Öncelikle âlemleri hiç yoktan yaratan, şekil veren, dirilten, canlı tutan, Yüce Allah’ı Esma’ül Hüsna ad ve sıfatları ile tanıyıp, kabul etmeli. Emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. İyiliği çoğaltıp, yaymalı. Kötülükleri azaltıp, yok etmeli; yasaklamalı. Allah’ı çok sevmeli. Sevdiklerini sevmeli. Sevmediklerini de sevmemeli. Allah’ın yolundan bir milimetre bile ayrılmamalı. Allah’ın yolundan sapma; sapıklığa düşmedir! “Allah cc. Kur’ân, peygamber, güzel ahlak, edep, hayâ, hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyetten, İslam dininden sapmamalı. Sapanlarla, hiçbir bağ, bağlantı içinde olmamalı. Sapkınlarla, sapanlarla, zalimlerle, kâfirlerle; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, insanlık düşmanlarıyla işbirliği yapmamalı. Onlarla ortaklık, müttefiklik, ittifak yapmamalı. Onlar dost değiller! Dostluk yapmazlar. Arkadan sinsice, kahpece vururlar!”

                Allah’a, dinine, imanına, peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye, ahiret gününe, meleklerine inanmalı. Doğru inanmak; olgun insan olmak için kaçınılmazdır. Amentü şerhine inanmak, insan için olmazsa, olmazdır. İman etmek, İslam’ı yaşamak; insanın iki âlemde huzurlu, mutlu, rahat, kolay, kurtuluş içinde olmasını sağlar. Allah’ın dinine inanıp, yaşam tarzı etmeyenlerin; ruhları, canları, kendileri rahat değildir. Onlar ölü gibidirler. Anlamak istemezler. Algılamaz, idrak etmezler. Anlamaya çalıştıklarında, inkâr eder, önyargı ve yalanda ısrar ile hakkı, hakikati yalanlarlar. Sapkınlık içinde olduklarından; hep zararlı, ziyan verici işler yaparlar. Böylece iki dünyalarını mahvı perişan ederler!

                İman edip, öncelikle âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ı, Kur’an’dan, Allah’ın bildirdiği şekilde öğrenmeli. Allah’ı, Kur’ân’dan öğrenmeli. Sapkın, sapık, kâfir, putperestlerden öğrenmemeli. Putperestler hiçbir bilgiyi doğru, dürüst, gerçek öğrenmezler. Öğrenmek işlerine gelmediği için doğru ve gerçekleri öğrenmezler, öğrenmek istemezler. Niyetleri, duyguları, düşünceleri, bilgileri, eylem ve davranışları, genleri, fikirleri, kalpleri bozuk olduğu için hep bozuk olanı seçerler. Hakkı, hakikati, doğru ve gerçekleri gördüklerinde, işittiklerinde kudurmuşa dönerler!

                Allah’ı doğru öğrenmek, bilmek için internete girip, şöyle yazalım: “ Allah’ın Güzel Adları veya Esma’ül Hüsna nedir?”

                Allah’ın güzel adlarını, açılımlarıyla, tanımlarıyla öğrenip, kavrayalım.

                “Bir de Allah’ın sıfatları vardır. Yine internete girip, Allah’ın sıfatları nedir, diye yazalım. Allah’ın sıfatlarını da açılımları, tanımları ile öğrenip, kavrayalım.”

                Hak din cahili olmayalım. Allah’ı, adları olmayan, adları dışında; ad, lakap takmayalım. Putperestlerin tapındıklarına, taptıklarına taktıkları adları- isimleri takmayalım. Putperestlere, kâfirlere hiçbir şekilde benzemeyelim. Onlarla aynı duygu, niyet, düşünce, fikir, davranış içinde olmayalım.

                “ (Önce “Esma’ül Hüsna’yı” öğrenelim. Araştırdık, öğrendik, inşallah.”)

                “ (Şimdide Allah’ın Zati ve Subûti sıfatlarını yine Kur’an’a göre öğrenelim. Araştırdık, öğrendik, inşallah.”)

                Allah’ın sıfatları şöyledir: Allah cc. Vardır. O’nun varlığı zorunludur. O’nun varlığı kendindedir. Her şeyi o yaratmıştır. Tektir, birdir, eşi, benzeri yoktur. Doğmamış, doğurmamıştır. Başkası tarafından yaratılmamıştır.

                Allah cc. Ezelden- en evvelden- önceden beri vardır. Sonsuza dek var olacaktır. Her zaman var olacaktır.

                Allah cc. Başlangıcı, sonu yoktur. Allah cc. Ezeli, ebedir- sonsuzdur. Allah cc. Eşi, ortağı, benzeri, dengi yoktur. Birdir ve tektir. Hem zati hem de sıfatları bakımından birdir, tektir.

                Allah cc. Yarattığı hiçbir varlığa benzemez. Yarattığı varlıklara belli bir şekil, suret vermiştir. Allah cc. Yarattıklarının dışındaki, sıfatlara sahiptir. İnsan, Allah’ı suret, şekil, cisim olarak düşünemez. İnsanda bu özellik, nitelik, format yoktur. Biz, Allah’ı, Kur’an’dan, peygamberimizden, yarattığı varlıklardan öğreniyoruz.

                Allah cc. Kendiliğinden var olmuştur. Allah cc. Var olabilmek için başka bir varlığa gereksinim duymamıştır. Yarattığı varlıklara muhtaç değildir.

Allah’ın sıfatları sınırlı değildir. Varlıklardaki sıfatlar sınırlıdır. Allah cc. Sınırsız sıfatlara, özellik ve niteliklere, güce, bilgiye sahiptir. Allah’ın Subûti sıfatları; kısmen, sınırlı olarak insanlara verilmiştir. Sınırlı, kısmen verilmiş olsa da, Allah’ın kendine özel; sınırsız sıfatları vardır. Yüce Allah cc. Canlıdır, diridir.

Gizli, açık her şeyi, bilgiyi bilmektedir. İlim, bilim, bilgi sahibidir.

Her şeyi işitir.

Her şeyi görür.

Allah cc. Dilediğini yapar. Yapmasında, yaratmasında zorluk, güçlük yoktur. İsteği dışında hiçbir olay, olgu olmaz.

Allah cc. Kudretlidir, güçlüdür, kuvvetlidir. Her şeye gücü yeter.

Allah cc. Konuşur ama konuşması insanlar gibi sesle, harflerle değildir.

Evrende gördüğümüz her varlığı, cismi, canlıyı, cansızı Allah cc. Yaratmıştır.

Din, inanç, iman, inanmak konusunda sadece Allah cc. Kur’an, peygamber merkezli bilgi edinmeli. Fikir, düşünce sahibi olmalı. İslam inancı, imanı, ahlakı, ibadet, hayâsı, edebi, hükmü ile davranmalı. İslam dışına çıkıldığında; sapma, sapıklık, sapkınlık, zalimlik, kâfirlik, müşriklik, münafıklık, yanardönerlik başlar ve gün geçtikçe akılsızlıkla devam eder! Allah cc. Hazretlerine bile kendi bildirdiği adlarla- isimlerle, sıfatlarla adlandırma, tanımlanma yapmayıp; akla geldiği şekilde sapıkça isimler- adlar, sıfatlar konulmaya başlanır! İslam’ın kabul etmediği ad ve sıfatlarla adlandırıp, sıfatlandırılır! Öyle ki, İslam dışına çıkılıp, kâfirlerin ve putperestlerin taktıkları adlarla hitap edilir! Bu kötü, yanlış, yalan duruma düşmemek için Kur’an ve sünnetten ayrılmamalı. İslam dairesi içinde kalmalı.

İslam dinini iyi, doğru, yeterli bilmeyenler; Allah’ı farklı adlarla anmakta, tanımlamaktadır. Bu ad ve tanımlamaların, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah cc. İle yakından ve uzaktan ilgisi- alakası yoktur. Bu batıldır, hurafedir, bidattir, küfürdür! Türkçe ’de Allah’a, tanrı denilmektedir. Bu putperest Türklerin tapındıkları cisimlere, eşyalara taktıkları addır. Bugün, hala İslam dinini doğru ve yeterli bilmeyenlerin, Diyanet Başkanlığı Yayınları dâhil; söyledikleri yanlış sözcüktür.

Farsça ’da; Huda denilmektedir. İngilizcede; got, Almancada; gott, Fransızcada; dieu, İtalyancada; dio, İspanyolcada; dios, Latincede; deus, eski Türklerde; tengri, Çincede; t’ien, Yakutçada; tangara, Çuvaşça dilinde; tura, Kırgız ve Kazak dilinde; tengri, Karaçay ve Malkara dilinde; teyri, Göktürk yazıtlarında; tengri, Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divan-i lügat-ü Türk eserinde; tengri, Oğuz Türklerinde; tengri, Ahmet Yesevi’de; tengri, Yunus Emre de; çalap, Sümer ve Babil de; Al- Mah, Süryanicede; aloha, İbranice de; elah- elahim, diyor. Allah sözcüğünü; gerçek mümin ve Müslümanlar, Bahailer, Arapça konuşan Ortodoks, Katolik, Hristiyanlar kullanmaktadır. Ama Hristiyanların ve Yahudilerin Allah inancı doğru değildir. Yanlıştır. Allah’a şirk- ortak koşmaktadırlar. Bu adların hiç biri Allah’ın adı, sıfatı değildir. Allah cc. Böyle bir adı- ismi olduğunu söylemiyor. Allah’ın adı olmayan bir ad ile Allah’ı anmak, tanımak, tanımlamak doğru değildir. Tamamen yalan ve yanlıştır.

İnsanın ilk ve en önemli görevi; Allah’ı, bildirdiği gibi bilmek, tanımak, sevgi duymak, saygı duymak, itaat etmek, taatta bulunmaktır. Allah’a, Allah’ın istediği gibi, peygamberimizin yaptığı gibi ibadet etmek, kulluk etmektir. Böyle yapmayanın, başka ne yaparsa yapsın, ne ederse etsin, ne kadar çok iyilik ederse etsin; pek bir değeri, önemi, kıymeti olmaz. Allah’a yakınlık esastır. Şükretmek, hamt etmek, ibadet etmek, yap dediğini yapmak, yapma dediğini yapmamak, peygamberine uymak zorunluluk, esas, asıl olandır.

Allah’ı bilmeyenlerin, Kur’an, peygamber sav. İslam bilmesi mümkün değildir. Ülkemizde bile 1932- 1950 yılları arasında Allah demek, Allahü Ekber demek yasaklanmıştı. Ezanlar, “tanrı uludur,” diye okunuyordu. Kametlerde böyle okunuyordu. Maksat; dini tahrip etmek, bozmak, yozlaştırmak, unutturmaktı. Laikliğin ve sekülerliğin gereğini yapmaktı.

Allah’ı çok iyi tanımalı. Kabul etmeli. Her şeyden çok sevmeli, saymalı, saygı duymalı. İtaat etmeli. İbadet etmeli. Dua etmeli. Taatta bulunmalı. Ona yalvarmalı. Tövbe etmeli. İslam dinini samimi, doğru, dürüst bilge Müslümanlardan öğrenmeli. “Allah’ı gönülden sevmeli. Emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. Yarattıklarına iyilik, hizmet, yardım, infak etmeli. Dayanışma içinde bulunmalı. Allah’ı kalben, beyinden, ruhen sevmeli. Emirlerini yerine getirerek, sevdiğimizi, saygımız belli etmeli.”

“Allah’ı seven, sevdiklerini seven, saygı duyan, hakça iman eden, salih – güzel amel işleyenler, cennete gidecektir. Bu Allah’ın ayetidir. Cennete, Allah’ın merhametiyle, iman edip, salih amellerle gidilir.”  “Kâfirler ise cehenneme gider.” Allah cc. Böyle buyuruyor. Bize de bu emri, insanlara hatırlatmak düşünüyor.

Müslüman, dost insandır. Kardeş insandır. Merhametli, şefkatli, müşfik, olgun insandır. Samimidir. Samimi Müslümandır. “Dinimizde düşmanlık yasaklanmıştır. Hiç kimseye düşmanlık yapılmaz.” Müslüman anlayışlı, duygudaşlık yapan, hoşgörülü, bağışlayan, sevgi dolu, kara gün dostudur. Müslüman, varlıklara karşı sevgi, saygı doludur. Zarar- ziyan vermeyendir. Müslüman, kan kardeşliği yanında din kardeşliği de esastır, asıl olandır. Din kardeşliği İslam dininde çok önemlidir. Ama bu kardeşlik farz olan bir kardeşlik olmasına rağmen, İslam toplumlarında ve devletlerinde bugün bu kardeşlik anlaşılamamıştır. Allah’ı ad- isim olarak anlamayan, tanımayan insanlardan, İslam ilke ve kurallarına uymaları beklenemez.

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Birbirinize kin beslemeyin. Haset etmeyin- çekememezlik- kıskanma yapmayın. Sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Kişi sevdiği ile beraberdir.”

Sevdikleriniz, saydıklarınız, önder, lider yaptıklarınız, iyi Müslüman olsun. Bu dünyada edindiğiniz arkadaş ve dostlarınız, sizleri cehenneme götürmesin. O dostlarınızla ahirette hasrolunacaksınız. Her işi, eylemi; enine, boyuna, derinliğine dosdoğru düşünerek hareket ediniz.

Müslüman vefalı olur. Sözünde durur. Yapılan iyiliği, hizmeti, yardımı, infakı, ilgiyi unutmaz. Yapılan kötülükleri bağışlayıp, dert etmez. Dosdoğru, dürüst olur. Güzel ahlaklı, güzel huyludur. Diliyle, duyu organlarıyla, organlarıyla terbiyelidir. En güzel ahlaklı, edepli, hayâ sahibidir. Şefkat, merhamet, müşfik sahibidir. Varlıklara acır ve korur, geliştirir. Şefkatle, esirgeyerek, koruyarak davranır. Güzel huyu, yumuşak davranışı, İslam ahlakı ile başkalarına da güzel örnek olur. Öfkesini, kızgınlığını yenmesini becerir. Öfkesini kontrol eder. Sabretmeyi becerir. Öfke, kızgınlık artarsa, insanın önce kendini, sonra başkalarını yakar! Müslüman, haram, günah, suç, kabahat işlemez. İşlememeye çalışır. İradesine sahip olur, olmalıdır. Müslüman sevgi, saygı dolu olmalı. Görgülü olmalı. Medeni olmalı. Görgü kurallarına harfiyen uymalı. Saygılı, nezaketli, zarafetle, kibar, ince, hassas olmalı.

Müslüman, hayırsever, iyiliksever, yardımsever, infak eden, sadaka veren, fitre, fidye, zekât veren, vakıf insanı olmalıdır. Yardım derneği gibi çalışmalıdır. Hayırsever, cömert olmalı. Cimri asla olmamalı. Cimri, pinti iki âlemde de berbat durumdadır. Her gün mutlaka en küçük iyilik olsa da mutlaka yapmalı. İyilik yapmadan, gün geçirmemeli. Kötülükleri her gün biraz daha azaltıp, yok etmeli.

Müslüman, bilgili, bilinçli, cesaretli, sabırlı, şükreden, hamt eden olmalı. Sabırla; güçlük, zorluk, sıkıntılara katlanmalı. Bu zorlukları; eş, dost, kardeş, akraba, komşu yardımlarıyla, desteğiyle aşmasını becermeli. İnsan, dünyada cennette yaşayamaz. Dünyada iyi olduğu, zor durumda olduğu durumda da olur. Dünya hayatı, cennet hayatı değildir. İnsan hayatı iniş, çıkışlarla doludur. Sabırla zorlukları aşma girişimleri olmalı. İyi bir eğitim, öğretim, kurs ile yetenekleri geliştirdiğimizde, pek çok zorluğu aşmış oluruz.

Çok çocuk sahibi de olmamalı. Bakabileceğimiz, eğitebileceğimiz, iyi bir öğrenim gördürteceğimiz kadar çocuk sahibi olmalı. Çok çocuk yapıp; işsiz, güçsüz, eğitimsiz, öğrenimsiz, aç, çıplak, perişan, berbat durumda yaşatmaya çalışmak günahtır. Aklı, din- iman, bilim eksenli, merkezli kullanmalı.

Kur’ân- ı Kerim, kutsal İlahi kitapların sonuncusudur. Allah cc. Tarafından Cebrail- Cibril aracılığıyla peygamberimize gönderilmiştir. Hiçbir değişikliğe uğramayan kitaptır. İnsanları doğru yıla iletmek, huzurlu, mutlu yapmak için gönderilmiştir. Son ilahi kitaptır. Tek değişmeyen kitaptır. İnanç, ibadet, ahlak, helal, haram, günah, muamelat gibi yüzlerce konuyu içermektedir. Kıyamete kadar insanlığın ihtiyacına cevap verecektir. Kur’ân yaklaşık 23 yılda ayet ve süre olarak indirildi. 114 süre, 6,236 ayet bulunmaktadır.

Günümüzde piyasada Kur’ân ile ilgili yüzlerce kitap satılmaktadır. Peygamberimiz ile ilgili, Allah cc. İle ilgili yüzlerce kitap satılmaktadır. Bunları alıp, okumalı. Ya da kütüphanelere üye olup, parasız alıp, okumalı. Böyle birkaç makale okumakla din- iman öğrenilmez. Pozitif ilim- bilim elde edilemez.

Kur’an, okunsun, anlaşılsın, benimsensin, yaşanılsın, düşünülsün, ibret alınsın, diye gönderilmiştir.

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Sizin en hayırlınız, Kur’an öğrenen ve öğretendir,” buyuruyor.

Müslüman, en ideal insandır. En güzel örnektir. Alçak gönüllü, ağırbaşlıdır. Hoşgörülü, anlayışlı, empati yapandır. Çalışkan ve dürüsttür. Kendini olumlu yönde her an geliştirme halindedir. Görevini, sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirir. İşini en doğru şekilde özenle yapar. Konfor, lüks, israf içinde asla yaşamaz. Komşusu, akrabası, yakını aç iken har vurup, savurmaz. Hatta bu durumda her yıl umreye, hacca gitmeye çalışmaz. Birkaç öğrenci yetiştirir. Komşusu aç ise geçiminde yardımcı olur. Akrabasını kollar, yardımcı olur. Dünya insanlığına hayrı dokunur. Akıllıca, zekice, sorumluca hareket eder. Peygamberimiz gibi sorumluluk içinde davranır. Dosdoğru olur. Güvenilir olur. Haram, günah işlememeye çalışır. Akıllı ve zeki olur. Peygamberimiz gibi İslam dinini, ilmi tebliğ eder.

Müslüman, vatanı, milleti, devleti, bayrağı, bağımsızlığı, özgürlüğü, kendinin ve ülkenin gelişmesi için var gücü ile çalışır. Milletin, devletin kalkınmasında; en etkili, yetkili, yetkin görev alır. İhanet içinde asla olmaz. Fitne- bozukluk, fesat- bozgunculuk, nifak- ayrılık,  ayrımcılık çıkarmaz.

İslam dini her türlü bölünmeyi, ayrışmayı, fitneyi, fesadı, nifakı, yasaklamıştır. Ümmetin birliğini emretmektedir. Cemaatlere, gruplara, zümrelere, ırklara bölünüp, birbiri ile çekişmeyi, çatışmayı, savaşmayı yasaklamıştır. Birlik, beraberlik olmayı emretmektedir. Bugün, Müslümanlar bunu sağlayamadığından, bu dünyada ezilmektedir. Öbür dünyaya da hazırlık yapamamaktadır.

 İslam dairesi dışına çıkmamalı. Pozitif ilimde, bilimde, teknikte, teknolojide yükselmeli. İşte bunu sağlayamadığımızdan;  9 milyonluk İsrail, Müslümanları dikkate almamaktadır. Çevresine ateş yağdırmaktadır! 2 milyonluk Ermenistan, 300 milyonluk Türk dünyasına kafa tutmaktadır! 12 milyonluk Yunanistan, devamlı Türkiye’yi rahatsız etmektedir! Artık birlik – beraberlik zamanı çoktan geçti. Bu mutlaka sağlanmalıdır. Küçük sorunlar, nedenlerle; 50-100-250 milyonluk ülkelerle ilişkiyi kesmemeli. Bir, beraber, bütün olursak, birbirini dinleriz. Ayrışırsak, birbirimize düşmanlık yaparız. Bunu 57 İslam ülkesinden henüz hiçbir tanesi anlayamadı.