Bitlis Devlet Hastanesinde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Beyhan Topçu, Ramazan ayında havalarında sıcak olması nedeniyle insanların beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.
Ramazan ayında uzun süre aç kalmaya bağlı olarak vücudun bazal metabolizma hızının azaldığını ifade eden Topçu, bu nedenle az ve sık beslenme ilkesi ramazan ayında da iftar sonrasında uygulanmalı ve mutlaka sahura kalkılması gerektiğini belirtti. Beslenme ve Diyet Uzmanı Beyhan Topçu İHA muhabirine yaptığı açıklamada şunları söyledi. “Bu sayede hem aç kalınan süre azalır hem de metabolizma hızı daha az yavaşlar. Sahurda ve iftarda hafif, hazmı kolay ve kolesterolü düşük besinler tercih edilmeli, kızartılmış kavrulmuş besinlerden yağlı gıdalardan kaçınılmalıdır. Ramazanda alışık olduğumuz lezzetlerin başında ise tatlı tüketimi gelmektedir. Tatlıların iftardan 1-2 saat veya daha uzun süre sonra tüketilmesine, hamur tatlıları yerine sütlü ve meyve tatlıları tercih edilmesine özen gösterilmelidir. İftarda çorba, hafif bir et yemeği, yoğurt, salata ve 1-2 dilim ekmekten oluşan bir menü tercih edilmelidir. İftara çorba ile başlanmalı 10 dakika ara verdikten sonra ana yemeğe geçilmelidir. 2-3 saat sonra da meyve, süt ya da haftada 1-2 gün sütlü tatlı seçenekleri ara öğün olarak tercih edilmelidir. Sahurda ise çorba veya 1 dilim az yağlı börek veya peynir, süt, ekmek ve zeytin domates salatalıktan oluşan bir kahvaltı tercih edilmelidir” diye konuştu.
Ramazan ayında sıkça karşılaşılan bir sorun olan barsak tembelliğini önlemek için yeterli miktarda posalı, ya da lifli besin alınması gerektiğini ifade eden Topçu, “Bu nedenle günde en az 4-9 porsiyon taze sebze ve meyve tüketilmeli ve kepekli ekmek tercih edilmelidir. Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tüketilmelidir. Haftada 1-2 kez kuru baklagil tüketimine özen gösterilmelidir. Yemek pişirirken katı yağlardan kaçınmalı ve kızartmalardan kaçınmalıdır. Kırmızı eti ve yumurtayı haftada 2-3 kez tüketmeye özen gösterilmelidir. Haftada 1-2 kez balıketi tüketilmesi normal yaşamada olduğu gibi kalp sağlığını korumada etkilidir. Ramazan ayı boyunca yiyecekler kadar vücudun ihtiyacı olan sıvı alımına da dikkat edilmelidir. Gün boyunca su içilmediği için, iftardan sonra en az 2 litre su içerek vücudun su ihtiyacı karşılanmalı böbreklerin ve barsakların çalışması sağlanmalıdır. Suyun barsakların çalışmasında da etkili olduğu unutulmamalıdır. İftar ve sahurda yemekle beraber çay, kahve tüketmek yemeklerden alınan vitamin ve minerallerin emilimini azaltıldığından, çay ve kahve tüketimi yemeklerden 2 saat sonra gerçekleştirmelidir. Şeker hastalığında hipertansiyonda, kalp damar hastalıklarında, kanserde, kronik böbrek ve karaciğer hastalıklarında sürekli ilaç kullanımı gerektiren hastalıklarda, ateşli hastalıklarda ve sindirim sistemi hastalıklarında, yeni ameliyat geçirmiş kişiler ve veya sağlığı uygun olmayan kişiler oruç tutmamalı ya da mutlaka doktorlarına danışmalıdır. Ayrıca çocuklarını sadece anne sütü ile besleyen annelerin ve hamile olan kadınlarında oruç tutmaması gerekmektedir. Oruç tutan kişilerde uzun süreli açlığa bağlı olarak kişilerin bazal metabolizma hızı azalıyor. Ayrıca uzun süreli açlık ile iftardan sonra fazla besin tüketiliyor. Buna bağlı olarak da kilo alımı daha rahat hale geliyor. Kilo kontrolünü sağlamak için besinleri dikkatli tüketmek, az ve sık beslenmek ve günde en az 0,5-1 saat egzersiz yapılması gerekmektedir. Egzersizin, az ve sık besin tüketiminin kalp sağlığına ve sağlıklı yaşama olumlu etkileri de unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.