Dün, İstanbul’a ailecek camileri gezip, görmeye gittik. Camilerin içinde, bir büyük bez afiş içinde bazı ayetler, hem Türkçe açıklamalı hem de İngilizce dilde yazılıydı. Bazı insanların dikkatini çekiyordu. Bizlerinde dikkatini çekti. O ayetleri aldım. Sizlere de yazmak istiyorum.

Sultan Ahmet Camisi içindeki bez afişte şu ayetler yazılıydı:

( Ankebut süresi 45. Ayet: “ ( Resulüm!) Sana vahyedilen kitabı oku ve namaz kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak, elbette                             ( ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.”

Furkan süresi 1- 2. Ayet: “ Âlemlere uyarıcı olsun, diye, kulu Muhammed’e, Furkan’ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratıp, ona düzen veren ve geleceğini tayin eden, Allah, yüceler yücesidir.”

Lokman süresi 22. Ayet: “ İyi davranışlar içinde kendini bütünü ile Allah’a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah’a varır.”

İsra süresi 78. Ayet: “ Gündüzün, güneş doğup, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar        ( belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı tanıklıdır.”

İsra süresi 79. Ayet: “ Gecenin bir karanlığında uyanarak, sana özel bir ek ibadet olmak ürere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.”)

Şimdide 2020 yılında, 86 yıl sonra müzelikten çıkarılıp, camiye dönüştürülen ve namaz vakitlerine ve ziyaretlere açılan Büyük Ayasofya Camisi’nin içindeki bez afişte yazan ayetlerin meallerini sizlere yazmaya çalışacağım. İnşallah okur, yararlanır, kazanım içinde olursunuz.  

Bakara süresi 1- 5. Ayet: “ Elif, Lam, Mim. O kitap ( Kur’an,) onda asla şüphe- kuşku yoktur. O, muttakiler(sakınmak ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar. Namaz kılarlar. Kendilerine verdiğimiz mallardan, Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet- doğruluk üzeredirler. Kurtuluşa erenlerde ancak onlardır.”

Nur süresi 35. Ayet: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir. O fanusta sanki inciye benzer. Bir yıldız gibidir ki, Doğuya da, Batıya da nispet edilmeyen, mübarek bir ağaçtan, yanı zeytinden ( çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese, dahi ışık verir. Bu, nur ( aydınlanma) üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah, insanlara (işte böyle) temsiller gönderir. Allah her şeyi bilir.” ( Mecazi- benzetme anlamı, sanatı kullanılmıştır.)

Fatir süresi 31. Ayet; “ Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan önce nice kavimleri helak ettik. Onlar tekrar gelip de, bunlara gelmezler.”

Fatir süresi 41. Ayet: “ Onların zürriyetlerini- nesillerini dopdolu bir gemide taşımamızda, onlar için büyük bir ibrettir.

Mümin süresi 64. Ayet: “( Resulüm!) De ki, bana Rabbimden apaçık kanıtlar gelince, sizin Allah’ı bırakıp, o taptıklarınıza kulluk etmem, bana yasaklandı. Bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.”

Bakara süresi 43. Ayet: “ Namazı tam kılın. Zekâtı hakkıyla verin. Rükû edenlerle beraber rükû edin.”

Bakara süresi 115. Ayet: “ Doğu da Allah’ındır, Batı da! Nereye dönerseniz, Allah’ın yüzü- kendi oradadır. Şüphesiz Allah’ın (rahmeti ve nimeti) geniştir. O her şeyi bilendir.”

Enam süresi 79. Ayet: “ Ben, Hanif olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan, Allah’a çevirdim. Ben müşriklerden değilim.”

Ahzap süresi 56. Ayet: “ Allah ve melekleri, peygambere çok salavat getirirler. Ey müminler! Sizde ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”

Araf süresi 29. Ayet: “ De ki, Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin ve dini yalnız Allah’a özgü kılarak, O’na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.”

Rad süresi 2. Ayet: “ Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra arşa ( evren) istiva eden ( doğru ve düzgün etme,) güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren, Allah’tır. (Bunların) her biri belirli bir zamana kadar akıp, gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip, ayetleri açıklamaktadır.”

Hac süresi 77. Ayet: “ Ey iman edenler! Rükû edin. Secdeye kapanın. Rabbinize ibadet edin. Hayır işleyin ki, kurtuluşa eresiniz.”

( Bir, iki ayet uzunca olduğundan, yazmadım. İnşallah yazdıklarım, sizlere yararlı olur, hidayete vesile olur.)

            Karamürsel’de sabah namazını kıldıktan sonra, TEM Yolu üzerinden, Çamlıca’ya gitmek için binek taksimizle yola çıktık. Yol güzeldi. Ama İstanbul trafiği çok yoğundu. Öyle ki, 6 gidiş, 6 geliş otoyolu vardı. Yine trafik akışı yavaştı. İnsanlar, binek taksileri ile tek başına sürücü olarak yola çıkmışlardı. Oysa toplu taşıma aracı kullansalardı, böyle olmazdı. Büyük Çamlıca Camii’ne vardık. Sadece zemin üzerinde yapılmış bir camii olarak anlamayınız. Görmeye, gezmeye, incelemeye değer, büyük bir camidir. 2013 yılı Kadir Gecesi yapımına başlanmış. Yapımı 6 yıl sürmüş. 07 Mart 2019 Regaip Kandil’inde sabah namazında ibadete açılmıştır.

Yapımında özel sert demir ve özel beton kullanılmıştır. Ülkemizin her köşesinden getirilen özel taşlarla süslenmiştir. Osmanlı sitilinde, özel malzemelerle yapılmıştır.

Büyük Çamlıca Camisi, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yapılmış. Çamlıca Tepe’sinin tomografik yapısına uygun şekilde inşa edilmiştir. Güzelim, harika mermerlerle süsülenmiş. Taç kapısının üzerinde Kasas Suresi’nin 77. Ayeti yazılmıştır. Caminin iç giriş yerine de Al-i İmran süresi 132- 136. Ayet yazılmıştır.

Büyük Çamlıca Camisi’nin kubbesi bir tam, 4 yarım kubbenin yanı sıra, bunları çevreleyen 80 kubbeden oluşmaktadır. Kubbe yüksekliği 72 metre olup, 72 etnik kimliği temsilen, 72 metredir. Her etnik gurup bu kubbe altında birleşmesini simgeler.

Caminin dört büyük ana kemerinin altında Fetih süresi yazılmıştır. 16 Türk devletinin anısına Allah’ın 16 adı yazılmış. Haşr Suresi’nin son iki ayeti de yazılmıştır.

Ana kubbelerin üzerinde 3,12 metre genişliğinde, 7,77 metre yüksekliğinde, 4,5 ton ağırlığında özel olarak tasarlanan bir âlem yerleştirilmiştir. Âlemler, İslam dinini hilâl olarak temsil eder. Hilâl, İslam dinini sembolize eder. Âlem, Dünyanın en büyük âlemidir.

İmanın şartını temsilen 6 minare yapılmıştır. Üç şerefeli 4 minaresi Malazgirt zaferine ithaf en 107,1 metre, 2 şerefeli, 2 minare ise 90 metre yüksekliğinde yapılmıştır. Toplam şerefe sayısı 16 tanedir. Her yapı özelliğinin bir anlamı, manası vardır.

Müezzin mahfeli, hünkâr mahfeli, şadırvanlar, minberler. Mihrap, avizeler, pençelereler, tezyin sanatları, yer döşemeleri hep özenle, dikkatle, en kaliteli şekilde yapılmıştır.

 Bu sanat eseri sadece bir camii- mescit değildir. Külliyesi vardır. 2,750 metrekare kütüphanesi bulunmaktadır.

3,500 metrekare konferans salonu yapılmıştır.

 Müze ve sanat galerisi 11,000 m2’dir.

Otopark caminin altında dört kat olarak yapılmıştır.

Abdesthaneler vardır. Abdesthaneler 1.669.63 m’dir. Otopark 4 kat olup; 72,978,57m2’dir. Konferans salonu, Fuaye Büfesi 203 m2’dir. Konferans salonu 3,257 m2’dir. Kütüphane 2,340 m2’dir. Sanat galerisi ve restoran 7,311 m2’dir. İslam medeniyet müzesi 7,311 m2’dir. Çocuk oyun alanı 300 metrekaredir. Ofisler ve hizmet binaları vardır.

Asansörleri 25 tane bulunmaktadır. Yürüyen merdivenleri sensörlüdür. Arsa alanı 57,500 m2’dir. Camii alanı 10 bin metrekaredir. Açık namaz kılma yeri bulunmaktadır. Peyzaj alanları 400 dönümdür.

Camide toplam namaz kılma kapasitesi 63 bin kişiliktir. Cami içinde 25 bin kişi namaz kılabilmektedir. Dış avluda 25, 500 kişi namaz kılabilmektedir. İç avluda ise 12,500 kişi namaz kılabilmektedir. Cami bazı özel günlerde namaz için dolmuştur.

Ne mutlu böyle büyük bir milletin, yüce bir devletin böylesi büyük bir camii eseri- yapıtı bulunmaktadır. Ne mutlu imanla inşa edip, ibadetle ihya edenlere! Bizde Allah cc. İçin ziyaret ettiğimiz her yerde, Allah cc. İçin namaz kıldık, dua ettik. Allah cc. İnşallah kabul eder. Böylesi eserler anlatmakla değil; gezilip, ibret gözü ile bakmakla, yaşamakla anlaşılır. Bendeniz, görmeden önce bu kadar farklı kullanım alanı olduğunu düşünememiştim. Hayal bile edememiştim. Bir Fatih, Süleymaniye, Selimiye, Sultan Ahmet, Ayasofya gibi düşünmüştüm. Fatih, Ayasofya Camileri de yeni onarım- restore edilmiş. Sultan Ahmet Camisi ise şu anda onarımdadır. Selimiye Camii de yeni onarıldı. Gezip, görmeli. İbadet edip, dua etmeli. Şükretmeli, hamt etmeli. Zikretmeli. Tövbe etmeli.

“Büyük Çamlıca Camii ziyaretimizden sonra Eyüp Sultan Hazretlerinin Türbesi’nin ve Camisinin bulunduğu yere geçtik. Ebu Eyyubi El Ensari Hazretlerinin türbesini ziyaret ettik. Dua ettik. Bu sahabenin asıl adı; “Halid Bin Zeyd” olup, Medineli ilk Müslümanlardan ve seçkin sahabeler den biridir. Peygamber Efendimiz 622 yılında Mekke’den, Medine’ye göç ettiği zaman, evi yapılıncaya kadar, yedi ay onun evinde konuk kalmıştır. Allah cc. Resulü hayatta bulunduğu sürece yanından hiç ayrılmamıştır. Peygamber Efendimizin vahiy kâtipliği yapmıştır.

Peygamber Efendimiz ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek savaşlarına katılmış. Hayber’in, Mekke’nin ve Taif’in fethinde bulunmuştur. Bu savaşlar esnasında zaman zaman peygamberimizin korumalığını yapmıştır.

Peygamber efendimizin vefatından sonra ki, devirlerde; Suriye, Filistin, Mısır ve Kıbrıs’ı fetheden ordularda yer almıştır.

669 yılında 80 küsur yaşında iken, İslam ordusu ile birlikte İstanbul seferine katılmıştır. Kuşatma esnasında şehit düşerek, buraya gömülmüştür. Kabri, Fatih Sultan Mehmet Han 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra, hocası Ak Şemsettin tarafından keşfedilmiş ve üzerine türbe yapılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet Han, türbeyi yaptırdıktan 5 yıl sonra, 1458 yılında Eyyüp Sultan Camii’ni yaptırıp, ibadete açmıştır.” ( Bu tanıtım yazısı, türbedeki, Eyüp Müftülüğü ’nün hazırlattığı levhadan alınmıştır.)

“ İstanbul’un manevi fatihi; Ak Şemsettin,  Ebu Eyyubil- Ensar’ının buradaki kabrini 784 yıl sonra keşfetmiştir. Mezar açıldığında, yazılı taş bulunmuştur. Ak Şemsettin’in vefatı 863 Rebiül evvel ve Miladi 1459 Kanuni Sani sonundadır. Kabri, Bolu İli, Göynük İlçesi’ndedir.” ( Bu yazı da İstanbul Fethi Derneği 1953 yazılı levhasından alınmıştır.)

“ Büyük Ayasofya Camii’ni ziyarete gittik. Bu bina miladi 325 yılında Konstantin tarafından ahşap olarak yapıldı. 408 yılında Arkadyus zamanında tamamen yandı. Teodosyus yeniden yaptırdı. Justinyanus zamanında yine tamamen yandı. Tekrar yapıldı. Ama bu hale gelmesi, Osmanlı döneminde oldu. 565 yılında deprem ile kubbesi yıkıldı. Makedonyalı vali tekrar onardı. Asıl kilise, kareye yakın dikdörtgendir. Kubbe yüksekliği 57 metredir. 40 penceresi vardır. Fil ayakları üzerinde durmaktadır. 107 sütün binanın ağırlığını taşımaktadır.

29 Mayıs 1453 de Fetih ile birlikte camiye dönüştürüldü. Camii de ayakta kalabilmesi için Mimar Sinan ve diğer dönemlerde minare yapıldı. Minare ayakları ile bina yıkılması önlendi. İçinde minber, mihrap, müezzin mahfilleri yapıldı. Hatlar yazıldı. Ama zamanın hükümeti tarafından, 1931 yılında onarıma alındı. 1934 yılında müzeye dönüştürüldü. Namaz kılınması, ezan okunması engellendi.  2020 yılında zamanın hükümeti tarafından, Ak Parti Hükümeti döneminde yine camiye çevrildi. Biz Ayasofya’yı ziyarete gittik. Hem namaz kılınıyor. Hem de yine gezilip, ziyaret edilebiliyor. Müzeden kalma beyaz bir kedi içeride kalıyor. Camiyi kirletme açısından doğru bir durum değildir. O kedi birileri tarafından sahiplenmelidir.”

“Bu, Büyük Ayasofya Camisi ile yaşıt olan, İstanbul’da Kariye Camisi vardır. Bu da 1945 yılında camiden, müzeye dönüştürülmüştü! Bu hafta içinde, Cuma günü, Cuma namazı ile birlikte ibadete açılacak, elhamdülillah.”

 “ Trabzon’da da camiden, müzeye çevrilen, Ayasofya müzesi, camiye dönüştürülme, onarım çalışmaları devam ediyor.”

 “ İki yıl kadar önce Kars’ta, bir cami bir kişiye satılmıştı. O kişide camiyi samanlık olarak kullanıyordu. O bina, o kişiden satın alınıp, onarıldı. Tekrar camiye dönüştürüldü.”

Bu şekilde pek çok işlem yapıldı. Bu konuda da yazı yazarım, inşallah. 1923- 1950 yılları arasında, bu şekilde Başbakanlık arşiv kayıtlarına göre; 9,800 camii, ülkemizde başka amaçlar için kullanım için ne yazık ki, üzgünüm ki, dönüştürülmüştür!”

Büyük Ayasofya Camisi’ni ziyaret ettikten sonra Sultan Ahmet Camii’ni ziyaret ettik. Camii tadilatta, onarımdaydı. Yine de gezdik, gördük, namaz kıldık. Ben, defalarca ülkemde ve İstanbul’da olan tarihi camileri ziyaret etmişim. Görev yaptığım her okulda, eğitsel kollardan; “Gezi kolu” ve de “Kızılay kolu” görevlisi öğretmen olduğum için, öğrencilerimle bu camileri ziyarete defalarca gelmişim. Ama yine de dini yer ve mekânları ziyaret etmem, ruhuma canlılık, aşk, sevgi, saygı, muhabbet katmaktadır.

“Sultan Ahmet Camii, İstanbul’un tek 6 minareli camisi idi. Şimdi Büyük Çamlıca Camisi de 6 minareli yapıldı. Ülkemizde 6 minerali camii 10 tane kadar vardır. Camilerin görkemli yapılması; “dinin ve devletin büyüklüğünü göstermektedir.”

 Camii, 1609 yılında Sultan Ahmet Han tarafından yaptırıldı. Temeline ilk kazma han tarafından vuruldu. Caminin yapımı 1616 yılında bitirildi. Camii 72 m.x 64 metre boyutundadır. Minareler üçer şerefelidir. Camii kubbesi 24 m. çapındadır. Ayasofya kubbesinin çapından 2,6 m. Daha büyüktür. Caminin 260 penceresi vardır. Mavi ve yeşil renkli çinilerle süslenmiştir. Bunun için “Mavi Camii” de denmektedir. Caminin 30 tane küçük kubbesi ve açık namaz kılma alanı vardır. Camii, külliye şeklinde yapılmıştır. Camii; “ kasr-ı hümayun, tabhane, imaret, medrese, mektep, darüşşifa, asker odaları, dükkânlar, sebil, Sultan Ahmet han türbesi bulunmaktadır.” İncelik, sanat, zarafet, görkemli bir camidir. İstanbul’a gelen yerli, yabancılar ziyaret etmektedir. Hayır, hasenat yapanlardan, Allah cc. Razı olur, inşallah. Sultan Ahmet çeşmesi de güzel bir çeşmedir. Büyük Selçuklu ve Osmanlı sanata, estetiğe, ilme, irfana, yapıların güzelliğine, hizmete çok büyük önem ve değer vermiştir. İyiliklerini, hayırlarını minnettarlıkla, dua ile teşekkürle anıyorum ve dua ediyorum.”

İstanbul’a gidiş ve gelişlerde, izlediğimiz yol üzerinde “Türk Bayrakları” dalgalanıyordu. Kurumlar, kuruluşlar büyük Türk Bayrakları göndere çekmiş. Bazı tepelerde, şehirlerde, Türk Bayrakları görkemli, onurlu, muazzam şekilde; bağımsızlığın, özgürlüğün sembolü olarak bizlere güven, onur, rahatlık veriyor. Herkes köyüne, mahallesine, evine, tepeye bayrak asmalı. Mezarlıklara da bayrak asılmalı. Bayrağı olmayanlar, elin zalimlerinden çok eziyet çekmektedir. Olanın değerini şimdiden bilmeli. Yaşasın Türk ve Müslüman değerleri diyerek, değerlerimiz korumayı öğrenip, becermeliyiz. Atalarımızın bize olan emanetlerini korumalıyız. Nesillerimize emanetleri teslim etmeliyiz.