Yüce Allah cc. Kalem Süresi 4. Ayette buyuruyor: “ Sen elbette büyük ahlâk üzeresin.”

Hazreti Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.”

“ Sizin en hayırlınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.”

 “ İyilik, güzel ahlâktan ibarettir.”

“Hayırlınız, ahlâkı güzel olanınızdır.”

“ Müminlerin ahlâk bakımından en mükemmeli; huyu en iyi olandır. Hayırlınız; kadınlarına karşı hayırlı olandır.”

Hazreti Ali ra. Buyuruyor: “ Her insanın kıymeti, ahlâkının güzelliği kadardır.”

İnsan, her alanda, her konuda, her aşamada; en güzel, en yüksek İslam ahlakında olmalı. İslam ahlakını yaşam tarzı yapmalı. Güzel ve yüksek İslam ahlakı; bireyde, aile halkında, toplumda, devleti yönetenlerde, görevlilerde olmazsa, hiçbir iş, işlem; iyi, güzel, doğru, dürüst, düzgün, yararlı, değerli, önemli, adil, hukuki, hakkaniyetli olmaz.

Birey, İslam ahlakını yaşam tarzı yapmalı.

Aile halkı; ilim, din- iman ve İslam ahlakı ile yaşamalı.

Toplum; ahlakı, etik değerlere sahip olup, yaşayışını, İslam ahlakı ile güzelleştirip, olgunlaştırmalı.

Devleti yönetenler, İslam ahlakına sahip olup, yönetimi; ilim, irfan, bilim, sanat, meslek, olgunluk, evrensel hukuk merkezli yapılandırmalı. Her alanın yüksek deneyimli uzmanları, danışma ile yönetim kurmalı. Halkı dinleyip, sorunları tespit edip; çözüm ve çare oluşturmalı. Aksayan yerleri, hemen, ivedilikle değiştirmeli.

Bireyde, ailede, toplumda, devlete; İslam ahlakı, basın ahlakı, iletişim, bilişim, eğitim- öğretim ahlakı, iş ahlakı olmalı. Kurumlar, ilim, irfan, ahlak ile işlevlerini yerine getirmeli. Mesleklerin ahlakı, edebi, adabı, üslubu İslam olmalı. Siyaset ahlak ile yapılmalı. Sosyal, kültürel hayatta ahlak egemen olmalı. Tıp alanında, ticaret alanında, devlet kurumlarında ahlak egemen olmalı. Öğrenci ahlakı, eğitimci öğretmen ahlaklı, imam- hatip, yazar, sanatçı, meslek erbabı en yüksek İslam ahlakında olmalı.

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

Ahlak çok önemlidir. Ahlak olmadıkça; hiçbir iş, işlem, uygulamanın değeri, önemi, kıymeti olmaz. Allah cc. Katında yapılan ibadetlerin, iyiliklerin, hizmetin bile kıymeti, değeri, makbulü olmaz. Allah cc. Ve insanlar, ahlaksız insanlara değer vermez, sevmez! Ahlaksız insanı, Allah cc. Ve insanlar niçin, neden sevsin ki?

Toplumun davranış, hareket ve eylemlerini güzelleştiren, Yüksek İslam ahlakıdır. Ahlak insanın varoluşundan beri vardır. Zaten ilk insan peygamberdir. İslam ahlaklıdır.

 Ahlak; evrensel değerdir. Tüm insanların vazgeçilmez değeridir. Ahlak olmazsa; toplum bireyleri birbirine güvenmez. Birbiri ile bağdaşmaz, kaynaşmaz, sosyal barış kurmaz. Huzur ve güven içinde yaşamaz. Toplumsal gelişme, olgunlaşma, yaşama içinde olamaz. Her birey, İslam ahlaklı olmalı. Herkes ahlakı ilkelere uyarak yaşamalı.

Hazreti Mevlana ra. Diyor ki: “ Kendini çok beğenme, kul katında!

Ne kendini beğenenler var, toprak altında!”

İlim, ahlak, edep, hayâ; kalpte, dilde, bedende, ruhta, genlerde, davranışlarda bulunmalıdır. Niyet iyi, duygu güzel, düşünce dosdoğru olursa; eylem, davranış, hareket, ameller hayırlı, hak ve hakikat olur. İnsanın ilmi kendine yarar sağlamıyorsa, cahilliği zarar verir. İlmi kendine yarar sağlamayan âlimden, hayır gelmediği gibi ahirette en büyük azaba, eziyete uğrayacaktır.

İlim öğrenme azim, gayret ve kararlılığında olmalı. İlim insanı hem okur, hem yazar, hem yaşar, hem de öğretir. İlim ile insanlara merhamet, yardım, şifa, hayır yapar.

Hedef; en güzel, yüksek ahlaklı, hak ibadetli, iyilik yapan, mümin ve Müslüman olmalı. Başka türlüsünde hayır yoktur.

En hayırlı Müslüman; her haliyle her an ve zamanda, her koşulda;  Allah’ın emirlerini tutan, yasakladıklarından sakınan, şüphelilerden kaçınan, iyilik, hizmet, yardım yapandır.

İslam dininin ilke, kural, kaide, usul, yol ve yöntemleri bellidir. Kur’an, sünnet, ilim, irfan ile doğru çalıştırılan akıl ile hayatın kurallarına da uyularak, hak din İslam mutlaka yaşanmalı. Hayatın faziletli kurallarına uyulmadan, suç işleyerek, İslam dini yaşanılmaz.

İnsanın, güzel, iyi, yararlı, düzgün ahlaklı olabilmesi için niyette iyi, duyguda güzel, düşüncede doğru fikir sahibi olması gerekir.

Sapkın sapıkların güzel ahlaklı olması beklenemez. Olmadığını dünya gündemindeki, olay ve olgulardan her gün gözümüzle görüyor, kulağımızla işitiyoruz. Sapkın ideoloji, sapık felsefi görüş, bozuk ve çürük düşünce sahipleri her işi bozmakta, zarar, ziyan vermektedirler. Sadece Batılı batıl görüşler bozuk değildir. Kendini İslam diye tanımlayan pek çok sapkın görüşte olanlar vardır. Bunlarda güzel ahlak sahibi olmayıp; insanlığa, varlığa zarar vermektedirler. Hak ve hakikat yolundan, Allah cc. Ve peygamberinin yolundan çıkan kişilerde hayır yoktur.

Müslüman, sadece aklını ilim, irfan, bilim, Kur’an, sünnet ile dosdoğru kullanır. İbadette, iyilikte, harekette bu yolda yaşar. İnancı hak, hareketleri dosdoğru olur. İslam dininde olmayan, ahlakı olmayan davranışlarda bulunmaz.

Rabbim; âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah demeli.

Dinim; İslam demeli.

 İnancım; Kur’ân ve sünnet demeli.

 Amelde hak mezhepte olmalı.

İtikatta; Maturidi veya Eş ’ari olmalı.

 Allah’ı; Esma’ül Hüsna ile tanımalı, kabul etmeli. Sağlam dini kitaplar, dosdoğru ve gerçek bilimsel kitaplar okumalı. Gidip de sapık, sapkın, batıl, küfür ehlinin zararlı sapkın düşüncesizlikte olan eserlerini okumamalı.

Allah’ı, peygamberini ve Müslümanları sevmekle birlikte masum, mazlum olanları da sevmeli. Hayvanları sevip, korumalı. Çevreye zarar vermemeli. Bitki âlemini, suyu, toprağı, havayı, karaları, denizleri de sevip, korumalı. Sapkın sapıklar iyi insanlar değildir. Tüm insanlığı ve varlığı tehdit etmekte; kötülük etmekte, zarar vermektedirler.

İslam dininin emir ve yasaklarından değişiklik yapan bidat ehli çok zararlıdır. Bunlar din dışına kalan zalim kâfirler kadar, hatta daha da tehlikelidir. Kaleyi, kalbi, beyni içeriden yıkarlar.

İslam içindeki bozuklar ile dışarıdaki kâfirler ortak hareket etmektedir. Bu ülkemizde de böyledir. İçimizden biri olarak çoğumuzun baktığı kişi ve gruplar; ABD, AB, Rusya,  Fransa, İngiltere, İsrail, Yunanistan, Ermenistan, Myanmar, Hindistan, Çin kadar zarar vermektedirler. Allah cc. Bu tür kişilerin ibadetlerini kabul etmez.

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Allah’ım! Fakirlikten, yokluktan ve zilletten sana sığınırım. Haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan da sana sığınırım.”

“ Baba, çocuğuna hayırla dua etmelidir.”

Hadis-i şerif: “ Komşusu kötülüğünden güvende olmayan kimse, Allahü Teâlâ’ya hakkıyla iman etmiş olmaz.”

“ Babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibidir.”

“ Kadının cihadı, kocasıyla iyi geçinmektir.”

Hazreti Ömer ra. Diyor ki: “ Bir kimseyi; komşusu, akrabası ve arkadaşı övüyorsa, o kişinin iyiliğinden kuşkunuz olmasın.”

Hazreti Mevlana ra. Diyor ki: “ Sevdiklerinize gül verin. Gülünüz yoksa gülüverin.”

En güzel ahlaklı olmalı. Ahlaklı olan başarısız olmaz. İnsan kendine, aile halkına, akrabalarına, komşu, arkadaş, insanlara, hayvanlara, çevreye karşı ahlaklı olmalı. Kimsenin kesinlikle canına, malına, namusuna, nesline, aklına, bütün haklarına karşı zarar veren olmamalı. Kim olursa olsun, herkesin hakkı, hukuku korunmalı. Kul hakkına girmemeli. Ahlak, Allah cc. Katından bir fazilet değerdir. Dinin içinde en önemli olan fazilet değeridir. İslam ahlakı en etik şekilde yaşam tarzı yapılmalı.

Güzel, yüksek İslam ahlaklı kimse; Allah’a, peygamberine, kendine, anne ve babasına, kardeşlerine, aile halkına, eşine, çocuklarına, milletine, vatanına, devletine, Müslümanlara, tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını; en iyi, güzel, yararlı şekilde yapar, yapmalıdır. Allah’ın gönderdiği Kur’an ayetlerini peygamberimiz gibi yaşamalı. Bunda Kur’ân ve peygamberden ayrılıp da; bidat, hurafe, sapkınlık ehli asla olmamalı.

Bugün, İslam dünyasının bile %90 kadarı bidat, hurafe, yalan, yanlışa düşmüştür! Felsefi ve ideolojik sapkınlık içindedir. Kur’an, peygamber ahlaklı, muamelatlı, inançlı, ibadetli bir İslam toplumu ve yöneticileri üzgünüm ki, yoktur! İşleri hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, hakkaniyet ile değildir. Bu durum Batı toplumlarında, batıl toplumlarda çok daha felaket şekildedir.

Güzel ahlaklı hak mümin hakiki takva Müslüman;

1-Allah’a karşı görev ve sorumluklarını eksiksiz samimiyetle, bilgi ve bilinçle, hakkıyla yapar. Öyle söylemekle, Müslümanlık olmaz. İslam tüm duyu organları ve beden organları, ruhla, genlerle yaşanmalı.

2-Müslüman, kendine, yakınlarına ve tüm insanlığa, varlığa, hayvanlara, çevreye karşı görev ve sorumluklarını, Allah’ın emrettiği, peygamberimizin bildirdiği şekilde aynen yapmalıdır. İslam inancına, ibadetine, ahlakına, muamelatına tam uygunluk içinde yaşamalıdır.

İnsan en güzel ahlaklı olmalı. Ahlakın olmadığı yerde; pislik, kötülük, çirkinlik, yalan, yanlış, karışıklık, kargaşa, haksızlık, saldırganlık, saldırı, savaş, dövüş, itme, kakma, boğuşma adına her pislik vardır. İnsanlar bu pislikler içinde her olumsuzluğu görürler. Görürler ama iyi bir ahlakı eğitim, öğretim, terbiye almadıklarından, pislik yaşantılarına ne yazık ki, devam ederler.

İnsan önce İslam ahlaklı olmayı öğrenmeli. Ruhu güzelleştirmeli. Aklı doğru kullanmasını becermeli. Sağlam ve sağlıklı ilim, bilim, din sahibi olmalı. Kötülükten uzak durmayı becermeli. İyi ile kötüyü fark edip; iyilik, hak, hakikat, hakkaniyet, adalet yanında yer almalı. Şehvet, nefis arzularına uymama azim ve kararlığı ile hareket etmeli. Gayret etmeli. Tuzağa, pisliğe düşmemeli. Kötü ahlak ve çirkin huylardan uzak kalmalı. Hikmet bilgileri kazanım haline getirmeli. Büyük insan olmayı hedeflemeli. İffetli ve adaletli davranmayı alışkanlık etmeli. Kuvvetli, sağlam, sağlıklı akıl sahibi olmalı. İtidalli, dosdoğru orta yollu olmalı. İffetli olmalı. Milli, manevi, dini, ilmi, insani değerleri yaşam tarzı yapmalı.

İnsan, islerini, duygularını, niyetlerini, zihnini, iradesini doğru kullanmalı. Kötü işler içinde olanların; niyetleri, duyguları, düşünceleri, sorgulaması, yargılaması doğru olmaz.

Niyet kötü, duygu çirkin, düşünceler yalan ve yanlış olursa; davranışlarda kötü olur, olmaktadır.

İnsan ruhunu, ahlakını; pisliklerden temizlemeli. Bu sağlam ve sağlıklı akıl ve irade ile olmaktadır. Gerçek ve doğru bilgilerle ahlaklı olmalı. Bu bir istek, hakka, hakikate yönelme ile olmaktadır. İyi huylarla, en ideal ahlakı elde etme gayretini sürdürmeli. Ahlak, gerçek bir İslam ahlakı ile oluşur. Tüm duyu organlarını, bedeni hakça işletmeli. Nefse, şeytana, şehvete kapılmamalı. Güzel insanları da kendimize örnek almalı.

İslam hayat dinidir. İnsan, İslam dinini yaşarsa, hayat bulur. Yaşamazsa; pisliğe, bozukluğu, çirkinliğe, yalana, yanlışa, çirkinliğe, olumsuzluğa düşer ve kahrolur.

Müslüman, Kur’ân ve Peygamberimizi sav. Bir bütün halinde bilmeli. Kur’an, öyle bir süreyi, bir ayeti bilmekle anlaşılmaz. Kur’an bir bütündür. Bütünü ile anlaşılmalıdır. Kur’an, Kur’an yorumu ile anlaşılmalı. Kur’ân, Allah’ın insanlara bir mesajı- iletisidir. Peygamberimize vahiy yolu ile gönderilmiş. Peygamberimizde insanlara bildirmiştir. Yaşanmasını da öğreterek, eğiterek, güzel örnek olarak, tatbik ederek, uygulayarak, gerçekleştirerek öğretmiştir. Bizde peygamberimizi kendimize örnek almalıyız.

Arap edebiyatında ve pek çok dilde bir sözcük pek çok farklı anlama gelmektedir. Kur’an’da da böyle kelimeler- sözcükler vardır. Bunun için meal, tercüme, tefsir yaparken; Kur’an’ın ruhuna zıt anlamlar vermemeli. Bugün ve dün bu çok yapıldı.

Kur’an, nurdur, ışıktır, aydınlatıcıdır, hayat kitabıdır. Ondan feyiz alamayan, yararlanamayan,  ışık alamayan; karanlıkta, hem de zifiri karanlıkta kalır. Aklını, zekâsını doğru kullanamaz. Sapıtır. Sapkın, zalim, saldırgan, zararlı, ziyan veren olur. Işığı, nuru tanımadığından, kendini aydınlık yolda sanır. Kılavuzu peygamberimiz değil de; sapkın zalimler olanlarda; insanlıktan, insaniyetten, insanilikten çıkar. Nurun olmadığı yerde; karanlık, doğru kılavuzun olmadığı yerde sapkın saldırgan olur! İyiliğin olduğu, ışığın olduğu, iyi kılavuzun olduğu yerde; kötülük, zalim olmaz. İnsanlık ve varlık huzur ve mutluluk bulur.

Kur’ân; dosdoğru, gerçek, sağlıklı, sağlam yollar gösterir. Niyeti iyi, duygu güzel, düşünceyi dosdoğru, davranışları olumlu ve yararlı yaptırır. Niyet iyi, duygu güzel, düşünce doğru olursa; eylemler, davranışlar, hareketler olumlu ve yararlı olur. Eğer davranışlar kötü, zararlı olursa; niyet, duygu, düşünce, yaşayış berbat ve felaket olur.

İnsan aklı, doğru bilgilerle işletilirse, işler iyi olur. İrade sağlam olur. İradede, akılda yanlışlık ve hastalık olmaz. Eğer bir insan; İslam, Müslüman düşmanıysa, onun düşünceleri yalan ve yanlıştır. Pisliğe düşmüşmüş. Bugün, dünya insanlarının ve kendini adı nedeni ile mümin sayanların büyük çoğunluğu; pisliğe, kötülüğe düşmüştür. Debelenip, durmaktadır.

Kurtuluş sadece ve ancak; İslam dininde, Müslümanlığı yaşamada, ilim, irfan, bilim yaşamadadır. Müslüman veya insan kararlı olmalı. Hak ve hakikat yolunda; azimli, gayretli, tutarlı ve kararlılıkla yükselmelidir.

Müslüman, aklına, diline, zekâsına, kendine, beden organlarına, duyu organlarına sahip olmalı. Kendini güzel ahlak ile terbiye etmeli. Söylediğini; derinlemesine, kapsamlı düşünerek söylemeli. Dünya ve ahiret işlerinde ölçülü, dengeli olmalı. Kimseyi incitip, kırmamalı. Hal ve hareketlerinde, İslam ahlakını uygulamalı. Aşırılık, gerilik, sapkınlık içinde olmamalı. Konuşmasını, yazmasını, söz söylemesini bilmeli. Bunun için öğrenim, kurs görmeli. Boşboğaz, geveze olmamalı. Ukalalık yapmamalı. Kaba- saba, yalancı, dedikoducu, alaycı, yasak dinlemeyen, çok yemin eden, asla olmamalı. Doğruya da yalana da yemin etmemeli. Kusur araştıran olmamalı. İnsanların arasını bozmamalı. Cimri olmamalı. Hakkı, hakikati tanımayan olup; hakka, hakikate kudurmuş sırtlan gibi saldıran olmamalı. Günaha, batıla, harama dalıp, çıkamayan, konuma düşmemeli. Kur’ân ve sünnet ehli, ilim irfan insanı olmalı.

Toplantılarda, meclislerde; efendi, centilmen, kibar, nazik, ince, zarafetli, asaletli, edepli olmalı. Şık giyimli olmalı. Maddi, manevi anlamda çok temiz insan olmalı. Tatlı dilli, güler yüzlü olmalı. Toplantıda en ileride oturmamalı. Salon kurallarına uymalı. Konuk olma, misafir olmanın; edep, ahlak, usulünü bilip, uygulamalı. Esnememeli. Geğirmemeli. Hapşırmamalı. Görgü kurallarına uygun davranmalı. Öksürme, geğirme yapmamalı. Edebe, ahlaka uymalı.

İnsan kendini en iyi şekilde yetiştirmeli. Güzel Türkçe konuşmalı. Ağız, şive konuşmamalı. Edebe, adaba, ahlaka uymalı. Fenalık, çirkinlik, yanlışlık içinde olmamalı. Eziyete sabretmeli. Oyuna gelmemeli. Hanzolaşmamalı. Kabalaşmamalı. Kibirli olmamalı. Bağırarak konuşmamalı. Toplantılarda sessiz kalmayı yeğlemeli. Bilmediğimiz konuda düşünce açıklamamalı. Güzel ahlak, edep, adap, terbiye, nezaket kurallarını yaşam tarzı yapmalı.

Zorluk karşısında pes etmemeli. Yardımlaşma, dayanışma ile güç toplayıp, zorlukları aşmalı. İşimizde sebat edip, dayanıklı olmalı. Kendimize egemen olmalı. Ahlaki büyüklük içinde olmalı. Alçak gönüllü, ağırbaşlı, efendi olmalı. Korkak olmamalı. Cesur olmalı. Değerli, önemli insan olmalı. Yumuşak huylu, olgun olmalı. Edep, hayâ, utanma, ar sahibi olmalı. Sözümüz, özümüz, davranışlarımız dosdoğru olmalı. Sırlarımızı ve de başkalarının sırlarını açığa vurmamalı. İffetli, namuslu olmalı. Emanete ihanet asla etmemeli. “ Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı.”

Kötü arkadaş, zarar veren arkadaş edinmemeli. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük taraftarı olmalı.  İyilik yapmalı. “Düşmanlara asla, kesinlikle, katiyen uymamalı. Onların çekim alanına girmemeli. Onlara mankutluk, kölelik etmemeli. Onlar bir yolunu bulur! Sizleri kullanmaya başlar. Bunun için o zalim sapkın sapıklardan çok uzak kalmalı.”

 İyi yolda, hak ve hakikat yolunda, yararlı insanlarla birlikte olmalı.

Sabırla davranmalı. Öfkeye kapılıp, öfkenin sizleri yönlendirmesine olanak ve fırsat vermemeli. Bir iş yaparken, en az 3 gün düşünmeli. Sormalı, soruşturmalı. Danışmalı. Hemen, ivedilikle asla karar vermemeli. Aklı, zekâyı dosdoğru kullanmalı. Gerektiğinde deneyimli, iyi niyetli, yüksek uzman kişilere danışmalı.

Bugün, bu yazdıklarımızı yapamayanlar, yapmayanlar, geri dönülemez yanlışlıklara kahrolmaktadırlar! Yok olmaktadırlar! Aile halkına, yakınlarına, sevdiklerine çok büyük, telafisi mümkün olmayan zararlar veriyorlar! Bugün okumuşlarda aynı sapkın, sapık, kötü yola düşmektedirler. Çünkü akıllarını, zekâlarını doğru işletecek; bilgiye, birikime, enerjiye, harekete sahip değillerdir.

Hidayet, sadece ve ancak Allah’ı ve peygamberini dinleyip, yaşamakla mümkündür. Kur’ân’ı Kerim nurunu görmeyen gözler kendini aydınlıkta sanmaktadır. Olup, biten felaketlerden de ders çıkaramamakta ve ibret alamamaktadır. Çünkü iyi niyetle, önyargısız, samimiyetle, hak ve hakikat sözlere önem, değer vermemektedir. Önce Hakk’a yönelmeli. Sonra hak ve hakikati dinleyip, öğrenip, uyalım. Başka kurtuluş yolu yoktur, bunu da öğrenmeli. Akıldan hiçbir zaman çıkarmamalı. Bizden söylemesi!

Hazreti Mevlana ra. Diyor ki: güzellik; ne canda ne de tendedir. Güzellik; güzel bakan göz ile iman dolu kalptedir.”

Hazreti Muhammed sav. Buyuruyor: “ İnsanların arasını bozmak için laf götürüp, getiren kimse cennete girmez!”

Maide Süresi 2. Ayet: “ “ … İyilik ve takva hususunda yardımlaşın. Günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun! Çünkü Allah’ın cezası çetindir.”