Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Murat Taner Gülşen, acil serviste görevli Dr. Mete Nail Çimen’e yönelik bıçaklı saldırıyı değerlendirdi.
Doç. Dr. Murat Taner Gülşen, "Acil servisimizde yine üzücü bir hadise cereyan etti. Bir doktor saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Doktorlarımız her zaman böyle saldırılara maruz kalıyor. Yine psikolojik travma yaşamış bir kişinin reaksiyonu olarak bildiğimiz konversiyon adı verilen bir hadiseyle başlıyor. Bu kişilerin hayati bir ciddiyeti yoktur fakat halk bunu acil bir vaka zanneder ve doktora getirir. Gerçekte psikolojik bir travma yaşamıştır ve onu cereyan ettiriyordur. Kişiyi uyandırmak için bazı metotlar denenir. İşte alkol koklatılmış fakat bu sefer enteresan olarak alkolün bir kısmı kişinin gözüne, alkolün buharı mı bir damlası mı kaçtı bilemiyorum. Gözüne kaçınca gözünde hafif bir tahriş oluşmuş. Hastanın eşi de bunu çok ciddiye alıp ben bu doktora gerekli cezayı vereceğim diyerek bıçağı çekip gelmiş. Halbuki bu işin ciddiyeti olmadığı konuşulsa, bir damla ile bir günlük tedavi ile düzeleceğini bilse belki de bu vatandaşımız da o reaksiyonu göstermeyecek” ifadelerini kullandı.
Doktorlara yapılan ve ölümle sonuçlanan saldırılarda idam cezasının uygulanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Murat Taner Gülşen, “Doktorlarımıza bu saldırıların, özellikle cinayetle, ölümle sonuçlanan bu saldırıların ben idamla yargılanmasını talep ediyorum. Çünkü doktorun öldürülmesi, her insanın öldürülmesi acı bir sonuçtur ama doktorluk insanlığın yaşaması, insanların yaşaması için uğraşan bir meslek branşı olduğu için belki de meslek hayatı boyunca bir milyon kişiye fayda verecekse o bir milyon kişiyi öldürmüş kabul ediyoruz. Ben bu kadar cinayet işleyen bir kişinin de hapishanede şu kadar, bu kadar yıl yatıp çıkmasını kabul etmiyorum. O kişiyi idamla yargılamak gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Saldırılar nedeniyle eylemler yapılmasının doğal olduğunu fakat poliklinik kapatıp, hasta kabul etmemenin ciddi sorunlara neden olduğunu aktaran Doç. Dr. Gülşen, şunları kaydetti:
“Bununla beraber Samsun’da çok yakın bir zamanda yaşamış olduğumuz bir cinayet vakası daha var, doktor cinayeti. Bu cinayeti de şiddetle kınıyorum. Kesinlikle demin dediğim ceza ile cezalansın istiyorum ancak Gaziantep Üniversitesi mensubu olarak, bir hekim ve öğretim üyesi olarak bana gelen Gaziantep halkının da Samsun’da yaşanan bir cinayetle cezalandırılmasını doğru bulmuyorum. Tabiki eylemleri, basın açıklamalarını destekliyorum fakat bu basın açıklamalarının, bu eylemlerin halkın duyarlılaşmasını sağlamak istiyorsak eğer halkla aramızın açılmasına sebebiyet verecek şekilde işleri durdurup ’biz size bakmıyoruz’ demememiz gerekiyor. Acillerde hastalarımız görüldü servislerde ve poliklinik sıralarında bekleyen hastanın aciliyetini halk bilemez. Terleyen bir vakanın terlediğini zannedersiniz fakat kalp krizi geçiriyordur. Bunu ancak doktor bilir. Hasta acil olduğunu bilse acile gidecek ama acile gitmiyorki, poliklinikte bekliyor. Mutlaka halkın duyarlılaşması için bazı eylemlerin, bazı söylemlerin yapılmasını doğru buluyorum ama bütün vatandaşlara ’bugün biz eylemdeyiz, grevdeyiz, dükkanı kapatıyoruz’ dercesine hastaneyi kapatıyoruz fikrine doğru bakmıyorum."
"DOKTORLAR HASTA YAKINLARIYLA İLETİŞİM KURMUYOR"
Doktorların hasta yakınlarıyla ya da hastalarla iletişim kurmadığını da söyleyen Doç. Dr. Murat Taner Gülşen, “Halkın acil serviste gösterdiği taşkın hareketleri kınıyoruz, her seferinde menfur bir hadise diye hem basında hem de her yerde konuşuyoruz fakat burada halkın cephesinde de bir nokta var, bunu da vurgulamak istiyorum. Halkımız biraz sabırsız görülüyor ama ben buna inanmıyorum. Halkımızın sabırlı olduğunu, hatta bana kalırsa dünyanın en sabırlı milleti olduğumuzu bir Anadolu Harbinde, Kurtuluş Harbinde bütün dünyaya gösterdik. Sabrın da en üst düzeyini gösterdik. Halkımızdaki bütün problem şudur; siz bekleyin dediğimizde ne kadar bekleyecek, bunu bilmiyor. Bekle deyip elinizin tersiyle iterseniz halk ona kızabilir ama ona 3 gün bekle de bekler o halk. Biz bunu önlemek için, bu mevzuyu bildiğimiz için acil servisimizde bir destek birimi kurduk. Psikolojik destek biriminde hem bir psikolog, hem bir din görevlisi hem de bir hemşirenin tamamen hasta yakınlarına ve hastaya destek olsun, ne sorunuz varsa bu arkadaşlara sorun. Eğer bunlar bir bilgi getireceklerse doktora gitsin, alsın size takdim etsin. Siz de buyurun bekleme salonunda oturun ve ne kadar beklediğiniz bilin. Bütün tavrımız buydu. Hasta yakınlarından bir kişiyi hastanın muayene edildiği acil odasında bir bekleme koltuğu yapıp istirahatini sağlıyoruz. Her hastanın başında bir konforlu koltuk var. Orada hasta yakını oturarak hastasını bekliyor. Dolayısıyla hastamıza izah edildiği zaman ben kavgaların önünü alacağına inanıyorum. Halkla iç içe olup halkla kucaklaşınca kavgaların biteceğine inanıyorum. Eylem yapıp halkı karşımıza almakla bu işlerin düzeleceğini değil daha da derinleşeceğine inanıyorum” dedi.