Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası ve TÜRK-İŞ Başkanı Genel Ergün Atalay, Türk-İş’in bu yıl 1 Mayıs’ı ilk defa İstanbul dışında Zonguldak’ta kutlayacaklarını söyledi.
Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası Erzurum Şube Başkanlığının 10. Olağan Genel Kurul seçimi yapıldı. Seçimde 250 oy alan Yusuf Gökçan yeniden başkan seçildi. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi salonunda gerçekleşen 10. Olağan Genel Kurul seçimi Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası Ergün Atalay, Koop-İş Sendikası Erzurum Şube Başkanı Tarık Toğrul ve Türkiye Haber-İş Sendikası Erzurum Şubesi Başkanı Kemal Akkan ve Türk Harb-İş Sendikası Erzurum Şubesi Başkanı Sefa Yılmaz katıldı.
Geçmiş tarihe bakıldığında günümüze kadar Türkiye’de son yıllarda demiryolu ulaşım araçlarının çok büyük bir yol kat ettiğini ve çok önemli noktalara geldiğini ifade eden Demiryolu İşçileri Sendikası Erzurum Şube Başkanı Yusuf Gökçan, Sendikalaşma ve örgütlenme hakkı, temel insan hak ve özgürlükleri arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Türk-İş’in bu yıl 1 Mayıs’ı ilk defa İstanbul dışında Zonguldak’ta kutlayacaklarını söyledi. Atalay,” Zonguldak’ta kutlamamızın sebebi, biz 2014 yılında Soma’da ve Ermenek’te 325 kardeşimizi kaybettik. Bunların problemlerini, çalışma hayatının sorunlarını dile getirmek için madenciliğin başkenti olan Zonguldak’ta olacağız. Onun dışında 81 ilimizde de yıllardır Türkiye’ye yakıştığı şekilde 1 Mayıs’ı kutlayacağız. Ülkemizdeki çalışma şartlarının olumsuz yönlerini her ortamda ortaya koyup işçinin içinde bulunduğu sorunlara çözüm aranması sendikaların önde gelen görevidir. Yürütülen bu çalışmalar, yazılı ve görsel basında çoğu zaman gerektiği ölçüde yer almamaktadır. Gündemin sürekli değişmesinden basının geleneksel yaklaşımına kadar bunun birçok nedeni bulunmaktadır. İletişim alanında yaşanan hızlı değişim ve sosyal medya olarak nitelendirilen yeni yapılanma ile birlikte kamuoyu sürekli bir bilgi akışı ile karşı karşıya kalmaktadır. Soma Kömür İşletmesinde 13 Mayıs 2014 günü yaşanan ve 301 madencinin şehit olmasına yol açan “iş cinayeti” ülkeyi ve toplumu derinden sarsmıştır. Ülke gündemi bir anda yaşanan bu faciaya odaklanmıştır. Soma Faciası yıllardır işçi kesiminin dile getirdiği, düzeltilmesi için çaba gösterdiği ve bu alanda uğraş veren duyarlı çevrelerle işbirliği imkanlarının geliştirilmeye çalışıldığı insanlık dışı çalışma şartlarını gözler önüne serdi. Ülkedeki çalışma koşulları “Soma Faciası” ile birlikte özelleştirmeden istihdam biçimlerine, işyerinde stresten işveren baskısına, çalışma saatlerinden işin fiziksel ortamına, çalışma düzenine, çalışma sürelerine veya sendikal örgütlenmeden bilgi ve danışma sürecinin işlerliğine, katılıma, gelirler ve ödeme sistemlerine ya da iş dışı yaşama kadar tartışılmaya başlandı. İşçi temsilcilerinin sürekli dile getirdiği sorunlar böylece görünür oldu. Üzülerek belirtirim ki, ancak sayısal bir büyüklükle karşılaşıldığında bu olaylar kamuoyunda algılanmakta ve işçilerin karşı karşıya bulundukları olumsuz yaşama ve çalışma koşulları dikkati çekmektedir. Bu facia uluslararası alanda da üzücü biçimde yankılanmıştır. Haziran ayında Cenevre’de yapılan 103. Uluslararası Çalışma Konferansında işçi kesimini temsilen yaptığım konuşmada bu “trajediye” de diğer sorunlarla birlikte işaret ettim. Dünyada barışı destekleyen bir işçi örgütü olarak her zaman savaşın ve insan hakları ihlallerinin karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz. Tarihsel ve kültürel bağımız olan ülkelere, halka karşı sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. Dünyanın her bölgesinde sıkıntı yaşayan kardeşlerimizin yanında olmayı bir görev bildik, sıkıntılarını hafifletmek adına maddi ve manevi her türlü desteği verdik, vermeye devam edeceğiz.” diye konuştu.