Adil stratejik plan program proje uygulamalıyız

Abone Ol

Yaptığımız her işte, görevde, uygulamada; en yüksek deneyimli uzmanlar eliyle, işin muhataplarının görüşlerini de alarak, en stratejik plan program proje uygulamaları gerçekleştirmeliyiz. Yaptığımız her iş, işlem, muamele, proje gerçekleştirme; bilimin gerçeklerine, tekniğin gereklerine uygun yapılmalı. Çok dayanıklı, ergonomik, kullanışlı, uzun ömürlü, çevreci olmalıdır. Bu ülkemizde yapılan her bin işlemden birinde bile yoktur, dersek; pek yalan ve boş söz olmaz.

Çünkü hiçbir işte, işlemde, muamelede; hak hukuk doğruluk dürüstlük hakkaniyet adalet güzel ahlak edep hayâ anlayışı yoktur. Yapılan her iş, hemen ardından bozulmaktadır. Tekrar, tekrar yapılmaktadır! Milletimizin emeği, alın teri bu gibi yerinde olmayan harcamalara gitmektedir! Emeklerimiz boşa harcanmaktadır. Bu durum Osmanlı döneminin Lale devrinden, Tanzimat devrinden, Cumhuriyet döneminden beri; akılsızlık, zekâsızlık artarak devam etmektedir!

Emeklerimizi, alın terimizi depremin verdiği zararları gidermek için harcayıp, tüketmekteyiz. Milyonlarca konut bu depremlerde zarar görmektedir. İnsanlarımızdan 150 bin kişiden fazla insan ölmektedir!  Milyonlarca konut yıkıldıktan sonra enkazı kaldırılmaktadır. Enkazlar çevreye zarar vermektedir. Yenisi yapılırken, hem konut- ev sahibi hem de milletimiz zarar- ziyan görmektedir.

Konutlar, devlet tarafından depremzedelere 20 yıl ödemeli yapılmaktadır. Bu deprem zararlarını gidermek için 1999 Marmara depreminde; 9 ayrı deprem vergisi getirildi. Bu deprem vergileri hala, aradan 24 yıl geçmesine rağmen alınmaktadır. Çünkü iki yılda bir deprem olmaktadır. Büyük yıkımlar gerçekleşmektedir. Beş şiddetinde bir deprem bile yıkımlara neden olmaktadır! Çünkü binalar çok dayanıksız, plansız programsız, projesiz, denetimsiz, kontrolsüz yapılmıştır. Ya kerpiçtendir. Kerpiçten 80 yıllık evler vardır. Ya projesi depreme dayanıksızdır. Uygulaması ise çok daha berbattır. Ya da koskoca 14 katlı binalar, hiç izin almadan, arsalara, tarlalara yapılmıştır. Bundan birinci derece; binayı yapan suçludur. İkinci derece; devletin birimleri kontrol, denetim yapmadığından sorumludur. Ama cezayı milletimiz tümü görmektedir!

Hiçbir büyük depremden ders alınmamış, ibret olmamıştır! Zira akıllı insanlar ancak ders alır, ibret alır. 1999 Marmara depremi; Kocaeli, Gölcük, Yalova, Sakarya, Düzce, Bolu, İstanbul İllerine büyük zarar verdi. 280 bin bina kullanılmaz hale geldi! Az hasarlı, orta hasarlı, çok hasarlı binalar, aradan 24 yıl geçmesine rağmen yenilenmedi, yenilenemedi. Şimdilerde yine bu bölgede 7 ve 7’nin üzerinde deprem bekleniyor.

Hükumet, İstanbul’da 318 binanın kendiliğinden yıkılabileceğini, 1,5 milyon binanın büyük bir depremde yıkılabileceğini tespit etmiş! Yanı 5,8 milyon İstanbul konutunun, 1,5 milyon konutu depreme çok dayanıksızmış! Binada oturan kat sahipleri, daire sahipleri, üçte iki çoğunluk sağlayarak, binalarının dönüştürülmesini, kentsel dönüşüm yapılmasını istedi. Devlette, 1,5 milyon kişiye; yarısı sizden, yarısı devletten yanı milletten konut yapacak. Bazıları yerinde bazıları da Karadeniz’e doğru rezerv alanlarında yapılacak! Yap- boz, boz- yap; milletimin emekleri buralara harcanmaktadır. Suçu günahı olmayanlar, emeklerini buralara vermektedir. Daha doğrusu verdirmektedir. Bu hak değildir. Aslında suçlu suçunun cezasını çekmelidir.

06 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli aynı günde 2 büyük deprem oldu. Bölgede 11 İli olumsuz etkiledi. 850 bin kadar konut hasar gördü. Devlet 650 bin konut yapacak. Sanırım 850 bin konut hasar gördü. 650 bin konut yapılacak. Bir taneden fazla konutu hasar görene de, bir tane konut yapılacak. Burada da 6 katlı bina izni alıp, 12 kat bina yapanlar olduğu gibi, hiç izin almadan 12 katlı bina yapanlarda az değildir. Hala arsa, tarla görünen yerlerde, çok yüksek binalar yapmışlar. Bunda denetim, kontrol yapmayan devlet görevlilerinin, belediyelerin, binayı yapanların suçu çok büyüktür. Bunun yüzünden hükumet ekonomik ve siyasi olarak çok zor duruma düşmüştür. Halkımızdan deprem vergileri alınmaktadır. Taşıt vergileri 2023 yılı için 2 defa alınmaktadır. Depremzedeler yapılan konutların bedelini 20 yılda ödeyecek. Kendi evini yapanlar 1 milyon lira verilmektedir. Bununda 500 bin lirası hibe yapılmıştır. Önce çadır verildi. Çadır konteyner dönüştürüldü. Şimdide 319 bin binanın 2023 yılında bitirilmesi planlandı.

1950 yılından önceki, devlet yönetimini, yürütülen politikaları yazmayacağım. O dönem için ideolojik nedenlerle yalan, uydurma, kurgulama, düzmece, kişisel çıkara dayalı yalan söyleme, popülist yazanlar var. O dönemi yaşayan, büyükbabam, büyük anam, anam, babam, Yüzlerce insan ile görüşmüşüm. Notlar aldım. Halk üzerinde; baskı, şiddet, dayatma, işkence, halkın değerlerine düşmanlık etme, haksız yargı kararları ile mezardan insan çıkarıp, asma; şapka takmadığı için idam edilme, yazma- tülbent satıyorsun, diye bayanı asma gibi on binlerce zalimlik, zulüm, haksızlık yapılmıştır. Tasvip etmiyorum. Eleştiriyor, kınıyor, yeriyorum. Yönetimde daha çok adları yabancıdan dönüşmüş, mümin olmayanların olduğunu da herkes biliyor. Bilmek istemeyenler, zalimlik edenlerdir.

Ezanın aslı gibi okunmasının 18 yıl yasaklandığı, vergilerin zulme dönüştüğü, Allah cc. Demenin yasak olduğu, Kur’ân öğrenmenin yasaklandığı, camilerin amacı dışında kullanıldığı ve de yabancılara 9,500’den fazla caminin satıldığı, kılık- kıyafete zorla müdahale edildiği, inançlı insanların dışlandığı, köylülerin kentlere inemediği bir devri, dönemi bir mümin olarak övmem doğru olmaz. Eski Türkçe diye mezar taşlarının kırıldığı, armaların söküldüğü, Osmanlıya küfredildiği, emperyalist ülkelerin emir ve dayatmalarının eksiksiz yapıldığı bir dönemi, devri Müslüman olarak övmem yanlış olur. Bunun için övemiyorum. Siyaset çok kötü oldu hala olmaya devam ediyor.

1950 yılında devlet yönetiminde büyük bir değişiklik olmasa da, halkın kısmen rahatlaması sağlandı. Önce ezan aslı gibi okunmaya başlandı. İnsanlar, Kur’ân, İslam dinini öğrenmeye başladı. Köylüler, kentlere inmeye başladı. Ülkemizde yol, altyapı, otomobil, traktör yok denecek kadar azdı. Makineleşme artmaya devam etti. Yol, köprü, sanayileşme başladı. Batılı ülkeler ve Amerika’nın hoşuna bu yeni, yararlı gelişmeler gitmedi. Hükumeti zorda bırakmak, engellemek için, iç dinamiklerini kullanmaya başladı. Solcular, komünistler, komünist ülkelerin, özellikle SSCB emperyalizmine köle idiler. Ama kullanılma açısından, her emperyalist ülke, ülkemizdeki solcuları, komünistleri kullandı, kullanıyor.

DP Parti, Adnan Menderes Hükumetini zora bırakmak için siyasi, politik, ekonomik engellemelerin yanında, komünistleri anarşi, şiddet, terörde kullanarak, hükumeti durdurmaya, iş yapmasını önlemeye çalıştılar. Sokak hareketlerini yoğunlaştırdılar. Anarşi, şiddet, terörü artırdılar. Burada sadece solcu komünistler kullanıldı.

Yapılan iç ve dış müdahaleler sonuç vermeyince, DP Hükumetini askeri cunta darbesi ile yıktılar. Başbakan Adnan Menderesi, 2 bakanını idam ettiler. Hükumetin 449 üyesine ağır cezalar, mahpus cezaları verdiler. Bakanlarından, milli Eğitim Bakanı bile cezaevinde işkenceden öldürüldü. 15 üyesine de idam cezası verdiler. Ülkemizdeki tüm cunta darbeleri Amerika girişimleri ile yapıldı. Kullanılanlarda CHP ve solcu komünistler oldu. Batıl batılıların işi; sömürge etmektir. Edemediklerini; fitne, fesat, nifak, müdahale ile yıkmaktır.

Dün İngiltere Hükumetinden bir açıklama yapıldı. İran’da 1953 cunta darbesini İngiltere yaptı, dediler. Batılılar, Afrika’da son 73 yılda 253 tane askeri cunta darbesi yaptırdı. Kendi çıkarlarına hizmet etmeyen seçilmiş hükumetleri düşürdüler. Kendilerinin kullandığı cunta hükumetlerini getirdiler. Bu hükumetleri de kendi askerleri ile korudular. Hala Afrika, bunların sömürmesi nedeniyle açtır, susuzdur, evsizdir, güvenlikte değildir. tüm yeraltı, yerüstü kıymetli madenleri, ürünleri para ödemeden, işletilmektedir. Nijer’de işbirlikçi hükumete cunta askeri darbe yapıldı. Bölge ülkeleri ile emperyalist işgalci sömürücü ülkeler askeri müdahale etmeye hazırlanıyor.

1965- 1971 yılları arasında AP – Süleyman Demirel hükumeti kısmen başarılı oldu. Kısmen başarılı olmasını çekemeyen ordu içindeki hainler 12 Mart 1971 muhtırası yapıp, hükumeti düşürdü. Nihat Erim denilen solcu bir hükumet başa getirdiler. Nihat Erim, komünist terör sonucu öldürüldü.

1968- 1980 yılları arasında ülkemiz iki büyük sorunu vardı.1- toplumun güvenlik sorunu çok büyüktü. Komünist terör örgütleri en çok milliyetçi Ülkücüleri öldürüyordu. Solcu- komünist olmayanlar okullardan okuyamıyordu. Rize Eğitim Enstitüsünde okurken, 200 komünistin saldırısına uğradım. Bazı dövülenleri bir de polis dövüyordu. Böylece okulda olan 1500 öğrenci okuyamaz durumda oldu.

2- Yokluk, fakirlik, gıda maddesi bulamama had safhaya ulaştı.

Bu dönemin birinci sorumlusu; güvenlik ve kolluk güçleridir. Bilerek güvenliği sağlamadılar. Bir de CHP ile AP siyasi partilerin başkanları olan; Bülent Ecevit İle Süleyman Demirel’dir. İkisi de mason, halk düşmanı, emperyalizm uşağıdırlar. 1980 yılına gelindiğinde, her gün 25 insan öldürülüyordu. Daha çok solcu komünistler öldürüyordu. Amaçları; emperyalizme hizmet etmek, kanlı devrim ile hükumeti yıkmaktı. Elli taneden fazla komünist ülke oldu. Hepsi terör ile oluşturuldu.

1980- 2002 yılları arası da çok kötü, berbat geçti. 1991- 1996 yıllarında bölücü dinsiz imansız ateist komünist PKK terörü ile birlikte, devleti yönetememe beceriksizliği üst düzeydeydi. 1991 de DYP+ SHP yanı CHP ortak hükumeti kuruldu. 04 Nisan 1994 yılında %350 devalüasyon bir gecede yapıldı. Piyasaya %500 zam geldi. Ama devlet istatistiğine %158 olarak geçirildi. Daha kötüsü aylıklar- maaşlar donduruldu. Aylıklara sadece 17 lira zam yapıldı. Burada Tansu çiller ile Deniz Baykal ve emsalleri yer aldı. Tansu Çiller ekonomi profesörüydü. Ama çok başarısız oldu. Bu iş yol, yordam, sistem de bilmeyi gerekiyor. Emperyalizme, kapitalizme, liberalizme uşak olmakla bu işlerde başarı sağlanamaz, sağlanamadı, sağlanamayacak.

Anavatan Hükumeti- Turgut Özal döneminde ekonomi canlandı ise de ücretliler yaşayacak kadar aylık alamadı. Adnan kahveci diyordu ki; biz hep memura mı vereceğiz. Memur bu dönemlerde bir köleden berbat çalıştırıldı.

1997- 2002 yılları arasında Bülent Ecevit – DSP başkanlığında ve de ortaklığında hükumetler kuruldu. 1950 yılı öncesi komünist+ faşist+ baskıcı+ dayatmacı+ hayırlı işleri yasaklayıcı oldular. Ekonomi dibe vurdu. İnsanlar başörtülü diye okula alınmadı. İnsanlar camide ve derneklerde din öğrenimi göremedi. Yasaklandı. 21 Şubat 2001 günü yine bir gecede %110 bir devalüsyon oldu. Banka faizleri gecelik %7500’e çıktı. Bu hükumetlik yapan siyasi partilerin hala partileri duruyor. Ama %1 bile halktan oy alamıyorlar.

03 Kasım 2002 günü yapılan genel seçimlerde Ak Parti %34,5 oy alarak hükumet kurdu. Hızlı başladı. Halkın beğenisini alarak %52 kadar oy artırdı. Ama yapılan yanlışlar, yargı işlemezliği, adalet, israf- savurganlık yüzünden kan kaybetmeye 2018 yılından beri devam ediyor. Yanı 5 yıldır kendini toparlayamıyor. Adaletsizlik, güvenlik sorunu had safhaya ulaştı. Bir de ücretlilere, aylıkçılara adaletsiz zamlar yaptı. Toparlayamayacağı benziyor. 2023 genel seçimlerine seçim ekonomisi uyguladı. Devlete borcu olanların borcunu affetti. Hak etmeyene sosyal yardım yaptı. Belediyeleri, bakanlıkları, piyasayı denetleyip, kontrol altına alamadı. Çalışan memura 2023 yılı 01 Temmuz da %86 zam yaparken, emeklilere %0 ile %25 arası zam yaptı. Piyasada zam oranı yıllık %150- 250’ye çıktı. İş zıvanadan, çığırından çıktı. Şiraze bozuldu. Bunlar değil ekonomi uzmanı olması, matematik, aritmetik bile bilmiyorlar.

Şimdi söyleyelim. 1968- 1980 yıllarında ülkemizde sürekli komünist terör oldu. Komünist sendikalar, işçileri sürekli, 2 yıl süren grevlerde tuttu. Ülkemiz ekonomik olarak geriledi. 24 Ocak 1980 de alınan ekonomik kararlarda, halka büyük vergiler, hayat pahalılığı getirildi. Bu 12 yıl içinde 10 bin vatandaşımız terörde can kaybetti, öldü! Halkımızın kara lastik giymede zirve yaptığı yıl; 1975 yılı oldu! Biz öğrenciliğimiz esansında, Rize’de tuttuğumuz eski evlerde; sabah- akşam en kalitesiz Sana yağı ve yumurta omleti yediğimizden, kalp ve damar tıkanıklığını 35 yaşında görmüş olduk! Tuttuğumuz evin suyu, banyosu, tuvaleti olmazdı. Ailelerin tutmadığı ev odalarında kalırdık.

Kolluk kuvvetleri, güvenlik güçleri hakkıyla görevlerini yapmadıklarından, milletimiz sürekli anarşi, şiddet, terör saldırı, içinde kaldı. Siyasiler yeterli önlemi almadıklarından, anarşi, şiddet, terör önlenemedi. Önlenemiyor. Örneklerle yazalım:

·         1960 askeri cunta darbesi öncesi; anarşi, şiddet, terör oluşturuldu. Ama önlenemedi. 27 Mayıs 1960 cunta darbesi oldu. Olduğunda hiçbir terör kalmadı. Neden?

·         12 Mart 1971 muhtırası ile başarılı bir hükûmet düşürüldü. İktidar olanlar terör yanlısı olduğu için terör durmadı. 350 bin kişi tutuklandı.

·         1980 yılı 12 Eylül öncesi her gün komünist terör yapanlar, her gün 25 kişiyi katlediyordu. Bazı illerimizde askeri sıkıyönetim vardı. Ama terör yine tam hızıyla devam ediyordu. 12 Eylül 1980 günü askeri cunta darbesi oldu. Artık bir kişi bile öldürülmedi! Neden, niçin, niye? Bu darbe de 650 bin kişi tutuklandı! Elli kişi idam edildi!

·         1996 yılında Refah- Yol Hükumeti kuruldu. Kısmen başarılıydı. Ama karanlık beşli çete dedikleri gruplar, hükumeti düşürdü! Ancak Refah - Yol Hükumeti 11 ay görev yapabildi. Bu hükumette emekliler ve çalışanların ücretlerinde adaletsizlik yaptı. Örneğin: Bağ- Kur üyesi emekliler %350 zam aldı. Subaylar ve vaizler %84 zam aldı. Diğerlerine de %50 zam yapıldı. Adalet; yerli yerinde dosdoğru hareket etmektir. Bu dönemde enflasyon %76 idi, %74’e düşürüldü. Bu hükumet düşürmeye 28 Şubat 1997 deniyor.

·         28 Şubat 1997 den sonra üçlü ortak hükumet kuruldu. Başı; Bülent Ecevit çekti. 1950 yılı hangi zalimlikler, zulümler yapılmış ise onlar tekrar edildi.

·         03 Kasım 2002 günü genel seçimler yapıldı. Seçimleri %34,5 oy ile Ak Parti aldı. Hükumeti kurdu.

·         Bugün 23.08. 2023 günüdür. Halâ, 22 yıldır bu hükumet işbaşındadır. 2018 yılına kadar işleri kısmen iyi götürdüler. 2018 yılından sonra ülkemizdeki olumsuz etkenleri etkisiz yapamadıkları için, denetim ve kontrol yeterince yapamadığı için, başarı çıtası düşüyor! Bu daha çok yanlış yol ve yöntem izlemekten kaynaklanıyor. Eğer ilmi- bilimsel, doğru bilgiyle, bilimle, İslam ile yönetim yapılmayınca, başarılı olmak mümkün olmaz. Hak hukuk adalet doğruluk dürüstlük hakkaniyet güzel ahlak edep hayâ fazilet değerleri, ilmin değerleriyle, adil hareket edilmediğinde, halkın takdiri azalır. Allah’ın hoşnutluğu yok olur. İşe halkın eğitim- öğretim, güzel ahlak, terbiye, görgü kazandırma ile başlamalı. İlim, irfan, güzel ahlak, İslam muamelatı ile devam etmeli. Yanlış yollarla başarılı olmak asla mümkün olmaz. Sapkın ideolojik görüşlerle doğruya, başarıya ulaşılmaz. Batının zengin olması; başarılı olmasından değildir. Bir milyar nüfusun, 7 milyar nüfusu sömürmesi, elindeki zenginliği almasıyla olmaktadır. Onlara özenmemeli. Yollarını yol edinmemeli. Allah’ın razı- hoşnut olmadığı durumlara kesinlikle girmemeli. Kul hakkına ve Allah cc. Hakkına harfiyen, eksiksiz uymalı.