İnsan gibi insanlıklı, insancıl, insaniyetli, olgun, yararlı, iyi, güzel, dosdoğru, mükemmel insan olmak için; evrensel, dinsel, milli, manevi, ilmi, ahlaki değerlere sahip olarak yaşamak gerekir. Her zaman iyi niyetli, güzel duygulu, has düşünceli, doğru düşünüp, harika ve harikulade hareket eden olmalı. İrade sağlam, düşünce harika, eylemler harikulade, ahlak yüksek ve üstün İslam ahlakı olmalı. Adam gibi adam olmak demek; iyi insan, güzel hak Müslüman olmak, demektir. Adam gibi adam, insanlıklı insan olmalı.

Olgun, hak, hakiki mümin Müslüman olmak için; dini, ilmi, bilimsel, teknik, sanat, sanatkârlık alanlarında en zirvede olmalı. Her işimizi düşünerek, planlayarak, stratejik plan program ve proje ile en üst düzeydeki deneyimli yüksek uzmanlarla yapmalı. Eksik, yetersiz elemanlarla asla çalışmamalı. Pratiği olmayan eğitim- öğretim yapmamalı. İnsan yetiştirmede teorik ile pratiği eş zamanlı eşit kullanmalı. İyi yetişmemiş öğretmenler, imamlar olgun insan yetiştiremez. “Bugün ki imamların büyük çoğunluğu imamlığı ek iş olarak yapmaktadır.” “ Öğretmenlerin çoğunluğu oyun, eğlencede, boşa zaman öldürdüğünden, mesleğini üst düzeyde bilmeye fırsat, olanak bulamamaktadır. “Başöğretmenlik sınavında ancak %2 tanesi Başöğretmenlik sınavında 100 puan üzerinden, 60 puan üzeri alarak başöğretmen olabilmiştir. Başöğretmenlik unvanı alanlar 2018 yılında 200 lira fazla aylık almaktadır.  ” 

İyi yetişmiş öğretmen ve imamlar, peygamberimizin mesleğini icra etmektedir. İlim sahibi olup, ilmi ile amel eden, herkes İslam dinine büyük katkı sağlamaktadır. Olgun insan olmak için ilim sahibi olup, ilmi ile yaşamalı. Takva, vera sahibi olmayan müminden, has hak hakiki Müslüman olmaz. Samimi, bilge, güzel ve üstün ahlakı mümin olmalı. Din sömürücüsü, ideolojik, bozuk felsefe, sapık doktrin- görüş sahibi olandan, bir nane olmaz. “Yüksek ilim sahibi, nitelikli, özellikli mümin olmak için; yüksek kültür, irfan, hikmet, alâmetifarika, güzel karakter, sanat, sanatkârlık, doğruluk, dürüstlük, vatanseverlik, millet, ümmet severlik olmalı.” Sanat, aslı ile esası, detayı ile estetik olmalı.

Hainden, kahpeden, katilden, kalleşten, adiden, kalleşten, anarşistten, şiddetçiden, teröristten; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük düşmanından bir meziyet, fazilet çıkmaz. Bunlardan yararlı, olgun, müşfik, şefkatli, merhametli insan olmaz. Bir tane insan çıkmışı hiç olmamış, olmuyor, olmayacak. Hepsi de alelade basit alçak zararlı habis öğelerdir. İyi insan olma, iyi niyet, güzel duygu, doğru ve yararlı düşünceden oluşan; şahane, estetik, harika, harikulade davranışın oluşmasıyla olmaktadır.

Bu saydıklarım, mümin ve Müslüman niteliği, özelliği, sıfatıdır. Kedi, köpek kadar olamayanlar, bu yazdıklarımı anlayamazlar. “Kedi, büyük abdestini yapar ve gömer.” “ Köpek bile trafikte, işlek yoldan geçmeden önce; sağa, sola bakar ve geçer.” Bunu hala yapamayan, insandan beni anlamasını beklemiyorum.

Bir insan vatanına, milletine, memleketine, bayrağına, bayrağına, bağımsızlığına, özgürlüğüne, değerlerine, öz bağımsızlığına, insanına, güzelliklerine sahip değilse, bu değerleri düşmana satıyorsa, terör ile işbirliği yapıyorsa; benim nezdinde fosseptik çukurundaki kuyruklu momoli – yaratık kadar kıymeti, değeri, önemi yoktur. Bu hayvancıktan milyonlarca daha zararlıdırlar. Milli, manevi, dini kültürden, evrensel insan haklarından nasibini almamış kişi, henüz insan bile olamamıştır. Bu gibileri maymundan olma, maymunu kutsal sayma, ataların ruhunu taşıdı diye tapınaklarında milyonlarca lağım faresi beslemektedir. İşte Allah cc. Bunun için; onlar hayvanlardan da daha aşağıdır, buyurmaktadır.

Sizler, dinin sekiz ilim dalını, aklı- doğa ilimlerde en az 20 ilim dalını öğreniniz ve hayata uygulayınız. “Benim fiili öğrenciliğim 24 yaşında sona erdi. Kırk yaşımda ön lisanstan lisans tamamlamaya başladım. Ama ondan sonra öğrenciliğimden çok daha fazla okudum, ilim öğrenimi yaptım. 2003 yılından beri İlçe kütüphanesinden en fazla yararlanan okuyucu oldum.” Okumalı, ilim, bilim, sanat, meslek öğrenmeli. Kurslara gitmeli. Her an gelişme içinde olmalı.

Her zaman hak, hukuk, adalet, dosdoğruluk, gerçeklik, hakkaniyet, edep, güzel, yüksek, üstün ahlak, edep, hayâ, barış, kardeşlik, dostluk, insanlara eşit hukuk uygulayan olunur. Üstün nitelikli insan olmalı ve üstün sıfatlı insanlar yetiştirmeli. Mükemmel değerlerle mükemmel, muhteşem, muazzam insanlar yetiştirmeli. Ayı, goril maymun, akrep, yılan, İvedik Recep, İnek Şaban, Erkek Güzeli Bilo, Maho, Ramazan tiplemesindeki geri zekâlılar gibi, insan kılıklı kafasız, beyinsiz, hayvan tipli yaratık yetiştirmemeli. Bu kafasız, beyinsiz kişilere bilerek, hep İslam esaslı mümin adı da bilerek, bilinçli koyulmuştur. Niçin taş, kaya, maya, ağaç, hayvan adları konulmamıştır! Hedefleri; İslam ve Müslüman düşmanlığı yapmaktır.

Müslüman birey,  nakli ilimlerde, akli ilimlerde pek çok ilim dalında yüksek uzman olmalı. Dini ilimlerde; “ lügat, metin çözümleme, diksiyon, hitabet, etkili ve güzel konuşma, yazma, kelam, fıkıh, Kur’ân hafızlığı, hadis, sünnet, İslam ahlakı, sözel ilimler, sayısal ilimler, sosyal ilimler, dini ilimler, fen ilimleri, teknik- teknoloji ilimleri bilip, gerçekleştirebilmeli. İlim öğrenmeyi ve öğretmeyi hedef edinmeli. Zamanın, çağın ilimlerini bilip, uygulamalı. Hadis bilmeli. Sünnet bilmeli. Ehl-i sünnet itikadında olmalı. Sapmamalı, sapıtmamalı. Allah sevgisi, peygamber aşkı taşımalı. Sekiz ana dalda yüksek din bilgisine sahip olmalı. Okullardaki akli ilimde yüksek uzman olmalı. Öğretmense, ilim ile meşgul olmalı. Kumar, içki, alkol, uyuşturucu, eğlence, boşa zaman öldürme yapmamalı. İmamlar gibi, aylığı, öğretmenden iyi olmasına rağmen, başka işleri kovalamamalı. Görevine bakmalı.

Öğretmenler, ilimle, bilimle, meslekle ilgili en üst düzeyde insan yetiştirirken; iyi, doğru, hakiki anlamda harika insanlar da yetiştirmeli. Eğitim ve öğretimin amacı; en iyi insan yetiştirmek, olmalıdır. Doğru bilgiyi ve mesleği en güzel şekilde insanlara öğretmen öğretmeli. Bugün, 2018 yılında,  ülkemizde 27 milyon öğrenci, 1 milyon 50 binden fazla öğretmen, 153 binden fazla akademisyen, 150 binden fazla imam- hatip ve dini öğreticiler var. Hala insanlarımız birbirini çiğ yiyorsa, bu görevlileri ya iyileştirmeli ya da değiştirmeli.

Bugün ülkemizde 123 kayıtlı terör örgütü var. Bunların koruyucuları konumunda muhalefet partileri var! Sil baştan yapmadan, bu ülkemiz düzelmez, iyileşmez. Ülkemizde 100 kadar siyasi partiden, 5 tanesi millet yanında; diğerleri hain, kahpe, kalleş, alçak, terör yanında ise, bu hayırlı işler kolay yürümez. Demokrasi, özgürlük, insan hakları söyleminden, hakkından yararlanıp; vatan, millet, devlet, bayrak, memleket, din -iman düşmanlığı yapanlara fırsat, imkân vermemeli. Bu İttihat Ve Terakki Cemiyeti mensuplarına verildi. Sonrasında ne hükümet kaldı ne de Osmanlı devleti! O şer, kahpe, hain cemiyetin fikir, eylem ve torunları bugün 123 terör örgütü ile 100 kadar siyasi parti ile dernek ve vakıf çalışmaları ile yıkım yapmayı sürdürmektedir! Şer yollar kesilmeli. Kurtuluş; hak ve hakikatte olmaktadır.

1908 yılında Osmanlı’da 2. Abdülhamit Han Hükümeti yıktırıldı. Yıkanlar, bir terör örgütü; hain, kahpe, katil, katliamcı, kalleş, casus olan; İttihat Ve Terakki Cemiyeti terör örgütüdür.   Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık düşmanı satılmış bir terör örgütü olan İttihat ve Terakki örgütüdür. Osmanlı’da 1908 de hükümeti yıktıktan sonra devleti de yıktılar! Devleti pek çok savaşa sokarak, milleti harap, perişan ettiler. “Ülkeyi 1. Dünya Savaşına soktular. 1914- 1918 de 1. Dünya Savaşında Osmanlıyı perişan ettiler!” “ 1914- 1915 de Çanakkale Savaşı’nın Başkomutanlığını Alman komutan ‘a verdiler. 253 binden fazla mümin Müslüman şehit oldu. Yüz binlercesi gazi oldu. Binlerce askerimiz kayboldu.” “ Aynı zamanda ve yılda Sarıkamış’ta 100 bin kadar askerimizi soğuktan dondurdular!” Balkan Savaşlarında, 1912- 1913 yıllarında ordu hain teröristlerin elinde, milletin asker gençleri düşman karşısında yok ettirildi!” “1918-1922 yıllarında ülkemiz batılı emperyalistlerinin ve sömürgelerinin işgaline uğradı.”  1908 yılından 1922 yılına kadar, 14 yılda 5 milyon kilometrekare toprağımızı kaybettik. Hem de 5 milyon insanımızı kaybettik.

Çanakkale Savaşı’nda “Başkomutan Alman komutan Mareşal Limon von san ders” idi.  Aynı zamanda bu savaşta 40 bin Alman subay vardı. Enver Paşa, Esat Paşa da bu savaşta olup, 40 kadar da Türk Paşası da bulunmaktaydı. M. Kemal ise Miralay- albay idi. Alay komutanlığı yapmaktaydı. Bu rütbeyi de savaş içinde aldı.

1908 yılından sonra Osmanlı Devleti terör örgütü ve yıkıcı siyasi grupların eline geçmişti. Günümüzde ülkemizdeki kayıtlı 123 terör örgütünün, yıkıcı- bölücü terör partilerinin eline geçtiğini düşünün! Böyle olduğunda neler olduğunu düşünün! İşte o zamanda bunlar oldu. Osmanlı’daki 84 milletin hainleri, kahpeleri, alçakları, kalleşleri, düşmanları Osmanlıyı ve Müslüman Türk Milletini yok etmek için her pisliği yaptılar. Bu pisliği, T.C. döneminde de devam ettirdiler. Hala, 2018 yılında da devam ettirmektedirler! Bu kahpe katliamcı hainler,  devlet ile birlikte millet, milletin hükümeti de yok ettiler. Hala hedefleri, amaçları aynı, devam etmektedirler!  Çok dikkatli, uyanık, bilgili, bilinçli, basiretli olup, o duruma ülkemizi, milletimizi bir daha düşürmemek gerekir.

İslam değerleri belirlenip, benimsetilmeli. Özümsetilmeli. İçselleştirilmeli. Öze, beyne, kalbe, ruha etki ettirilmeli. Teröristler vatan, millet, devletten el çektirilmeli. Bu adi hainlerin, kahpe katillerin, kalleş acımasızların olduğu vatanda huzur, mutluluk olmaz. Bunlar zararlı habis mikroplardır, bakterilerdir, virüslerdir. İnsanlara ve doğaya rahat vermezler. Bunlar duygu, niyet, düşünce, eylemlerine bakıp, doğru karar vermeli. Etkisizleştirilmeli. Maddeci materyalistler dünyalıkları için her pisliği yaparlar. Bunlar işgalci zalim kâfir gâvurlardan çok daha fazla bu millete, devlete, değerlerine zarar verdiler.

Her derdin, sorunun, problemin bir çaresi, çözümü, şifası mutlaka vardır. Önemli olan doğru tespit edip, çare bulmaktır. Osmanlılar, İslam dinine en fazla hizmet etmiş ailedir. Türk Milleti, İslam dinine en fazla hizmet eden aziz milletir. O devirde herkes mesleği ile ilgilenir. En iyi, güzel, doğru şekilde yapardı. Bugün ülkemizde daha çok yalancılar, fitneciler, bozguncular, iftiracılar konuşmaktadır.

Bugün yalancılar, iftiracılar, bozguncular, fitneciler hep konuşuyor. İşkembeden sallayarak, atıyorlar. Halkın cahil cühela çapulcuları da onlara inanıyor. Bir eğitimci öğretmen olarak, 30 yıl öğretmenlik, 13 yıl hem öğretmenlik hem de yöneticilik yapan bir kişi olarak bir değerlendirme yapalım. Okul yanında Etüt Merkezinde de öğretmenlik, yöneticilik yapan bir kişiyim. Müstakil müdür yardımcılığı, rehber ve gelişim uzmanlığı da yaptım. Yüzlerce eğitime, kursa, seminere katıldım. Mesleğimle ilgili yüzlerce esere göz attım, okudum. Araştırma, inceleme yaptım.

“ Ülkemizde 13 bin tane lise vardır. Bunlardan 1,369 tanesi Fen Lisesi, Anadolu Lisesi olarak üst düzey öğrenci almaktadır. Bu 1,369 lisenin sınavla aldığı öğrenci sayısı 126 bin öğrenci olacak.” Diğerleri sınava girmeden, diploma puanlarının tuttuğu diğer okullarına, evlerine en yakın liselere kayıt yaptıracak.” Türkiye genelinde 303 Fen Lisesi, 89 Sosyal Bilimler Lisesi, 297 Anadolu İmam Hatip Lisesi, 26 Meslek Lisesi, 943 proje okulu, 423 Mesleki ve Teknik Lise olmak üzere 1,366 tane kaliteli Orta öğretim Kurumu bulunmaktadır.

Şimdi bazıları soruyor. 1 milyon 300 bin öğrenciden neden sadece 130 bin kadar öğrenci seçkin okullara öğrenci olarak giriyor. Sadece %102u kaliteli okullara sınavla alınıyor? Diğerleri niçin sıradan okullara giriyor. Eğer bu okullar sıradan öğrencileri alırsa, bu seçkin okullarda sıradan olur. %10 çok biledir. Zira toplumun %10’undan azı yüksek zekâlı, yüksek yetenekli beyne, beceriye, yeteneğe sahiptir. “O okullara gitmekle, insan üst düzeyli zeki, yetenekli, bilgili insan olamaz. İnsanların %3’ü dahi çocuktur. %3’ü geri zekâlı çocuktur.” Arada kalan vasat- orta haldeki çocuklardır.” Adalet; her şeyi yerli yerinde, hak ettiği yere koymaktır.

Ön lisanstan mezun olanların, lisansa geçmek için girdikleri sınavdan 60 bin aday “sıfır” puan aldı. 40 bin tanesi ise sıfırın altında eksi puan aldı. Bu durumu bazıları çok vahim olarak değerlendirdi. İnsanlar birbiri ile zekâ, akıl, bilgi, beceri, yetenek olarak eşit değildir. Farklı farklıdır. Kademe kademedir. Aralarında dereceler vardır. Biri, diğeri hiç olamayacaktır.

2012 yılında zorunlu okul okuma 12 yıla çıkarıldı. 1997 yılında da 5 yıldan 8 yıla çıkarılmıştı. Birde “kaynaştırma sınıfı” uygulaması yapıldı. Zekâsı yüksek ile geri zekâlılar aynı sınıf koyuldu. Burada geri zekâlılar, yüksek zekâya sahip olamadı. Yüksek zekâlıların öğrenim dereceleri düşürüldü! Osmanlı Devletinde “Enderun” adında dahi- deha çocukların eğittim- öğrenim gördüğü okullar vardı. Osmanlı bu okullar sayesinde yükseldi, büyüdü, gelişti. Ülkemizde üniversiteli olma hesabıyla en çok lisenin üniversite okuduğu ikinci ülke Türkiye’mizdir. Her öğrenci üniversite okumamalı. Okursa, üniversitelerde kalite olmaz. Ülkemizde 7,8 milyon üniversite öğrencisi var ama belki ancak 78 bin tanesi kaliteli bölümlerde okumaktadır. Bunun içinde kalite, verim alınamamaktadır. Dünyada üniversite okutma yönü ile 2. Sıradayız. Bu olmamalı. 8. Ve 12. Sınıfta çarpım tablosunu kullanamayana, doğru okuyup- yazamayana üniversite okutmamalı. Sanata, mesleğe yönlendirmeli.

Hakkı hakikati bilmeden, tefekkür etmeden, Allah’ı bilip, kabul etmeden, büyük günahlardan vazgeçmeden, anne ve babaya, akrabaya iyi davranmadan, kul hakkı ödenmeden cennete gitme olmayacak. Günahlar adet, alışkanlık haline gelmemeli. Alkol, içki, bağımlılık yapan madde, kumar gibi kötü alışkanlıklardan uzak kalmalı. Kendimizi özeleştiriye, yargılamaya, sorgulamaya tutmalı. İyi bir Müslüman olma gayreti içinde olmalı. Kurtuluşun anahtarı; Kur’ân ve sünneti yaşamaktır. Allah’ın emirlerini yapmalı. Yasaklarından sakınmalı. İyi insan, yararlı insan, güzel insan, iyi mümin Müslüman olmalı. Topluma, varlığa iyilik etmeli, yararlı olmalı, hizmet etmeli, infak etmeli. Dindar, güzel ahlaklı insan olmalı. Otokontrol yapmalı. Yenilenmeli, hakka yönelerek değişmeli.

Okumalı, ilim öğrenmeli ve öğrendiğimizi yaşamalı. Milli, manevi, dini, kültüre sahip olmalı. Dini, milli, manevi değerlere sahip olmalı. Bu değerlere hainlik, adilik, alçaklık, kahpelik, kalleşlik, ihanet içinde asla olmamalı. Faydalı ilim, bilim, meslek öğrenmeli. Öğrendiklerimizi güzellikle icra etmeli. “Dini, inancı istismar etmemeli. Bugün dini kendi çıkarları için kullanan, kendi çıkarına kullanan adi şerefsiz, onursuzlar vardır. Bunlar gibi asla olmamalı.” Cahiller, geri zekâlılar hizmet edemez. Bu düşük düzeyden korunmak gerekir. Nefse, şeytana asla uymamalı. Dinimize aykırı iş ve sözlerin, yazıların, görsellerin içinde asla olmamalı. “İslam fazilet dinidir. İslam, Allah’ın dinidir. Bu dini hak ve hakiki şekilde hakkaniyetle yaşamak gerekir. İhlâssız ibadet, iyi niyetsiz ibadet, tadili erkânsız ibadet, güzel ahlaksız ibadet, hizmetsiz ibadet olmaz. İlmihal bilmeden ibadet olmaz. Kuralsız kaidesiz usulsüz ibadet olmaz. Farz eda etmeden, sünnetleri yapmadan ibadet olmaz. Peygamber tanımadan ibadet olmaz. Dinimiz için her özveriyi, fedakârlığı yapmalıyız.”

Akıl,  işkembeden, çıkardan, haramdan beslenmemeli. Hak hukuk doğruluk adalet hakkaniyet içinde yaşlanılmalı. Dini yaşarsak; aklı, malı, nesli, namusu, iffeti, dini değerleri koruruz. Sapık serseri sapıtmışlara teslim edersek, bu öğelerden, değerlerden yoksun kalırız. Din olmadan, ilim, bilim, yüksek ve üstün ahlak olmadan, medeniyet, doğru kültür, yüksek onurlu bilgi olmaz. Hak hukuk doğruluk adalet hakkaniyet oluşmaz.

Zalimler türer ve zalimler zulmeder! İnsan, ağaç gibi sağlam köklere sahip olmalı. Sağlam kökleri olan ağaçlar, insanlar; felaket, kasırga zamanında bile devrilmezler. Hayat, bir oyun, eğlenceden oluşmamalı. Hayat en güzle şekilde değerlendirmeli. İhanetin izleri silkinmez. İyiliğin çığırı da devam eder. Yok olmaz. Yolumuzu hak hukuk doğruluk adalet hakkaniyet üzere oluşturmalı. Sapıtmış, zalim, şaşırmışların yoluna girmemeli. Giren, bir daha kolay çıkamamaktadır. İslam ve insanlık düşmanı olmaktadır. Uyanamamış olanlar artık uyanmalı. Tövbe edip, İslam dinine sımsıkı sarılmalı. İlimle bilimle davranmalı.

İnsanlık, İslam dinini gerçek anlamda yaşamasa, mutlaka hüsranda- ziyanda olacak. Yaptığı yanlışların bedelini iki dünyada çok ağır ödeyecektir. Allah’tan başka bağlanacak kişi, yol bulduğunda, bu onu felakete sürükleyecek, götürecektir! Kur’ân; okumayı, ilim öğrenmeyi, ilim ile yaşamayı emrediyor. Mümin olup, hayır işlerde olmalı. Yasaklanmış işlerden sakınmalı. Kur’ân-ı peygamberimiz gibi dosdoğru yaşamalı. “ İcma, içtihat ile günümüzde oluşan sorunları, problemleri, halleri aşmalı”. Allah’ın hoşnutluğunu kazanacak işler yapmalı. Sabırla davranmalı. Öfkeye kapılıp, kötülüklerde, saçmalıklarda bulunmamalı. Yasaklanan, haram, günah kılınan menfaate dayalı işler yasaklanmıştır. İnsan kişisel menfaatler için yasaklanan işlerin içinde kesinlikle olmamalı. Hak yaşamak hiç ziyan- zarar getirmez. Kötülükler yasaklanmış. Hayırlar teşvik edilmiştir.

Hak has samimi mümin Müslüman sıradan alelade insan olmaz. Müslüman; ilim, yüksek kültür, hak hakikat İslam inancı- imanı, güzel ahlak ve aksiyonel yüksek ahlak, güzellikler, estetik, sanat, meslek sahibi olmalı. “İslam güzellik dinidir. Müslüman ilim, sanat, güzel sanatlar, estetizm, ehliyet, liyakat, mükemmellik sahibi olmalı. Teknikte, teknolojide yükselmeli. Halk, güzellikler içinde bir harika eser olarak yaşamalı. Müminin dünyası da cennet gibi güzel olmalı. Dünyası cehennem olanın, ahireti de cehennem olur. Dünyada iyi, güzel, doğru, dürüst, temiz yaşayanların, ahireti de güzellikler içinde harika harikulade cennet olur.”

Olumsuzluklardan, kötülüklerden, çirkinliklerden, yanlışlıklardan sakınıp, kaçınmak gerekir. Çocukluk ve gençlik çağı çok güzel geçirilerek, sağlam temeller atılmalı. Nefse, şeytana tabi olmadan, hak yolda hakiki çalışmalar yaparak, ömür güzelleştirilmeli. Hak Teâlâ’nın dediği, istediği şekilde insan olmak için ömür en güzel şekilde değerlendirilmeli. Çocuklara, gençlere iyi öğretim, güzel eğitim verip, öğüt vermeli. Gaflete düşmemeleri için her gereken yapılmalı.

Bilgin, bilge, âlim, sanatçı, sanatkâr olmalı. Bir toplum bilgin, bilge olmasa, medeniyeti, uygarlığı yaşayamaz. “Toplumda hala kedi kadar pislediğini örten, köpek gibi işleyen, trafiği olan yolu sağa- sola bakarak, geçen bir toplum olma durumuna yükselemedik! Hala kazalara karşı iş güvenliği, güvende olma önlemi alan bir toplum olamadık. Şehirlerimizi temiz tutma anlayışına sahip olamadık.”

İlçemizde bir temizlik işçisi anlatıyor: “İlçemizde 26 tane temizlik işçisi varmış. Bunlar her gün sokakları, park bahçeleri süpürerek temizliyor. Ama banklarda oturanlar, yedikleri kuruyemiş kabuklarını, diğer atıkları yerlere atıyor! Belediye işçisi yere atmamalarını bayan grubuna söylemiş. İçlerinden bir arsız, utanmaz, sıkılmaz, hayâsız, edepsiz kadında; ben işeyeceğim, sıçacağım. Sen temizleyeceksin! Senin işin budur. Ben pislemesem, sen temizlik işçisi olarak, ekmek parası kazanamazsın, demiş.” Ama suç belediyenindir! Denetim yok!” Ben bunları resimleyerek, belediyelere defalarca gönderiyorum. Ama sonuç yok! Zira anlayışlı, işini tam yapan yönetici yok.

Her yıl binlerce insanımız boş yere, akılsızlık, önlemsizlikten ölüp, gitmektedir! Bütün bu akılsızların yükü topluma, devlete, aileye kalmaktadır. Bu akılsızlıklar ülkemizin büyük Türkiye olmasını engellemektedir. Oysa bu coğrafyada yaşayanlar, büyük sorumluklar taşımalı ki, ayakta kalabilsin. Birlik beraberlik, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, akıl, ilim içinde yaşama ahlakına sahip olmalı. Büyük ekonomisi, güçlü ordusu, gelişmiş teknolojisi, dürüst yönetimi, mazlumlarla dayanışma içinde ülke olmalı. Aksi halde emperyalistlere, Siyonistlere, sömürgecilere, saldırgan barbar vahşi hayvanlara karşı kendimizi koruyamayız. Sömürge politikaları uygulayan emperyalistler 1,000 yıl önce ne pislikse bugün daha çok pislik olmuş, olmayı da sürdürecekler. Zira bunların fikirleri bu pislikleri yapmaya götürmektedir. Bu barbar kâfir zalimler hala köleleştirme, esir- tutsak etme emelleri taşımaktadır. Bu alçak aşağılık kahpelere içerden de ajanlık- casusluk eden karaktersiz alçak kahpe hain kişiler vardır. Tüm bunlara karşı her zaman önlemli, tedbirli, birlik beraberlik içinde, her yönüyle çok güçlü olmalıyız. Başka kurtuluş yol ve yöntemi asla yoktur. Bu da böyle bilinmeli.