİZLENMESİ GEREKİYOR”

Doğu Halep’ten 45 bin insanın çıkarıldığını belirten Erdoğan, bu insanların büyük bir kısmının İdlib’te bir kısmının Türkiye’de olduğunu ve her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını aktardı. Cenevre sürecinin başladığını kaydeden Erdoğan, bu süreçte Dönem Başkanı olarak Bahreyn’in bulunduğu Körfez İşbirliği Konseyi’ne önemli görev düştüğünü sözlerine ekledi. Güvenlik güçlerinin ÖSO ile terör örgütlerine karşı önemli bir mücadele sürdürüldüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak’ın terör örgütlerinden temizlenmesi gerektiğini belirtti.

“Avrupa’ya veyahut da Kanada’ya gidenlerin çok ciddi bir sayı teşkil etmediğine dikkat çeken Erdoğan, “Şu an ağırlıklı olarak sayı bizde. Kanada’ya gidenlerin sayısına baksak gidenler 1 milyonu bile bulmaz. Böyle bir durum ortada. Biz bütün durumlara rağmen gelebilecek olan mültecileri alabileceğimizi söylüyoruz. Onları varil bombalarına terk edemeyiz, ölüme mahkum edemeyiz. Gelme durumunda olanlar varsa alacağız. Ama batı almaktan kaçıyor. Dikenli tellerle duvar örüyor, dikenli teller yetmiyor normal duvarlar örüyor. Bunlar insan değil mi? Bizim Uluslararası İnsan Hakları Beyannamemiz nerede? Vicdan nerede? Bunlar vicdanlarının sesini de dinlemiyor” dedi.

“IRAK’IN BÖLÜNMESİ ÇALIŞMALARINI YAPANLAR DA VAR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Şu anda biz yeni bir çalışmayı yapıyoruz. Bu çalışma ile birlikte belli bir kısmını vatandaş da yapacağız. Çünkü rahatlıkla iş bulsunlar, içlerinde kalifiye elemanlar var, kariyer sahibi insanlar var. Bütün bunlara yönelik çalışma yapacağız. Bu insanlar Suriye’de yaşarken farklı yaşadılar. Bu insanları çadıra mahkum etmek doğru olur mu? Bu insanları konteynerlere mahkum etmek doğru olur mu? Normal yaşamlarına döndürecek ortamı, zemini hazırlamayı insani, vicdani ve kardeşlik görevi olarak biliyoruz. Bunun da adımını atacağız. Bizler Avrupa’ya gidenlerden terörden arındırılmış bölge inşa edilirse, buraya döneceklerine inanıyorum. Bunun dışında Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz. Suriye’nin bölünmesine karşıyız. Ama bazıları da hem Suriye’nin hem de Irak’ın bölünmesini istiyor. Irak’ın bölünmesi çalışmalarını yapanlar da var. Bunların önünü almamız gerekiyor. Suriye’deki gelişmenin de önünü almamız lazım. bunun için de Körfez’in bizim üzerimize düşeni hep beraber yapmamız gerekiyor. Biz zulme seyirci kalamayız, kalmayacağız.”

(İHA)