Allah cc. en büyüktür, O’na yönelmeli

Abone Ol

Âlemleri hiç yoktan yaratan, yaşatan, var eden, yok edecek olan, tekrar âlemler yaratacak olan; âlemlerin eşsiz, benzersiz, denksiz, ortaksız yaratıcısı; sadece ve ancak Yüce Allah’tır. Allah’ı Kur’ân ayetlerini temel alarak öğrenip, kabul etmeliyiz.

“Esma’ül Hüsna denilen, en çok bilinen, 99 adı, sıfatları ile öğrenmeliyiz. Zati ve Subûti Sıfatları ile öğrenmeliyiz.” Öyle kendi akılsızlığımızdan, cehaletimizden; Yüce Allah’a, en büyük olan Allah’a; ad, sıfat, lakap takmamalıyız. Eş, ortak, şirk koşmamalıyız. Kendimizi, haddimizi, Rabbimizi, sınırlarımızı bilip, ona göre hareket etmeliyiz. ( Allah’ın 99 Güzel adından başka, ad ve sıfatları da vardır. Lütfen araştırıp, öğrenelim.)

İnancımız, imanımız, itikadımız, akaidimiz; Kur’ân üzere olmalı. Şaşırıp, sapıtan, sapkınlaşan, sapanlar gibi asla olmamalıyız. Kur’ân’ın bildirdiği, peygamberimizin anlattığı, söylediği gibi düşünüp, hareket etmeliyiz. Peygamberimiz, İslam dinini dosdoğru açıklamış, söylemiş, tebliğ etmiştir. Bu esaslar doğrultusunda inanıp, yaşamalıyız. İnandığımızı dil ile söylemek, beden ile yapmak gerekir. Dinimiz, hayat dinidir. Dinimiz, ibadet, iyilik etme dinidir. İnsan, İslam dini merkezli Allah cc. İle bağ, bağlantı kurar. İslam’ın inanç sistemine akait denir. Akaidin çoğulu akidedir.

Bütün peygamberler, Allah’tan vahiy yolu ile aldıkları bilgileri insanlara bildirmişlerdir. İlk peygamberden, son peygambere kadar anlatılanların özü, esası benzerdir. İslam inancı hiç değişmez. Temelinde tevhit vardır. Mutlak doğru ve gerçekler hiç değişmez.

İslam inancının temeli; tevhittir. Bütün peygamberler tevhit inancını tebliğ etmişlerdir. Bütün peygamberler, Allah’a davet etmiş, çağırmışlardır.

Tevhit; birlemek, her varlığı Allah’ın yarattığına, Allah’ın zatında, sıfatlarında, fiillerinde; eşinin, benzerinin, ortağının olmadığı bilmek ve inanmaktır. Allah’ı, Kur’ân üzere bilmeyenden, son peygamberi Hazreti Muhammed’i kabul etmeyenden, hak mümin ve hakiki Müslüman olmaz. Müslüman olmak için; “ La ilahe illallah, Muhammed’en Resûlullah,” deyip, inanmak, bunu söylemek gerekir. Aksi halde mümin ve Müslüman olunmaz.

Müslüman; farz nedir? Vacip nedir? Sünnet nedir? Müstehab nedir? Haram, günah nedir? Mekruh nedir? Müfsit nedir, israf nedir? Detayı ile bilip, gerekeni buna göre yapmalı. Öyle kuru laf ile söz ile demekle Müslümanlık yaşanmış olmaz. Bu deyimleri, kavramları mutlaka ama muhakkak öğrenmeliyiz.

Allah cc. İhlas Süresinde buyuruyor ki: “De ki; O Allah birdir. Allah, O eksiksiz Samet’tir.            ( Samet; Allah’ın her zaman bir ve her şeyin kendisinin olmasıdır. Her dileğin yapıldığı, her şeyin kendine yöneldiği Zat’tır.) Doğurmadı, doğurulmadı. O’na bir denkte olmadı.)”

Müslüman, çirkin, kötü, yalan, yanlış, olumsuz her türlü söz, yazı, davranıştan uzak durur. Allah’a olan bağlılığını bildirir ve yapar. Allah’ın memnuniyetini her eyleminde kazanmaya çalışır. Maddi, manevi temizliğe önem ve değer verir. Boy abdesti, namaz abdesti alır. Tövbe eder. Hakka yönelir. Farzları, peygamberimizin yaptığı şekilde yapar. Beden dilini, aklını, zekâsını, bilgiyi dosdoğru kullanır. Bütün nimetlere, bereketlere şükreder, hamt eder, teşekkür eder.

Müslüman, sadece Vakit namazı, Cuma namazı kılmaz. Tüm namaz çeşitlerini öğrenir ve kılar.

İnternetten şunu sorgulayın ve öğreniniz: “ Allah cc. Kur’an’ı Kerimde hangi namazları kılmamızı emretmektedir?

Maddi, manevi temizlik, birey, aile, toplum, devlet için çok önemli ve gereklidir. Olmazsa, olmazlardandır. Maddi, manevi temizlik olmadan, ibadet bile olmaz. Hiçbir ibadet; boy abdesti, namaz abdesti, teyemmüm abdesti olmadan olmaz. Bunlar Kur’ân ’da farz olarak emredilen öğelerdir, değerlerdir.

İnternet arama motoruna yazalım veya sözlü sorarak sorup, şunları öğrenelim:

 “ Boy abdesti almamız, hangi ayetlerde Yüce Allah, biz müminlerden istemektedir?”

“ Namaz abdesti hangi ayetlerde istenmektedir?

Müslüman, kötü, çirkin, bozuk, yıkıcı ahlaksızlıkta olmaz, olmamalı. Olursa, Müslüman olarak yaptığı ibadetler, hayırlar, iyilikler, bu yapılan ahlaksızlıklardan aldığı günahlarla sevapları silinir. Müslüman, yalancı, iftiracı, başıbozuk, kötü, çirkin, cimri, küfürbaz olmaz, olmamalıdır. Dedikodu, aşırılık, gericilik, katillik, anarşi, şiddet, terör içinde olmaz, olmamalı. Büyü, sihir, rüşvet, hırsızlık, kumar, içki, bağımlılık yapan zararlı ve kötü madde kullanımı yapmaz, yapmamalı. Gösteriş için iş, ibadet yapmamalı. İkiyüzlü olmamalı. Başkalarını küçük düşürmemeli. Hiç kimseye; zalimlik, haksızlık, adaletsizlik, hoşgörüsüzlük yapmamalı. Bugün bunları daha çok İslam düşmanları, Müslüman, din- iman düşmanları çokça yapmaktadır! Allah cc. Hidayete erme niyeti nasip eder, inşallah.

İnsanın iyi insan olması için öncelikle şunları yapmalıdır: “ Önce kötü niyet, fena duygu, olumsuz düşünce ve zararlı davranışlardan vaz geçmeye; sağlam irade, sağduyulu akıl ile karar vermeliyiz. İyice bir boy abdesti alıp, bir daha yapmamak üzere; niyet edip, güzel bir dua etmeliyiz. Sonrasında da Allah’ın istediği gibi ibadet eden, dua eden, zikreden, tövbe eden, iyilik eden hak mümin, hakiki Müslüman olmaya karar vermeliyiz.”

Kötü, çirkin, bozuk, yıkıcı, zararlı davranışlarda olursak, iyi insan olma girişimimiz başarısız olabilir. Önce tüm olumsuzluklardan kurtulma azim, kararlılık, tutarlılığı göstermeliyiz. Kötü arkadaşlarımızdan ayrılmalıyız. İstersek melek, melaike olabilir. Bu sadece istemekle olmaktadır. İnsan nasıl insan olmak isterse öyle bir insan olabilir. Allah’a yönelmeli. Şeytanı ve şeytanlaşmışları bırakmalı.

Müslüman, aşırı kızgınlıkla, öfkeyle iş yapmaya kalkışmamalı. Sabırlı olmalı. Sabretmeli. Kontrollü hareket etmeli. Tutum ve davranışlarına sahip olmalı. Ahmaklık yapmamalı. Hak ve hakikat ilmi dışına çıkmamalı. Nankörlük, sabırsızlık, vefasızlık yapmamalı. Ayıp, haram, günah, suç olan işler yapmamalı. Zorla iş yapmaya kalkışmamalı. Haksızlık yapmamalı. Kimsenin hak hukukunu gasp etmeye kalkışmamalı. Gasp yapmamalı. Yaparsa, bunun sonuçları, telafisi mümkün olmayan şekilde olabilmektedir! Düşmanlık had safhaya ulaşmaktadır. Bugün bu nedenlerle ölenler, katledilenler, ceza alanlar yüzbinlerle anılmaktadır! Bu dünya; etme bulma dünyasıdır. Eden bulur dünyasıdır. Ektiğini biçersin, dünyasıdır. Hiç kimsenin yaptığı haksızlık yanında kâr olarak kalmaz, dünyasıdır.

Hırsızlık, yolsuzluk, gasp, rüşvet, malı kendi üzerine geçirme gibi haksız işler yapmamalı. Bu iki âlemde insanı perişan eder. Gayretimiz, çabamız; hak yolda hukukça, adaletçe davranmamız olmalı. İslam değerleri ile yaşamalı. Devletin hukuksal kurallarına uyarak yaşamalı. Merhametli olmalı. Ahlak dışı davranmamalı. Ahlaksız olmamalı. Davranışlarımızda sapkınlık, sapma olmamalı. Müslüman Türk milletinin doğru olan gelenek, göreneklerine uygun davranmalı. Gelenek görenekler sapkınca olursa, asla uymamalı. İlkel duruma düşmemeli.

Başkalarını çekemezlik, kıskanma yapmamalı. Haset etmemeli. Ama başkalarına imrenmeli. Gıpta etmeli. Onlar gibi daha iyi olmaya çalışmalı. Başkalarının iyiliği bize örnek oluşturmalı. Kötülüğü ise ibret, ders çıkarma oluşturmalı. Başkalarını çekiştirmemeli. Biz her işte kendimizi öncelemeliyiz. Kendimizle ilgilenmeliyiz. Kendimizi daha iyi iyileştirmeye, düzeltmeye çalışmalıyız. Biz öncelikle kendimizle meşgul olmalıyız. Biz üstün iyiliğe sahip olursak, başkalarına da yararımız olur.

Kardeşlik duyguları içinde dostça hareket etmeli. Sevgi, saygıyla davranmalı. İntikam, öç alma, intikam alma, gammazlama, kibir, gurur, büyüklük taslama, fors atma gibi olumsuz, cahilce davranış sergilememeliyiz. Kur’ân, peygamberler, veli kullar bize örnek oluşturmalı. Gidip de; zalim, sapan, sapkın, sapık, serseri, katil kişileri kendimize örnek almamalıyız. Dini ilimle hareket ettiğimiz gibi bilimsel dosdoğru bilgilerle de davranmalıyız. İlim, ilimdir. İlmin dini olanı, dinsiz olanı olmamalı. Dinsiz olandan; bilim değil; sapkın serserilik çıkar. Dinsiz bilim, bilgi değildir.

Müslüman, hile, sahtecilik, sahtekârlık, yalan, iftira, gerçeği gizleme, doğruların üzerine örtme, hainlik yapma, kıskanma, düşmanlık yapma, fitne- fesat- nifak; bozukluk, bozgunculuk asla yapmamalı. Bugün, bunları sapık siyasi partiler ve anarşist, terör odaklar yapmaktadır. Uzak durmalı. Gönül bile vermemeli. Tuzaklarına düşenler; maddi, manevi, dini, insani her şeylerini yitirdiler!

Müslüman, barışı, dostluğu, kardeşliği, bütünlüğü esas alır. İslam demek; barış, esenlik demektir. İslam demek; zarar vermemektir. İslam demek; iki âlemi kazanmaktır. İslam demek; maddi, manevi temizliktir. İslam demek; iki âlemde kurtuluşa ermektir. İslam demek; hak ve hakikatle, Allah’ın hoşnut olacağı şekilde yaşamaktır.

Müslüman, hak ve hakikat ile gönül bağı, muhabbet kurar. Sorumlu hareket eder. En güzel olan İslam ahlakı ile yaşar. Görevini hakkıyla yapar. Bugün bunu yapanlar, azınlıktadır. Görev bilinci yoktur. Sevap duygu, düşüncesi yoktur. Materyalist, maddeci sapkın sapan sapık olmuşlardır. Çoğunluk göz boyama, dalkavukluk, yağcılık, gösteriş peşindedir. Halka ve Hakk’a saygılı, nezaketli değillerdir. Bu sapkın sapanlar halkı olumsuz etkileme için var güçleri ile serserice çalışmaktadır.

Olan gücümüzü hayra, iyiliğe, hak ve hakikate harcamalıyız. Gücümüzü kötüye, kötülüğe kullanmamalıyız. Hayvani güdülerle hareket etmemeli. Akıl ile davranmalı. Akıl, ilim ile işlevli kılınmalı. Allah cc. İnsana akıl, fikir- düşünce edinme gücü vermiş. Bunu tam anlamı ile ilmi, bilimsel kullanmalıyız. Hayvanlar gibi güdülerle hareket etmemeliyiz. Kalabalıklara, ayak takımlarına uymamalı. İlim insanlarına uymalı. İyi, güzel, yüksek, doğru ahlak sahibi olmalıyız. Bu da sadece ve ancak İslam ahlakıdır.

Müslüman, hidayet sahibi olur. Hidayet; lütfederek yol göstermek, doğruyu ve gerçeği göstermek, anlamına gelir.” Sadece iyi bir Müslüman hidayete ermiş olur. Diğerleri sapık, sapkın, sapan ve zalimdir. Onların tarihten beri medeniyetleri yoktur. Zalim, saldırgan, katil, katliamcı, işgalcidirler. Böyle bir bireyden, toplumdan medeni olma, medeniyet olmaz. Batı medeniyeti, Rus medeniyeti, Çin medeniyeti, ABD medeniyeti gibi deyimler kullanılsa da, bu söylemleri kendileri haksız yerde kullanmaktadır.

Hazreti Ali ra. Diyor ki: “ Nefsani arzular körlük gibidir. Tereddüte düştüğün zaman durup beklemek, başarının bir parçasıdır. Kesin bilgi, kaygıdan korur. Yalanın sonu pişmanlıktır. Doğrulukta esenlik, hayat vardır. Öyle uzaklıklar vardır ki, yakından daha da yakındır. Dostu olmayan, gurbette yaşıyor, gibidir. Dost, arkandan senin hakkını, hukukunu savunandır. Dost, arkadan kötü konuşmayandır. Cömertlik güzel huydur, güzel ahlaktır. Dost, senin evine huzur getirendir. Dost, seni tehlikeden koruyandır. “Olmayanı, olana bakarak, anlamaya çalış. Olup, bitenlerden ders al, ibret al.” Ahiret için uğraş. Ölümden sonrasını düşün ve hazırlığını en iyi şekilde yap!”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Bütün insanlar, Hazreti Âdem’in çocuklarıdır. Âdem ise topraktandır.”

Hadis-i Şerif: “ Yönetim görevini ehil- uzman ve güvenilir olmayan kişilere verildiğinde, kıyameti bekle!

Şuara Süresi 183. Ayet: “ İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın.”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Hayırlınız, ahlakı güzel olanınızdır.”

“ Müminlerin ahlak bakımından en iyi olandır. Hayırlınız, kadınlarına karşı en iyi olanınızdır.”

Hazreti Mevlana ra. Dedi ki: “ Kendini çok beğenme! Ne kendini beğenenler var, toprak altında!”

“ Sevdiklerinize gül verin. Gülünüz yoksa gülüverin.”

Müslüman, dinini, dilini, tarihini, milletini, ümmeti, insanlığı, ülkesini çok iyi bilmeli. Dinini, dilini, kültürünü, değerlerini korumalı. Düşmanlık etmemeli. Biz, devlet yönetimi olarak, materyalistler döneminde; tüm milli, manevi, dini değerlerimize düşmanlık ettik. Hatta yabancıların düşmanlığından ve tavrından daha ileri gittik! 1928 yılında Harf devrimi ile Türkçemizin kelimelerini hemen %68 oranında değiştirdik. 1930 yılından sonrada sözcüklerimizi değiştirmeyi sürdürdük. 1970 yıllarında buna yine devam ettik. Binlerce sözcüğü değiştirdik. Öyle ki, kullanılan 10 kelime- sözcük yerine bir kelime koyduk. Bunu onlarca sözcükte yaptık. Oysa o sözcükler tam eşit – aynı anlamda kullanılmıyordu. Anlam farklılıkları, ince ayrıntıları, nüansları vardı.

Fazilet değerlerimizi, erdemliliklerimizi atmamalı. Sahip çıkmalı. Ahlakın övdüğü; iyilikçilik, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk, dürüstlük, genel üstünlük, sevgi, saygı, muhabbet, hoşgörü, dini değerler mutlaka özenle korunup, geliştirilmeli. Bu güzelim,  iyi, yararlı değerlere aşk ile bağlanılmalı. Aşk; sevidir. Ruhsal ve bedensel sevgi ilişkisidir.

Biz, tüm milli, manevi, dini, insani, ilmi, irfanı, hikmetli değerlerimizi artırarak yaymalıyız. Kötülükleri azaltarak, yok etmeliyiz. Allah’ın emrini tutup, Yasakladıklarından sakınıp, korunmalıyız. Allah’ın dini ve ilmini bırakıp, sapık, sapan, sapkın felsefi görüş ve ideolojik görüşler edinmemeliyiz. Böyle yapanlardan, insanlık, varlık hep zarar görmüş, görmektedir. Dünyada olup, biten olaylardan ders alın, ibret alın. Aynı yanlışlara sürekli düşmeyiniz.

Bizim milli, manevi şairimiz Yunus Emre ra.  Diyor ki:

“ Ben gelmedim, kavga için.

Benim işim sevgi için.

Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldim.”