Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana Milletvekili Adayı Tarihçi Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı, “Sözde Ermeni soykırımı iddialarına temel oluşturan Osmanlı Devletinin yaptığı tehcirin (Göç ettirme) sorumluları başta İngiltere, Fransa, Rusya ve perde arkasında ise Amerika’dır” dedi.
Yuvalı, Adana Sanayi Odası’nda (ADASO) Darendeliler Kültür Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın (DASEV) düzenlediği “Ermeni Soykırım İddiaları ve Gerçekler” konulu konferans verdi. Yuvalı, Ermenilerin tarihte hiçbir zaman bağımsız devlet kuramadıklarını, hep başkalarının egemenliği altında yaşadıklarını belirtti. Yuvalı, “Osmanlı Devletinde ise Ermeniler ‘millet-i sadıka’ olarak kabul edilmiştir. Türkler cephelerde ömür tüketirken diğer azınlıklar gibi Ermeniler de imtiyazlı bir sınıf haline gelmiştir. Sanatta, zanaatta, ekonomide, ticarette söz sahibi, orduda paşa, devlette sadrazam (Başbakan) olmuşlardır. İlk Mecliste Ermeni 14 milletvekili görev almıştır. Türklerle hiçbir sorunları olmayan Ermeniler en mutlu dönemlerinin Osmanlı dönemsinde yaşamışlardır” diye konuştu.
Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkılmasının getirdiği şartlar içinde Batılı ülkelerin Türkleri Anadolu’da da parçalama projesini hayata geçirmek istediğini ve Ermenilerin bu projede kullanıldığını vurgulayan Yuvalı, yine Rusların da amaçlarına Ermenileri alet ettiğini kaydetti. Bu süreç içinde Türk erkeklerin değişik cephelerde savaşırken evlerde sadece kadın, çocuk ve ihtiyarların kaldığını anlatan Yuvalı şöyle devam etti:
“İşte Osmanlı Devletinin yönetimi altındaki Ermeniler tarihlerinin en mutlu dönemini yaşamışlarsa da, Batılı ülkelerin ve Rusların devlet kurdurma hevesine kapılarak 622 yıl boyunca birlikte yaşadıkları Osmanlıya karşı ihanet etmişlerdir. Akıl almaz yol ve yöntemlerle Anadolu’da savunmasız kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan Türk halkına karşı Hınçak ve Taşnak Ermeni terör örgütlerinde toplanarak cinayetler işlemişlerdir. Doğu Anadolu’da Rus, Çukurova’da Fransız işgalcilerden almış oldukları desteklerle bir Müslüman-Türk kıyımı başlatmışlar, bugün ağırlıklı olarak Doğu, Güneydoğu ve Çukurova’daki yüzlerce toplu mezarlıklar, şehitlikler bu Müslüman katliamının utanç belgeleridir.”
OSMANLI, ERMENİ ÇOCUĞUN SÜTÜNÜ BİLE DÜŞÜNDÜ
Türklere yönelik başlatılan katliamlar karşısında Osmanlı Devlet yönetiminin tedbir alarak, söz konusu Ermeni çetelerinin etkin olduğu yörelerdeki Ermenileri ‘Tehcir Yasası’ çıkartarak yine Osmanlı toprağı olan Suriye bölgesine göç ettirdiğini anlatan Abdulkadir Yuvalı, “Bu göç sırasında da Devlet öyle titiz davranıyor ki, göç ettirilen Ermenilere yollarda zarar verilmesin diye koruma tedbirleri alıyor. Yine öyle ince düşünülüyor ki, göçe tabi tutulan ailelerin çocukları için süt ihtiyacı bile düşünülüyor. Ve esasında bu tehcir hadisesinin sorumluları, başta İngiltere, Fransa, Rusya ve perde arkasında da ABD olmuştur. Zira ABD Başkanı Wilson’un Kongreye sunduğu ‘Wilson Prensipleri’nin 12. maddesi uyarınca ‘Dağılan Osmanlı toprakları üzerinde kim, hangi halk nerede çoğunlukta ise orada devletlerini kuracaklardır’ mealindedir” şeklinde konuştu.
Söz konusu bu meseleyi Batılı ülkeler ve Rusya’nın planladığını, ABD’nin tanımını, Ermenilerin de devlet kurabilme uğruna Doğu Anadolu ağırlıklı olarak Türk halkına karşı bir katliam yaptığını ifade eden Yuvalı, "Türkler; tıpkı Balkan faciası, Kafkas faciası, Stalin’in yapmış olduğu katliamlarda olduğu gibi bu katliamları da unutmuşken, 80 yıl sonra yine Batılıların tahrik, teşvik ve desteğiyle Asala Ermeni terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti’nin hariciye mensuplarına karşı başlatmış oldukları cinayetlerle gündeme taşınmıştır. Hıristiyan dünyası destekli Asala ile başlatılmış olan sözde Ermeni iddiaları aynı bölge de PKK terör örgütü ile devam ettirilmektedir. Sözde soykırım iddialarını gündemde tutan çevrelere Papalığın, AB parlamentosunun ve Almanya’nın da etkin olarak katılması tehlikeyi artırmıştır” ifadesini kullandı.
TANIMA, TOPRAK VE TAZMİNAT İSTİYORLAR
Yuvalı sözlerini şöyle bitirdi:
“İşin özeti, ‘3T’ olarak özetlenen ‘Tanıma, toprak ve tazminat’ talebiyle bölgede sözde bir Ermenistan devleti kurmayı hayal etmektedirler. Türkiye bu konuda maalesef hazırlık yapmamıştır. Ne siyasi iktidar, ne üniversitelerin bir etkin çalışması olmamıştır. Dış politikada akıl almaz yanlışlar yapılmaktadır. Geçen yıl Türkiye adına ‘özür’ anlamı taşıyan mesaj buna en somut örnek teşkil etmiştir. Şimdi Türkiye bu konuda mağdur iken mahkum edilmek istenmektedir. Buna asla izin verilmemelidir. Türkiye içeride ve dışarıda bütün cephelerde etkin olarak karşı atağa geçmelidir. Üniversiteler mutlaka bu işe dahil edilmelidir. Böyle bir dönemde Türkiye, akılcı bir dış politika ile elindeki belge ve bilgileri kullanmalı, kitap, makale, film-belgeseller gibi bütün yöntemler Dünyayı bilgilendirmek için değerlendirilmelidir. Bunun takiben de, önce yakın komşuları ile sonra dünya ile olan ilişkilerini tek akıl yerine siyaset bilimi temelinde yeniden gözden geçirmeli ve gerekenler tez zamanda hayata geçirilmelidir.”
Konferansta İmamoğlu Belediye Başkanı Gazi Adamhasan, MHP Adana Milletvekili Adayı Ayla Emrahoğlu, Türkav Adana Şube Başkanı Mehmet Külahlıoğlu, ADASO Eski Başkanı Sadi Sürenkök, Çukurova Üniversitesi eski Rektörü Yalçın Kekeç, ADASO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi İmam Gazali Hıradağı, Dasev Başkanı Nevzat Buyurgan, Adana Darendeliler Derneği Başkanı Osman Çokyaşar, Çukurova Darendeliler Derneği Başkanı Fikri Kavlak, Yüreğir Darendeliler Derneği Başkanı Mehmet Kalaycık da hazır bulundu.