“Sizlere, dünyanın en güzel, iyi, doğru, yararlı, olumlu, gerçek bilgilerini yazmaya çalışıyorum. Lütfen okuyunuz. Yararlanınız. Sosyal medyada paylaşınız. Tebliğ ediniz. Bilgi edinirseniz, kazanımınız olur, inşallah.”

Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınarak, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile yazmaya başlıyorum. Her işimde, ödevimde, görevimde, yükümlülüklerimde, sorumluluklarımı yerine getirmede, sadece ve ancak Allah cc. rızasını diliyorum. İnsanların yararlanıp, hidayet istemelerini arzu ediyorum. İnsanlar isteyecek, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ımız sırat-ı müstakimi verecek, hidayet edecek. Bir insanın hidayetine vesile olabilirsek, ne mutlu bizlere!

Yazılarım ilmidir, bilimseldir, bilgi ile hikmet ile doludur. Lütfen okuyunuz, okutunuz, paylaşınız ki, sizlerde maddi, manevi yararlanmış olursunuz. Kazanımınız olur. Tebliğ etmiş olursunuz. Sevap kazanırsınız. Cehaletten kurtulup, aydın olursunuz. Allah’a gerçek anlamda kul, varlıklara doğru anlamda hizmet, iyilik, infak, yardım etmiş olursunuz.

Bendeniz, Allah’ın bana yüklediği sorumlukları yerine getirmeye çalışıyorum. İslam’ı yaşamaya çalışıp; öğretmeye, eğitmeye gayret ediyorum. Sizlerde İslam, mümin, Müslüman olmanın bilincine vararak, sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüyüz. Ödev, görev, yükümlülük, sorumluluklarımızı öğrenip; eksiksiz yapma azim, gayret, kararlılığında tutarlı yaşamalıyız. Dünyaya boş gelip, kötülüklerle dolu asla gitmemeliyiz.

“Sizlere bu yazımda Allah cc. Kur’ân’ı Kerim, peygamberimiz sav. İslam, Müslüman ve insandan söz etmeye çalışacağım.” Ancak şunu unutmayınız: “En doğruyu Allah cc. söyledi.” Bunun için Kur’an’ın sözlerini ve peygamberimizi çok dikkate alınız. Tüm beden ve ruhunuzla uymaya çalışınız. Biz insanların söyledikleri, yazdıkları, yaptıkları hatalı ve de yanlış olabilir. Eğer insan söyledi, ise mutlaka araştırma, inceleme, sorgulama, derinlemesine öğrenme yapınız. İnsan beşerdir, hata yapar. Yanlış yapar.

Kelime-i Tevhit:  La İlahe İllallah Muhammed ün Rasülüllah:  “Allah’tan başka ilah- tanrı yoktur. Hazreti Muhammed sav. Allah’ın peygamberidir.”

Kelime-i şahadet: “ Eşhedü en la İlahe İllallah ve eşhe dü enne Muhammed en abdühü ve rasülühü: “Ben şahadet – tanıklık ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed aleyhisselam O’nun kulu ve resulüdür- elçisidir.”

  ( Pek çok sözde Müslüman, açık ve gizli şirk içindedir! Daha “Kelime-i Tevhit” ve “Kelime-i Şahadet” tümcesinin bilgisinde, bilincinde değildir!” Dünyaya boş geldi ama pek çok büyük günah, isyan, inkâr, batıl, küfür, tağut, tuğyan, sapkın felsefi akım, sapıtmış bozuk ideoloji, hurafe inanış ile dünyadan göç etme durumundadır!)

İhlâs süresi: “ De ki; O, Allah birdir. Allah, Sameddir ( hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendisine muhtaç olandır). O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”

Allah’ı çok iyi tanımak için; Esma’ül Hüsna’yı öğrenmemiz gerekir. “ Tümevarım” ve “Tümden gelim” ile bilimsel akıl yürüterek, Allah’ı tanımak mümkündür.

Al-i İmran süresi 102. Ayet: “ Ey iman edenler! Allah’a karşı hakkıyla takva sahibi olun ve ancak Müslüman olarak ölün.”

Tevbe süresi 102. Ayet: “ Onların mallarından zekât al. Bununla onları temizlersin. Arıtıp, yüceltirsin.”

Bakara 110. Ayet: “ Namaz kılın. Zekât verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.”

Bakara süresi 284. Ayet: “ Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir. Sonra dilediğini affeder, dilediğine azap eder. Allah’ın her şeye gücü yeter.”

Bakara süresi 285. Ayet: “ Peygamber, Rabbi tarafından kendine indirilene iman etti. Müminlerde iman etti. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır, dediler.”

Bakara süresi 286. Ayet: “ Allah her bireyi, ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu kılar. Herkesin kazandığı hayır kendine, yapacağı kötülükte kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşürsek, bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işlerde yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”

Tevbe süresi 17. Ayet: “ Allah’a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri tanıklık ederken, Allah’ın mescitlerini imar etme yetkileri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte sonsuza dek kalacaklardır.”

Tevbe süresi 20. Ayet: “ İman edip de göç edenler ve Allah yolunda malalarıyla, canlarıyla cihat edenler, rütbe bakımından, Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenlerde işte onlardır.”

Hadis-i şerif: “ Allah’a şirk- ortak koşmadan, ibadet etmeye devam et. Farz namazı kıl. Zekâtı ver. Ramazan orucunu tut. İnsanların sana nasıl davranmasını istiyorsan, sende insanlara öyle davran.”

Hadis: “ Müslüman; “Elinden ve dilinden insanların zarar görmediği kimsedir.”

Hadis: “ Müminlerin iman bakımından en olgunu, ahlak bakımından en güzel olanıdır.”

Hadis: “ Sizin en hayırlınız, kendisinden hayır beklenilen ve kötülüğünden emin olunandır. En kötünüz ise kendisinden hayır- iyilik beklenmeyen ve kötülüğünden de güvende olunmayan kimsedir.”

Hadis: “ Sadaka vererek, hastalarınız için Allah’tan şifa isteyin. Zekâtı vererek, mallarınızı korumaya alın.”

Bendeniz bildiğim kadarı ile söz ve yazılarımda Allah cc. rızasını kazanmak için her zaman en doğruyu, dosdoğruyu söylemeye ve yazmaya çalışıyorum. Hata ve yanlışlarım için Allah’tan af ve bağışlama, insanlardan özür diliyorum.

“Dünyanın en tehlikeli ve zararlı varlığı; aklını, zekâsını, bilgisini doğru kullanmayan insanlardır. İslam’a uygun yaşamayan insan, en vahşi yırtıcı, zehirleyici vahşi hayvandan binlerce kez daha tehlikelidir.”

“Bugün, adı Müslüman olan, kendini Müslüman sayan insanlar, toplumlar; İslam yaşantısı bakımından, 40 İslam olmayan ülke toplumlarından daha berbat durumdadır. İranlı iki akademisyenin Amerika’da yaptığı araştırmada; Türkiye 45. Sıradan 69. Sıraya gerilemiştir. İlk 40 sırada 57 İslam ülkesinden hiçbir İslam ülkesinin toplumu bulunmamaktadır. 45. Sırada Birleşik Arap Emirliği Halkı, 46. Sırada Arnavutluk halkı, 47. Sırada Malezya halkı, 48. Sırada Bosna Hersek halkı bulunmaktadır. 153 ülke arasında yapılan araştırmada Türkiye 5 yılda 14 basamak birden düştü. Yanı Müslümanlıkta iyileşme yok, gerileme var! İslam dinine uygun en iyi toplum, Yeni Zelanda toplumudur. O toplum bir İslam toplumu olmamasına rağmen, 40 İslam ülkesinden de İslam edep, adap, usul, yaşayış bakımından daha ahlaklı bir toplummuş. Yazıklar olsun, kendini Müslüman deyip de İslam yaşantısı olmayan gafil ve sapkın kişilere!”

“Akıllarını kullanmayan, toplumların üstüne pislik yağar, diyen Yüce Allah’ımızdır.” Pek çok adı Müslüman olan bireylerin, toplumların İslam ile gerçek anlamda pek ilgisi yoktur. Bunun için 69 bölgede olan savaşların çoğu Müslümanlar üzerinde olmaktadır. Adı Müslüman olan bu toplumların İslam’a, peygamberimize, Kur’ân yaşantısına benzer pek halleri, durumları yoktur.  Akıl yok, zekâ yok, bilgi yok, bilinç yok, İslam yaşantıları yoktur. Allah’ın ve peygamberinin çağrısına kulak vermemektedirler. Akıllarını doğru kullanamamaktadırlar. Akıl olmayınca; bilgi, bilinç, doğru anlayış, güzel yaşayış, iyi durum oluşmaz.”

Dünya insanlığının ve Müslüman denilen bu kişilerin her birinin bir putu, idolü vardır. Allah’ı bilseler de, O’na eş bir put, idol edinmişlerdir.  Bu putları, onları saptırmakta, sapıttırmakta, sapkın etmektedir. Bu putlarını, idollerini- put- mini put; Allah, Kur’an, peygamberimizin önüne geçirmektedirler! Putlarının izinde, yolunda gitmekte, her biri farklı İslam dışı yaşam tarzı belirlemiş, tercih etmişlerdir. O putlara sığınmakta, eman dilemekte, dileklerini, şikâyetlerini anlatmaktadırlar. Sevgi duymakta, rükû ve secde etmektedirler.

Allah’a çağıran müminleri dinlememekte, karşı çıkmakta, düşman saymaktadırlar. Allah’a karşı gelerek, idolleri yanında yer almaktadırlar. Her biri bozuk felsefi akımları yol edinmişler. Sapkın ideolojilere köle olmuşlardır. Akıllarını onlara satmışlardır. Allah’a sevgi, saygı duymamakta, itaat etmemekte, emir ve yasaklarına uymamaktadırlar.

Sapkın, batıl, küfür, tuğyan, tağut yolunu tutmuşlardır. Kötülüğü bilerek, planlı, programlı şekilde yaymaktadırlar. İyiliğin, hakkın, hakikatin yolunu tıkamakta, inkâr etmektedirler. Allah’tan gelen nimeti; varlıktan, doğadan, kendiliğinden kabul etmektedirler. Allah cc. yarattı, nimet verdi, var etti bile dememektedirler. Kendiliğinden var oldu. Doğa- tabiat yarattı, demektedirler. Bunlar hep vardı, diyorlar.

Sizlere, aklıma kaldığı kadar mealen Kur’an merkezli bilgilerimi sunmaya çalışacağım. Şöyle ki; “ Müslüman, Allah cc. yoluna, İslam, ilim, bilim, güzel ahlak yoluna çağırır. Çağırmadan öncede kendi bu değerleri yaşam tarzı yapar. Mümin hayra çağırır. İyiliği emreder. Kötülüğü engeller. Allah’ın emirlerini tutar. Yasakladıklarından sakınır. Bunları yapan kişi iki dünyada kurtuluşa erer. Cennete girer. Aksisini yapanlar ise cehenneme gider.

Müslümanlar kardeştir. Birlik beraberlik içinde, bölünüp, parçalanmadan, hidayet yolunda İslam’ca yaşar. Ayrılığa düşüp; horozlar, öküzler, develer, keçiler, köpekler gibi güçlerini, kavga ederek, bitirmez, tüketmezler. Böyle yapanlar, için iki dünyada da büyük azap vardır.

İman ettikten sonra inkâr edenler, inkârcı olanlara azap vardır. Onlar cehennemde sonsuza dek kalacaklardır!

İslam kardeşliğine sahip çıkmayan, düşmana yem olur. Hayır, işleri yapmayanlar, hayır işleri erteleyenler, başarılı olamazlar. Dünya güzelliği, ahiret mutluluğu öyle sapkın felsefi akım yoluna gitmekle; bozuk, sapıtmış ideolojileri yaşam tarzı etmekle sağlanamaz.

“İnsan; Müslüman, mümin ancak “veli kul” olunca, takva mümin Müslüman olur. Cennete gider. Veli kul; Allah’ın dostlarıdır. Allah’a hakkıyla iman etmiş, Allah’a ve varlıklara, insanlara karşı ödev ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getiren, olgun takva kuldur. Yanı Ehl-i Kur‘ân, Ehl-i sünnet Müslüman’ıdır. Haktan, hakikatten, Kur’ân ve sünnetten sapandan, olgun insan, hak mümin hakça Müslüman olmaz.”

 Sapkından insan bile olmamaktadır. Sapkınlar, doğru dürüst müminlerle bir olamazlar. İyi ile kötü bir olmaz. Cennetliklerle cehennemlikler bir olmaz. Hakkı hakikati bilenlerle, inkâr edenler, bir olmaz. İlimle yaşayanla, cahil cühela çapulcu serseri bir olmaz. İlimli yaşamak, hoş yaşamaktır. İlimsiz yaşamak, boş ve sapkınca, serserice yaşamaktır. Hakka uyanlarla, batıla, küfre uyanlar, bir olmaz. Zalimlerle; hak, hukuk, doğruluk, adalet, dürüstlük, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, bilgi ile yaşayanlar, bir ve benzer asla olamazlar. Dünya ve ahiret yaşantıları da benzer değildir. Müminler ahirette azap görmeyecek. Zalimler ve inkârcılar cehennemin Gayya çukurunu; ateş, irin, duman, azap dolu çukurunu boylayacaklar.”

1-      Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ı tanımanın pek çok yolu ve yöntemi vardır.  Âlemleri hiç yoktan yaratan ve de varlıktan yaratan Yüce Allah’ı tanımanın en doğru yolu; “ Kur’an’da Allah’ın kendini tanıtmasından, öğrenmemizdir. Allah’ı kendinden, Allah’tan öğrenmemiz, en doğru olanıdır.” Allah’ı Allah’tan öğrenmeyenler; batıl, saçma sapan düşünceler ileri sürmüşler. Küfre girmişler. Kâfir olmuşlardır.

2-      Allah’ı Kur’ân’dan derlenen, “Esma’ül Hüsna” ile öğrenmemiz en doğru olanıdır. “Zati sıfatları,” “ Subuti sıfatları” ile öğrenmemiz doğru olanıdır.

3-      Elimizdeki dijital- akıllı telefon veya internetten sözlü soru sorarak veya soru yazarak her bilgiye bir - iki dakika içinde ulaşmamız mümkündür.

“Türkiye’mizde 2019 yılı itibarıyla 82 milyon insan yaşamaktadır. Bu nüfusun 72 milyonu internet kullanmaktadır. Türkiye’mizde halkın %85’i akıllı – dijital telefon kullanmaktadır. Yanı istediği anda, bir dakikada istediği bilgiyi yazılı ve de sözlü – sesli öğrenebilmektedir.” “Ayrıca bilgisayar internetinden de istediği bilgiye yazı olarak anında ulaşabilmektedir.” Tarihin bilinmesinden beri bu kadar kolay bilgiye hiç ulaşılamamıştır. Ama şunu da üzülerek söyleyelim ki, bu internet nimetini halkımız %95 oranında bilgi edinmede kullanmamaktadır! Oyun, eğlence, zırva işlerde kullanmaktadır. Kınıyorum ve bu acıklı durumu eleştiriyorum. “Cahil bir toplum, bilginin değerini anlamaz, anlamamaktadır.”

4-      Allah’ı hem Kur’ân’dan hem de yarattıkları varlıklardan bilmemiz mümkündür. Biz insan, varlıklar, Kur’an, peygamberler, kâinat- evren, “Allah’ın varlığını” işitenler için, bağırarak anlatmaktadır. Allah’ı bilmeyenden, kabul etmeyenden, itaat etmeyenden, emir ve yasaklarına uymayandan, değil mümin Müslüman olması, insan bile olmaz, olmamaktadır.

5-      “Allah’ın en çok bilinen 99 adı- sıfatı bilinmektedir ama bendeniz, Allah’ın 350 adını, açıklamaları ile birlikte büyük ciltli bir kitaptan okumuştum.”

Bendeniz, Allah cc. hakkında onlarca kitap okudum. 1975- 1980 yıllarında materyalist komünistler, Allah’ın inkâr konusunu kendilerine propaganda hedefi koymuşlardı. Buna karşılık müminlerde, “Allah’ın tanıtımı” konusunda onlarca kitap yazmışlardı. Onların tamamına yakınını satın alıp, okumuştum. Bu konuda pek çok ilmi uzun makalelerde yazmıştım.

= Bendeniz, sizlere “Kur’ân- kerim” hakkında pek çok bilimsel makale yazmıştım. Kur’ân ilahi bir mucize kitaptır. Allah cc. tarafından Cebrail Meleği aracılığı ile peygamberimize vahiy yolu ile sürse süre, ayet ayet gönderilmiş. Peygamberimiz de ezberlemiş. Sahabelere ezberletmiş. Korunması için yazılmıştır. Kur’ân-ı Kerim, peygamberimize M. 622 yılında, peygamberimiz 40 yaşında iken, Mekke’de gelmeye başladı. Mekke’den Medine’ye göç ettikten sonra da, Medine’’de süre ve ayetlerin gelmesi devam etti. Kur’ân’ın vahiy yolu ile gelmesi, 23 yıla yakın sürdü. Peygamberimiz vefat etmeden önce de tamamlandı.

Kur’ân, 323,015 harf- ses, 77,439kelime- sözcük, 6,236 ayet- cümle- tümce, 114 süre- bölüm- üniteden oluşmaktadır. Fatiha süresi ile başlayıp, Nas süresi ile bitmektedir. Kur’ân, ana konu olarak yaklaşık 1,000 kadar konuyu ana başlık olarak işler. Dünya ve ahretin her konusundan söz eder. “Ayetlerin yaklaşık %25’i, insanları okumaya, öğrenmeye, bilmeye, aydın olmaya, bilgili olmaya yönlendirir. İlme, bilime, bilgiye yönlendirir.”

Kur’ân’ın ana konusu, Allah cc. ve insandır. Kur’an, Allah ve insanı, dünyada iyi, güzel, doğru, yararlı, olumlu, insanca yaşamayı tanıtır. Dünya yaşantısı ile cenneti kazanmanın yol ve yöntemini açıklar. Cehennemi, cehennemlikleri tanımlar. Allah’ın yapmamızı istediği hareketleri, yapmamızı istemediği eylemleri, ibadetleri açıklar. İnsan ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini bildirir. Helal ve haramlar konusunda bilgi verir. 730 kadar haram- günah olan davranışı bildirir. İman, İslam, ahlak, ibadet konusunu işler. Dini ve dünyevi işler diye bir ayrım yapmaz. Her işin din kapsamında olmasını açıklar.

“Kur’ân’ın nelerden söz ettiğini daha kapsamlı öğrenmek için, Kur’ân meallerinin başlangıç bölümündeki konular bölümüne bakmamız ve Kur’ân’ı metin ve anlam olarak okumamız gerekmektedir.”

Kur’ân, Allah’ın mucize sözlerinin kitaba dönüştüğü mucize kitabıdır.  Dünyayı ahirete bağlar. Kur’ân ve peygamberimizi çok iyi anlayıp, yaşam tarzı etmeliyiz. Kur’ân’dan habersiz, peygamberimizden habersiz olanlar; sapıtmıştır. Sapkın olmuştur. Zalimdirler. Hayatlarını berbat, ahretlerini cehennem etmişlerdir.

Sizlere Kur’ân’ın bazı özelliklerinden söz edeceğim. Şöyle ki;

1-      “ Kur’ân’da 7 gök, tabiri geçiyor. Bu tabir 7 defa geçiyor.

2-      Gün( yevm) sözcüğü 365 kere geçerken, günler ( eyyam ve yevmeyn) kelimeleri 30 defa tekrarlanmaktadır.

3-      “İhanet- hainlik” kelimesi 16 kere geçerken, “habis-“ pis – kötü- bozguncu kelimesi de 16 kere geçmektedir.

4-      “Bitki” ve “ağaç” sözcüklerinin sayısı 16 defa geçmekle, aynı sayıdadır.

5-      “Ceza” kelimesi 117 defa geçerken, “af etmek” kelimesi bunun iki katı geçmekte, 234 defa geçmektedir.

6-      “De,” kelimeleri 332 defa geçerken, “dediler,” kelimelerinin sayısı da bu kadardır.

7-      “Dünya” kelimesi de, “Ahiret” kelimesi de 115 defa geçmektedir.

8-      “Şeytan” kelimesi 88 defa geçerken, “melek” kelimesi de 88 defa geçmektedir.

9-      İman, sözcüğü tamlama almadan Kur’ân’da 25 defa geçmektedir. Küfür kelimesi de 25 kez geçmektedir.

10-   Zekât,  Kur’ân da 25 kez tekrarlanırken, “bereket” sözcüğü de aynı sayıda tekrarlanmış.

11-   Rahmet, sözcüğü 79 defa tekrarlanırken, “hidayet” kelimesi de aynı sayıda tekrarlanmış.

12-   İyiler( ebrar) sözcüğü 6 kere tekrarlanmış iken, “facirler( kötüler) sözcüğü yarısı kadar tekrar edilmiş.

13-   Yaz- sıcak kelimeleri ile kış- soğuk kelimeleri eşit sayıda 5 defa tekrarlanmış.

14-   Sizi ( insani) yarattı ile “kulluk” kelimesi eşit sayıda 16 defa tekrarlanmış.

15-   Şarap( hımr) ve sarhoşluk(sekere) sözcükleri eşit sayıda 6 kez tekrar edilmiş.

16-   Zenginlik 26 defa, fakirlik 13 kere tekrar edilmiş.

17-   İnsan, 65 defa geçerken, insanın yaratılış safhalarını anlatan kelimelerde 65 tanedir. Şöyle ki;

Toprak- turabun 17 defa,

Nutfe –nutfun 12 defa

Embriyo- alak 06 defa

Bir çiğnemlik et- meda’a 03 kez

Kemik- izamun 15 kez

Et- lehmun 12 defa geçmektedir.

Bunların toplam sayısı da 65 sözcük etmektedir. Kur’ân-ı Kerim her özelliği, niteliği, sıfatı ile eşsiz, benzersiz, İlahi, Rabbani, farklı, üstündür. Kur’an öyle insanın yazdığı kitaplarla, sözlerle, yazılarla kıyaslanamaz- karşılaştırılamaz. Kur’ân’ı anlamayanlar, eleştirenler, hakaret edenler, hayvanlardan daha kafasız, zekâsız, akılsız, kötü, çirkin, yalan, yanlış, pislik içindedir. Kur’ân’ı anlamayanlar, insanlığını yitirdi. Bulup, yaşam tarzı edinenler; Allah’ın yarattığı tüm güzellikleri, iyilikleri, doğruluları, dürüstlükleri, yararlılıkları, olumlulukları, değerleri kazandı. Kazanımı oldu. Diğerleri iki dünyasını perişan, rezil, rüsva, berbat, harap, azap yeri etti. Belki bazıları dünyada yediler, içtiler, gezdiler ama ahretlerini ne yazık ki, kaybettiler. Mahvettiler. Cehennem ettiler!

                Kur’ân’ın binlerce farklı özelliği vardır. Bir de 19 sayı özelliği vardır. Şöyle ki:

 Besmele 19 harftir- sestir.

 Süreler 19x6= 114 süredir.

İlk vahye dilen 96. Süre sondan 19 süredir.

İlk vahiy olan, 96. Sürenin ilk 5 ayeti, tam 19 sözcükten oluşmaktadır.

Bu 19 kelime 76 (19x4) harftir.

Vahye dilen ilk sürede 19 ayet bulunmaktadır.

Son vahye dilen, süre olan Nasr 19 kelimedir. Ayrıca bu sürenin Allah’ın yardımından söz eden ilk ayeti de 19 harftir.

Kur’an’da 114 süre vardır. Sadece 9 numaralı Tevbe süresinde besmele yoktur. Onunda besmele içinde geçmektedir.

Kur’ân’da geçen toplam Allah adı sayısı 19x42= 2,698 tanedir.

Kur’ân’da geçen toplam rahim sözcüğü sayısı 19x6= 114 tanedir.

Kur’an’da geçen tüm sayıları dikkate alınmadan, topladığımızda, çıkan sayı 19x8534= 162,146 olmaktadır.

Allah adlarından 4 tanesinin ebcet hesabı ile değeri 19x1= 19 sayısıdır.

İnfitar süresi 19 ayete sahiptir.

Kaf harfi ile başlayan 50. Sürede 19x3= 57 harf vardır.

Bu diğer sürelerin bazılarında da bu özelliktedir.

Resul kelimesi 19x27= 513 kez geçmektedir.

Etiu- itaat ediniz kelimesi 19 kere geçmektedir.

Rab kelimesi, tamlama ile kullanmadan 8x19= 152 defa geçmektedir.

Abd (kul) abid(kulluk eden) kelimesi 8x19= 152 defa geçmektedir. Ve böylece binlerce farklı ve matematiksel özellikler vardır. Bu makalemde hepsini yazmıyorum. Zaman içinde yine yazarım inşallah.

Kur’ân- Kerim;  içerik, konu bakımından yüzlerce farklı konuyu ana başlık olarak işlemektedir.

Kısaca yazarsak; “ ahlak konusunda yüzlerce konu vardır. Kur’ân, ahlaklı birey, aile, toplum, devlet, ümmet oluşturmayı hedeflemiştir. İslam’da ahlak çok değerli, önemli, olmazsa, yaşanmazsa,  hiçbir şey olmaz. İbadetler kabul ve değer bulmaz. Birey sevilen kul olmaz.”

“Aile düzeninden söz edilmektedir. Hem de yüzlerce ayet, aile düzeninden söz etmektedir.”

“Allah cc. kendini anlatmaktadır. Allah inancı tam, eksiksiz doğru olmadan, Müslüman olunmamaktadır.”

“Allah’a ibadet etmeden söz edilmektedir. İbadetsiz bir kul olmaz. Bizler, Allah’ın kuluyuz. Bazı kendini bilmez profesörler televizyonlara çıkıyor. Biz Allah’ın kölesiyiz, diyor. Böyle bir söz batıldır. Biz, Allah’ın kölesi değil kuluyuz. Kulluk şuuru- bilinci ile hareket etmeliyiz. Öyle bizler esir- tutsak, köle değiliz. Kölelik kulun kula olan bağlılığıdır. Kulun Allah’a bağlılığına kul, kulluk denir.”

“Kur’ân, ekonomiden, çalışmaktan, ekonomik davranmaktan söz etmektedir.”

“Kur’an, kendinden söz etmektedir.”

“Kur’an, kendinden önceki kitaplardan söz etmektedir.”

“Kur’ân; Mümin, Müslüman, münafık, kâfir, müşrik, zalimlerden söz etmektedir.”

“Kur’ân, ölüm ve sonrasından söz etmektedir.”

“Kur’an, peygamberlerden bahsetmektedir.”

“Kur’ân, peygamberleri ve kavimleri- ırkları- milletleri anlatmaktadır.”

“Kur’ân, savaş, cihat, barış, dostluk, kardeşlik, arkadaşlık, düşmandan söz etmektedir.”

“Kur’ân, toplum düzeni konusunda bilgiler vermektedir.”

“Kur’an; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, insanlık, merhamet, cömertlik gibi binlerce ilmi, insani, dini değerden söz etmektedir.”

Kur’ân,6,236 ayetinde farklı olay, değer, bilgilerden söz etmektedir. Kur’an’ı yaşayan başarılı olur. İki dünyasını kazanır. Yaşamayan ise iki, dünyasını kaybeder. Dünyasını kazandı, gibi görünse de, sadece dünyalık ile yetinir. O da ölümle gider. Ahireti cehennem olur. Sonsuza dek cehennemde kalır. Bunun için çok akıllı, zeki, dünya ve ahireti birlikte düşünen, ileri görüşlü mümin olmalı. Eşek olmamalı. Eşekler, hayvanlar, bitkiler, her yaratılan bile Allah’ı bilir ve zikreder.

                = Son Peygamber ve bizim peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa sav. Hazretleri M.571 yılında Mekke’de doğdu. Annesi Âmine Hanımannemiz, babası Abdullah efendi idi. Peygamberimiz dünyaya gelmeden 6 ay kadar önce babası vefat etti. Annesi de, peygamberimiz 6 yaşlarında iken vefat etti. Peygamberimiz böylece hem yetim hem de öksüz büyüdü. Dedesi Abdulmutalip ve amcası Ebu Talip yanında büyüdü. Genç iken de Hatice validemiz ile evlendi. Hatice annemiz işkadını idi. Onunla birlikte ticaret yaptı. 40 yaşına geldiğinde de vahiy gelmeye başladı. Böylece Allah’ın son peygamberi – elçisi oldu.

                Peygamberimiz tanımak için, “Siyer- Peygamberimizin tarihini” ve “İslam tarihini” okumak gerekir. Bir konuda bilgili olabilmek için en az 10 ayrı kitap okumalı. Öyle kulaktan dolma, yarım yamalak bilgilerle bilgi sahibi olunmaz. Bilginin öğrenimini, eğitimini en doğru şekilde görmek gerekir.

                “Kur’ân, Allah’ı bilme, tanıma, kabul etme, itaat etme, emir ve yasaklarına uyma, en güzel ve yüksek ahlaklı olma gibi konulara ağırlık vermektedir.” En çok da “ahlak” konusu işlenmektedir. Ahlaklı olma emredilmektedir. Peygamberimiz bunun için; “ben güzel ahlakı tamamlamak üzere görevlendirildim,” buyurmuştur. “Peygamberimizin ahlakı; Kur’an ahlakı idi.”

Peygamberimiz, alçak gönüllüydü. Hilim ve yumuşak huyluydu. Af ve bağışlama, hoşgörü ve ağırbaşlıydı. Her türlü sıkıntıya karşı sabredici, sabırlı olucu idi. “ İslam dininde sabretme önemli bir meziyettir.” Çocuklara, insanlara, hayvanlara, bitkilere karşı sevgi, saygı, şefkat duyardı. Zarafetli, nezaketli, kibar, efendi idi. Doğru, dürüst, hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, edep, hayâ sahibiydi. Güvenilirdi. “Ona Muhammed’ül emin- güvenilen Muhammet derlerdi. Bu takma ad, peygamber olmadan konulmuştu.” Cesaretli, ilimli, bilgili, anlayışlı, halka danışandı. “Çok cömertti. Elindekini fakir, yoksul, ihtiyaç sahiplerine verirdi.” Kendi aslında varsıldı. Eşi ile birlikte ticaret yapıyordu. Ama aç kalacak kadar elindekini ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Sözünde dururdu. Ahde vefa sahibiydi.

                Peygamberimiz, yakın ve uzak akrabalarını, komşularını, çevresindekileri, müminleri, insanları, her varlığı korur, gözetirdi.  “Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, din- imandan hiç ayrılmazdı.” “ Kur’ân’a sımsıkı bağlıydı.” Çok güzel, anlatır, seyrek konuşurdu. Halkı her konuda bilgilendirip, bilinçlendirirdi. Ticarette olsun, diğer İşlerinde olsun, İslam ahlakı ile davranırdı. Yakın akrabalarını, dost ve arkadaşlarını ziyaret ederdi. “Çocuklara çok değer, önem verirdi.” Ümmetine düşkündü. “ Bizlerde peygamberimizi önder, lider, örnek, rol model alıp, ona uymalıyız.” “ Allah cc. Kur’ân, peygamberimizin önüne başkalarını geçirip, tercih eden, önder, lider, rol model kabul eden, mümin ve Müslüman olamaz. Bunu da böylece tekrar söyleyelim.”

                Öyle Allah cc. Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz önüne başkalarını geçirip; önder, lider, mürşit, rehber- kılavuz, izinde gitme, yolunda olma, batılı yaşam tarzı edinme, batılı anlamda modernliği tercih etme, solcu olma, komünist olma, bölücü olma, ırkçı olma, İslamofobi olma, faşist olma, kapitalist olma, liberal olma, deist olma, ateist olma gibi felsefi ve ideolojik akımları benimseyip, yaşam tarzı edinme batılı benimsemedir. Küfre düşmedir. İslam’ı karşısına almadır. İslam düşmanlığıdır. Adını ettiğimiz tüm felsefi akımlar, ideolojik görüşler, öğretiler, İslam ve insanlık düşmanıdır. Bunu her zaman söylüyorum, yazıyorum. Bana verilen görevi icra etmeye çalışıyorum. “Müslüman sadece ve ancak; “ben, elhamdülillah Hakk’a mümin ve Müslüman’ım, der.” Bu tümceye başka hiçbir takı, ekleme, mastar yapmaz.  

                Ateist, deist, islamofobi nasıl ki, “ben elhamdülillah Hakk’a mümin ve Müslüman’ım, demiyorsa,” Müslüman’da ateiste, deiste, kâfire uymaz, uyamaz. Öyle ben laikim, sekülerim, bölücüyüm, ırkçıyım, faşistim, komünistim, ateistim gibi saçmalama yapamaz. İslam dini, hak olan İslam, hiçbir sapıtmış felsefi akımı, ideolojik sapkınlığı, batılı, küfrü, hurafeyi, bidati kabul etmez. Reddeder. Biz müminler, Allah cc. Kur’an, peygamber yolunda, izinde, öğretisindeyiz. Diğerlerini sapkınlık olarak kabul ederiz. Sırat-ı müstakim, hidayet yolu sadece Allah cc. indinde İslam dinidir. Fazla söze gerek yok. Anlayan anlar. Anlamayan cehennem yolunu tutar. Cehennemi boylar. Bizde en doğruyu ve gerçekleri söylemek bir hak görevdir. Peygamberimizin de görevi buydu. Bizde o görevi icra etmeye çalışıyoruz. Allah’ın bizlere verdiği görev budur. Biz sadece üslubu ile anlatır, yazar, öğretmeye çalışırız. Gerisi “Kâfir un süresinde dendiği gibi; herkesin kendi bileceği iştir.” İslam’da zorlama, baskı yoktur. Diğer sapkın görüşler gibi baskı, dayatma, zorlama yapmaz. İman etmek, istekle, istemekle olur. Zorla edilen iman gerçekçi olmaz.

                Lütfen interneti bilgi öğrenmek için kullanınız. Müslümanlar bilgi öğrenmeyi yapmadıklarından, geri kalmışlar. Sapmışlar. Sapıtmışlar. Sapkın olmuşlar. Geri kalmışlar. Hak ile batılı birbirinden ayıramayıp, batılın pisliğine gömülmüşler! Üniversite öğrencilerini görüyorum. Uyarmama rağmen konuk olarak gittiğim evlerde 4- 5 saat hiç ara vermeden internette oyun oynuyor. Boşa zaman geçiriyor.

                “Bu konuya Suriye asıllı, solcu, devlet ve milletimize karşı olan, Suriye’de halkı katleden, Suriye’yi yıkan Beşer Esat’tan taraf olan, ülkemiz gazetelerinde ve televizyonlarında boy gösteren gazeteci dün ki, yazısında bir araştırmayı makalesine konu etmiş. Şöyle ki: “ Yapılan bir araştırmaya göre toplam nüfusu 170 milyon olan 10 Arap ülkesinde günlük ortalama 360 milyon saat Google, You Tube, Facebook, İnstagram, Twittir ve benzeri sosyal medyada zaman geçiriliyormuş. Ramazan ayında bu süre 70 milyon saate düşmüş. Geri kalan zamanlarda da iskambil kâğıt oyunu oynanıyormuş. Ağırlık olarak yemek yeme, moda, güzellik, seks, spor, film internetten izleniyor. Dini ve bilim, ilim, bilgi konuların öğrenilmesinde %2 zaman kullanılıyor. Akıllı, dijital telefon ve internet böylesi boş işlerde kullanılıyor.

Türkiye, Arap ülkelerinden farklı değildir. Türkiye sosyal medyayı Avrupa’da en çok kullanandır. Türkiye’de sosyal medyayı bilgi amaçlı ancak %5 kullanıyor. İşte böyle mal, bilgisiz, cehalet içinde cahil, moloz olursan, herkes seni kullanır. Zaten ahlak olarak sıfırladığı için her pisliğe sokup, çıkarır. Bu solcularda emperyalizmin en büyük kullanılan maşası, malzemesidir. Hem malzeme olur. Hem de bu şekilde yemlik haline gelenleri kınar. Sanki kendisi onlardan sıyrılmış. Ülkesini mahveden devlet başkanına hala sahip çıkıyor. Suriye 8 yıldır iç savaş ve dış müdahale yaşıyor. Dört milyon insani ülkemizde mülteci konumundadır. Ülkede taş üstüne taş, omuz üstüne baş kalmamış!”

                Her zaman dosdoğru ve gerçekleri yazmaya, söylemeye çalışıyorum. Önce biz, kendimiz düzelmemiz gerekir. Biz iyileşmemiz gerekir. Biz gerçek anlamda dosdoğru, dürüst, dini bütün mümin olmamız gerekir. Biz adam olmasak, çocuklarımız, öğrencilerimiz, yakınlarımız adam olmaz. İnsan olmaz. Önce biz kendimiz en iyi şekilde mutlaka ama muhakkak yetiştirmeliyiz.

                Bugün, 01.06.2019 günüdür. İki hafta sonra okullar yaz tatiline girecek. Çocuklarımızı yaz okuluna gönderelim. Dini ve milli değerlerimizi öğrensinler. Yaz okulları bazı yerlerde 1 ay, bazı yerlerde 2 ay yapılmaktadır. 4- 5 haftanın yetmeyeceğini söyleyelim. Yaz Okulları’nda Kur’an, siyer, ilmihal, resim, yüzme, el sanatları, piknik, müzik çalışmaları, binicilik, sokak oyunları, robotik kodlama, ebru, spor, işaret dili, mini golf, Kur’an namaz süresi ezberleme, görgü kuralları ve pek çok konuda bilgi, beceri verilmektedir.

                Şimdi lütfen gelin, interneti bilgi amaçlı kullanalım. Şunları ilk etap da öğrenmeyi hedef edelim:

1-      Esma’ül Hüsna- Allah’ın ad ve sıfatlarını öğrenelim.

2-      Esma-i Nebi- Resülullah’ın adlarını- isimlerini öğrenelim.

3-      Allah’ın haram kıldıkları nelerdir? Öğrenelim. Farklı sitelerde 730 kadar yapılması haram- yasak olan davranışlar vardır. Lütfen öğrenelim.

4-      Allah cc. insanlardan neler yapmasını istiyor? Öğrenelim.

5-      Müminin özellikleri nelerdir? Öğrenelim.

6-      Zalimlerin, münafıkların, kâfirlerin, müşriklerin özellikleri nelerdir? Ayrı ayrı yazıp, öğrenelim. Sözlü soru sorup, sesli de öğrenmemiz mümkündür.

7-      Müslüman ahlakı nasıl olmalıdır? Yazıp ya da sözlü sorup, sesli bilgi alalım.

8-      Kendimizi ilim, bilim, bilgi, sanat, meslek, kültür öğrenmeye lütfen adayalım. En büyük meziyet, üstünlük bunlardır. Asla unutmayalım.