Ahmet Ulusoy'un yazısı şöyle:

"

Bilindiği gibi mayıs ayı ilk sürgün yaş çay toplama ayıdır. Rize ağırlıklı olmak üzere Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde çay yetiştirilmektedir (205 bin aile).

Çayın bahçede yetiştirme, gübreleme, budama ve toplanmasından fabrikalarda kuru çaya (tüketilen çay) dönüştürülüp-üretim ve pazarlama sürecine kadar birçok aşamadan geçtiğini ve her aşamada ciddi ekonomik değer ürettiğini biliyoruz.

Çay filizlerinin bahçeden yetiştirilip toplanmasına, oradan alım yerlerine teslimine, fabrikalarda işlenip sanayi ürününe dönüştürülmesine, pazarlanıp piyasada satılmasına, kalite, pazarlama, finansman, istihdam gibi sektörün işleyişinde ciddi sorunlar yaşandığı ve bunlara köklü çözümler üretilemediği bilinmektedir.

Çayla ilgili diğer sorunları başka bir yazının konusuna bırakıp bugün güncelliği artan çayın bahçeden nasıl toplanacağı (işgücü yetersizliği) sorununa değineceğim.

**

Bölgedeki çay üreticilerinin önemli bir kısmı Büyük Şehirlerde ikamet etmektedir. Koronavirüs hadisesi ile şehirler arası geçişlerin yasaklanmasıyla, özellikle İstanbul’dan bölgeye gelmek isteyen kişilerin virüsü yayma riskinden dolayı engellenmesi, çayın nasıl toplanacağı tartışmalarını da gündeme getirmiştir.

Daha da önemlisi yurtdışından geçişlerin kapatılmasıyla büyük bir kısmı Gürcistan’dan gelen işçilere toplatılan çayın, bu işgücünden yararlanılamama sıkıntısı bölgedeki çay üreticilerini tedirgin eden asıl gelişmedir.

Şehir dışından geleceklerin bir kısmı doğrudan bahçeye girmemekte; sadece çayının toplatılmasını yönetmektedir. Yine, bölgede ikamet edenlerin de önemli bir kısmı aynı yolu izlemektedir.

Bölgede, işgücü istihdamı noktasında yıllardır büyük bir paradoks yaşanmaktadır. Şöyle ki; hem bölgede ciddi bir genç işsizlik sorunu var (Çaykur’a alınması düşünülen 860 kişilik mevsimlik işçi kadrosu için 34.961 kişi başvurmuş), hem de çay toplayacak işçi bulunamayıp yabancı işçilere çay toplatılmaktadır.

Çayın asıl toplama sorunu bir kısım üretici ailelerin çay toplamayı kendilerinin yapmaması, işgücü kiralayarak ya da yarılığa vererek toplatmasıdır.

Yani koronavirüs hadisesiyle günyüzüne çıkan çay toplama sorunu köklü çözüme muhtaç

**

Devletin, 100 bine yakın insanın çay toplamak için bölgeye gideceğini tahmin edip (izin başvurularından hareketle) bunun önemli düzeyde salgının bölgeye yayabileceği riskini düşünerek izin vermemesi tartışma götürmez, yerinde bir karardır.

İstanbul’dan gelip hastalığı bölgeye yayanların neden olduğu dramatik vakaların canlılığı hafızalarda taze duruyor.

Birinci sürgün (mayıs ayı) için tartışılan geçiş sorunu ikinci ve üçüncü sürgünde muhtemelen ortadan kalkacaktır (geçişler serbest bırakılacaktır).

**

Burada çözüm için bir kısa vadeli (sadece mayıs çayı için) kaymakamlık-mahalle muhtarı ve bölgedeki çay fabrikaları yönetimi koordinasyonu ile çay toplayacak işgücü grupları oluşturarak bir plan dahilinde çayını toplatmak isteyen ve il dışından gelemeyen ailelerin çayları toplatılabilir.

Aslında böyle bir organizasyon uzun vadeli bir yapıya da dönüştürülebilir; günlük her çay fabrikasının işleyeceği yaş çay kapasitesi dikkate alınarak mevsimlik çay toplama işçisi istihdam etmesi, arzulayan müstahsillerin ürününü toplaması, gereğinde bu işlemi yarılığa yapacak bir sistem kurulabilir. Böylece hem çayı toplama sorunu çözülebilir, hem de sezonda karşılaşılan izdiham (fabrikalara aşırı ürün getirme) sorunu önlenebilir.

İstihdam edilen işçi ücretleri yevmiyeler hesaplanarak üreticinin alacağı yaşçay bedelinden mahsup edilebilir.

**

Sonuç olarak; koronavirüs nedeniyle yabancı işçilerin ve diğer şehirlerde yerleşik çay üreticilerinin bölgeye girişinin yasaklanması yaş çay toplanmasını ciddi bir sorun haline getirmiştir. Aslında yabancı işçilere bağımlılık nedeniyle uzun süredir devam eden bu sorun bugün daha büyük boyutlara taşındığından gündeme gelmiştir.

Bu krizin de etkisiyle çayı toplama sorununu kısa vadeli çözme yanında, uzun vadeli kalıcı çözüm getirecek adımların da atılması gerekir. Yine, sektörün diğer sorunlarını kısa ve uzun vadeli ele alıp sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmanın zamanı gelmiştir.

Virüs tarımın ne kadar önemli, stratejik, hayatı anlam taşıyan sektör olduğunu gözler önüne sermiş, sektörün geneline yönelik ciddi planlamanın devreye sokulması zaruretine yüzümüze haykırmıştır."