Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci, beslenme sonucu oluşabilecek büyük hastalıkların günümüzde besinlerin takviyesi ile yok edilebildiğini söyledi.
“Beslenme ve kalıtım insanın sağlığını etkileyen başlıca etmenlerdendir. Kalıtım, doğuştan var olan niteliktir, bireyin iyi gelişmiş iyi bir vücut yapısına sahip ve normal zihinsel yeteneklere sahip olması kalıtımıyla ilgilidir” diyen Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci, “Kişilerdeki kalıtım örüntüsü değişmez ancak doğum öncesi, emziklik ve doğum sonrası beslenme beyin yapısını etkileyen önemli zihinsel yetenekleri belirler. Sağlığı doğrudan etkileyen etmenlerin başında, beslenme gelmektedir. Sağlık hizmetlerinin arttırılması, kişilere uygun diyet düzenlenmesi, önlenebilir hastalıkları sakatlık durumları ve erken ölümleri azaltmaktadır. Beslenme sonucu oluşabilecek büyük hastalıklar günümüzde besinlerin takviyesi ile yok edilmiştir. Bunlara iyot eksikliğine bağlı endemik guatrı ve raşitizmi örnek olarak verebiliriz. Sütler D vitamini ve tuzlar iyotla zenginleştirilerek kötü sonuçlar yok edilmiştir. Bunlara benzer pellegre, beriberi, skorbüt gibi hastalıklar günümüzde yok edilmiş denebilecek ölçüdedir” dedi.
Ülkemizde halk çoğunluğunun protein gereksiniminin çoğunu düşük kaliteli protein içeren tahıllardan sağlamadığını dile getiren Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci, daha sonra şunları kaydetti; “Özellikle anne sütünün ve anne sütüyle beslenmenin önemi ve ilk 6 aylıktan sonra anne sütüne ek besinlerin bebek beslenmesini etkileyeceğini unutmamak gerekir. Gebelik öncesi gebelik ve emziklik sırasında iyot ve folik asit yetersizliği sonucuyla zihinsel ve fiziksel sorunlu çocukların doğumuna neden olduğu unutulmamalıdır. Havaların erken kararması ve yaz mevsiminden uzaklaşıldığı hissi kişilerde karamsarlık, mutsuzluk ve huzursuzluk duygularını beraberinde getiriyor. Kişi gerginliğini ve karamsarlığını atabileceği en iyi yöntemin yemek yemek olduğunu düşünüyor buda kişilere kilolarının artışı ile geri dönüyor. Halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin vücut içindeki aktivitesini başka hormonlarla desteleyebileceğimiz ve vücutta ürettiğimiz ancak aldığımız besinlerle birlikte aktivitesini arttırabileceğimiz bir hormondur. Serotonin salgısı kişinin açlık hissini arttırabilir ya da azaltabilir. Çikolata ve şekerli gıdalar serotonin salgısını arttırmaya yönelik yiyeceklerdir ancak dengesiz ve fazla miktarda alınmaları sonrasında kişinin kendisini daha da kötü hissedeceği kilo artışıyla geri gelecektir. Bu besinler yerine serotonin salgımızı arttıracak ve vücudumuza yarar sağlayacak diğer besinlerden yararlanmak bu anlamda daha faydalı olacaktır. Serotonin içeriği yüksek besinler arasında başta meyvelerimiz gelmektedir. kış aylarında hem bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirecek hemde mutlu hissetmemizi sağlayacak meyvelerin başında afrodizyak etkisi de büyük olan çilek gelmektedir.
Muz yine kokusu ve içerdiği yüksek endorfinle mutluluk deposudur. Kendimizi kötü hissettiğimiz ve şeker ihtiyacı istediğimiz bir anda muz tüketmek yerinde olacaktır. Üzüm yine bu meyvelerin arasında yüksek şeker oranı ile büyük bir yer tutuyor. Ayrıca ananas, sindirim sisteminde yararlı olduğu kadar, içerdiği bromelinle birlikte vücuttaki iltihabi durumlar ve şişkinliklerde de etkilidir. Bulundurduğu manganez antioksidan özellikle olup serbest radikal mekanizması için oldukça önemlidir. Sağlıklı bir diyet meyvesidir ve içerdiği c vitamini bağışıklık sisteminde de etkilidir. Düzenli olarak uzman kontrolünde tüketilen ananasında vücuttaki yağ hücreleri üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. Bunların yanında yağlı tohumlar içerdiği omega 3 yağ asitleri ile ceviz kalp ve damar sağlığımızı koruyacak, badem yüksek magnezyum ile vücuda adrenalin salgılatacaktır. Günde 2 adet ceviz içi, 10 adet badem ya da 5-6 adet fındığı rahatlıkla tüketebiliriz. Ayrıca balık ve tavuk etindeki aminoasitlerde mutluluk hormonunu destekleyici etki yaparlar. Düzenli yapılan yürüyüş hareketleri, uyku durumunun sabitlenmesi ve kişilerin sevdikleriyle vakit geçirmesi bu depresyon dönemini atlatmalarında oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu aylarda kafein yerine tüketilecek olan bitki çayları tüketmek canımız tatlı istediğinde probiyotik yoğurtlardan, tarçınla tüketeceğimiz bir fincan salepten yulaf ezmesi ve yoğurtla yapılan tatlılardan, meyveli sütlerden ya da 2 top dondurmadan bir ara öğünümüz yerine faydalanmamız daha dengeli alternatifler arasında yer alıyor.”