Akıllı insan, iki dünya yaşantısında; zarar, ziyan etmeyendir. Aklını; ilim, bilim, doğru bilgi, din- iman ile samimiyetle işletir. Allah’ın emirlerini hakkıyla tutar. Yasakladıklarından tümüyle sakınır. İnsanlara hakkaniyetle iyilik, hizmet, yardım, infak eder. İyiliği, hizmeti, yardımı, paylaşmayı dünya üzerine yayar. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, doğaya, çevreye, dünyaya, evrene, yaratılana zarar vermez. Kul hakkına girmez. Herkesin hak, hukukuna saygı gösterir. Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, güzel ahlâk, edep, hayâ, ilimle; varlıklara davranır. Adaleti, hakkaniyetle uygular. Zalime, mazlumu ezdirmez. Herkese hak ettiği gibi davranır.

Hud süresi 112. Ayette, Allah cc. Buyuruyor: “ Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ve aşırı gitmeyin. Çünkü O, her ne yaparsanız, hakkıyla görür.”

Ahzap süresi 2. Ayet: “ Yalnız size vahye dilene uy!”

Ahzap Süresi 9. Ayet: “ De ki, ben sadece vahye uyarım.”

Araf Süresi 3. Ayet: “ Rabbinden, size indirilene uy!”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Birbirinize Müslümanlığı öğretiniz. İyiliği, hakkı, hakikati bırakırsanız, Allahü Teâlâ en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.”

İslam dini, ilahi bir dindir. Rabbani bir dindir. Eşi, benzeri, dengi yoktur. Haktır, hakikattir. Mutlak dosdoğrudur, gerçektir. Allah cc. Nasıl ki, eşsiz, benzersiz, yüce, ortağı, dengi olmayan yüce bir varlıktır. Dini de kendi gibi benzersiz, eşsiz, denksiz bir dindir, ilimdir, inançtır, yaşam kitabıdır. Allah’ın ad ve sıfatlarının eseri ilahi bir dini hayat tarzı yapmalıyız. Akılla, zekâyla, bilgiyle, bilimle, ortak akılla, peygamberimizden öğrendiğimiz şekilde, Kur’ân’ı Kerim’i anlamalı, algılamalı, yaşamalıyız.

Müslüman olarak, bizlerde eşsiz, benzersiz, denksiz olmalıyız. İnsan olanlarla kucaklaşmalıyız. Kutuplaşmamalıyız. Dosdoğru, dürüst, en güzel ve yüksek İslam ahlaklı olmalıyız. Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, insan kayırma, yetim hakkı yeme, zayıfı ve fakiri ezdirme, zengini üstün tutma, emekçinin hak- hukukunu yeme ve de çiğneme, mevki- makam sahiplerine ayrıcalıklı davranma, yapmamalıyız. Herkese hak ettiğini; adaletle, hakkaniyetle vermeliyiz.                 

İnsan, öğretilip, eğitilirken; milli, manevi, dini değerler, yüksek İslâm ahlakı, edebi, hayâsı da öğretilmeli. Ahlaksız, edepsiz, hayâsız, görgüsüz bir bireyden, toplumdan, devletten hayır gelmez. Zarar- ziyan, çirkinlik, kötülük, olumsuzluklar gelir! Ülkemizde ve dünyada çok aşırı ölçüde suç işlenmektedir! Ülkemde 2021 yılı itibarı ile 84 milyon insan yaşamaktadır. 26 milyon öğrencimiz vardır. Ama medeni, görgülü, suç işlemekten uzak bir toplum değiliz. Suçların 3 ‘te birini ilkokul mezunları işlerken, geri kalanını daha yüksekokullardan mezun olanlar işlemektedir! Demek ki, insan değil, adi yaratık yetiştiriyoruz! Eşkıya, haydut, anarşist, şiddetçi, terörist, zalim, vahşi, vahşet yapan, dehşet saçan, yetiştiriyoruz! Araştırmamda, 2 yıl öncesi verilere ulaştım. 2018 yılında ülkemizde, Adli Sicil Genel Müdürlüğü bir istatistik yayınlamış. Bakanlık tarafından yayınlanan verilere göre; 2018 yılında mahkeme davalarının %78,3’ü TCK uyarınca suç oluşturmaktadır. %21,7’si özel kanunlar uyarınca suç işlendi! En çok mal varlığına karşı suç işlendi.

2011 yılında ülke nüfusumuz; 73,72 milyondur. %45,5 olan faili meçhul dosya oranı, 2018 yılında %45,8’e yükseldi!

Son 7 yılın istatistiklerine bakınca, 2011 yılında 5 milyon 384 bin kişiye şüpheli sıfatıyla işlem yapıldı. 2018 yılında ise bu sayı 3,5 milyon kişi artarak, 8 milyon 892 bine ulaştı! 7 yılda bu kadar çok artma oldu! 2018 yılında insan nüfusumuz 80,81 milyondu.

Suç işleyenlerin; %85,1’i erkek, %14,9’u kadınlardan oluşmaktadır. Suçların %97,6’sini Türk vatandaşları işlerken, %2,4’ünü ülkemizde bulunan yabancılar işlemektedir.

En çok işlenen suç; %48,5 oranı ile yağma, %17,4 oranı ile dolandırıcılık olmaktadır. %52,9 oranı ile kasten insan yaralama, %12 oranı ile taksirle – kusurla yaralama görüldü! %41,5 oranı ile konut dokunulmazlığı, %14,6 oranıyla huzur ve sükûneti bozma işlendi. % 53,3 oranı ile şerefe- onura karşı suç işlendi. %25 oranında ise bireye hakaret, %54,7 ile kamu güvenliğini bozma, %14,3 ile özel belgede sahtecilik yapıldı. %53,2 oranıyla bağımlılık yapan madde, uyuşturucu kaçakçılığı, ticareti yapma yer almaktadır. %52,4 oranında cinsel taciz, tecavüzler yer almaktadır!

Birey, toplum, devlette, İslam değerleri yaşam tarzı olmayınca; adalet yerini bulmayınca, hak- hukuk uygulanmayınca, her şey çığırından, zıvanasından, şirazesinden çıktı!

Eğitim- öğretim, hak düşmanlığı üzerinden yapılıyor! Sosyal medya, iletişim, bilişim, basın, yayın, kitaplar, sinemalar, filimler, söyleşiler, kültür hep hak düşmanlığı üzerinden yapılmaktadır! İslam dini düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı yapılmaktadır.

 18. Yüzyıla “Aydınlanma Çağı” diyen anlayış; aslında dinsizliğin başlangıcı, din kabul etmemenin yüzyılı, laiklik, ateistlik, seküler propagandasının ayyuka çıktığı yüzyıldır. Komünizmin- ateizmin, din ve Müslüman düşmanlığının yaygınlaştığı devirdir. Ondan beri insanlar; insanlıktan, insaniyetten, insancıl olmaktan uzaklaştı. Komünist terör başlatıldı! Hala devam ettirilmektedir! Komünist terör tüm dünyaya yayıldı. Bu rejim ve terörü 200 milyon kadar insani katletti! Komünizm, aynı zamanda faşizmdir.

Faşizm, komünizm, kapitalizm, liberal, feminizm, masonluk, Siyonizm, LGBTİ+, demokratlık, felsefi inanışlar, batıl dini anlayış, bozuk felsefi görüşler; insani, insanlığından çıkarttı! İslam dininin de; siyasi, politik, yalan, yanlış öğretilmesi ile din görünümlü vahşi katiller yetiştirildi! Din ve dindarlar; devletten, toplumdan, hizmetten soyutlandı. Etkisizleştirildi. Pasif- edilgen durum aldırıldı.

Sonuç olarak, insan bir şerli robot, makine, akılsız mankut, kafasız köle, kukla yapıldı. Şer- kötü odaklarca kullanılan, yönlendirilen; aklını, zekâsını, doğru bilgiyi kullanamayan, mankut yapıldı. Haçlı Seferleri, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları derken, her dönemde dünyada en az 40- 50 yerde çatışma ve savaşlar olmaktadır! Emperyalistler, Siyonistler, ideoloji sapkınları; insanları savaşa, çatışmaya itmektedir! Çatışmak için mutlaka bir yol, yöntem, sebep bulmaktadırlar. İnsan en ince yerinden yakalanıp, çaresizlik içine sokulmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 76 yıl geçti. İkinci Dünya Savaşı’nda ölenler kadar insan öldürüldü! Sinema, televizyon filmleri hep “öldürme” üzerine yapılmaktadır! Vahşet, dehşet, vahşilik, katillik, katliam filmleri gösterilmektedirler. Hep haram, günah olanlar gösterilmektedir. Devletlerde bunlara teşvik vermektedir!

Bendeniz, çok belgesel filim izliyorum. Afrika’da, Zambiya’da hala ormanlarda yaşayan ilkel kabileler var. Sadece “bıçakları” var. Tarım ve hayvancılık yapamıyorlar. Ormanda konik şeklinde çalılardan yaptıkları bir küfe içinde yaşıyorlar. Kilim, halı, yatak, yorgan yok! Mutfak, kap- kacak yok! Yağmur yağdığında ıslanıyorlar. Üzerlerinde hiç dokuma- tekstil giysi yok! Sadece deri bir don giyiyorlar. Bu kabileler arasında ve içinde kavga, çatışma, dövüş yok! Demek ki, insan bilgi öğretmesen bile doğası gereği çatışmıyor, savaşmıyor, kavga, dövüş yapmıyor. Ama bugün 15- 20 yıl okula gidip, bilgi öğrenenler; savaşıyor, çatışıyor! Demek ki, okulda hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, barış, sevgi, saygı, merhamet, şefkat, müşfik olma, acıma gibi insani değerler öğretilmiyor! Öğretilse de, öğrettikleri batıl, küfür, sapıklık, sapkınlık ile örtülüp, yok ediliyor!

Ülkemizde bin bir çeşit suç işleniyor. Çok yaygın, yoğun suç işleme var! Bunun içinde ceza alma pek olmuyor! 9 milyon suç işleniyorsa, bunların hepsi cezaevine konulmaz. 300,000 bin kişi cezaevlerine konulunca, bir kısmına veya tümüne af çıkarılıyor!

Ülkemde suç işlemede, insan öldürmede %50,4 oranı ile kasten öldürme var! %46,6 oranı ile taksirle- hata- kusur ile insan öldürme var! %18,29 oranıyla çocuğa cinsel taciz ve tecavüz var! 2018 yılında 240,613 çift, eş boşanmış. Birey mahvedilmiş! Aile darmadağın olmuş! Eşler dağılmış! Çocuklar anne ve baba, aile ortamından uzaklaşmış! Bu aile çocukları daha çok suç işlemektedir!

2020 yılında ülke nüfusumuz 83.614.362 kişidir. Ülkemizde 7 milyon kadarda yabancı, sığınmacı vardır. Onlar bu sayıya ekli değildir. Ülkemiz; han, kervansaraydan kötü, berbat olmuş! Devlet olma özelliğini yitirmiş! Sınırlarımızı beton duvarlarla, kamera ve asker ve de polislerle çevirmemize rağmen, yılda 500 bin kaçak insan girişi olduğu olmuş! Bu da medenileşmemizi, kalkınmamızı olumsuz etkilemektedir! Ülkemizde yaşayanlar, bir millet olmaktan çok bir göçler topluluğu, toplama insan yığını olmuş! Bugün gelenler, sorun olmaktadır. Ülkemizde Irak ve Suriye’den gelenler; PKK ve DEAŞ terörü yapmaktadır! Terör örgütleri bunları kullanmaktadır!

1990- 2014 yılları arasında suçlar %400 oranında arttı! Bu yıllar arasında hırsızlık, öldürme, uyuşturucu bağımlılığı %600 arttı! Her gün adli adi vaka olarak 4 kişi öldürülmektedir!

Terör, 2014-2018 yılları arasında % 69 arttı!

Suç işleme, oran olarak en çok İstanbul ve Sakarya’da işlenmektedir. En az da Şırnak’ta suç işlenmektedir. Doğu İllerinde küçük suçların devlete yansımadığı, aktarılmadığını da biliyoruz.

2018 yılına göre Türkiye’mizde 0- 18 yaş arasında 22.876.798 kişi- birey bulunmaktadır.

65 ve üstü yaşlarda, 2014 yılında, 6.192.962 kişi bulunmaktadır.

Ülkemizde, toplam nüfusun %27,5’i 18 yaş altı çocuktur.

65 yaş üstü, 7.550.727 kişi bulunmaktadır.

Ülkemizde 100 yaşın üstü 5 bin kişi bulunmaktadır.

İnsanlar zorunluluktan suç işlememektedir. Keyfi, isteyerek, pislik oluşundan, suç işlemekte, suç örgütü kurmaktadırlar. 100- 500 konut ve daha fazlası alacak kadar onlarca suç örgütü, para vurgunu yapmaktadır. Halkımızda aç göz, kanatsız, haram kazanç heveslisi olduğu için kolay tuzağa düşmektedir. Hayale, palavraya, tuzağa para yatırmaktadır.

Esnaf dediğimiz, ticaret yapanlar; halkı kazıklamayı; “ ticaret, kazanç” sanmaktadır! Halka çok büyük fahiş- yüksek kâr ile mal, eşya satılmaktadır! Devlet, bunu önleyememektedir. Aslında önlemesi çok kolaydır. Kâr sınırı koyabilir. Bu da çok kolaydır. Ama devlet halkın yanında değil, parası olanın yanında yer almaktadır!

Halkı, aldatma, kandırma; “ticari, siyasi zekâ” sayılmaktadır. Maharet olarak görülmektedir.

Bir ambulans yolda geçerse, diğerleri onun peşine takılmaktadır. Bunu “pratik zekâ” olarak ahmaklar görmektedir.

Maçlarda şike yapmayı, “meziyet” olarak gören, sahteci, sahtekârlar vardır.

İyi niyeti istismar eden, alçaklar vardır. Bunlar, kendini “kıvrak zekâ” olarak gören adilerdir.

Ülkemizde en eksikliği görülen, öğe; “güzel, iyi, yüksek İslam ahlakıdır.” Halka, İslam ahlakı, edebi, hayâsı, arı, utanması, Allah cc. İnancı. Din muamelatı kazandırmamız gerekir.

“Evimden, çarşıya çıkıyorum. Pek çok olumsuz durum ile karşılaşıyorum. Ben hep, her zaman söylüyorum ya! Bakamayacak, yetiştiremeyecek, perişan edecek kadar çocuk sahibi olmayınız! Okutacağınız kadar, yetiştirebileceğiniz kadar, iş kurabileceğiniz kadar, perişan etmeyeceğiniz kadar çocuk sahibi olunuz. Pek çok çocuk yapıp, milletin ve devletin başına bela etmeyiniz! İlçemize, bölgemize çok çocuk yapan, 4-5 eş alarak çocuk doğurtan, 10-16-53-65-75 çocuğu olup; 100 taneye tamamlayacağım, diye televizyonlarda canlı yayınlarda, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan konuşanların, çocukları çok perişan durumdadır! Bendeniz, vakıf, yardım derneği, iyilik insanıyım. Yarım yüzyıl kadar resmi çalışmam var.

İnsanlar, eşleri, çocukları ve kendi, otobüs ile bölgemize geliyor. Yatak, yorgan, yastık, kilim, mutfak eşyası denen, hiçbir şeyleri yok! Otobüse binip, gelmişler. Eski bir evde bir yer kiralıyorlar! Komşular haberdar oluyor. Yardım etmek için çırpınıyor. Ama bu bir değil, 5 değil, 15 değil, 100 değil! Ardı arkası kesilmiyor! Bugün 03.03.2021 günüdür. Hava soğuktur. Bir aile, ülkemiz içinden göç etmiş, gelmiş! Komşu soba vermiş. 3-4 sünger minder ve bir kilim verilmiş. Ama üzerlerine yatarken, örtünecek yorgan, battaniye yok! Yardım kuruluşlarını aradım. Gidip, sordum. Kendileri ihtiyacı karşılayamadıklarını söylediler.

Yardım derneklerinde çalışırken, akıl, bilgi vermeye çalışıyordum. Evinizden çıkarken, ailece çıkmayın. Önce baba çıkıp, iş bulsun. Evini kursun. Sonra ailesini getirsin, diyordum. Ama akıl, beyin, kalp, bilgi kullanma, yetersiz olduğu için, anlamıyorlar!

İş bulsalar da yardım dilenmekten geri durmuyorlar. Çünkü çok çocuk yapmışlar. Çalıştıkları yerden aldıkları ücret, aylık yetmiyor. Yine yardım kuruluşlarından dilenmeyi sürdürüyorlar. İnsan, eşi ile her yattığında, çocuk yapmak için yatmamalı. Beyni işletmeli. İlçe belediye başkanı diyor ki, 4 eşim, 75 çocuğum var. 100’e tamamlayacağım. Bunu televizyonda canlı yayında söylüyor. Demek ki, bu ilkel, kafasız, beyinsiz iş yapmanın, yanlış olduğunu anlayamamış. Kendine olağan, normal, doğal geliyormuş!”

Çarşıda geziyorum. Belediyenin hep yapılanı; bozup, tekrar yeniden yapmaya çalıştığını görüyorum. Daha 2-5 yıl önce betonla, demir kullanarak, yaptıkları sokak, cadde, yollar bozuluyor. Belediye başkanına mesaj ile yazıyorum. İşçi başındaki görevlilere anlatıyorum. Yanlış olduğunu biliyorum. Ama ben çalışanım. Çok yorum yapmak, doğru olmaz, diyor. Daha dün yine anlattım. Yapılan yine akılsızca, beyinsizce yapılıyor. Parke taşlı dar kaldırım bozuluyor. Yine aynı boyutta demirle, betonla yapıyorlar. Yahu! Ana caddenin 50 cm. kaldırımı olur mu? Şehire giriş, deniz kenarına çıkış caddesinin kaldırımı 50 cm. olur mu? Kaldırım üzerine konteyner çöp kutuları konmuş! Kaldırım daraltılarak, araba park etme yeri yapılmaktadır. Daha öncede parke taş döşeli caddenin üzerine demirli beton atılmıştı. Elektrik hatları yerden döşenince, onlarda tekrar yenilenecek. Yap-boz- yap yine boz, yap! Milletin emekleri boşa gidiyor. Devlet zayıflıyor! Millet fakirleşiyor!

Caddelere dikilen ağaç fidanları bile ardı sıra sökülerek, üç defa yenileniyor! Farklı ağaç fidanı üç kez dikiliyor!

Bir taraftan bu şekilde israf yapılıyor. Diğer taraftan bazı belediyeler çalıyor, hırsızlık yapıyor!  Öbür taraftan terör yanlısı siyasi partiler, belediye parasını terör örgütüne aktarıyor. PKK terör örgütünün legal siyasi partisi var! TBMM ve belediyelerde bulunuyor. Devletten hazine yardımı alıyor. Bu milletvekillerini, belediye başkan adaylarını, PKK terör örgütü belirliyor. Bu siyasi parti ile 7 diğer siyasi parti ittifak, müttefik oluyor. İşbirliği yapıyor! Sonra devlet yıkılmak, millet parçalanmak isteniyor! Oysa bir yasa ile tüm yanlışlıklar önlenir. Ama 100 yıldır, siviller bir insan haklarına önem, değer veren bir anayasa yapamamıştır.

Bizler, hakka, hakikate, hak, hukuka, doğruluğa, dürüstlüğe, adalete, eşitliğe, hakkaniyete, yüksek İslam ahlakına, edebe, hayâya, insani değerlere, ilme, irfana, bilime, tekniğe, teknolojiye, tarıma, hayvancılığa, üretime, israfsız tüketime, yönelmeliyiz. Hak ve hukuktan ayrılmamalı. Zalim olmamalı. Zalim ve sapkın olanlarla, işbirliği yapmamalı. Allah cc. Ve peygamberinin yolundan bir milimetre ayrılmamalı. Haktan bir milimetre ayrılınca; batıla, küfre, sapıklığa, sapkınlığa düşülür!  Her işimizde, görevimizde; hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük içinde kalmalıyız. Samimi, ihlaslı olmalıyız. Birey, aile, toplum, devlet olarak; dini ve ilmi fazilet değerlerini yaşamalıyız. Kurtuluş sadece buradadır. Diğerleri kötü, çirkin, zararlı, bozuk, batıldır. Çürüktür. İşe yaramazdır. Bizden söylemesi!