Sizlere, dünyanın en iyi, güzel, doğru, gerçek, yararlı, önemli, değerli, kullanılabilir bilgilerini yazıyorum. Sizler, makalelerimi okudukça; yararlanacak, daha da olgunlaşacak, bilgi ve bilinç sahibi olacaksınız. Yalancıların, yanlış yapanların; oyununa, hilesine, tuzağına düşmeyeceksiniz. İki âlemde huzurlu, mutlu, rahat, ferah, felah olacaksınız, inşallah. Yazılarımı lütfen önyargısız okuyunuz, okutunuz, sosyal medyada paylaşınız. Başkaları da yararlanarak, iki âlemde; huzurlu, mutlu, rahat olurlar, inşallah. Sizlere gerçek ve doğru bilgiyi, ilmi, bilimi, olanları, olayları, olguları yazmaya çalışıyorum. Zan, kanaat, varsayım yazmıyorum.

Allah cc. Kur’ân’ın Bakara süresi 177. Ayetinde, insanlara şöyle hitap ediyor:                 “ Yüzlerinizi Doğuya ve Batıya çevirmeniz, erdemlik- olgunluk değildir. Asıl erdemli kişi; Allah’a ve ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere iman eden, sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü yitirmiş olanlara harcayan; namaz kılıp, zekât verendir. Böyleleri antlaşma yaptıklarında, sözlerini tutarlar. Darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar, bunlardır. İşte takva sahipleri bunlardır.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Bana sözün özü verildi.”

“Ameller niyetlere göredir. Sana şüpheli geleni, bırak. Şüphe vermeyene bak.”

“Sizden biriniz, kendisi için istediğini, kardeşi içinde istemedikçe, iyi mümin olamaz.”

“Allah’a inandım, de; sonra dosdoğru ol.”

Peygamberimiz; kalbin hastalıkları üzerinde çok durmuştur. Pek çok hadis-i şerifte; “bencillik, kıskançlık- çekememezlik, başkalarına tepeden bakma, kötü zanda bulunma, kin besleme, insanların başına gelen musibetlerden zevk alma, dostlara darılıp, onları yüzüstü bırakma, sözünde durmama gibi kötü, zararlı, çirkin duygu, düşünceleri yasaklamıştır.”

Peygamberimiz buyuruyor: “Kulun, Allah cc. Yolunda yuttuğu toz ile cehennem ateşi, onun karnında asla birleşmez.”

 “Bencillik ile iman aynı kalpte birleşmez.”

“Vatan sevgisi imandandır.”

 “Allah’ın rızasına uygun davranışlar, cehennem ateşine engeldir.”

 “Bencillik ve kıskançlık, iman ile bağdaşmayan bir niteliktir.”

 “Dünyaya çok dalmak, derin düşünmeyi- tefekkürü terk etmek, ölümü ve sorgulamayı unutmak, çok gülmek, çok konuşmak, merhametsizlik; kalbi hastalıktır.”

 “Böbürlenerek yürümek, kibirli olmak, cimrilik, hilekârlık, kendini beğenme; cennet ile insan arasında duvar ördürür. Kalbe zarar verir.”

Sizlere yukarıda Allah’ın bir ayeti- tümcesi ile peygamberimizin sözlerinden oluşan birkaç cümleyi yazdım. Akıllı, zeki, olgun, anlayışlı, önyargısız, gerçek bilim ve hak din İslam sahibi insan; birkaç doğru sözden bile anlar ve kabul eder. Kendine, başkalarına, hiçbir varlığa bilerek, tasarlayarak zarar, ziyan vermez. Bir karıncayı bile incitmez. Bir kuşa bile zarar vermez. Bir kediye, köpeğe, varlığa asla zarar vermez, vermemelidir.

 Müslüman, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ sahibi; merhametli, şefkatli, müşfik, acıyan insan olmalı.  Allah’ın ve peygamberinin sözünden çıkmamalı. Zalim, müşrik, kâfir, münafık, katil, katliamcı, serseri, haydut, barbar, eşkıya, anarşist, şiddetçi, terörist, hırsız, yolsuz, rüşvetçi, stokçu, sahteci, sahtekâr, kalpazan, kalitesiz, verimsiz, kötü, çirkin, zarar- ziyan veren; yaratık, alçak, adi, kahpe, kalleş, hain olmaz, olmamalıdır. Olması; insani bir özellik, nitelik, sıfat değildir. Bize düşen, muhteşem, muazzam, mükemmel, harika, harikulade, şahane, estetik, alametifarika, olgun insan olmaktır. Bilge, güzel, iyi, düzgün, samimi insan olmaktır. Olumlu, yararlı, değerli, sade, hak- hukuk çerçevesinde yaşayan samimi hakça bilge olmaktır. Samimi, bilge, takva, dindar, hak Mümin, hakiki Müslüman olmaktır. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, iffet değerleri sevmektir, korumaktır. Cesur, ilgili, bilgili, sahip çıkan olmaktır.

Devleti yönetenler olsun, milletimizin her bireyi, grubu, örgütü, kurumu, kuruluşu olsun; devletimize ve milletimize zerre kadar zarar vermemeli. Zarar verdiği içindir ki, ülkemiz kalkınmada, gelişmede, ilerlemede, yükselmede, refaha erişmede, güçlü olmada çok geri kaldı. Son 300 yıldır ancak 30 yıl kadar süre ülkemiz kalkınma ile tanıştı.

Bu da 1950- 1960 yılı DP, Başbakan Adnan Menderes dönemidir. Hizmetlerinin karşılığını alçak, hainler tarafından canı ile ödedi. 27 Mayıs 1960’da darbe yapıldı. Başbakan, 2 Bakan, 15 kişi idam edildi. 449 kişi mahpus cezasına çarptırıldı. Haksız, hukuksuz, emperyalistler tarafından yapılan askeri cunta darbesiydi. Hizmet eden, hükümet görevlilerini minnet ve dua ile anıyorum.

1965- 1969 yıllarında DP, Süleyman Demirel Hükümeti de iyi hizmet etti. Ama bir daha rahat bırakıp, hizmet ettirtmediler. Sol komünistler ve ordudaki uzantıları, Demirel’in başına bela oldular.

12 Eylül 1980 askeri cunta darbesi ile yine millet darbe yedi. Allah cc. Nasip etti de ANAP, Turgut Özal Başbakan oldu da kalkınma görüldü. Ama bu kalkınmada 1983- 1989 yılları arasında 6 yıl sürdü.

Prof. Necmettin Erbakan Başbakanlığında 1996 yılında “Refah- Yol” ortak hükümet kuruldu. İyi başlangıç yaptı. Ama ülkemizdeki, sol komünist çeteler, hükümeti 11 ayda yıktılar! Rahat vermediler.

Şimdi bir hükümet var. 18 Kasım 2003 yılından beri, Ak Parti, R.T. Erdoğan başkanlığında hükümet 18 yıldır görevdedir. Ülkemin zorlukları, iç ve dış müdahaleler, dünyanın içine girdiği zor koşullar altında; inişli- çıkışlı hizmetler verilmektedir. Kalkınma hızı 10 olan yıllarda var. Sıfıra düşen yıllarda olmaktadır. İç ve dış hainlerin düşmanca tutumları nedeniyle istikrar sağlanamamaktadır. Hain odakların birleşik gücü %50’ye ulaşmaktadır!

Vatanımızı, milletimizi canımız bahasına mutlaka ama muhakkak korumalı. Güçlü, birlik ve beraberlik içinde sağlam tutmalı. Bugün ülkemize ve tüm mazlum ülkelere sahip çıkıyoruz. 14 ülkede Türk askerimiz saldırıya uğrayanlara kalkan olmakta, korumaktadır. Bu durum bugün çok daha iyi yapılmaktadır. Her zaman böyle olmadı, yapılamadı!

“1945 yılında Türkiye’ye sığınan 195 Azerbaycan askerini, SSCB’ne teslim edip, Baratan köprü üzerinde şehit edilmesine seyirci kalan, komünist SSCB yandaşı hükümetlerden, bu ülkeye ve milletimize hayır, iyilik gelmedi.”

“14 Mayıs 1948 yılında İsrail terör devletini tanıyan, ilk İslam ülkesi Türkiye oldu! İsrail, terörle kurulan bir devlettir. Hala terörist bir devlettir.”

“1964 yılında Kıbrıs’ta oradaki Türklere yapılan zalimlik ve zulümler, ABD, Johnson Mektubu ile son buldu. Harekât ancak 1974 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan istediği ile yapılabildi.”

“Suriye’de mazlumlara yapılan her türlü yardım, ülkemizdeki hainler tarafından; terör örgütü dinci DEAŞ terör örgütüne veriliyor, diyerek, kesintiye uğratıldı.”

“Suriye’de mazlumları korumak, ülkemize yapılan terör saldırılarını azaltmak veya durdurmak için; Suriye’ye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Afrin askeri harekâtları yapıldı. Türkiye’yi emperyalist politikalar uygulamakla dünya kamuoyu karşısında suçlayanlar, içteki hainler oldu. Suriye askerleri, 2020 yılı başında askerimize saldırıp, 50 kadar askerimizi şehit edince; Suriye rejim askerlerine de iyi bir ders verildi.”

“Irak’tan ülkemize yapılan PKK terör saldırılarına karşı önleme girişiminde bulunuldu. Askerimiz şu anda havadan, karadan Iraktadır. Irakta karakollar kurmaktadır. Türkiye’mizin düşmanları kendi yapamadığı düşmanlığı, terör örgütlerine yaptırmaktadırlar.”

“Türkiye’miz, Akdeniz’de Libya Hükümeti ile deniz sınırlarını birleştirme antlaşması yaptı. Bu anlaşmayı BM dün tescil etti, onayladı. Şimdi ülkemiz, Libya ile deniz sınırını birleştirmiş oldu. Akdeniz’e kendi sularımız, yetki alanımız olarak 30 km. eninde bir manevi zincir çektik. Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Yunanistan düşmanlıklarını yerle bir ettik. Bizi sınırlarımıza sıkıştırmak istemelerini kırdık, bozduk.”

 “Libya, Hafter teröristi ile işgal edilmek istenmektedir. Bunu sadece Türkiye desteği ile önlemeye çalışıyoruz. Başarılıyız. Bunda iç ve dış hainler karşı çıkmaktadır.”

Müslüman Türk Milleti’nin değer yargılarına hainlik, düşmanlık etmeyi marifet, meziyet sayan bir grup var. İç ve dış düşmanlarla ortak çalışmaktadırlar. Devletin ve milletin içinde etkindirler. “Bunlar Kıbrıs, ırak, Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Libya, terörle mücadeleye karşı çıkmaktadırlar. Bir bahane ile mide bulandırmakta, birlik- beraberlik bozmaktadırlar. Ajanlık yapmaktadırlar. Dünya kamuoyunda ülkemizi zor duruma bırakmaktadırlar. İhanet siyaseti işlenmektedir. Ülkemiz FETÖ, DEAŞ, PKK, PKK/ YPG, DHKP-C gibi onlarca terör örgütü ile mücadele etmektedir. Bu mücadeleye destek verilmemektedir. Mücadele edenler suçlanmakta, heyecanları kırılmakta, terör örgütleri ile işbirliği yapılmaktadır.”

 “27 Eylül 2020 günü sabahından beri Azerbaycan, Ermenistan askerleri çatışmaktadır. Olay savaşa dönüştü. Can Azerbaycan’ım 1991- 1994 yılları arasında Karabağ topraklarını, Rus desteği ile ABD ve Avrupa desteği ile Ermenistan’a kaptırdı. Otuz bin insanını o günden beri kaybetti! O zaman zaten Azerbaycan yeni kurulmuş devletti. Azerbaycan, SSCB devletinden 1991 yılı sonunda ayrılıp, bağımsız devlet olmuştu. Ordusu, silahı, askeri, savaş uçağı, hatta 2 tane bile pilotu yoktu. Bunu fırsat bile Ermenistan saldırıya geçti. Karabağ da 7 şehiri- kenti aldı.

Bir milyon Azerbaycanlı Türk’ü Karabağ’dan sürdü. 1991 yılından beri sürekli Azeri sivil halkının yaşadığı yerleşkelere top atışları yapmaktadır. 2020 yılı Temmuz ayından itibaren Ermenistan saldırılarını sıklaştırdı, artırdı. 27 Eylül 2020 sabahı yine köyleri topçu atışları ile vurdu. Bir evden 4 kişi, diğer bir evden 2 kişi şehit oldu. İki ortaokul öğrencisi, bir kız ve bir erkek öğrencide şehit oldu. Bu durum bardağı taşırdı. 1992 yılında cepheden kaçan Azeri askerleri; o zaman maneviyattan uzak, toprak, mal, mülk sahibi değildi. Komünizm rejimi dinlerini, inançlarını, mal, mülk, servetlerini ellerinden almıştı. Eğitimsiz ve silahsızdı. Ama artık durum değişti. 30 yıl içinde maneviyat güçlendi. Ordu güçlüdür. Altı gündür Azeri Türkleri esiyor, gürlüyor, düşmanı ininde vuruyor. Hava, kara birlikleri zafere koşuyor. Elin zalim gâvurları ilk günden beri “barış, ateşken” deyip, zırlıyor. Direkt müdahale etmeseler yeter.

Can Azerbaycan ordusu 6 gün içinde Ermenistan ordusuna büyük kayıplar verdiriyor ve savaş devam ediyor. Altı gün içinde 200 tank, 228 top ve füze, 30 hava savunma sistemi, alt komuta yönetim ve komuta gözlem mıntıkası, 5 mühimmat- silah deposu, 18 İnsansız Hava Aracı ( İHA), 2 savaş uçağı, 110 askeri taşıt, bir tane S- 300 uzun menzilli füze, 4,000 asker cephede imha edildi. Hiçbir tane sivil öldürülmedi. Ama Azeriler cepheden kaçıyor. Pek çok askeri araç da bırakıp, kaçtılar.

Ermeniler 40 km. uzaktaki köyleri top ve füze ile vuruyor. Siviller zarar görmesin, diye köyler boşaltılmış.  Karatma uygulanmaktadır. Yine de 19 sivil şehit oldu. 59 sivil yaralandı. 28 yıldan beri sorunu Minsk ( Belarus) grubu olarak çözmeyen; ABD, RUSYA, FRANSA “önkoşulsuz” barış masasına oturulmasını istiyor. Oysa bu üçlü ülke, sorunu 28 yıldır çözmedi. Oyaladı. Ermenistan’ı destekleyip, Karabağ’a yerleştirip, sağlamlaştırdı. Bir milyon Azeri’yi bölgeden sürdüler. “Ermeni askerleri, Karabağ’ı terk etmeli, çekilmeli. O zaman barış sağlanır, diyen Azerbaycan ve Türkiye’dir.”

Şu anda Karabağ’da 300 bin Ermeni, 50 bin Azeri Türk’ü yaşamaktadır.  

Savaş devam ederken, Ermenistan paralı askerler dışarıdan almaktadır. “Suriye ve Irak’tan PKK/YPG teröristlerinden 300 kişi aldı. Kendi milislerine eğitim verdiriyor. Azeri sivillerine saldırtıyor. Bu, PKK/ YPG milislerini katil, emperyalist ABD eğitmiştir.” Yunanistan’da savaşçı getirtti. Türk ve Müslüman düşmanlarını lejyoner olarak topluyor. 

Altıncı gün Ermenistan barış istediğini, Avrupa ülkelerine bildirdi. Ama Azerbaycan’ın olmazsa olmaz şartı- koşulu; “28 yıl önce işgal ettiği, Karabağ topraklarından geri çekilmesidir.” Bunlar barış masasında anlaşmıyor. Çünkü arabulucular, Müslüman yanında değil, tarafsız değil, zalimin, kâfirin yanında yer alıyor. Biz Türkler mazlumun, mağdurun, haklının, hakikatin yanındayız. Zalime destek olmayız. Zulmü alkışlamayız.

Rusya, İran üzerinden Ermenistan’a askeri yardımı yapmaktadır! İran, Şiilik yapıyor, diyorduk. İran, Müslüman’ım demiyordu. Şii olduğunu söylüyordu. Şimdi çoğunluğu Şii olan Azerbaycan’ı haklı olmasına rağmen, Şiilerin çok olduğu Azerbaycan yanında değildir.  Azerbaycan’ı tutmuyor. Oysa İran’da 30 milyon Azeri Türk’ü var. İran tarih boyunca bir Müslüman, hatta Şii- Şia gibi davranmadı. Bu durum çok iyi bilinmelidir.

Ülkemizden; haydut, terörist Ermenistan devletine sahip çıkan, ülkemizden hainler çok oldu. “İlk ateşi Azeriler açtı, diyen bile oldu.” Oysa radar ve uydudan her olay takıp ediliyor. Azerbaycan ilk ateşi açsa dış kâfir hemen söylerdi. Ama içtekiler böylesi yalan söylüyor, iftira atıyor.  CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan, Başdanışman Ünal Çeviköz, Ermenistan tarafı açıklama yapıyor. Onun gibileri çok oluyor! Ama hain, haindir. Kanı, genleri, fikri bozuktur. Sadece ülkemiz dünyada zor duruma düşürüyorlar. Bu anlayışta olanlar, ülkemizin her yatırımına sokakta karşı çıkmaktadır. Mahkemelerle yatırımları durdurmak istemektedir. Hep düşman yanında yer almaktadırlar. Ama yine de taraftarları çoktur. Allah cc. Islah etsin, diyelim.”

Ermenistan iki ay önce, Temmuz 2020 ortalarında boyunu, gücünü aşan bir işgal harekâtı yaptı. Azerbaycan’ın enerji hatları, karayolu, demiryolu, petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçtiği “ Tovuk Vadisi’ni” işgal etmek için harekâta başladı. Öyle ki, burada, Çin- Pekin’den başlayıp, Londra’ya giden “demiryolunu” ele geçirmeyi planladı. Buradan geçen “Türkiye, Azerbaycan, Ceyhan doğalgaz ve petrol hatlarını ele geçirmek istedi.” Öyle ki, buradan “Rus enerji boru hattı geçip, Türkiye’ye gelmektedir.” Azerbaycan’ın üst rütbeli askerlerini ve erlerini şehit etti. İşte bu savaş oradan başladı. Zaman zaman olan çatışmalar, 27 Eylül 2020 de savaşa dönüştü. ABD ve Fransa kışkırtması olabilir. Çünkü bu iki ülke çok yoğun şekilde Türkiye düşmanlığı yapmaktadır. Ülkemizin başına onlarca bela sarmışlardır.

Sizlere “ Can Azerbaycan’ım” adlı bir şiir yazmak istiyorum. Şöyle ki:

Can- ciğer Azerbaycan’ım, güzel ülkem, ata armağanı aziz vatan,

Bakü, Alev Kuleleri, Kız Kalesi olan değerli ülkem.

Şirvan Şahları, Bibi- Heybet Camisi; şahane, harika yurdum benim.

Televizyon kulesi, kule olan çok güzelim binalar ne güzel!

            Halı Müzesi, Bakü Bulvarı çok güzel,

            Dağları, denizi, ovaları, vadileri, gülleri, kayaları en güzel,

            Çamur volkanları, Devlet Bayrağı Meydanı,

Güzel sanatlar Merkezi görülmeye değer, güzel vatanım.

Targovi Caddesi, Edebiyat Müzesi; bunlar hep Bakü’dedir.

Bakü dışında da güzel yerleri çok vardır.

Kobustan Milli Parkı, Şeki Hanları Sarayı,

Cuma Camii kompleksi çok güzel bir eserdir.

            Şişe evi görmeniz, gezmeye değer bir yerdir.

            Göyköy Milli Parkı görülmeye değerdir.

            Kebele, Bonus gidip, görmek, gerekir.

            Gittiğimizde, Türk Şehitliği’ni görmeden dönmemek minnettarlıktır.