Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavide Demirci tarafından “Sokak Hayvanları ve Biz” konulu konferans verildi.
Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta konuşan Doç. Dr. Cavide Demirci dünyada birçok farklı türde köpek olduğundan söz ederek, her köpeğin aynı ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Demirci, “Köpekler körlere ve diğer engelli insanlara, polise, arama kurtarma çalışmalarına yardım ederler. Bazıları var ki sokak köpekleridir. Her köpeğin ihtiyaçları aynıdır: Yemek, su, sığınak, egzersiz, medikal bakım ve sevgi. Sokak köpekleri ise yemek, su ve sığınak bulmak zorunda kalıyorlar, hasta ve yaralı oldukları zaman yardım edecek kimseleri yok. Bazı insanlar onlardan korkuyor, kontrol edilmezlerse hastalık yayabilirler ve şehirde karmaşa yaratabiliyorlar ancak itlaf ya da barınak gibi çözümlerin uzun süreli çözümler olmadığı da görüldü. En iyi çözüm kısırlaştır, aşılat, yaşat. Kısırlaştırma programı ile sokak köpeklerinin nüfusu beş yılda yüzde 70 azaltılabilir. Dünyanın diğer ülkelerinde de bu metod kullanılıyor. Eskişehir’de sokak köpekleri Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri tarafından alınıp barınaklardaki kliniğe getiriliyor. Barınaklarda kısırlaştırılan köpeklere numaralı kulak küpesi takılır kuduz aşısı, dış parazit ve iç parazit tedavisi yapılır, iyileştikten sonra alındığı yere geri bırakılır. Neden aynı yere geri bırakılıyor? Eğer aynı yere geri bırakılmazsa boş kalan alanlar kısırlaştırılmamış köpeklerce doldurulur. Doğum oranı hızla artar ve yine sokaklar köpeklerle dolar” dedi.
“Eğer kısırlaştırılan köpek aynı yere bırakılırsa kendi alanını korur çevreden köpeklerin gelmesine izin vermez” diyen Doç. Dr. Demirci, “Kısırlaştırma ve alındığı bölgeye bırakma tek çözümdür. Sokak kedileri de kısırlaştırılıyor. Kısırlaştırma saldırganlığı engelliyor. Bu nedenle, kısırlaştırılan köpekler daha az dövüşüyor ve daha az havlıyor. Günümüzde hayvanlar zevk ve para için dövüştürülüyor, sokaklarda akla gelmeyecek işkencelere maruz kalıyor, hunharca öldürülüyor ve barınaklarda açlığa mahkum ediliyor. Köpeklere nasıl davranmalıyız? Yanlış davranırsak köpeği korkutabiliriz. Korkan köpek kendini korumak için sizi ısırabilir. Köpek kuyruğunu sallıyorsa “mutluyum, dostunum, bu ortamda rahatım, bana dokunabilirsin”, hırlıyorsa “şuanda mutlu değilim, dostun değilim, bu ortamda rahat değilim, bana yaklaşma ve bana dokunma ısırabilirim” demektir” ifadelerini kullandı.
Bir köpeğe ilk görüşte nasıl davranılması gerektiğinden bahseden Doç. Dr. Demirci, şöyle devam etti:
“Köşeye sıkıştırmayın köpeği korkutabilirsiniz, o size gelsin. Yavaş ve sessizce konuşun, bağırmayın ve hızlı hareketler yapmayın. Koklaması için elinizi ona yavaşça yaklaştırın, sonra dikkatli bir şekilde okşayın, köpek iyi niyetinizi anlayabilir. Uyuyan bir köpeğe dokunmayın, onu korkutabilirsiniz. Yemek yiyen bir köpeği rahatsız etmeyin. Bağlı olan bir köpeğe dokunmayın, bir şeyi koruyor olabilir. Bir köpek bana hırlarsa ne yapmalıyım? Köpeğe sert bakmayın. Gözlerine direkt bakmayın. En önemlisi koşmayın. Yavaşca uzaklaşın. Köpeklerden hastalık bulaşır mı? Nasıl korunmamız gerektiğini bilirsek risk çok düşük. Kendimizi nasıl koruyabiliriz? Köpeğe dokunduktan sonra, ellerinizi sabun ile yıkayın. Köpeğe dokunurken yemek yemeyin, sigara içmeyin ve ağzınızı ellemeyin. Başka ne yapabiliriz? Evcil hayvanınız varsa iç parazit aşısını yaptırın, çiğ et veya kemik asla vermeyin.”