Samsun’da, ’1 Aralık Dünya AIDS Günü’ nedeniyle Canik Toplum Sağlığı Merkezi eğitim ekiplerince halka ve öğrencilere yönelik korunma yolları hakkında eğitim seminerleri düzenleniyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Canik Toplum Sağlığı Merkezi Eğitim Koordinatörü Mustafa Kocaoğlu, "Dünyada ve Türkiye’de yayılımı her gün artarak sürmekte olan, henüz tedavisi ve aşısı bulunmayan AIDS ile mücadelenin temelini koruyucu önlemler oluşturmaktadır. Çağımızın vebası olarak tabir edilen HIV virüsü yaklaşık 30 yıllık bir geçmişi ile bütün dünyayı meşgul etmektedir. HIV Virüsü ülke ekonomilerine büyük yük getirmekte olup henüz etkili aşısı ya da tedavi yöntemi bulunmuş değildir. En etkili mücadele yolu bu virüsün nelerden, nasıl bulaştığı bilinerek korunma yöntemidir. HIV/AIDS enfeksiyonu 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada din, dil, ırk, cins, ülke ayrımı yapmadan hızla yayılmaya devam ederek, günümüzde dünya çapında bir salgın boyutuna ulaştı. 1990’lı yılların başlarından beri bulaşma pek çok ülkede en sık korunmasız yapılan cinsel temasla ikinci sıklıkta da damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektör ile oluyor. HIV Enfeksiyonu erişkinlerin yanında tüm yaş gruplarında görünebilmektedir. Kullanılan ilaç tedavisi ile HIV/ AIDS hastalığından ölümler azalsa da ancak hastalığın tam tedavisi ve aşısı bulunmamaktadır. Bütün bu durumlar gözönüne alındığında önlenebilir bir hastalık olan HIV/AIDS ile mücadelenin en etkili yolu korunma önlemlerini uygulamaktır. Tek eşliliğin yanı sıra riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşın en güvenli ve basit yolu. 2012 yılı içinde 2 milyon kişinin HIV’e yakalandığı tahmin edilmekte ve dünyada 35.3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 2012 yılı içinde 1.6 milyon kişinin AIDS nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. HIV (insan bağışıklık yetmezlik virüsü) bağışıklık sisteminin içine yerleşerek bireyin bağışıklık sistemini zayıflatan bir virüstür. AIDS, bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV adı verilen bir virüstür. Vücudun mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip direnci azaltan bir virüstür" dedi.
HIV/AIDS’in bulaşma yollarından bahseden Kocaoğlu, "Korunmasız cinsel ilişki: En sık bulaşma şeklidir. Tüm bulaşmaların yüzde 80-85 bu yolla olmaktadır. AIDS’ten başka cinsel ilişki ile bulaşan en önemli hastalıklar; bel soğukluğu (GONORE), frengi (sifiliz) ve bulaşıcı sarılık (viral hepatit)tır. Kan ve kan ürünleri ile bulaşma: Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir. Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleri, jilet, makas gibi tüm kesici ve delici aletler ile bulaşma olabilmektedir. Tüm bulaşmaların yüzde 10-15’i bu yolla olmaktadır. Anneden bebeğe bulaşma: HIV Enfeksiyonu gebelik süresince doğum sırasında vücut sıvıları ve emzirme sırasında süt ile bebeğe geçmektedir. Tüm bulaşmaların yüzde 5-10’u bu yolla olmaktadır. HIV/AIDS’in bulaşmadığı durumlar: Dokunmak, tokalaşmak, sarılmak, gözyaşı, ter, tükürük, aynı yerde oturmak, aynı havayı solumak, aynı havuzu, banyoyu, tuvaleti, duşu paylaşmak, giysilerin ortak kullanılması, tabak, çatal, bıçak, bardak paylaşılması, telefon kulaklığı, sivrisinek, böcek ısırması ile HIV bulaşmaz" diye konuştu.