Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından, kimyasal silah olarak kullanılan klor gazının kullanımının kanıtlanabilmesi için bir yöntem bulunması amacıyla, TÜBİTAK destekli projeyi hayata geçirildi. Toplam 477 bin lira değerindeki proje ile kimyasal silahlanmanın önüne geçilmesi hedefleniyor. Canlıları boğarak, derisini yakarak ya da felç ederek öldüren kimyasal silahlar, savaş suçu olmasına rağmen, 1915’den beri savaşlarda kullanılıyor. En son Suriye iç savaşında kullanılan klor gazı nedeniyle birçok sivil hayatını kaybetti. Prof. Dr. Emine Yılmaz Sipahi, Yrd. Doç. Dr. Kanat Gülle ve Proje yürütücüsü ise Doç. Dr. Sadık Toprak’ın gerçekleştireceği bu proje ile klor kullanımının kanıtlanması için bir yöntem bulunmasını amaçlanıyor.PROJE YÜRÜTÜCÜSÜ İSE DOÇ. DR. SADIK TOPRAK, PROJE İLE İLGİLİ OLARAK ŞUNLARI SÖYLEDİ:“Kimyasal silahlar 1915’den beri savaşlarda kullanılmaktadır. Kimyasal silahlar insanlar üzerinde korkunç etkiler oluşturmaktadır. Kimi kimyasal silah insanı boğarak öldürmekte, kimisi derisini yakmakta, kimisi de felç ederek öldürmektedir. Son dönemde özellikle Suriye iç savaşında kimyasal silahlar kullanılmıştır. Ancak kimyasal silah kullanmak bir savaş suçudur ve kullananlar uluslararası mahkemelerde er ya da geç yargılanırlar. Burada önemli nokta kimyasal silah kullanımının kanıtlanmasıdır. Ne yazık ki, kimyasal silah kullanımının kanıtlanması oldukça zordur. Birçok kimyasal silah, hiç iz bırakmadan ortamdan yok olmaktadır. Klor gazı en eski kimyasal silah olmasına rağmen, halen Suriye gibi ülkelerde kullanılmaya devam etmektedir. Bunun iki nedeni var. Birincisi klor üretiminin son derece kolay ve ucuz olması ikincisi ise klor, bir kaç dakika içinde ortamdan hızla yok olur ve hiç iz bırakmaz. Biz de projemizde klor kullanımının kanıtlanması için bir yöntem bulunmasını amaçladık. Eğer projemiz başarılı olursa, devletler ya da terörist gruplar klor gazı kullanamayacak. Projemizde çeşitli deneyler yapılacak, değişik dozlarda ve sürelerde klor gazının etkileri araştırılacaktır. Bu sayede klor gazı saldırısı sonrası hem yaşayan hem de ölen kişilerde kullanılabilecek bir kanıt geliştirilmeye çalışılacaktır.”(Onur Altındağ /İHA)