Bugün yaşanan tam olarak budur.
Kimse kusura bakmasın ama
bir kurum yıllarca zarar ederken ses çıkarmayanların,
kurum toparlanınca “endişe” duyması samimi değildir.
Bu endişe değil,
kaybedilen imtiyazın sancısıdır.
ÇAYKUR’da bugün:
* Harcarken düşünen bir anlayış var
* “Gerekli mi?” diye soran bir akıl var
* Kurumu değil, kendini büyütenlerin önü kapalı
Ve bu anlayış kalıcı olursa,
bazılarının adı bir daha hiçbir yerde geçmeyecek.
Asıl korku da budur.
Bizim meselemiz şahıs savunmak değildir.
Bizim meselemiz ilke savunmaktır.
Bugün o ilke ÇAYKUR’da uygulanıyorsa,
yarın başka kurumlarda da uygulanmalıdır.
Çünkü devlet böyle ciddiyet kazanır.
Çünkü kamu böyle itibar kazanır.
Çünkü üretici böyle geleceğe güvenle bakar.
Şunu çok iyi biliyoruz:
Bugün doğru yapanları savunmak risklidir.
Ama yarın yanlış yapanlara mahkûm olmaktan iyidir.
O yüzden buradayız.
O yüzden yazıyoruz.
O yüzden tekrar tekrar aynı şeyi söylüyoruz.
ÇAYKUR;
algıyla yönetilecek bir yer değildir.
ÇAYKUR;
reklam bütçeleriyle şekillenecek bir kurum değildir.
ÇAYKUR;
sponsorlu yalanlara teslim edilecek bir emanet değildir.
ÇAYKUR’un tek ölçüsü vardır:
Üretici kazanıyor mu?
Kurum ayakta mı?
Kamu malı korunuyor mu?
Bu sorulara verilen cevap “evet” ise,
gerisi sadece gürültüdür.
Ve gürültü geçicidir.
Ama doğru kalıcıdır.
Biz de kalıcı olanın tarafındayız.
Bugün, yarın, ne zaman gerekirse…
✍️ Yazmaya devam.
🔁 Paylaşmaya devam.
📣 ÇAYKUR demeye devam.