“Her anımda memleketim. Rize dedim, Rize yazdım. Olmasaydı bu hasretim, Yorgun Şair olamazdım. Hep yaşıyor köyüm bende, Bitmez özlem doyum bende. Gidemezsem görmesem de, Onu yüreğime kazdım”

Hüzünlü bir şarkıdır aslında yaşam… Dizelerinde gelmelerden çok gitmelerin olduğu.‘Kal’ diyemeden biten ezginin ardından baka kalır insan. Yetemeyiş-yetişemeyiş hissi uyanır insanın içinde… Med ile cezir arası bir gidiş-gelişmiş aslında yaşam..Med in ağır bastığında sular altında kalan..Cezir havası estiğinde de yürekleri çatlatan..İşte öyle bir Med Cezir dir benim için Rize.

Şairlerin yazdıkları şiirlerde bulundukları ortamdan, mekânlardan etkilenirler. Bu anlamda Rize birçok şairin şiirine ilham kaynağı olmuştur. Rize’nin çayı, atmacası, doğal güzellikleri, Rizelinin gündelik yaşamı, misafirperverliği ve neşesi şiirlerle dile getirilmiştir. Rize bir sevdadır. Yıllık izinlerde sevgiliye kavuşmaktır benim için. Kimi insan sevdasını haykırır, kimi insan içine atar, kimisi de şiirlere döker. Bende şiiri seçtim.

Tulumcu durmadan çal; çal ki son bulsun tasam

Belki düş belki masal; imdi Rize’de olsam

Solusam havasını, su içsem kana kana

En büyük aşkım Rize, hasret yaşarım sana

Bir atmaca olsam da dağların da dolaşsam

Sağnak yağmurlarında sırılsıklam ıslansam

Rize’ye ilişkin tarih ve kültür bilincinin oluşması gerekli bir sosyal ihtiyaçtır. Kaldı ki temel taşların başında tarih ve kültür bilinci gelir. Son yıllarda küreselleşen dünyamızda bize ait değerleri iyi koruyamadığımız ortadadır. Televizyon görüntüleri, diğer medyatik görüntüler ve internetteki web sayfalarına bağlı olarak sanal ortamlar, duygu ve düşünce dünyamızı allak bullak etmiştir. Bunların tamamı gelip geçici kavramlardır. Söz uçar, yazı kalır... Rize şehrini yarınlara taşıyacak kitaplar, eski fotoğraflar, bu karmaşa içinde ‘maziye ait yadigarlar’ olarak değer kazanırlar. Şimdilerde her şehrin tarihini anlatan kitaplar basılıyor. Şehirlerin görüntü hafızası sosyal tarihlerinin temelini teşkil etmektedir. Yerel tarihçilik sadece bir uzmanlık alanı değil, aynı zamanda bir ilgi alanıdır. Ülkemizde olduğu gibi Rize’de de yaşadığı çevreyi araştırmaya çalışan gönüllüler vardır. Bu bağlamda yetkili ve konumunda etkili olan insanların bu işlere gönül vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu sosyal sorumluluk süreci bir kaç gönüllünün omuzlarında kalır. Günümüzde yaşanan durumda budur.

Bir alana gönül verdiğinizde, olanda yapılan üretimler her kim yaparsa yapsın sizi mutlu eder. Gerçek sevgi bunu gerektirir. Bundan gayri bir düşünse insanı hazımsızlığa iter. Ama belki de, hiçbir şeyi çok sevmemeli. Ölümüne bağlanmamalı. Ben çok sevdim de ne oldu

Köyümü sevdim özlemim oldu

Rize’yi sevdim hasretim arttı

Rizespor’u sevdim gözyaşım aktı

Dostu sevdim düşman oldu

Tarihi sevdim eskici oldum

Kitapları sevdim kitap kurduna çıktı adım

İstiklal’i sevdim İstanbul’a hapsoldum