Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi tarafından hazırlanan GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir’in konuşmacı olduğu “Kur’an-ın Bilimsel Verilerle Yorumlanmasına Eleştirel Bir Yaklaşım” konulu konferans GAÜN Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kur’an’ın fen bilimleri ve çeşitli bilimsel gelişmeler ışığında yorumlanmasının, yaklaşık olarak iki yüzyıldan beri İslam toplumunda gerek ilmi çevrelerde gerekse toplum katında önceki dönemlerden çok daha fazla güncelliğini koruyan bir konu olduğunu belirten Prof. Dr. Demir, bu nedenle, konunun tarihi arka plan ve içerik açısından tüm boyutlarıyla irdelenmesinin gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Demir, modern dönemde bilimsel veriler ışığında Kur’an’ın yorumlanması çabası Batı bilim ve teknolojisinin hızla ilerlediği, Batının etkin bir kültür olarak İslam dünyasına tesir ettiği, Müslüman ülkelerin birçoğunun sömürge haline getirildiği ve İslam toplumunun, tarihinin en güçsüz döneminde olduğu bir süreç içerisinde bir savunma psikolojisinin ruh haletiyle, başka bir ifadeyle tepkisel bir hareket olarak ortaya çıktığını söyledi.
Kur’an’ın bu yöntemle yorumlanmasında yorum sınırlarının zorlanması ve Batı biliminin değişken yapısının gözardı edilerek sunduğu veriler ile ayetlerin anlamının özdeşleştirilmesi, bu akımın en önemli iki çıkmazı, zaaf noktası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, “Bu nedenle Kur’an’ın sunduğu evrensel mesajın sınırlı ve değişken bilgiler ışığında yorumlanmaması veya yorumlansa bile, yapılan yorumların kesinlik değerinin olmadığına sürekli vurguda bulunulması gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Demir, Kur’an’ın yorumlanmasında, onun seçmeci ve her şeyi bir amaç için kullanıcı yapısına özellikle dikkat edilmeli, bu yönde bir hareket stratejisi belirlenmesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde amaçtan sapmanın kaçınılmaz olacağını belirtti.
“Kur’an’ın bilimsel veriler ışığında yorumlanmasına tefsir tarihinden parçalar halinde yansımalar bulmak mümkün olmasıyla birlikte, modern dönemdekinin öncekinden ayrıldığı önemli bir nokta bir ekol olarak değerlendirilebilmesi ve kapsamlı bir literatüre sahip olmasıdır” diyen Prof. Dr. Demir, “Bu yaklaşımın da canlılık kazanmasının, bir ekol haline gelmesinin Müslümanların Batı hakimiyetine girmesini müteakiben olması, bunun da Batı’nın İslam’a yönelik irrasyonellik, bilim karşıtlığı gibi söylemlerin, iddiaların etkisiyle, İslam’ın akla ve bilime uygun olduğunu, çatışmanın bulunmadığını ispat etme gayretiyle oluştuğunu söylemek mümkündür” diye konuştu.
Prof. Dr. Demir, “Batılıların meydan okumasına karşıt bir meydan okuma niteliği taşıyan bilimsel yorumlama, Kur’an’ın akla ve bilime karşıt olmak bir yana, aksine tabiat araştırmasını teşvik etmekle birlikte, bilimsel birçok gelişmeyi önceden haber verdiği düşüncesini ön plana çıkarır. Bu da daha önce verdiğimiz bilgilerden anlaşılacağı üzere zaaf noktaları içeren bir yaklaşımdır” diyerek, Kur’an’ın bu tür bilimleri içerip içermediği bir yana, kullanılan bilimsel verilerin sürekli değişkenliği nedeniyle, böyle bir yorumlama yönteminin evrensel mesajı tarihsel anlara hapsetme ihtimali ile karşı karşıya kalmasının kaçınılmaz bir şekilde gündeme geleceğinin de göz önünde bulundurulmasını sözlerine ekledi.