Avusturya Kültür Dairesi ve İçişleri Bakanlığı tarafından bazı cami ve derneklere yönelik soruşturma kapsamında 7 caminin kapatılması kararının Haçlı zihniyetinin bir sonucu olduğunu belirten Hasan Türüt, açıklamasında şu ifadelere yer yerdi: “7 caminin kapatılması kararı ile Avrupa’nın İslam’a hangi gözle baktığı anlaşılmıştır. Müslümanları kışkırtmaya yönelik bu kararı ve Avusturya Hükümetinin bu tutumunu şiddetle kınıyoruz. Mesele şu ki her fırsatta düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü savunan Avrupa devletlerinin başka milletlerin vatandaşları için aynı düşünce için de olmadıkları görülüyor. Avusturya’nın insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu kararını destekleyen bazı Avrupa devletleri, Avrupa da yaşayan soydaşlarımızın hak ve hukukunu gözetmedikleri, onlara adeta köle gözüyle baktıkları bir kez daha anlaşılmıştır.

İslam’ı terörle eşit gören bu zihniyetin bir an önce kendine gelmesini istiyoruz. İslam barış ve kardeşlik dinidir. Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz İslam’ın mensubu olarak, dünyanın jandarmalığına soyunan emperyalist devletlerin Ortadoğu da terörü finanse ederek ortaya çıkardığını ve İslam’ı terör dini gibi göstermeye çalışarak Müslümanlar üzerinde nasıl bir oyun oynadıklarını hepimiz biliyoruz, Avusturya’nın ve onu destekleyen Avrupa ülkelerinin de bunları görmesini istiyoruz.

Müslümanların ibadethanelerinin kapatılmasının altında yatan asıl amaç, Sayın Kalın’ın da ifade ettiği gibi, "Ülkedeki İslam karşıtı ırkçı ve ayrımcı popülist dalganın sonuçlarından biridir. Amaç, Müslüman toplulukları ötekileştirerek siyasi kazanım elde etmektir." Avusturya Başbakanı, aşırı sağcı ortağı ile iç politikaya yönelik bir karar almıştır. Irkçılık yapmakta ve Hıristiyan, Müslüman ayrımcılığını körüklemektedir. Bu da haçlı zihniyetinin bir sonucudur. Bu karar tamamen ideolojiktir. İçinde yaşadığı devletin yasalarına uyan, Hıristiyan toplumla barışık ve uyum için de yaşayan Müslümanların ötekileştirilmesi, birlikte yaşama barışını ve uyumun bozulmasına yönelik kasti bir karardır. Dolayısıyla ahlaki bulmadığımız bu kararın uluslararası hukuk normlarına da aykırı olduğunu belirtmek istiyoruz. Hıristiyan ve Müslüman vatandaşlar arasındaki uyumun bozulması kötü sonuçlar doğurur. Birlikte yaşama davranışının bozulması daha çok Avusturya’nın başını ağrıtır. Avusturya hükümeti bu kararını gözden geçirmelidir.”